OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 07, 2002 00:00
‘‘Baba’’ kalkıp ‘‘Bazı köşe yazarları Yakup Cemil haline geldiler’’ deyince ‘‘KeÅŸke Yakup Cemil gibi birkaç köşe yazarına daha sahip olabilsek’’ diye düşündüm.Ä°ttihad ve Terakki'nin bu en namlı fedaisi bir zamanlar gerçi korku dolu bir terör yaratıp çok canlar almış ama ne yaptıysa inandıkları uÄŸruna yapmış; menfaat, birileri adına tetikçilik yahut hortumculuk gibi iÅŸlerin ne olduÄŸunu hiçbir zaman bilmemiÅŸti. 1916'nın 11 Eylül'ünde idam edildi ama karısına ve çocuklarına vatani hizmet tertibinden aylık baÄŸlandı. SaÄŸ olsaydı, ismini bu ÅŸekilde kullananlara kimbilir neler ederdi...‘‘Baba’’, hakkında çıkan bazı yazılara hiddetlenmiÅŸ olacak ki geçen hafta ErtuÄŸrul Özkök'ü aradı, ‘‘Türk basınında bazı köşe yazarları Yakup Cemil haline geldiler’’ dedi, ‘‘Üzerlerine düzenli orduyla gitmek gerekir’’ buyurdu ve bir Yakup Cemil tartışmasıdır baÅŸladı.Yakup Cemil'in adı daha önce de birkaç defa gündeme gelmiÅŸ ve ismini teláffuz önceliÄŸi hep Baba'ya ait olmuÅŸtu. Meselá Susurluk skandalı ilk patladığı günlerde de ‘‘Yeni Yakup Cemiller yaratılmasın’’ diyen gene Baba idi.Ben, Yakup Cemil ile ilgili bu yeni tartışmaları takip ederken Baba'nınsöyledikleri keÅŸke doÄŸru çıksa da, Yakup Cemil gibi birkaç köşe yazarına sahip olabilsek' diye düşündüm. Zira, Ä°ttihad ve Terakki'nin bu en namlı fedaisi bir zamanlar gerçi korku dolu bir terör yaratıp çok canlar almış ama ne yaptıysa inandıkları uÄŸruna yapmış; menfaat, birileri adına tetikçilik yahut hortumculuk gibi iÅŸlerin ne olduÄŸunu hiçbir zaman bilmemiÅŸti. Ä°LK KURÅžUN SUBAYAÄ°smi ÅŸimdilerde yeniden gündeme gelen Yakup Cemil, Ä°stanbul'lu Çerkes bir aileye mensuptu. 1903'te Harbokulu'nu bitirdi, Rumeli taraflarına tayin edildi ve daÄŸlarda senelerce eÅŸkiya kovaladı. SertliÄŸi ve acımasızlığı daha o günlerde bile dillere destan olmuÅŸtu.Sonra, devrin modasına uyup Ä°ttihad ve Teraki Cemiyeti'ne girdi. 1908'de MeÅŸrutiyet ilán edilince askerlikten istifa etti. Artık sadece cemiyet için çalışacaktı. Bir aralık Adana'ya gitti ve teÅŸkilátlanma iÅŸiyle uÄŸraÅŸtı. 1911'de Ä°talyanlar o zamanlar Türk toprağı olan Libya'yı iÅŸgal edince, Yakup Cemil gönüllü olarak Libya'ya gitti. Göğüs göğüse çarpışmalarda yıldızı daha da parladı. Ama Trablus'ta ortadan kaldırdıkları arasında sadece iÅŸgalci askerler deÄŸil, bir de zenci Türk subayı vardı: TeÄŸmen Şükrü Efendi... Resmi savunmasında teÄŸmeni ‘‘Nöbet tuttuÄŸu sırada uyuduÄŸunu gördüğü için kendisine hakim olamayarak vurduÄŸunu’’ söylüyordu ama arkadaÅŸlarına ‘‘Bir siyah adamın bana emir vermesini kabul edemezdim’’ diyecekti.BÄ°R KURÅžUN DA PAÅžA’YAHadise örtbas edildi ve Yakup Cemil sessiz sadasız Ä°stanbul'a döndü. Derken Ä°ttihadçılar 1913'ün 23 Ocak günü o zamanın baÅŸbakanlığı olan Babıali'yi basıp hükümeti ele geçirdiler. Yakup Cemil, baskın sırasında hadisenin baÅŸ kahramanı olan Enver Bey'in, yani sonraların Enver PaÅŸa'sının hemen yanıbaşında idi. Binaya girmelerinden hemen sonra Harbiye Nazırı Nazım PaÅŸa'yı durup dururken ÅŸakağından vuruverdi. ‘‘Ne halt ettin?’’ diye soran Enver'e cevabı, ‘‘Bu adamlara láf anlatılmaz, onları böyle susturmak lázımdır’’ dedi ve tabancasında kalan öteki kurÅŸunları da yerde kanlar içinde can çekiÅŸen Nazım PaÅŸa'nın yeniden boÅŸalttı.Artık, Ä°ttihat ve Terakki'nin siláhşörü olmuÅŸtu. Parti'nin ortadan kaldırılmasını ama sessizce yokedilmesini istediÄŸi kiÅŸilerin isimleri Yakup Cemil'e veriliyor, adamlarıyla beraber iÅŸi hemen hallediyordu. Fakat gittikçe gemi azıya aldı; emir ve kural dinlemez oldu. O sırada devlet dünya savaşına girmiÅŸti. Enver PaÅŸa, taaa Rumeli'de eÅŸkiya kovaladıkları günlerden beri siláh arkadaşı olan Yakup Cemil'e ceza vermek istemedi ve onu Kafkas cephesine yolladı. O zamanların gizli servisi olan TeÅŸkilát-ı Mahsusa'nın cephedeki gönüllü birliÄŸine kumanda ediyordu ama gene rajhat durmayınca önce Bitlis'e, oradan da BaÄŸdad'a sürgün edildi. Sonra kalkıp Ä°stanbul'a geldi ve gelir gelmez ortalığı birbirine kattı.ÖLDÃœRÃœP MAAÅž BAÄžLADIKSavaşın kötü gittiÄŸini farketmiÅŸ, devletin tek kurtuluÅŸunun karşı tarafla müstakil bir barış yapmakta olduÄŸuna inanmıştı. Bunun için, Müttefikler'le kendi başına temasa geçmeyi denedi ama Enver PaÅŸa iktidarda iken bu iÅŸin olamayacağını anladı ve bu defa hükümeti devirip PaÅŸa'yı ortadan kaldırmanın yollarını aradı. Darbe hazırlıklarına baÅŸladı ama parti içindeki grupların birbirlerine karşı mücadele vasıtası oldu. Dahiliye Nazırı, yani İçiÅŸleri Bakanı olan Talát PaÅŸa, kendi kliÄŸini güçlendirmek için Yakup Cemil'i ortadan kaldırmak zorundaydı. Enver PaÅŸa gerçi eski kader arkadaşına hálá toz kondurmuyordu ve onu ikna etmek iÅŸi Talát PaÅŸa'ya düştü. Bir kısmı gerçek, bir kısmı düzmece belgelerle Enver'i suikast giriÅŸimlerine inandırdı, Yakup Cemil'in tutuklattı ve askeri mahkemeye verdirdi.Mahkeme, Yakup Cemil'i Vatana Ä°hanet Kanunu'nun 14. maddesinin 6. fıkrası gereÄŸince idama mahkum etti. Enver PaÅŸa kararı gene de imzalama niyetinde deÄŸildi ama birkaç gün sonra Berlin'e gitmek zorunda kaldı ve ona vekálet eden Talát PaÅŸa kararı hemen tasdik etti. Yakup Cemil, 1916'nın 11 Eylül sabahı güneÅŸ doÄŸarken, Káğıthane'deki tepelerden birinde alelacele idam mangasının karşısına çıkartıldı. Son sözü ‘‘YaÅŸasın Ä°ttihad ve Terakki!’’ oldu, göğsüne tam 14 kurÅŸun saplandı, yarım saat can çekiÅŸti ve devlet, ‘‘vatana ihanet’’ suçlamasıyla kurÅŸuna dizilen Yakup Cemil'in ailesinden geride kalan dört kiÅŸiye ‘‘vatani hizmet’’ aylığı baÄŸladı...Yakup Cemil, gücünü hiçbir zaman ÅŸahsi menfaat vasıtası yapmamıştı. Geçen hafta ismi etrafında bir tartışma baÅŸlayınca iÅŸte bu yüzden ‘‘Baba'nın söyledikleri keÅŸke doÄŸru çıksa da Yakup Cemil gibi birkaç köşe yazarına daha sahip olabilsek’’ diye