Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2002 02:04
11 Eylül rüzgarlarının estiği, dünyada kültürler arası çatışmalardan sözedildiği bugünlerde tartışılan sorulara tam 300 yıl öncesinde bir cevap geldi: Maftirim. Yüzyıllardır, sinagog ve mevlevihanelerde çalınıp söylenen bu eserler Lari Dilmen'in öncülük ettiği bir grup müzisyenin üç yıllık çalışmasıyla günışığına çıkarıldı. Kalan Müzik, CD'nin yanında verdiği bir kitapçıkla tarihçi ve sosyologlara da kıymetli bir kaynak sundu.
16. yy'da Edirne'de Yahudi mistiklerle Sûfilerin etkileşiminden doğan Maftirim, eski zamanlarda Mevleviler eşliğinde Türk tasavvuf müziği enstrümanlarıyla icra edilmiş. Eserleri notalara kaydettirerek Maftirim geleneğinin yok olmasını önleyen din adamı Hahambaşı Becerona Efendi, Mustafa Kemal'in de yakın dostu.
Maftirim'in hikayesi 1492'de, İspanya'dan Anadolu'ya göç eden Yahudiler'in en önemli yerleşim merkezlerinden biri olan Edirne'de başlıyor. Anadolu'ya göç eden Yahudiler, Endülüs Emevileri döneminde Arap musikisini çok iyi biliyorlar. İstanbul, Bursa, Edirne ve İzmir'e yerleşen Yahudilerle birlikte Yahudi bestekárlar, sazendeler, klasik Türk musikisi ve tasavvuf musiğine de kısa sürede gönülden bağlanıyorlar. 16.yy’dan itibaren Haham Şelomo Ben Mazaltov, ardından bestekár ve İbrani mutasavvıf İsrael Ben Moşe Nadjara (1555-1625) Avtalyon'un çalışmalarıyla Osmanlı musikisinin makam, usul ve kuramlarına uygun olarak ‘‘İbrani Tasavvufi İláhileri’’ ile Maftirim'in ilk temelleri atılıyor. Tanburi İzak, Musi ve Yahudi Harun'un besteledikleri tasavvufi ilahilerin ardından Maftirim, yükseliş dönemine ulaşıyor. 18. ve 19. yy'larda İstanbul'da Haham Şemuel Mandil'in (1829-1883) Maftirim eserlerine büyük katkıları oluyor. Türk müziğiyle etkileşim, hoşgörüyü ve güzel duyguları gönüllerde yeşertiyor. Haham Mandil'in Galata Mevlihanesi Şeyhi Şeyh Atahullah Efendi'nin hocası, Tanburi İzak'ın Sultan III. Selim'in tanbur hocası olması, aralarındaki dostluk, hoşgörü, sevgi ve saygı, Osmanlı Musikisi'nin gizlerinde ve güzelliğinde derinleşiyor.
18. yy'da Sefarad cemaatinin desteğiyle kurulan Edirne Maftirim Korosu, Haham Yeuda Benaroya ve şef Bohor Mevorah'ın idaresinde Edirne, İstanbul ve İzmir'de konserler veriyor. Edirne Büyük Sinagogu'na gelen Mevlevi dervişleriyle birlikte yeni Maftirim eserleri besteleniyor ve Mevlevi dervişleri ve haham bestekárlar gerek Edirne Sinagogu'nda, gerek mevlevihanelerde bir araya gelerek eski Maftirim çalışmalarına önemli katkılarda bulunuyor.
Edirne Sinagogu tamamen çöktü Galata Mevlevihanesi içler acısı Edirne ve İstanbul Maftirim'in tarih içinde iki önemli durağı. Bunlardan biri olan Edirne Sinagogu, Yahudi cemaatinin, Kültür Bakanlığı'nın ve Edirneli çevrecilerin ihmallerinden ötürü dört yıl önce tamamen çöktü. CD'yle birlikte verilen kitapçıkta, yüzyıllarca ayakta kalmayı başaran bu ibadethanenin son fotoğraflarını da göreceksiniz. Galata Mevlevihanesi ise içler acısı bir durumda. Bir tarih, kültür ve mistik alem abidesi olan bu eşsiz eserin restorasyon masraflarını karşılamak için çok sayıda sponsor firma devreye girdi. Kültür Bakanlığı bir an önce harekete geçmezse Galata'nın akibeti de Edirne Sinagogu'na benzeyecek.
