Güncelleme Tarihi:
Akdoğan, A Haber televizyonunda canlı yayınlanan "Ajans Bugün" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
"Çözüm Süreci'nde neredeyiz, bir donma söz konusu mu?" yönündeki bir soru üzerine Akdoğan, Çözüm Süreci'yle ilgili geçtiğimiz haftalarda HDP'den ve Kandil'den çeşitli açıklamalar yapıldığını belirtti.
Birinin "yolun sonuna gelindiğini", diğerinin "bittiğini", "anayasa değişmedi" gibi sözler söylediğini ifade eden Akdoğan, buna karşılık kendilerinin ise "Sürecin sahibi biziz, biz süreci devam ettiriyoruz, ilgili kurumlarımız da üzerine düşen çalışmaları yapıyorlar" açıklamasını yaptıklarını hatırlattı.
Akdoğan, şöyle devam etti:
"Tabii bunlar sonra bunu fark ettiler yani toplum bundan rahatsız oluyor. Birisi Çözüm Süreci'ne sahip çıktığını söylüyor, devam ettiğini söylüyor, diğer birileri ise sürekli süreç bitsin diye uğraşıyor, bitmesine dönük açıklamalar yapılıyor. Bunu görünce 'süreç bitti, silah bırakmayız' diyenler birden bire 'u' dönüşü yaptılar, sonra çıktılar 'şöyle şöyle olursa biz hemen kongre toplarız.' Peki dün niye 'bitti' diyordun. Dün aklın neredeydi? Peki bugün Çözüm Süreci'nde söyledikleri neyi yaptı bunlar? Eylemsizlik, Türkiye'yi terk etme, silah bırakma...Hangisi oldu bunların? Eylemsizlik sadece bir bölümü ile oldu, yani karakol basmıyor. Onun dışındaki her türlü şiddet olayı var. Yol kesme, adam kaçırma, illegalite, şiddet anlamında her türlü şeyi yapan Türkiye'yi terk etmeyen, silah bırakmayan bir örgüt var. Yani hiçbir sözünü tutmayan bir yapı var karşıda."
Sürecin bittiğine dair açıklamaların tepki görmesi üzerine bu sefer de çıkıp hükümeti yıkmak için "şöyle şöyle olursa, biz hemen yaparız" denildiğini kaydeden Yalçın Akdoğan, "Peki şunu soruyorum ben; HDP, 'PKK kongre toplasın, silah bıraksın' çağrısını yaptı mı? Yaptı. Bu toplum bunu gördü mü? Gördü. Artık bunun çok bir anlamı yok, kime bu çağrının yapılacağının, bu çağrı yapıldı" diye konuştu.
Akdoğan, diğer tartışma konularının kısa vadeli olmadığını bunu siyaset kurumunun tartışacağını belirtti.
Yeni anayasa yapılması sürecinin belli olduğunu vurgulayan Akdoğan, şunları söyledi:
"Bu da ortalı vadeli bir şeydir. Peki Öcalan, şubat sonunda, mart başında, nisanda kongre toplanmasını söylerken bilmiyor muydu nisan başında Meclis'in kapanacağını. Bu anayasanın yapılamayacağını, bilmiyor muydu? Buna rağmen 'nisanda kongre toplayın' dedi. Peki niye toplamıyorsunuz? Hala hükümete yönelik bir takım şartlar sunuyor. Bu sefer bir takım şeyler de sayıyorlar; Öcalan'ın nevruz mesajında söylediği bir takım şeyleri sanki biz böyle bir mutabakat var, bunları kabul etmişiz gibi 'hadi bakalım hükümet yapsın.' Öcalan'ın nevruz mesajında söylediği şeyler bizim mutabık kaldığımız şeyler değil ki. Bunlar başka başka şeyler söylediler orada. Görüşülmüş, üzerinde anlaşılmış bir şey değil. Bir kere bu ayıp bir şeydir, elinde silah olan bir örgüt var. Yani insanları öldürmek üzerine konumlanmış, siz hala bunu pazarlık konusu yapıyorsunuz, bu vahşice bir şeydir. Böyle bir yöntem bu yüzyılda kabul edilebilir mi?"
