Güncelleme Tarihi:
Yazıcı, yaptığı açıklamada, gayrimenkul değerleme ile bir mülkün alım ya da satımının gerçek değerinin tespit edildiğini ifade ederek, sektörde 12 lisanslı firma bulunduğunu, bu şirketlerin teşvik edilip sayısının artırılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de kaçak yapılaşma olduğunu, bunun getirdiği bazı sıkıntılar bulunduğunu dile getiren Yazıcı, kişinin oturduğu daire ile tapuda üzerine kayıtlı dairenin numaraları arasında fark olabildiğini, sığınak alanlarının daire ve dükkanlara dahil edilebildiğini, ortak alanların uygun şekilde kullanılmayabildiğini söyledi.
“Baktığımız zaman değerleme uzmanı, yatırımcıların en büyük destekçisi durumunda. Şu anda kıymetleri tam bilinmiyor ama gelecekte daha da anlaşılacak” diyen Yazıcı, eskiden eksper diye bilinen değerleme uzmanlarının, yapılan yatırımların bekçisi durumunda olduğunu söyledi.
Yazıcı, şu anda 400'e yakın lisans uzmanı olduğunu belirterek, “Bu sayının ipoteğe dayalı konut finansman sistemi Tutsat (mortgage) devreye girdiğinde 3 bine çıkması lazım. Bunların coğrafi dağılımı da çok önemli. Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) yaptığı sınav çok zor. SPK ile belki konuta yönelik başka bir sınav yapılabilir mi diye konuşuyoruz” dedi.
Sektörün önemli sorunlarından birinin eğitim olduğunu vurgulayan Yazıcı, SPK'nın bir düzenlemesi bulunduğunu, ancak yasal bir düzenleme ile sistemin daha sağlıklı işleyeceğini, kişinin yatırım yaparken değerleme şirketi ya da eksperden dolayı zarara uğraması halinde gidebileceği yasal bir merci olmadığını bildirdi.
“TÜRK İNSANI TAPU ALMAYI ÇOK SEVER”
Cansel Turgut Yazıcı, Türk insanının tapu almayı çok sevdiğini ifade ederek, ”Türk insanı, evi her şeyin önünde tutar. Her şey ödenmez ama konut kredisi mutlaka ödenir” dedi. Kurumsal nitelikteki firmaların lisanslı kuruluşlardan hizmet almak istediğini, asıl müşterilerinin de kurum ve kuruluşlar olduğunu, bunlar arasında çok sayıda yabancı şirket bulunduğunu ve yabancı yatırımcıların müşterilerinin yüzde 40'ını oluşturduğunu anlatan Yazıcı, şunları kaydetti:
“Son 9 aydır Türkiye'ye gelen yabancı yatırımcıların miktarında ciddi bir artış var. Yabancı yatırımcılar özellikle ticari gayrimenkul için geliyorlar. Ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Birkaç profesyonel değerleme yaptırıyorlar. Yaptıkları yatırımların gelecekte yaratacağı haklar ve arsalarının üzerine yapılacak projelerle ilgili tam bir fizibilite etüdü alıyorlar. Türkiye'ye 'ne yapmamız en doğrudur' diye sorarak geliyorlar. Çok bilinçli yatırım yapıyorlar. Bitmiş yatırımdan ziyade sıfır yatırımı tercih ediyorlar. Otel, alış veriş merkezi gibi yatırımlar için arsalara bakıyorlar.”
Yabancı şirketlerin Türkiye'de değerleme şirketlerini kullanarak yatırım yaptığını belirten Yazıcı, “Gelen yabancıların yüzde 90'ı İstanbul'u tercih ediyor. Diğerleri de turistik bölgelerde yazlık olarak adlandırılan ve yılın belli dönemlerinde kalmak için kullanılan ikincil konutları tercih ediyor” dedi.
Yabancı yatırımcıların batıdan Almanya, İngiltere, İspanya ve ABD'den, doğudan ise Dubai, Kuveyt ve Katar'dan geldiğini, Taylandlı müşterileri de olduğunu bildiren Yazıcı, bazı firmaların, Türkiye'de yatırım yapılabilecek sektörlerin durumuna bakıp ona göre ticari taşınmaz alımına yöneldiğini ifade etti.
“EKONOMİK KOŞULLAR TUTSAT'IN İŞLEMESİNE UYGUN DEĞİL”
Cansel Turgut Yazıcı, Tutsat'ın çıkması halinde hemen devreye girmeyeceğini, şu andaki ekonomik koşulların bu sistemin işlemesine uygun olmadığını ve faizlerin yüksek seviyede bulunduğunu dile getiren Yazıcı, sistemin 2 yıldan önce çalışmaya başlayacağını düşünmediğini, 3 yılı bulacağını, o süreye kadar piyasada yeterli uzman olacağını kaydetti.
Mortgage sistemiyle ilgili halkın büyük beklentiler içerisine sokulduğunu, bunun bir hayal kırıklığı yaratacağını ifade eden Yazıcı, sistemin işlemeye başlamasından 5-6 yıl sonra orta gelir seviyesindeki insanların da kredilerin düşmesiyle bu sistemden yararlanabileceğini kaydetti. Yazıcı, sektördeki sorunlara değinirken, mesleki mesuliyet sigortası olmamasının büyük bir sorun olduğunu dile getirerek, “Tapuda, belediyeden bilgi almakta hala zorlanıyoruz, doğru bilgiye ulaşamıyoruz. Uluslararası akreditasyonun Türkiye'de de akredite edilmesi lazım” dedi.
Gayrimenkulde fiyatların gerektiği seviyede olduğunu düşündüğünü, birincil konut fiyatlarında düşüş beklemediğini ifade eden Yazıcı, ikincil konut pazarında Türkiye'de büyük bir imkan bulunduğunu, bu pazarda henüz çok şey yapılmadığını, yabancıların bu pazarı keşfedeceğini ve yabancılara ikincil konut satışının, gayrimenkul piyasasında gelecek 10 yılın işlerinden biri olacağını vurguladı.
Yazıcı, turistik bölgelerde ikincil konutla ilgili çalışmalara hız verilmesi gerektiğini belirterek, “Kuşadası bölgesinde deniz görmeyen konutlar yabancılara çok ciddi fiyatlara satılıyor. İkincil konut satışlarının Ege'de Kuşadası, Bodrum ve Foça'da, Akdeniz'de ise Alanya, Göcek, Fethiye ve Kaş'ta artacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
Yazıcı, Türkiye ve İstanbul'da değer kazanan bölgelere ilişkin olarak da, Riva ve Çekmeköy'e inandığını, kentin Silivri'ye doğru kaydığını, Kartal bölgesinde çok ciddi bir gelişme olacağını, Akfırat civarının 10 yıl içinde değer kazanacağını, İzmir ve Ankara'da da değer kazanacak yerler bulunduğunu söyledi.