Güncelleme Tarihi:
Wikilieaks’in en son sızdırdığı belgelerin ABD adına bir diplomatik kriz olduğuna ait genel bir görüş birliği hakim. Herkes Obama yönetiminin sızdırılan belgelere nasıl cevap vermesi gerektiğini tartışırken, büyük bir çoğunluk sızıntının ABD’yi güçsüz kıldığını düşünüyor. Peki gerçekten her şey düşünüldüğü gibi mi?
Şu ana kadar baktığım bazı belgelerin utanç verici olduğunu kabul etmem lazım. Ancak gözden geçirdiğim tüm belgelerin ortaya koyduğu sonuç, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın aslında işini iyi yaptığı.
İlk olarak, ortada çok az yanılma var. Bu sızıntılar Pentagon’un belgeleriyle karşılaştırıldı ancak onlara benzemiyor. Pentagon belgeleri, ABD’nin sistematik şekilde dünyayı ve ABD halkını kandırmaya çalıştığını, aynı zamanda özel uygulamalarının kamuya açıklanan devlet politikasına genelde ters düştüğünü gösterdi.
Ancak, Wikileaks belgelerine bakıldığında, Washington’un özel uygulamalarının kamuya açıklanan politikayla uyuştuğunu görünüyor. İran, Afganistan, Pakistan veya Kuzey Kore hakkında olsun, belgeler bizim ABD dış politikası olduğunu düşündüğümüz şeyi onaylıyor. Ve bu politika genelde dar görüşlü ABD çıkarlarıyla değil, geniş çaplı bölgesel güvenlikle ilgili.
Belgeler aynı zamanda, ABD diplomasi sisteminin analiz konusunda gayet başarılı olduğunu gösterdi. Guardian’da İngiliz Timothy Garton Ash, “Dışişleri Bakanlığı hakkındaki şahsi düşüncem oldukça arttı. Burada gördüklerimizin hepsi birinci kalite” yorumunu yaptı.
ABD’NİN DÜŞÜNCESİ DOĞRULANDI
Belgeler arasında en ilgi çekici olanlar Arapların İran hakkındaki görüşlerini yansıtanlar. Artık elimizde yetkililerin yıllardan beri birçoğumuzun dediğini onayladığı sözleri var: Arap rejimi tıpkı İsrail gibi nükleer güce sahip bir İran’dan çekiniyor. Bu ifadeleri gizlice belirtmekle, Suudi Arabistan kralının doğrudan ve özel kelimelerle ifade etmesi tamamen farklı şeyler.
Bu belgelerin, Filistin’in mücadelesine destek veren ancak gizlice İran karşıtı plan yapan Arapları utandırmasını anlıyorum. Ancak bu ABD için neden kötü olsun? Sızdırılan belgeler, İran’ın nükleer programının sadece Washington’a karşı değil, aynı zamanda Ortadoğu’daki istikrar ve düzeni tehdit ettiği düşüncesini savunuyor.
Aslında, Washington’un savunduğu düşüncenin onaylandığını en açıkça ortaya koyan şey, Tahran’ın Wikileaks belgelerinin sızdırılmasının ardından gösterdiği tepki. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, belgelerin Washington tarafından sızdırıldığını iddia ediyor. Bununla birlikte, belgeler Ahmedinejad’ın tüm Arap devletlerinin dostluğuna sahip olduğu iddiasının açık bir yalan olduğunu gösteriyor.
SUÇ DİPLOMASİNİN DEĞİL
Eğer kötü hükümet politikaları arıyorsak, bakmamız gereken yer elçiliklerin yazışmaları değil ancak yeni veri paylaşım çılgınlığı. Yaşanan sızıntı, Washington’un bilgi ağını sonunda bir araya getirme çabasında ortaya çıkan istenmeyen bir sonuç. Son 10 yıl içinde, ABD’nin bilgi alanında bir tıpkı bir dinazor gibi geri kaldığı sıkça söylenmiştir.
11 Eylül komisyonu, birçok bakanlık bilgisayar sisteminin bilgi paylaşmayacağını belirtti. Hükümet, bu sorunu Savunma Bakanlığı bilgisayarlarını dış servislere bağlayarak çözdü.
Ancak, bilgi paylaşımdaki ahlaki değerlerin özellikle Irak ve Afganistan savaşlarında bir adım ileriye gitmesiyle, bu çözümün o kadar iyi bir fikir olmadığı anlaşıldı. “Askerlere tüm istihbarat ve bilginin sunulması gerekir” düşüncesi yayıldı. Böylece, Irak’taki bir askeri üste, bir er ABD Savunma Bakanı ile Fransız Dışişleri Bakanı arasındaki görüşmeyi kaydedebildi.
Eğer Er Bradley Manning elde ettiği bilgileri Wikileaks’e sunmasaydı, bu bilgileri yaymak için başka bir nokta bulabilirdi. Ancak Wikileaks’e olan öfkemiz, Washington’un tuhaf bilgi paylaşım politikasının bunu mümkün kıldığı gerçeğini örtmüyor. Bu, hemen düzeltilmesi gereken bir skandal.
Bu yazı "WikiLeaks Shows the Skills of U.S. Diplomats" başlıklı makaleden derlenmiştir.
http://twitter.com/HurriyetPlanet