Güncelleme Tarihi:
SAAT 07.00. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi yoğun bakım ünitesindeyim. Salgın başladığından bu yana sürekli bu hastaneye geliyorum. En güzel fotoğrafı çekmek, en güzel hikâyeyi yakalamak için çabalıyorum. Artık koronavirüse karşı korkularım da azalmaya başladı. Ancak azaldığını düşünmek bile ‘Ya tedbirsiz davranıp virüse yakalanırsam’ korkusu oluşturuyor. Aynı şekilde ilk günkü gibi konsantre olup, koruyucu kıyafetlerimi ve ekipmanlarımı giyiyorum. Akşamdan dezenfektanla temizlediğim fotoğraf makinemi hiçbir yere değdirmeden çantamdan çıkarıp, hazırlıyorum. Saat 07.10’da hazırlıklarım bitiyor ve ilk fotoğrafımı çekiyorum. Koronavirüslü hastaların tedavi edildiği yoğun bakım ünitesinin dış kapısındayım. Binaya doğru gelen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Yalım Dikmen’i fotoğraflıyorum. Yaklaşık 12 saat sürecek mesaimizin ilk fotoğrafı da bu oluyor. Yalım Dikmen’le birbirimize baş selamı veriyoruz, sosyal mesafemize dikkat ederek, hastaneye giriş yapıyoruz.
GÖREVİMİN BAŞINDAYIM
Kendisi 56 yaşında. Müthiş enerjik biri, esprileriyle etrafına neşe saçıyor. Sanki bulunduğu ortamda dünyanın başına bela olmuş virüs yokmuş gibi gayet rahat ve kendinden emin. Mesaisine başlamadan önce hazırlıklarını yaparken, risk grubunda olmasına rağmen nasıl bu kadar cesur olduğunu soruyorum. Cevap net: “Salgının başından beri görevimin başındayım. Tüm riskleri biliyorum ama bunu düşünebilecek, korkacak bir vaktim olmadı. Bu işin yapılması gerekiyor ve ben de doktor olarak görevimin başında olmalıyım.”
EN BÜYÜK KORKUM...
Doktorun hazırlıkları devam ediyor. İşe koyulmadan önce ardı ardına sorular soruyorum. En çok merak ettiğim de eve gittiğinde zamanını nasıl geçiriyor. Eve girdikten sonra neler yapıyor? Dikmen anlatıyor: “Eve girdiğim gibi kıyafetlerimi yıkamak için çamaşır makinesine atıyorum. Direkt duşa giriyorum. Eşimle en az 2 metre mesafeli kalıyorum. Zaten odalarımızı ayırdık. Hatta duş aldığımız yer bile ayrı. Bu süreçte evdeki önlemleri mümkün olan en üst seviyede tutuyoruz. Çünkü ailemde birine virüs bulaştırmak beni çok korkutuyor. Doktor arkadaşlarımdan biri eşine virüs bulaştırdı. Onun neler yaşadığını, nasıl vicdan azabı çektiğini gözlerimle gördüm. Aslında tüm aldığımız tedbirler bu durumu yaşamamak için.”
ESPRİLERİ MORAL DEPOSU
Ve Dikmen’in hazırlıkları bitiyor. Yoğun bakımın olduğu bölgeye doğru ilerliyoruz. Hemen doktorların olduğu odaya giriyoruz. Odada bulunan diğer doktorlarla önce ayaküstü bir kahvaltı yapıyoruz. Ardından işe koyulma zamanı geliyor. Dikmen, yoğun bakıma girmeden önce ikinci bir eldiven daha takıyor. Eldivenle üzerindeki koruyucu kıyafet arasında kalan bölgeyi de bantlıyor ve virüsle teması neredeyse sıfıra indiriyor. Yoğun bakımda yatan tüm hastaları tek tek kontrol etmeye başlıyoruz. Hocanın yanında ekibi de var. Yaklaşık 1 saat sürecek bir işlem bu. İçeride 20 hasta var. Tüm hastalarla tek tek konuşarak, ekibine danışarak aldıkları kararları uygulamaya başlıyorlar.
Hastalarla konuşurken yaptığı şakalar ortamı bir anda neşelendiriyor. Belki de o sırada düşünülecek en son şey kahkaha atmak. Ancak Dikmen’in esprilerine virüsle savaşan hastalar da kayıtsız kalamıyor. Ekipte bulunan görevlilerden bir kulağıma eğiliyor ve şunu söylüyor: “Moral bu dönemde hem hastaların hem de biz doktorların en çok ihtiyacı olan şey.”
EN ZORU TORUN ÖZLEMİ
Prof. Yalım Dikmen, çiçeği burnunda bir dede. “Mart başında bir torunum oldu biliyor musun” diyor ve ekliyor: “Torunumun doğumuna da girdim ama bu süreçte kendisini balkondan bir kez camın arkasında görebildim. Eşimden, çocuklarımdan ve en önemlisi yeni doğmuş torunumdan uzak kalmak, onlara yakın olamamak beni üzüyor. ‘Salgın geçince nasıl olsa torunumu kucaklayacağım’ diyerek kendimi avutuyorum.”
YEMEK SAATİNDE UZAKTAN EĞİTİM
Artık öğle yemeği zamanı yaklaşıyor. Karnımız acıkmaya başladı. Ancak yemek yemeyi beklerken Yalım Dikmen odasına doğru ilerliyor ve bilgisayarının başına geçiyor. Tam ne olduğunu soracakken konuşmaya başlıyor: “Ders zamanı geldi. Uzaktan eğitimle öğrencilerime ders anlatmam gerekiyor.” Sonra da yaklaşık 2 saat sürecek ders bölümüne geçiyor. Bu kadar işin arasında derslere devam edilmesi beni bir hayli şaşırtıyor.
YORGUN AMA MUTLU SON
Prof