"Demokrasi havarisi kesildi"
HDP'nin "barajı geçeceğim" diyerek batıda demokrasi havarisi kesildiğinin altını çizen Akdoğan, "Sen demokratik siyasete inanıyorsan, o zaman bu adamın orada ne işi var? Bu yüzden baktığımızda, Çözüm Süreci şu anda tabii konsantrasyon seçime yoğunlaştığı için ikinci plana düştü ama biz ilgili kurumlarımız, Çözüm Süreci'yle ilgili çalışmaları sürdürüyorlar, seçimden sonra da inşallah bu daha ivme kazanarak devam edecektir. Çözüm Süreci'nin sahibi biziz, başlatan biziz, bu yüzden bunu biz devam ettireceğiz" ifadelerini kullandı.
Süreci kendilerinin başlattığını yineleyen Başbakan Yardımcısı Akdoğan, bugün devam ettiğini söyleyenin de yine kendileri olduğunu dile getirdi.
"Biz devam ettiğini söylüyoruz, siz bittiğini söylüyorsunuz" diyen Akdoğan, şunları kaydetti:
"Çözüm Süreci'ndeki adımları kim attı, reformları kim yaptı? Biz yaptık. Kim olmazsa Çözüm Süreci olmaz? AK Parti olmazsa Çözüm Süreci olmaz. Onun dışında 'şu parti olmazsa Çözüm Süreci olmaz' denilecek birisi var mı? Burada ana aktör AK Parti'dir. HDP burada proje olarak sahaya sürülmüştür. HDP'nin parti olarak seçime girmesi, barajı HDP'ye geçirme çabaları bir projedir ve bu HDP'yi de aşan bir projedir. Burada bir kaos planı işliyor, bir şekilde Türkiye'yi karıştırmak isteyenler, AK Parti'yi devirmek isteyenler bir plan uyguluyorlar. HDP'yi buna mecbur kıldılar, zorla parti olarak seçime girmelerini sağladılar ve HDP de kendi geleceğini, Çözüm Süreci'nin geleceğini düşünmeden bu zokayı yuttu ve projeyi üstlendi. Bir takım çevrelerin bunu zorladıklarını görüyoruz. HDP
kendini kullandırıyor, taşeron olarak. Ne yapıyor, 'gelin beni kullanın, siz AK Parti ile baş edemediniz, ben eğer barajı geçersem, bir şekilde AK Parti'yi devirebilirsiniz' diye kendini kullandıran bir yaklaşım var."
"AK Parti iktidarı güç kaybederse, Çözüm Süreci falan kalmaz"
"HDP, barajı geçmezse zaten ortalık karışır, geçerse hükümet devrilir yine ortalık karışır. Her halükarda Türkiye bir darbe alır bu işten" görüşlerinin ortaya atıldığını vurgulayan Akdoğan, "Bizim özellikle şunu söylememiz lazım: HDP'ye oy veren insanlar, HDP'nin barajı geçmesi halinde AK Parti iktidarı güç kaybederse, Çözüm Süreci falan kalmaz. Yani Çözüm Süreci daha güçlü çıkmaz buradan" dedi.
"Paralel Yapı ile kol kola girmiş durumdalar"
Çözüm Süreci'ne her türlü sabotajı yapan, HDP'nin şikayet ettiği ne varsa bunları Paralel Yapı'nın gerçekleştirdiğini bildiren Akdoğan, "Şimdi Çözüm Süreci'nin düşmanı olan Paralel Yapı ile kol kola girmiş durumdalar" değerlendirmesinde bulundu.
Öncelikle bu ilkesizliğin görülmesi gerektiğini belirten Yalçın Akdoğan, bunun ötesinde bir de darbeci, ulusalcı zihniyet olduğunu dile getirdi.
HDP'nin bu yapıya da kendini kullandırdığını vurgulayan Akdoğan, "Bu ikisi de senin varlığına karşıdır" dedi.
Akdoğan, şu açıklamaları yaptı:
"Hem darbeci, vesayetçi anlayış hem Çözüm Süreci'ne karşı olan anlayış. Bu ikisi de senin varlığına karşıdır. Ama sen şu anda kendini buna kullandırıyorsun. Böyle baktığımda ben HDP'nin parti olarak seçime girmesi, barajı geçirmeye çalışmalarını bir proje olarak görüyorum. Anketler çok farklı sonuçlar veriyor, bunu anketlerin çok sağlıklı ölçmesi kolay değil ama bütün hesaplar bunun üzerine kurulmuş görülüyor, ben bunun sıkıntı doğuracağını söyledim. Yani HDP'nin barajı geçmesinin sıkıntı olacağını. Geçmemesinin değil. Geçmemesinden şöyle bir tehdit var; 'geçmezse ortalık karışacak.' Bu ülkede iktidar olmuş partiler barajın altında kaldı, toplumsal isyanlar mı çıkardılar, dağa mı çıktılar? Bu siyasete bir kere inanmamaktır. Millet isterse geçersin, istemezse geçmezsin. Burada asıl geçmesi halinde, düşünün gidiyorlar batıda 'bütün güneydoğu bizim rengimize büründü, halk bizim arkamızda, biz özerklik ilan ediyoruz.' Yanında da bir silahlı örgüt var, bununla kim baş edecek?"
