Güncelleme Tarihi:
Sokrat gibi bağlandım Yunus gibi sevdim
Gencecik bir insan. Üniversitede de tanışıp aşık olduğu genç kıza delicesine sevdalı. Kenan Doğulu'nun dillerden düşmeyen şarkısındaki gibi ‘‘Deliyim, gözü kara deliyim/Yakarım, Romayı da yakarım’’ diyebilecek kadar gözü kara... İşte bu tutkulu aşık, gelecek hayalleri kurduğu genç kızın kendini terk etmesi üzerine dün üzerine benzin dökerek kendini öldürmeye kalkıştı..
Metin Aktaş, yıllar önce Sıvas'tan İstanbul'a göçerek Gazi Mahallesi'ne yerleşen ve inşaatlarda ekmek parası kazanmaya çalışan Ali Aktaş'ın 5 çocuğundan biri. Binbir güçlükle liseyi bitirdi ve 4 yıl önce Marmara Üniversitesi Mahalli İdareler Yüksekokulu'nu kazandı. Arzu, üniversitede tanıdığı ilk insanlardan biriydi. Kısa sürede sevgili oldular. İki yıl sonra da sözlendiler. Zeytinburnu'nda bir ev tutarak birlikte yaşamaya başladılar.
OKULUNU TERK ETTİ
Ancak bir sorun vardı. Çok yoksuldular, eşya almak ve düğün yapmak için ise hiç paraları yoktu. Metin bir formül buldu: İkinci sınıfında olduğu okulunu donduracak ve bir işe girerek, evlilik için para biriktirecekti. Bir ecza deposunda iş buldu. Eczanelere ilaç dağıtıyordu. Sevdiği kişi için yaptığı bu fedakarlık, onu daha mutlu ediyordu. Bu arada Arzu, okuluna devam etti.
PARASIZ AŞK
Arzu, sonunda isyan etti. Metin, ‘‘Parasız aşkın hiç anlamı yokmuş. Ayrılalım’’ sözünü duyduğunda beyninden vurulmuşa döndü. Çok uğraştı ama beraberliklerini kurtaramadı. Arzu, bir gün dediğini yaptı ve evi terk etti.
NERDE AKŞAM ORDA SABAH
Metin Aktaş, uçsuz bucaksız bir boşlukta buldu kendini. Önce işten ayrıldı. Sonra da ömür boyu birlikte olmak için yemin ettiği Arzu'yu hatırlatan bütün eşyaları toplayarak Gazi Mahallesi'ndeki ailesinin yanına bıraktı. Nerde akşam, orada sabah. Arkadaşlarının evinde yatıp kalkıyor, gerekmedikçe kimseyle görüşmüyordu.
ÖLMEYE GİDİYORUM
Arzu terk edeli yedi ay olmuştu. Metin, içine düştüğü bunalımdan bir türlü kurtulamıyor, birlikte yaşadıkları günleri hatırladıkça ölesi geliyordu. Öyle de yapmaya karar verdi. Dün sabah, geceyi geçirdiği arkadaşının evinden erkenden ayrıldı ve bir telefon kulübesine gitti. Ağabeyi Hasan Aktaş'ı aradı. ‘‘Abi İMÇ Blokları önünde kendimi yakacağım’’ dedi ve kapattı.
ÜSTÜME GELMEYİN
Saat 10.30 sıralarında, Unkapanı'ndaki İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 5. Blok önünde toplanan kalabalık, elinde benzin dolu şişe bulunan genci diğer elindeki çakmağı yakmaması için ikna etmeye çalışıyordu. Genç, ‘‘Yaklaşmayın kendimi yakarım’’ diye bağırıyordu. ‘‘Derdin ne, niye ölmek istiyorsun’’ diye soranlara, ‘‘Para, aşkın önüne geçmiş. Hiç bir şeyin anlamı yok. Bu bir intihar değil bir isyan, bir çığlık, bir haykırış’’ diyordu Metin Aktaş.
BENZİNİ BOŞALTTI
Bir süre sonra olay yerine ağabeyi Hasan Aktaş, ablası Nigar ve yeğeni Hakan Aktaş da gelmişlerdi. Yakınları, kalabalığın en önüne fırladılar. Metin Aktaş, ağabeyi ile ablasını ve yeğenini görünce kendini iyice kaybetti ve benzini üzerine boşaltmaya başladı. ‘‘Yapma Metin değmez’’ diye bağırıyorlardı yakınları. Ama dinlemiyordu. Bir an önce ölmek istiyordu. Kararlıydı. Çakmağı ateşlemekte hiç tereddüt etmedi. Bir anda alevler içinde kaldı.
İlk hamle, yeğeni Hakan'dan geldi. Hakan Aktaş, dayısının üzerine atladı ve üzerindeki montu, bir battaniye gibi örttüğü alevleri söndürmeye başladı. Bu sırada alevler, Hakan Aktaş'ın üzerine de sıçradı. Ardından ağabey Hasan ve abla Nigar Aktaş da Metin'in üzerine kapandılar ve alevleri söndürmeyi başardılar.
YANIKLARI CİDDİ
Metin Aktaş'ı hemen Haseki Hastanesi'ne kaldırdılar. 25 yaşındaki Aktaş'ın yüzünde, kollarında ve bacaklarında ciddi yanıklar olduğu belirlendi. Metin Aktaş, durumu daha iyi olan yeğeni Hakan ile birlikte, ilk tedavisi yapıldıktan sonra, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevkedildi. Kendine geldiğinde ilk sözleri, ‘‘Beni neden kurtardınız ki’’ oldu.
Sevgililer Günü ona ulaşamadım
Çaresiz aşık Metin Aktaş, hastanede kendine geldikten sonra Arzu'yla ölene kadar birlikte olmaya yemin ettiklerini, ancak insanların paradan başka hiçbir şeye değer vermediklerini gördüğünü belirtti. Metin Aktaş şöyle konuştu:
‘‘Evlenmeye karar vermiştik. Para biriktirip bir an önce yuva kurmak için okulumu bıraktım. Bir işe girip çalışmaya başladım. Ama o birlikte inşa ettiğimiz her şeyi yıkarak, yedi ay önce beni terk etti. Paranın, aşkımızın önüne geçtiğini, gerçekte aşkların da satılık olduğunu görünce yıkıldım. Yedi aydır her gün ölüyordum. Bugün ölsem ne olurdu ki...’’
Metin Aktaş, soyadını sır gibi sakladığı Arzu'ya olan aşkını şöyle anlattı:
‘‘Onu bir gün kantinde otururken tanıdım. İçeri girdiği anda ona aşık oldum. Özgürlüğüne, erkek egemen bir toplumda, boyun eğmez kimliğine vuruldum. Sokrat gibi, Yunus gibi sevdim onu. Yedi ay önce bir gün bana, 'Sana olan duygularım zayıfladı. Ayrılmamız lazım' dedi. 9 Şubat günü aradım, dönmezse kendimi yakacağımı söyledim. Beni, sevdiğini söyleyerek ikna etti. 14 Şubat sevgililer gününde ona bir karanfil uzatmak istedim ama ulaşamadım. Bunu ondan bekledim ama gelmedi...’’