A.A
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2008 22:11
“Ergenekon” davasının bugünkü duruşmasında, sanıklar bazı taleplerde bulundu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde savunmasına devam eden tutuklu sanıklardan Mete Yalazangil, DYP Kadıköy İlçe Başkanlığında görev yaptığını söyledi.
Gözaltına alınıp nöbetçi mahkemeye sevk edildiğinde hakimin kendisine, “Senin genel başkanın kim?” diye sorup Mehmet Ağar'ı kast ederek, “Yakında onu da buralarda görürsün” dediğini öne süren Yalazangil, Ağar'ın genel başkanları olduğu halde kendisiyle hiçbir yerde görüşmediğini ifade etti.
Yalazangil, seçimlerden sonra da “Demokrat Parti” adını alması üzerine partiden ayrıldığını dile getirdi.
Daha sonra Yalazangil'in çapraz sorgusuna geçildi.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, emniyet ifadesini hatırlatarak Yalazangil'e, Ataşehir'de düzenlenen yemeğe kimlerin katıldığını sordu.
Yalazangil de emniyette, gösterilen fotoğraflardan tanıdıklarını söylediğini belirterek “Diğerleri için de Muzaffer Tekin'in arkadaşları olabileceğini söyledim, ama sadece 'olabilir' dedim” şeklinde konuştu.
Pekgüzel'in, Tekin'e bırakılan CD ile Tekin'de ele geçirilen CD'nin aynı olup olmadığını sorduğu Yalazangil, kendisine verilen ve pembe kapta bulanan CD'nin içine bakmadığını, Tekin'den ele geçirilen CD'yi de gizlilik kararı nedeniyle görmediğini bildirdi.
SAVCI: “SAIPIR DEBZLELVİDZE'Yİ NEREDEN TANIYORSUN?”
Pekgüzel'in, “Niye teslim olmadınız da 2 ay sonra yakalandınız?” sorusuna Yalazangil, annesinin rahatsızlığı nedeniyle teslim olmadığı yanıtını verdi.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın da “Başbakan'a suikast yapacağı öne sürülen Saıpır Debzlelvidze'yi nereden tanıdığını ve bu kişinin 'Muharrem' ismini kullanıp kullanmadığını” sorduğu Yalazangil, şöyle konuştu:
“Bu kişi ile Muzaffer Tekin'in ofisinde tanıştım. Kendisi Azeri olduğu için göbek adı olan Muharrem adını kullanıyordu. Tuncay Hacıbektaşoğlu ile de Tekin'in ofisinde tanıştım. Tekin, 'hatırlamıyorum' diyor. Ancak diğerleri ifademi doğruluyor. Tekin'in ofisi evliya ofisi gibiydi. Herkes gelir oturur, yer içer ve sohbet ederdi, ama kimse kimseyi tanımazdı.”
“YALAN KONUŞTUĞUNU TESPİT ETTİĞİM İÇİN BAŞKA SORUM YOK”
Sanıkların sorularını da yanıtlayan Mete Yalazangil, tutuklu sanıklardan Aydın Yüksek'in, “Benimle kaç kere görüştünüz?” sorusuna, “3 kere” yanıtını verdi.
Aydın Yüksek de bunun üzerine, “Daha önce mahkemeye dilekçe verdim. Bunun böyle olmadığını mahkemeye gönderdiğim dilekçemde belirtmiştim. Yalan konuştuğunu tespit ettiğim için başka sorum yok” dedi.
Yalazangil, tutuklu sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk'ün, “Muharrem'i nasıl tanırsınız?” sorusu üzerine de “Gariban, fakir fukara bilirim. Tuncay Hacıbektaşoğlu'nun yanında 450 milyona çalışan biri. Nasıl tetikçi olacak, onu da anlamış değilim” yanıtını verdi.
YÜKSEK'İN 150 BİN YTL DOLANDIRILMASI NORMAL Mİ?
Mahkeme Heyeti üyelerinden birinin, “Aydın Yüksek'in 150 bin YTL dolandırılması sence normal mi?” diye sorduğu Yalazangil, “Hayır efendim” dedi.