"Demirtaş, yüzde 9'u geçti, daha mı demokrat oldu?"
"Selahattin Demirtaş, yüzde 9'u geçti, daha mı demokrat oldu?" diye soran Yalçın Akdoğan, "45 gün sonra insanları sokağa döktü. İsyan çağrısı, şiddet çağrısı yaptı. Batıda bu şekilde şiddet çağrısı yapan, faşist, kafatasçı partiler bir yere kadar tolere edilebilirler ama şiddete bulaştıkları anda en ufak bir müsamaha yoktur. Terör örgütünün vesayeti altında olan milletvekili listeleri dahi onun tarafından belirlenen bir yapı var ortada. Bu yapının güçlenmesini ben demokrasinin güçlenmesi olarak görmüyorum" diye konuştu.
HDP'nin "demokratik özerklik" söylemlerini de eleştiren Akdoğan, burada demokratik lafının sadece kandırmaca, özerklik dediklerinin ise kantonlaşma olduğunu bildirdi.
Yalçın Akdoğan, "Bu yüzden örgütün vesayeti altında bir yapının, demokratik tavırlar sergileyemeyen bir yapının güçlenmesini, demokrasinin gelişmesi olarak görmüyorum" ifadesini kullandı.
Dolmabahçe'de yapılan görüşmelerin sorulması üzerine Bakan Akdoğan, "Bu görüşmeyi yapan kişiyim ben. Yasamadan sorumlu Başbakan Yardımcısıyım. Bütün siyasi partilerle görüşürüm. Çözüm Süreci'nde siyasi partiler ile görüşen de benim. O gün Dolmabahçe'de bu görüşmenin yapılmasına ayrı bir anlam yüklendi. Oysa ben HDP heyetini Başbakanlık'taki odamda kabul ediyorum. Zaman zaman da bu tür açıklamalar içeride veya dışarıda yapılıyordu. O gün ben yurt dışına çıkacaktım, onlar İmralı'dan geldi, Ankara'ya dönemediğimiz için Başbakanlık ofisinde yaptık. Bu çok farklı bir şey gibi algılandı. Bir takım tepkiler de ondan dolayı... Ayrı bir şey yapıyormuşuz gibi algılandı" diye konuştu.
"Siz bunlarla oturup konuşuyordunuz, şimdi eleştiriyorsun" şeklinde eleştirilerle karşılaştığını anlatan Akdoğan, geçmişte verdiği röportajlarda hep aynı şeyleri söylediğini, HDP'ye "Sizin bu illegalite şiddet olayları, bu süreci zehirleyen işlerdir, eylemsizlik sadece karakol basmamak değildir" dediğini hatırlatarak, "Çözüm Süreci'nin selameti için bu eleştirileri yapıyordum" dedi.
"Bugün Kürt'e devlet zulmetmiyor, PKK zulmediyor"
"Bu süreçte bir gerginlik var" ifadelerini kullanan Bakan Akdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerginliği Selahattin Demirtaş başlattı. Önce Öcalan'ın çağrısına karşı ayak diredi. Daha 4 Şubat'ta Öcalan çağrı yaptı, 28 Şubat'a kadar bu çağrıyı yapamadı HDP. İmralı Heyeti, İmralı'dan dönmeden çıktı açıklama yaptı, bu rutin bir açıklama diye. Verdiği mesajı aşağı çekmek için çaba gösterdi. Ondan sonra çıktı sürecin aktörü olan 'Recep Tayyip Erdoğan'ı başkan yaptırmayacağız' dedi. Kendini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtı cepheye kullandırabilmek için böyle bir söylem ortaya koydu. Ondan sonra Kandil'in bir takım hakaretleri, yaklaşımları süreci gerdiler. Biz eleştiriyoruz, hakaret etmiyoruz. Ama onlar tehdit ediyor, hakaret ediyorlar, eleştirmeye alışmamışlar."