düşündüm.GERÇEK TORUNLAR KÄ°MLER?Ben, Yakup Cemil'in soyundan kimlerin geldiÄŸini, çocuklarını ve torunlarını hep öğrenmek istemiÅŸimdir. Susurluk günlerinde gerçi malum sebepler yüzünden ‘‘Yakup Cemil benim dedemdi’’ diye ortaya çıkan birkaç kiÅŸi oldu ama hiçbiri torunu deÄŸildi ve gerçek torunlarını hakikaten merak ediyorum.Bir karpuz ve 14 kurÅŸun yedi, yarım saatte öldü‘‘...Uykusundan uyandırılan Yakup Cemil, hapishane müdürü Ä°smail Hakkı Bey'e parmağıyla tetik çeker gibi yaparak ‘‘Hakkıcığım, böyle mi?’’, eliyle boÄŸazını sıkarak ve iple asılmayı kastederek ‘‘Böyle mi?’’ diye sordu.- Vallahi ben birÅŸey bilmiyorum. Sizi yukarıdan istiyorlar.Hemen giyindi, Cepheye gider gibi odadan çıktı. Dış kapının önünde yüzlerce jandarma ve inzibat gördü. Bir bölük süngü takmış süvari, onu bekliyordu.- ‘‘Bu çocuklara zahmet ettirmiÅŸsiniz’’ dedi. ‘‘Bir kiÅŸi için bu ne külfet? Ben hükümete itaat eden adamım’’Üç araba hazırdı. Birincisinin kapısını açtı ve bir hamlede sıçrayarak içine girdi. Bir gardiyan çavuÅŸu soluna oturdu. DiÄŸer arabaya savcı muavini ReÅŸid Bey'le hapishane müdürü bindiler.Arabaların etrafı süvari bölüğüyle muhafaza altına alınmıştı. Kafile, Eyüp'e doÄŸru hareket etti. Sabah olmak üzere idi. Edirnekapısı dışında bir karpuz sergisinden karpuz istedi. Arzusu derhal yerine getirildi. Karpuzu büyük bir iÅŸtah ile kesip yedi.Kafile, sonra SiláhtaraÄŸa köprüsünden geçti ve Káğıthane Köşkü'nün yanındaki sırtta duruldu. Ä°nzibat subayı Ä°hsan Bey atından indi. Bir sırık dikilmiÅŸti. Yakup Cemil hiç durmadan sigara içiyordu. Arabadan inince savcı muavini ReÅŸid Bey idam hükmünü okumaya kalktı.Yakup Cemil, ‘‘ReÅŸid Beyefendi, zahmet buyurmayın. Ben idam edilmemin sebebini biliyorum’’ dedi. ‘‘Biz, memleketi feláketten kurtarmak istedik. Bizi bu akıbete sürükleyenlerin yarın aynı felákete uÄŸrayacaklarına kat'i kanaatim vardır’’.Ä°mam telkinde bulunmak istedi, ona da ‘‘Hocam, zahmet buyurma. Ben Allah'a vazifemi yaptım. Vatana ve dinime bütün hayatımı vakfettim’’ dedi.Savcı muavini ReÅŸid Bey sordu:- Vasiyetinizi yazabilir miyim?Ona güldü:- Malım yok ki vasiyet edeyim. Yalnız ÅŸu yüzüğümle saatimi birinci hanımıma verirsiniz. Benim çocuklarımı Ä°ttihad ve Terakki ve arkadaÅŸlarım elbette aç bırakmazlar.Sonra, zabite döndü:- Zabit efendi, hükümetin emrini yerine getiriniz. Vazifenizi iyi yapınız. YaÅŸasın Ä°ttihad ve Terakki!O sırada tiz bir düdük sesi duyuldu. 14 siláh birden patladı fakat 14 kurÅŸun bu Ä°ttihad ve Terakki fedaisini öldüremedi. Tam 30 dakika can çekiÅŸti. Yere sızan kanlarında ádeta Ä°ttihad ve Terakki yazılı idi.Vatana ihanetten idama mahkum olan Yakup Cemil'in dört nüfuslu ailesine, vatani hizmet tertibinden beher nüfusa otuz üçer kuruÅŸ maaÅŸ baÄŸlanmıştı' (Ä°ttihad ve Terakki'nin istihbarat örgütü olan ‘‘M.M. Grubu’’ BaÅŸkanı Hüsameddin Ertürk'ün ‘‘İki Devrin Perde Arkası’’ adlı hatıralarından).Â
button