Atatürk'ün arkadaşı Becerona EfendiOsmanlı İmparatorluğu'nun son, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Hahambaşısı olan Becerona Efendi (1846-1931) aynı zamanda bir besteci ve dilbilimci. Tam 16 dil biliyor. 1910'da Edirne Hahambaşılığı'na getirilen Becerona Efendi, Sofya Askeri Ataşesi Mustafa Kemal'le tanışıyor. O sırada 29 yaşında genç bir zabit olan Mustafa Kemal, Hahambaşı'yla buluştuğunda saatlerce dil, müzik, edebiyat ve şiir üzerine sohbetler ediyor. Dostlukları Hahambaşı'nın 1931'de ölümüne kadar sürüyor. 1920'de Türkiye Hahambaşısı olarak İstanbul'a gelen Becerona Efendi, burada Maftirim eserlerinin notaya geçirilmesine destek oluyor.
Mevlana, dünya barışının anahtarını yüzyıllar önce verdiKültür Bakanlığı'nın izniyle,
haber fotoğraflarını çekmek için gittiğimiz Galata Mevlevihanesi'nde bizi Çağdaş Mevlana Aşıkları Topluluğu karşıladı. Galata Mevlevihanesi'ni Yaşatma Derneği çatısı altında oluşan bu topluluğun Manevi Başkanı Hasan Dede (Çıkar). 1998'de kurulan topluluk, Evrensel Mevlana Aşıkları Vakfı (EMAV) kimliği ile daha geniş bir platforma geçiş yapmış. Topluluğu diğer sema gruplarından ayıran en önemli özellik, Hasan Dede'nin sadece erkeklerden oluşan semazen anlayışını kırıp kadınları topluluğa katması. ABD'den, Japonya'dan, İngiltere'den gelip topluluğa katılan semazenler çok. EMAV, 200'e yakın ilahi besteleyerek üç CD çalışması yapmış. Hasan Dede, ‘Mevlana'nın bahçesinde her renkten çiçek açar, her türlü güzellik kendine bir avuç toprak bulur. Mevlana dünya barışının anahtarını bize yüzyıllar öncesinden sundu’’ diyor.
Lari Dilmen (CD'yi hazırlayan müzisyenlerden)Bu CD'yi bir tesadüf yarattı
Hazan Aaron Kohen Yasak'la bir dini tören sırasında tesadüfen tanıştık. Söz dini müzikten açılınca bazı Yahudi ilahilerinin Türk musikisi makamlarıyla okunduğundan, Maftirim geleneğinden bahsetti Aaron Bey. Değişik sinagoglarda çalışan mugannilerden (müezzin-hazan) ve cemaatten müziksever kimselerden oluşturduğu bir korosu vardı. Konu, etnik müzikleri araştıran bir müzisyen olarak hemen ilgimi çekti. Aaron Bey'e, Maftirim'i, Türk müziğini ve Sufi geleneğini iyi bilen sazendelerle birlikte özünü zedelemeden yeniden yapılandırmayı önerdim. Projeye Hasan Saltık sahip çıktı, sevgili Şenol Filiz ve Birol Yayla destek olmayı kabul ettiler, Hahambaşılıktan icazet aldık ve çalışmaya başladık. Kitapçığı oluşturan bilgiler ve buraya sığmayan pek çoğu derlendi. Aaron Bey'in çalışmaları metinlerin özünü oluşturdu.
AARON KOHEN YASAK (39) İstanbul doğumlu din adamı. Kendi adını taşıyan Maftirim Korosu'nun şefi. Topluluğu 1999'da kurdu. İktisat Fakültesi mezunu olan Yasak'ın eski İstanbul'daki Yahudiler'in yaşamları ve bestekarlar üzerine yaptığı araştırmalar Şalom ve Tiryaki dergilerinde yayımlandı. Klasik Türk Musikisi'ne besteler kazandırmış 9 Yahudi bestekárın biyografisi de Yapı Kredi Yayınları tarafından Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi'nde yayımlandı.