Akdoğan, "Biz durduğumuz yerde duruyoruz. Kürtlerle ilgili ne
yapıldıysa, AK Parti yaptı. Siz hiçbir şey yapmadınız, sadece takoz oldunuz,
engel oldunuz, sabote ettiniz. Şimdi de aynı şeyi yapıyorsunuz. Bugün Kürt'e devlet zulmetmiyor, PKK zulmediyor. Bunu da herkesin görmesi lazım" diye konuştu.
2015 Türkiye'sinde darbenin söz konusu olup olmadığı yönündeki soruya ilişkin Akdoğan, AK Parti döneminde ciddi bir normalleşme yaşandığına vurgu yaparak, Kobani olaylarının 'toplumsal bir başkaldırı denemesi' olduğunu kaydetti.
Bakan Akdoğan, "Türkiye'de bir şekilde AK Partiyi devirmek için yerli iş birlikçileri ile her yol denendi. Bu çaba devam ediyor. Başarılı olamıyorlar. Millet oyunun farkında. Bir şekilde farklı aktörlerle, farklı yöntemlerle bu arayış devam ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
Seçimi bir hayat memat meselesi olarak görüyorlar
Bu seçimin bir hayat memat meselesi olarak görüldüğüne dikkati çeken Akdoğan, şöyle devam etti:
"Eski Türkiye'ye dönülecek mi, yeni Türkiye mi kurulacak. Bu iki kesim arasında bir mücadele var. Eski Türkiye'de bu vesayet düzeni. Bunun da en önemli aktörü şu anda paralel yapı. Paralel yapı, derin devlet yapılanmaları ve şu anda KCK yapılanması... Bunlar toplandılar 'eski Türkiye'ye nasıl dönebiliriz, AK Parti tekrar kazanırsa bize yeni Türkiye'de yer yok'. Bu bir panik. Bunun için şimdi hepsi işbirliği yapıyor. Fütursuzca işbirliği yapıyor. Her yolu deniyor."
Bir takım medya organlarının "Yüzde 52 de alsan 55 de alsan indirilir, devrilirsin, hesap sorulur" gibi yakıştırmalarda bulunduklarını anlatan Bakan Akdoğan, "Kılıçdaroğlu şimdi konuşuyor. 27 Nisan'da e-muhtıra oldu ne yaptın sen. Milletin iradesine tasallut edildi. Ne yaptın, şak şak tuttun. Mısır'da darbe oldu eleştirebildin mi, Esed'i eleştirebildin mi? Hiçbirini eleştiremez bunlar. Her zaman ya darbenin içinde olmuştur, ya alkışlayıcısı olmuştur, mutlaka bir parçası olmuştur. AK Parti'den kurtulmak için her yol mubahtır anlayışının geldiği bir noktadır. Bunun medya uzantıları da bunu destekleyici şekilde yayınlar yapıyorlar" dedi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki binin üzerinde kişiyle ilgili soruşturma başlatıldığı yönündeki açıklamasına dair Akdoğan, şöyle devam etti:
"Bu duyarlılık bütün kurumlarımızda var. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne bu konu girmiştir. Bu konuda da Türk Silahlı Kuvvetleri bugüne kadar bu konuda hep duyarlı olmuştur. En ufak bir ihbar geldiğinde hassas bir şekilde üzerine gitmiştir, soruşturmaları yapmıştır. Milli Savunma Bakanımızın dediği gibi bu konuda ciddi ve titiz çalışma yapılmıştır. Bu hukuk içinde verilen bir mücadeledir. Bir kan davası yok burada. Yanlış yapanlar, hukuk dışına çıkanlar, illegal yapılanmalar var."
"Yeni Anayasa bağlamında öncelikli konularımızdan"
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, seçim barajına ilişkin ise şunları kaydetti:
"Dar bölge veya daraltılmış bölgede aşağı çekilir veya sıfırlanır baraj. Derdiniz baraj ise bu daha demokratik gelin bunu yapalım dedik. Kabul etmediler. Bütün bu seçim sistemini değiştirmemiz lazım. Bu yeni anayasa bağlamında ele alınması gereken konudur. Gelin seçim sistemini değiştirelim. Baraj filan da kalmaz. Tek bir maddeyi değiştirmek yetmiyor, bütün külliyatı değiştirmek gerekiyor ki genel bir demokratikleşme sağlansın. AK Parti'nin politikası bellidir. Yeni anayasa bağlamında bizim öncelikli konularımızdan biridir."
