Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2006 22:31
150 yıl önce bir Alman doktorun ortaya attığı elektrik dalgaları ile deri üzerindeki yaraları iyileştirme yöntemi, uygulanmaya başlandı.
Kulağa Frankeştayn’vari bir şey gibi gelse de, deriye uygulanan elektrik dalgaları yaraların iyileşme sürecini hızlandırabilir. İşin garibi, bu olguya 150 yıl önce Alman fizyoloji uzmanı Emil Du-Bois Reymond tarafından dikkat çekilmekle birlikte bugüne dek hep göz ardı edildi. Şimdi Avusturya Moleküler Biyoteknoloji Enstitüsü’nden Josef Penninger ile Aberdeen Üniversitesi’nden Min Zhao dokulardaki doğal elektrik alanları ve akımlarının onarıcı hücreleri hasarlı bölgelere çekmek suretiyle yaraların iyileşmesine ciddi ölçüde katkıda bulunduğunu ortaya koydular.Araştırmacılar bu süreci denetleyen genlerin kimliklerini de belirlediler. Penninger, "Başında olaya kuşkuyla bakıyorduk, ama sonradan bunun gerçekten de etkili olduğunu fark ettik ve sorumlu genleri aramaya koyulduk. Bu olayın özünde homeopati değil, biyofizik yatıyor," diyor.
Kimyasal pil gibiHücre ve dokular esasen kimyasal pil gibi işlev görürler. Hücre zarlarına akan artı kutuplu potasyum iyonları ile eksi kutuplu klorür iyonları tüm bedende elektrik alanlarının meydana gelmesine neden olur. Doku zarar gördüğünde pilin işlevi de engellenir ve sonunda kısa devre oluşmasına yol açar. Penninger ve arkadaşları onarıcı hücreleri kendine çeken ve onların hasarlı bölgeyi onarmalarını sağlayanın bu süreç sonunda değişime uğrayan elektrik alanları olduğunu fark ettiler. Fare hücre ve dokularından katmanlar üreten araştırmacılar bu dokuları "yaraladıktan" sonra onlara inişli çıkışlı elektrik alanları uyguladılar ve bu alanların yön ve güçlerine bağlı olarak iyileşme sürecini hızlandırıp durdurabildiklerini gördüler.
Yer değiştirmeDaha sonra bu süreçte hangi genlerin etkili olduğunu anlamaya çalıştılar. Önce onarıcı hücrelerin kimyasal büyüme etmenlerinin etkisiyle yer değiştirmelerine neden olan bildik genleri inceleyen araştırmacılar genlerin etki düzeylerinin elektrik alanlarına göre değiştiğine tanık oldular. Penninger hücrelerdeki genetik yer değiştirme düzeneğini yeniden keşfetmediklerine, yalnızca elektrik alanlarının onları da devreye soktuklarını gözler önüne serdiklerine dikkat çekiyor. Uygulamada nötrofiller ve fibroblastların da aralarında olduğu, farklı türlerde onarıcı hücrelerin gen ifadeleri etkilenmekteydi. Araştırmacılar hücreleri yer değiştirmeye hazırlayan belli bir genle, süreci durduran bir başka gen üzerine odaklandılar. Yer değişimine "önayak olan" geni yok ettiklerinde, elektrik alanlarına maruz kalan yaraların daha yavaş iyileştiğine, yer değişimini "engelleyen" geni yok ettiklerinde ise sürecin hızlandığına tanık oldular. Araştırmacılar bir sonraki aşamada bu olguyu iyileşme sürecini hızlandıracak biçimde uygulamanın yollarını belirlemeye çalışacaklar.