Yabancı doktora kız var iş yok

Güncelleme Tarihi:

Yabancı doktora kız var iş yok
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2001 02:02

Türk Ceza Kanunu, yabancı uyruklu hekimlerin mesleklerini Türkiye'de sürdürmelerini yasaklıyor. İnsanımıza hizmet etmek için çalışan her yabancı hekim, Türk vatandaşlığına geçmek istiyor. Vatandaşlığa geçmek de, öyle her babayiğidin harcı değil.

35 yıldır Türkiye'de yaşayan doktor Agha Muhammed G.Garavi'nin, cerrah Muhammed El Leisy'in durumu da bu.

Adı, Agha Muhammed Gharamashg Gharavi. İran uyruklu. Türkiye'ye 1967 yılında eğitim amacıyla geldi. Garavi, aldığı burs ile ortaokulu Antalya Hızırreis Ortaokulu'nda, liseyi Bilecik Ertuğrul Gazi Lisesi'nde yatılı olarak okudu. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazandı. Ancak okul binası henüz tamamlanmadığı için, tüm tıp eğitimini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde aldı. Üniversiteden, 5 Ekim 1994 tarihinde mezun oldu. Bu süre zarfında grafikerlikten kahveciliğe kadar çeşitli işler yaptı. Emel Hanım'la evlendi.

İlk fırsatta doktorluğa başlamak niyetindeydi. Bu nedenle çalışma izni alması gerekiyordu. Garavi'nin diğer yabancı uyruklu meslektaşlarından farklı olarak, denklik belgesi almasına gerek yoktu. Çünkü üniversite diploması Türkiye'dendi. Görünürde çalışma izni alması için, sadece Türk vatandaşı olması yeterliydi. O da vatandaşlık için başvuruda bulundu. Ama yedi senedir bu başvurusu kabul olmadı.

‘‘En son gelen dilekçede, İran uyruğundan çıkmam halinde, vatandaşlığa kabulümün incelenebileceği söyleniyor. Ama ben doğduğum ülkeyi reddetmek istemiyorum ki! Babam, kardeşlerimin hepsi Gommed'de. Benim geleceğim, çocuklarımın geleceği ise burada. ’’ Garavi, şu anda kaçak çalışıyor.

‘‘Doktorluk diplomasını almadan kahvecilik yapmak zor gelmiyordu. Şimdi hem benim zoruma gidiyor, hem de insanlar mahcup oluyor, ‘Bir doktora nasıl çay taşıtayım' diyorlar.’’

AŞK KAFİ GELMEDİ

Adı Muhammed Salih Mahmud El Leisy. 17 Ağustos depreminde, Mısır’dan kalkıp, genel cerrah olarak, Türk insanının hayatını kurtarmak için Adapazarı'na geldi. Yabancı ekiplere gönüllü tercümanlık yapan eşi Selin ile orada tanıştı. Genç aşıklar, 19 Haziran 2000 tarihinde evlendiler.

Mısır uyruklu Muhammed El Leisy, oturma iznini nikahtan hemen sonra almayı başardı. Türk vatandaşlığına geçmek istediğine dair dilekçesini, nikah esnasında belediyeye verdi. Ancak kanuna göre, bir Türk kadını ile evlenen yabancı uyruklu bir erkeğin 5 yıl ikamet etmeksizin verdiği dilekçe, hükümsüz sayılıyordu. Çift, yine de vazgeçmedi. Bu uğurda, Ankara'nın ve milletvekillerinin peşini bırakmadı. Nihayet 9 Şubat 2001 tarihinde İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden 'Vatandaşlık işlemlerinin başlatıldığı ve güvenlik amacı ile Emniyet Müdürlüğü’ne gönderildiğini' öğrendiler. Fakat 15 Mayıs 2001 tarihinde de yine aynı müdürlükten, bu kez 'Vatandaşlık başvurularının güvenlik soruşturması aşamasında olduğu' bilgisi ellerine ulaştı.

Selin- Muhammed El-Leisy, artık hiçbir çarelerinin ve sabırlarının kalmadığını söylüyorlar. Türk vatandaşı olmanın, üstelik de Türk insanına yardım etmek için sabırsızlanan bir doktorun vatandaşlığa alınmasının, neden bu kadar zor olduğunu soruyorlar.

İŞİN PİYASASI OLUŞMUŞ

Adı, S.D. İran uyruklu. 17 yıldır Türkiye'de yaşıyor. Veteriner. Özel bir hayvan hastanesinin ortağı. Vatandaşlık başvurusunun kabul edilmemesi onu o kadar yıpratmışki, isminin yayınlanmasını bile, ‘Belki bu da yeni gerekçeleri haline gelir’ diye kabul etmiyor.

‘‘Ben üniversite eğitimimi Türkiye'de aldım. Doktoramı bu ülkenin, YÖK'e bağlı üniversitede verdim. Türk hocalar beni yetiştirdi. Ama gelin görün ki, Veteriner Hekimler Odası bile başvurumu değerlendirmeye almıyor. Çünkü Türk vatandaşı değilim. Hekimlik yapmama izin yok. Çünkü Türk vatandaşı değilim. Hastane kurabiliyorum, ama eğitimini aldığım mesleği yapamıyorum.’’

