'Ya gelirim ya iptal olur'

Ankara ile Lahey arasında krize neden olan Hollandalı siyasetçi Geert Wilders'e açıklamalarda bulundu. Wilders, ziyareti ile ilgili yaşanan krizi ve olayın Hollanda'daki yansımalarını Akşam Gazetesi'nden Şenay Yıldız'a yorumladı. Seçilmiş bir siyasetçi olduğunu ve kendisine yönelik tavır karşısında üzgün olduğunu belirten Wilders, 'Yaşananlar, Türkiye'nin AB içinde yeri olmadığı şeklindeki görüşümü güçlendirdi' dedi.

 

Wilders'in sorulara yanıtları şöyle:

 

- Türkiye'ye yapacağınız ziyaretin iki ülke arasında gerilime yol açmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben son derece hayal kırıklığına uğradım. Çünkü Türkiye'ye gelip, görüşlerimi anlatmak istiyordum. Biz davetli tarafız ve delegasyonda kimin olacağını biz belirleriz. Ben Hollanda'da seçilmiş bir siyasetçiyim. Böyle muamele görmeyi hak etmiyorum. Tüm bu olanlar bana Türkiye'nin demokratik olmadığı ve asla AB'ye katılmaması gerektiği görüşümü doğrulattı.

 

- Türkiye hakkında son derece olumsuz fikirleriniz var ve burada istenmemenize rağmen ısrarla neden gelmek istiyorsunuz?

Diyalog ve konuşma özgürlüğü son derece önemli. Ne sorun var benim Türkiye'ye gelmemde? Evet, sizinle aynı düşünmüyorum. Benim kafamda başka şeyler var ama son derece kibar bir şekilde tüm taraflarla konuşup, kendimi anlatabilirim. Bunda yanlış olan nedir? İslam ve Türkiye hakkında düşündüklerim değişmedi, ama insanlarla konuşmak ve diyalog kurmak istiyorum. Beni ülkede istemediğine göre Türk Hükümeti son derece zayıf ve demokratik olmayan bir hükümet olmalı. Benimle tartışın, bu demokrasi. Katılmadığınız insanlarla konuşarak, farklılıkları tolare edebileceğinizi kanıtlarsınız.

 

- Bu koşullar altında gezinizi iptal etmeyi düşünür müsünüz?

Bir saat önce komite toplantısı yaptık. Biz 'ya hep beraber gidiyoruz, ya da hiç gitmiyoruz' pozisyonundayız şu anda. Bu nedenle benim bir karar almam gerektiğini şu an için sanmıyorum. Türkiye ile sorun giderilemezse, komite büyük bir ihtimale ziyareti iptal edecek sanıyorum. Bana kimseyi gruptan çıkarmama eğiliminde olduklarını hissettirdiler. Geçen haftalarda Hollanda'nın Türkiye Büyükelçisi ile konuyu görüştüm ve bana sorun olabileceği yönünde bir mesaj vermedi. Çok şaşırdım ve hayal kırıklığına uğradım Türk Hükümeti'nin tavrı karşısında. Türkiye'ye gelebilmeyi istiyorum.

 

- Vereceğiniz en önemli mesaj ne olacak gelirseniz?

Korkmayın, demokrat olduğunuzu ve farklılıkları tolare edebileceğinizi gösterin. Diyecektim ki siz NATO'da son derece saygı gören bir üyesiniz, size karşı hiçbir sorunum yok, iyi ilişkilerimiz yok ama iyi bir üye demek, ailenin parçası olmakla aynı değil. Türkiye'nin AB ailesinde bir yeri yok. Ben Avrupa ailesine Türkiye gibi kültürel ve dini olarak İslam egemenliğinde bir üyenin olmaması gerektiği görüşündeyim. Bana katılmayabilirsiniz ama ben görüşlerimi her yerde söyleyebilmeliyim. Demokrasi böyle bir şey.

 

-ÂBu tepkiye ÅŸaşırdınız mı?