Yalazangil, bu konudaki açıklamaları sırasında Yüksek'in, Muzaffer Şenocak'ın yurt dışında işleri olduğunu, hatta Abdullah Gül'ün kendisine bir teşekkür belgesi verdiğini söylediğini de öne sürdü.
Bu sanığın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, tutuklu sanıklardan Oğuz Alparsan Abdülkadir'in rahatsızlığı nedeniyle duruşmadan ayrıldığını tutanağa geçirdi.
Daha sonra söz alan sanıklardan Muzaffer Şenocak, yurt dışında işleri olduğunu, buradaki projelerinden dolayı dönemin Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül'ün kendisine elektronik postayla teşekkür belgesi gönderdiğini kaydederek, bunu açıklama gereği hissettiğini söyledi.
MUZAFFER TEKİN
Tutuklu sanıklardan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Yalazangil'in kendisine verdiğini söylediği CD'yi emniyetteki sorgusu sırasında hatırlayamadığını anlatarak, bu CD'nin önce, Danıştay saldırısından sonra el konulan ve kendisine iade edilen CD'lerin arasına karışarak gelmiş olabileceğini düşündüğünü kaydetti.
Kendisine bazı hatırlatmalarda bulunulması üzerine, bu CD'nin Yalazangil tarafından getirildiğini hatırladığını söyleyen Tekin, “Ben bu davada aynı tarafta olduğumuz avukatlarla mücadele etmek zorunda kalıyorum. Önce Cumhuriyet Gazetesinin avukatı tarafından bir taarruz yapıldı, ben de buna bir taarruzla karşılık verdim” diye konuştu.
Şimdi de Yalazangil'in avukatının 20 CD'den bahsettiğini, bu kişinin avukatının beyanlarının yeni iddialara sebep olabileceğini düşündüğünü anlatan Tekin, “Yeni bir cephe açılmaması açısından bunu izah etmek istedim” dedi.
Söz alan tutuklu sanıklardan yazar Ergün Poyraz da çeşitli taleplerde bulundu.
Poyraz'ın talepleri sırasında Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, taleplerin amacını anlayamadığını belirterek, “Ne bu, roman mı?” diye sordu.
Poyraz da davanın temelini oluşturan Tuncay Güney ile çevresindeki kişilerin ortaya çıkartılmasının önemli olduğunu ifade ederek, bunlara ilişkin MİT'te bulunan bu konudaki belgelerin getirtilmesi gerektiğini söyledi.
ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME BELGESİ
Tutuklu sanık Muammer Karabulut, bu davanın temel belgelerinden birinin, “Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme 1999” adlı belge olduğunu belirterek, “Bu belge, bir örgüt yapılanmasına ait değil de Türk ekonomisinde yurt dışına çıkan kara parayı geri getirmek için bir raporsa ne olacak?” diye konuştu.
Karabulut, “söz konusu belgenin, Türkiye ekonomisini düzeltmek için yurt dışına çıkan paraların geri getirilmesi amaçlı bir çalışmanın raporu olduğunu” savundu.
Belgenin, “Mafya İmparatorluğu” adlı kitapta da yer aldığını belirten Karabulut, bu konuda ayrıntılı açıklamalarda bulundu.
Sözleri, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün tarafından kesilen Karabulut, bunlara savunmasında yer verebileceği, talebini söylemesi gerektiği yönünde uyarıldı.
Karabulut, da kovuşturmanın bir an önce bitirilmesini istediğini söyledi.
KERİNÇSİZ'İN DİLEKÇESİ
Söz alan tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz, geçen celse taleplerini sözlü olarak bildirdiğini, mahkeme heyetinin de bunların yazılı olarak verilmesini istediğini hatırlattı.
Taleplerini bir dilekçeyle mahkemeye ilettiğini belirten Kerinçsiz, bunun dışında Ümraniye'de ele geçirilen bombaların fünyelerinin çıkarılarak saklanması durumunda patlama riskinin olup olmayacağı, bu bombaların Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ile aynı kafileden olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasını istedi.
Kerinçsiz'in mahkemeye sunduğu dilekçede, Sabah Gazetesinde Tuncay Güney ile ilgili yayınlanan haberlerdeki bilgilere ve MİT'in bu konudaki açıklamalarına yer verilerek, “Açıklamada, Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu, sözde Ergenekon operasyonunun çok önceden MİT tarafından planlandığı tevilli yoldan ikrar edilmiştir” denildi.
