Oluşturulma Tarihi: Nisan 25, 2003 00:003dk okuma
Irak savaşı ‘‘neo-muhafazakár’’ diye anılan ABD dış politikasını kontrol eden şahin politikacıların daha da palazlanmasını sağladı. ABD Başkanı Bush'u da dümen suyuna alan ‘‘neo-conlar’’ 1980'lerde soldan sağa kaydılar. Bu grup ABD'nin liderliğinin hem kendisi hem de dünya için iyi olduğuna inanıyor, askeri harcamaların artırılarak ne pahasına olursa olsun ABD'nin askeri süper güç konumunu korumasını savunuyorlar.Neo-muhafazakárlar diye anılan grup, 1930 ve 1940'lı yıllardan itibaren oluşmaya başladı. Yahudi-Amerikan kökenli anti-Stalinci, Troçkist bir hareket olan neo-con'lar, 1980'lerden itibaren Demokrat Parti'den Cumhuriyetçi Parti'ye kaymaya başladılar.‘‘Neo-conservatives’’ (yeni-muhafazakárlar), kısa adıyla ‘‘neo-con’’lar ABD'nin Sovyetler Birliği'ne yönelik tavizkar tavırdan memnun değillerdi. Özellikle de Moskova Yönetimi'nin Yahudiler'e yönelik uygulamaları ve Arap ülkeleriyle ilişkileri bu grubu rahatsız ediyordu. Aslında laik olan bu kesim Ronald Reagan (1981-1989) döneminde sağcı Cumhuriyetçi Parti ile flört etmeye başladı. Bu sırada kürtaj, eşcinsel hakları gibi konulardan rahatsız olan dindar orta direk beyaz aileler de Cumhuriyetçi Parti'ye yöneliyordu. Laik ve dinci kesim sonuçta Cumhuriyet Partisi'nde ortak bir paydada buluştu. İki tarafın da iyileri ve kötüleri aynıydı. İyiler ABD ve İsrail. Kötüler ise Sovyetler Birliği ve terörü destekleyen çoğunlukla Arap ve Müslüman ülkelerden oluşan ‘‘şer ekseniydi.’’ Tutucu kesim, iç politikada etkili olurken, buna uygun sosyal politikalar geliştirirken, dış politikada etkinleşen neo-conlar ‘‘şeytan imparatorluğu’’ Sovyetler'e taktılar.Yazar, yorumcu ve devlet görevlilerinden oluşan bu grup yazılarında, konuşma ve kitaplarında kendi çıkarlarını koruması için ABD'nin daha saldırgan bir tutum izlemesi gerektiğini savunuyordu.ABD'de 1994 yılında yapılan Kongre seçimlerinde ise dinciler ve neo-conlar, önemli pozisyonlar elde ettiler. Ancak asıl hedefleri Beyaz Saray'dı. Baba George Bush döneminde yeteri kadar etkili olamamışlardı. İktidarda ise kendi uçkur skandalıyla boğuşan Demokrat Partili Bill Clinton vardı. 11 EYLÜL MİLAD OLDUBu iki kesim bir yandan kendilerini iktidara taşıyacak bir lider ararken, Clinton Yönetimi'ni de raporlar yazarak etkilemeye çalıştılar. ABD'nin dünyaya hakim olmasını için teoriler üreten neo-conlar, 1997 yılında Yeni Amerikan Yüzyılı için Proje isimli bir grup oluşturdu. Bu grubu destekleyenlerin başında ise Donald Rumsfeld, Dick Cheney ve Paul Wolfowitz vardı. Bir yıl sonra Clinton ve Kongre liderlerine yönelik açık mektup yayınlayan PNAC Grubu, ‘‘Saddam Hüseyin rejiminin iktidardan alınmasını’’ salık veriyordu, gerekirse güç kullanılabileceğini savunuyordu. 2000 yılındaki bir raporda ise yeni Pearl Harbour gibi etkin bir eylem olmadıkça değişimin yavaş olacağı vurgulanıyordu.Yeni Pearl Harbour, 11 Eylül 2001 oldu. Neo-conlar için 11 Eylül bir dönüm noktasıydı. İktidarda dincileri ve neo-conlar'ı Beyaz Saray'a taşıyan alkolü bırakmak için dine sarılmış olan ABD Başkanı George W.Bush vardı. Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Savunma Bakan Yardımcısı ise Paul Wolfowitz'di. Bill Clinton'a yönelik açık mektubu imzalayan 18 kişiden 10'u artık yönetimdeydi.Ertesi gün daha düşman belli bile değilken, terörizmle mücadelenin ilk turunda Irak'ın hedef alınması istendi. Saddam'ın kısa sürede devrilmesiyle şahinler, Beyaz Saray'da iyice palazlandılar. �
button