Güneydoğu'da ise insanların tehdit edildiğini belirten Akdoğan, "HPG insanlara tehdit mektupları gönderiyor. Sen bunu içine nasıl sindiriyorsun? Mektubun içeriğinde haraç alma tehditleri var. AK Partili meclis üyesiyse HDP'ye geçmesi yönünde tehditler var. AK Parti'ye oy verirseniz şöyle olur böyle tehditleri var. Bir yıldan beridir, farklı şekillerde, AK Parti'ye oy vermemelerini ve HDP'den başkasına oy vermeme şeklinde çok açık tehdit mektupları gönderiliyor. Selahattin Demirtaş bunu nasıl içine sindirecek" diye konuştu.
HDP binalarına yapılan saldırılar sonrası geçmiş olsun dileklerini ilettiklerini ancak karşıdan, saldırıların arkasında AK Parti'nin bulunduğu yönünde asılsız iddialar geldiğini dile getiren Akdoğan, bunun bir sorumsuzluk olduğunu ve AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana hiçbir şekilde şiddete bulaşmadığını kaydetti.
"En ufak bir eleştiriye tahammülleri yok"
Akdoğan, şiddetle ilişkisi olan tek partinin HDP olduğunu ifade ederek, AK Parti'yi kendileriyle karıştırdıklarını ve bu olayların kimin işine yaradığını herkesin bildiğini belirtti.
"Sırrı Süreyya Önder, cumhurbaşkanından başlayarak başbakan ve AK Parti yöneticilerinin nefret dili kullandığını söyledi. Bu konuya ilişkin görüşleriniz nelerdir" sorusu üzerine Akdoğan, şöyle konuştu:
"Nefret dilini biz kullanıyoruz, öyle mi? Ben, 'Baraj altında kalırlarsa süper olur' dedim, bu nefret dili oluyor. Arkadaş, ben sen daha az oy al diye uğraşıyorum, ben daha fazla oy alayım diye uğraşıyorum. 'Süper olur' demek nefret dili mi? Senin ağa babaların, Kandil her gün tehdit ediyor. Benimle ilgili her gün tehdit yapıyorlar. AK Parti adayları saldırı altında kalıyor, her gün hakaretlere maruz kalıyoruz. Vatandaşlar tehdit altında. Utanmadan çıkıp, 'Bunların zehirli dili var' diyorlar. Bu nasıl bir yaklaşımdır? Bunlar çiçek çocuk muamelesi görmeye alışmışlar. En ufak bir eleştiriye tahammülleri yok. Kimse bunlara laf söylemeyecek. Sen ne biçim demokratsın? Herkes bir birini eleştirmeyi öğrenecek ve sen tahammül göstermeyi öğreneceksin. Dağdan gelip bağdakini susturamazsın. Devleti dağda dize getiremediniz, şehirde mi dize getireceksiniz? Bugün siz konuşabiliyorsanız, AK Parti'nin sağladığı özgürlük zemininde konuşuyorsunuz."
Akdoğan, "HDP binalarındaki patlamaların arkasında bir belediye çalışanından bahsediliyor. Neler söyleyeceksiniz" sorusuna, bugüne kadar buna benzer olaylar yaşandığını ancak hiçbirinin faili meçhul kalmadığını vurguladı.
Hükümetin tüm kurumlarıyla bu olayın takip ettiğini belirten Akdoğan, patlamalar yaşandığında, olayla ilgili "faturayı" cumhurbaşkanına, başbakana kesmenin sorumsuzluk olduğunu dile getirdi.
"Siyaset milleti okuma sanatıdır"
Koalisyon iddialarına ilişkin soru üzerine Akdoğan, "Onlara göre AK Parti hiçbir zaman iktidar olamazdı. Bizim 49 aldığımız seçimlerde 30'un altında kalacak diye iddiaya giriliyordu. Bunlar milleti okuyamıyor. Siyaset milleti okuma sanatıdır. Milletin sorunlarını çözme sanatıdır. Bizim basın camiasında millete yabancılaşmış bir aydın takımımız var" dedi.
Akdoğan, Türkiye'ye yatırım yapacak bazı yabancı kuruluşların da seçimle ilgili anket çalışmaları yaptığını belirterek, "Yatırımı yapmak isteyen önünü görmek için araştırma yapıyor. Onun için daha rasyonel bir durum bu. Onlarınki gibi subjektif değil, temenni değil, maniple etmeye çalışmıyor. Hatta anlamaya çalışıyor ki yatırım yapacak. Onların yaptırdığı anketlerde de zaten AK Parti'nin iktidar olacağı göründüğü için dolar istikrarlı yapıya girdi" ifadesini kullandı.