MİT'in Ergenekon örgütüyle ilgili kitapçığı, bu konuda imzasız bir mektup ve bazı CD'lerle ulaştırılan bilgiler üzerinde yeterli çalışmayı yapmadan ve 1 yıl sonra hazırladığı savunulan dilekçede, MİT'in kitapçığı bilgilerin ulaşmasından 1 yıl 7 gün sonra Genelkurmay Başkanı'na, 1 yıl 4 ay 16 gün sonra da Başbakan'a gönderdiği öne sürüldü.
Aradan 2.5 yıl geçtikten sonra yine hiçbir çalışma yapmadan bahse konu kitapçık üzerinden bilgi notu hazırlanarak, Başbakan'a ve Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığına gönderildiği belirtilen dilekçede, şöyle denildi:
“Buradaki ilginçlik, gönderme tarihinin Danıştay cinayetinden 9 gün sonraya rastlamasıdır. 17 Nisan 2007'de İstanbul'dan MİT Müsteşarlığına isimsiz mektup ve bir adet CD gönderiliyor ve bu kişinin TSK'da subay olduğu belirtiliyor. Özden Örnek'in günlüklerini ihtiva eden CD kurumca hiçbir işlem yapılmadan 24 Mayıs 2007'de Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'na sunuluyor.”
Sabah Gazetesinin Tuncay Güney'e ilişkin haberinde yer alan belgenin MİT'e ait olup olmadığının sorulması, MİT'e ait ise istenmesine karar verilmesi talep edilen dilekçede, Mehmet Eymür'e ait olduğu öne sürülen “atin.org” adlı internet sitesinde Aydınlık Dergisine ve avukat Ceyhan Mumcu'ya Tuncay Güney ile ilgili verilen yanıt metninin MİT'den istenmesi öngörüldü.
ABD Başkonsolosluğuna yazı yazılarak, Tuncay Güney'e vize verilip verilmediğinin, verilmişse kaç yıllık verildiğinin sorulması talep edilen dilekçede, MİT'in hazırladığı “Ergenekon” adlı kitapçığın bir örneğinin de kendilerine verilmesi istendi.
Kitapçığın Başbakan'a ve Genelkurmay Başkanlığına gönderilmesi için geçen sürelerin sebebinin MİT'ten sorulması istenen dilekçede, Necip Hablemitoğlu cinayeti ile örgüt arasındaki bağlantı konusunda MİT tarafından araştırma yapılıp yapılmadığının sorulması talep edildi.
AVUKATLARIN TALEPLERİ
Söz alan Vedat Yenerer'in avukatı Vural Ergün, Ergün Poyraz'ın talepleri konusunda beyanları olacağını belirterek, Poyraz'ın taleplerine ilişkin daha sonra karar verilmesini istedi.
Kemal Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın da “Huzurdaki sanıklardan, örgütün temel belgesi olarak adlandırılan lobi belgesi bazında bir örgüt çıkmaz. Lobi belgesi kapsamında dağ fare doğurmak üzeredir. Adli bir zulme dönüşen tutukluluğun kaldırılmasını istiyorum” diye konuştu.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de Ergün Poyraz'ın taleplerinin davayla doğrudan ilişkisi olmadığını belirterek, reddine karar verilmesini istedi.
Aranın ardından, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar veren Mahkeme Heyeti, “32 Gün” programının dün yapılan yayınının DVD ortamına aktarılarak mahkemeye gönderilmesi için yazı yazılmasına karar verdi.
Kemal Kerinçsiz'in MİT'e ilişkin talepleri konusunda gelecek celse karar verilmesini hükme bağlayan Mahkeme Heyeti, Ümraniye'de ele geçirilen bombalara ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki talebin de gelecek celse karara bağlanmasına hükmetti.
Mahkeme Heyeti, Ergün Poyraz'ın talepleri konusunda avukat Vural Ergül'ün beyanlarından sonra karar verilmesini karara bağladı.
Duruşma, 1 Aralık Pazartesi gününe bırakıldı.