S.D,
ilk vatandaşlık başvurusunu 1995 mayısında yapmış. O tarihte vatandaşlık başvurusunun reddedilme nedeni olarak öğrenci ikamet teskeresi olması gösterilmiş. O da doktorasını tamamlayıp, hastane müdürü olarak çalışma izni aldıktan sonra tekrar başvuruda bulunmuş. Yine kabul edilmemiş. Bu sefer bir gerekçe de gösterilmemiş.

‘‘Bırakın sabıkayı, kırmızı ışıkta geçmedim bile. Yine de beni Türk vatandaşlığına kabul etmiyorlar.’’

S.D,
bugün bu işin piyasasının oluştuğunu söylüyor. ‘‘Bazı insanlar hemen vatandaşlık belgesini alabiliyorlar. Demek ki vatandaşlığa kabulünüz, biraz şans, biraz da karşı tarafı memnun etmenize bağlı. Ortada doktorların Türk vatandaşı olmadan mesleklerini yapamayacaklarına dair kanun olmasına rağmen, özel nedenlerle bu işi yapanları da biliyoruz. Her şey kanuna değil, piyasaya ne derece uyduğunuzla ilgili. ’’

Nasıl Türk vatandaşı olunur?

Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun (Numara 403) 6'ncı maddesi şöyle:

'Aşağıdaki şartları taşıyan yabancılar, Bakanlar Kurulu kararı ile Türk vatandaşlığına alınabilirler.

1- Vatandaşlığa alınmasını isteyen kişi, kendi milli kanununa vatansız ise Türk Kanununa göre reşit olmalıdır.

2- Müracaat tarihinden geriye doğru Türkiye'de beş yıl ikamet etmiş olmalıdır.

3- Türkiye'de yerleşmeye karar verdiğini davranışı ile teyit etmiş olmalıdır.

4- İyi ahlak sahibi olmalıdır.

5- Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden hastalığı bulunmamalıdır.

6- Yeteri kadar Türkçe konuşabilmelidir.

7- Türkiye'de kendisinin ve geçimi ile yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmalıdır.'

Kanunun 3'üncü maddesinde ise 'Bir Türk'le evlenen yabancı kadın Türk vatandaşlığına geçmek istediğini bildirdiği veya vatansız bulunduğu veyahut evlenmekle eski vatandaşlığını kaybettiği takdirde Türk vatandaşlığını kendiliğinden kazanır' ibaresi yeralıyor.

Çalgıcılık, şarkıcılık bile yasak

Türkiye'de doktorluk yapmak isteyen yabancı uyruklu doktorların karşısına, Türk Ceza Kanunu'nun 1928 yılında kabul edilen, 1219 numaralı 'Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun' çıkıyor. Kanunun birinci maddesi şöyle:

'Türkiye Cumhuriyeti dahilinde tababet icra ve herhangi surette olursa olsun hasta tedavi edebilmek için Türkiye Darülfünunu Tıp Fakültesi'nden diploma sahibi olmak ve Türk bulunmak şarttır.'

Bu maddeye göre Türkiye'de doktorluk yapabilmek için tıp tahsilini Türkiye'de tamamlamış olmak ya da denklik belgesi almak ve Türk olmak şartları öngörülüyor. Ancak maddenin işlevselliğine ilişkin çeşitli görüşler var. Konuyla ilgili görüştüğümüz Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Dairesi yetkilileri, kanunun sınırlarının kesinliği konusunda emin konuşarak, ‘‘Yabancı uyruklu bir doktorun 'doktor olarak' çalışması, 1219 no'lu kanun gereği imkansız. Mutlaka denklik belgesi ve Türk vatandaşlığı alması gerekiyor. Ancak yönetici sıfatıyla bir hastanede çalışması, bu konuda alacağı çalışma belgesiyle mümkün’’ açıklamasını yaptılar.

Çalışma Genel Müdürlüğü görevlileriyse, konuya ‘‘Kişinin denklik belgesi varsa, ya da tıp eğitimini zaten ülkemizde aldıysa, bazı özel durumlarda vatandaşlık belgesi almasına gerek olmaksızın kendisine çalışma izni verilebilir’’ diye yaklaştılar. İsimlerinin açıklanmasını istemeyen yetkililer, ‘‘Bu durum, kişinin tabiyetinin bağlı olduğu ülke ile ikili ilişkilerimiz çerçevesinde bile değerlendirilebilir’’ yorumunu yaptılar. Bu arada 'Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen Sanat ve Hizmetler' hakkındaki 2007 numaralı kanunun varlığı da yadsınmamalı. Bu kanunda Türk vatandaşı olmayanların yapamayacağı işler sunuluyor. Başlık altında sunulan meslekler de ilginç:

'Berberlik, çalgıcılık, baytarlık, şarkıcılık, kapıcılık, kimyagerlik, nakliyecilik, bekçilik, seyyar satıcılık, tekel maddeleri satıcılığı, şoförlük, simsarlık, fotoğrafçılık. '

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!