Türk Hükümeti bence çok aşırı tepki gösteriyor ÅŸu anda. Beni faÅŸist ve ırkçı olarak görüyorlarsa, bu delilik. Ben seçilmiÅŸ bir siyasetçiyim. Hükümeti'nizinÂzayıf ve güçsüz olduÄŸunu gösterir bu tepki.

 

- Faşist ve ırkçı olduğunuzu kabul ediyor musunuz?

Hayır, bu, tam bir saçmalık. Ben demokratik, seçilmiş bir liderim ve ne faşizm ne de ırkçılıkla alakam var. Benim partim şu anda Hollanda'da en büyük 5'inci parti ama gittikçe gücümüz artıyor kamuoyu yoklamalarında. Bir sonraki seçimlerde Hollanda'nın Başbakanı olabilirim. O zaman ne olacak? Hollanda halkı beni böyle görmüyor.

 

- Sizce Avrupa Hristiyan kulübü mü?

Hayır ama dominant kültür, deÄŸerler Yahudilik, Hıristiyanlık ve hümanist deÄŸerler üzerine kurulu ve bunun böyle korunması gerektiÄŸine düşünüyorum. Bu da Ä°slam'ı dışarıda tutmakla mümkün olacak. Kopenhag Kriterleri gereÄŸi ordunun ülkede siyasi rolünün olmaması gerekiyor. Ama, Atatürk'ün laik mirasını koruyan tek yapı ordu, CumhurbaÅŸkanı veya BaÅŸbakan deÄŸil. EÄŸer ordu olmasa idi ErdoÄŸan ve diÄŸerleri gibi benim hiçbir ortak deÄŸerimin olmadığı insanlar daha fazla etkili olurdu.ÂÃœlkenizin kimliÄŸi giderek Ä°slamlaşıyor. Bu herkes için kötü.

 

-ÂÇok keskin fikirlerinizden dolayı öldürülmekten korkuyor musunuz?

Son 5 yıldır 24 saat polis gözetiminde yaşıyorum, El Kaide bağlantılı örgütlerden tehdit alıyorum. Bazen seyahat etmek için gözlük ve sakal takmam gerekiyor. Korkmuyorum dersem aptallık olur. Ama görüşlerimi savunmaktan geri durmayacağım. Ve şayet gelirsem, Türk Hükümeti'nin de beni koruyabilmesini bekliyorum.

 

- Fitne filminden sonra çok tepki aldınız. Siz Müslümanlardan nefret mi ediyorsunuz da tüm bunları destekliyorsunuz?

Ben Müslümanlardan nefret etmiyorum. İnsanlarla ideolojiyi ayırıyorum. Ama İslam'ın özgürlüğe karşı bir ideoloji olduğunu ve toplumları totaliter, faşist bir yapıya büründürdüğüne inanıyorum. Ne kadar çok İslamiyet olursa, o kadar az özgürlük sahibi olacağımızı düşünüyorum. Eğer Hıristiyanlığı eleştiren bir film yapsaydım, bu kadar tepki almazdım.

 

- Türkiye bir İslam ülkesi değil, laik bir ülke. Ama siz Türkiye'den sanki bir İslam ülkesi gibi bahsediyorsunuz, neden?

Evet, Atatürk'ün bunu sağladığının farkındayım. Atatürk'ün de İslam hakkında neler söylediğine bakarsanız, benimkinden çok da farklı değil bence.

 

- Fitne'yi seyrederken, İslam dünyası ile terörü eşit tuttuğunuz hissine kapıldım... Öyle mi?

Hayır bu doğru değil. Akıl hastası olmak lazım aşırılarla normal insanları birbirinden ayıramıyorsanız. Ama, İslam bir dinden daha çok bir ideoloji. Bu da onun totaliter ve baskın karakterinden kaynaklanıyor. Ve Avrupa veya Hollanda'ya daha fazla İslamiyet ihracı bizim özgürlüğümüze mal olacak ve ben bunu istemiyorum. Pek çok ülkede insan hakları şeriatla sınırlı. Ben de bir Hollandalı siyasetçi olarak, 'bu bizim kimliğimiz değil ve kimliğimizi korumalıyız' deyince, herkes bana bağırıyor, neden?