Güncelleme Tarihi:
Gordon'a göre onlar internetin karanlık tarafına katılmayı tercih ediyorlar çünkü gerçek dünyadaki "ahlaki kodları" internete taşımayı reddediyorlar. Sarah Gordon bu konuda öğretmenleri, gazetecileri ve velileri suçluyor.
Gordon'un, internet ve teknoloji haberleri sitesi CNET.com'da yayınlanan röportajında virüs yazarları ve hacker'ların davranış biçimleriyle ilişkin ilginç ayrıntılar yer alıyor.
Pek çok uzman, hacker ve virüs yazarını birbirinden ayırıyor. İki grup arasındaki farklılıklar neler ?
Hacker'lar daha gelişmiş becerilere ve farklı bir düşünüş biçimine sahipler... Daha büyük sistemleri hedef alıyorlar. Virüs yazarlarının çoğu teknolojik olarak çok bilgili sayılmaz. Virüs yazarları, sistem düzeyinde değil uygulama (application) düzeyinde düşünebiliyor. İki kültürün ortak yönleri de var tabii ama zihinsel ve sosyal olarak kesinlikle farklılar.
Son zamanlarda virüsler haftalık ya da aylık periyodlarla ortaya çıkmaya başladı. Kim yazıyor bu virüsleri ?
Virüs yazarlarının kimliği değişkenlik gösteriyor. Çocuklar ya da işten geldikten sonra geceyarısı bilgisayarının başına geçen yetişkinler bu virüsleri yazabiliyor. Fakat genelde virüs yazarlarının yaşı 30'un altında oluyor. 12-13 yaşındaki çocuklar da virüs yazabiliyor. Ben 11 yaşında bir virüs yazarı tanıyorum.
Kitap okumak ya da futbol oynamak varken bu çocukları virüs yazmaya iten şey nedir ?
Temelde bunun bir oyun olduğunu sanıyor, ne tür etkileri olabileceğini idrak edemiyorlar. Okuldaki ya da evdeki bilgisayarlarda oynuyorlar, onları buna biz teşvik ediyoruz ancak bilgisayarda da sorumluluk almaları gerektiğini öğretmiyoruz. Bu çocukların çoğu kötü niyetli değil. Ancak yazdıkları virüsü iki ya da üç kişiye göndermeleri bile virüsün yayılarak zarar sisteme zarar vermesine neden oluyor.
Bu çocukları virüs yazmak konusunda motive eden bir başka şey de medya... Dergiler virüs yazarlarını, sanki uzay roketi yapmış bir bilim adamı gibi tanıtıyor. Bazı uzmanlar, virüs yazarlarının devlet ya da özel şirketler tarafından güvenlik alanında çalışmak üzere işe alınması gerektiğini söylüyor. Çocuklar, virüs yazan insanların böyle ödüllendirildiğini gördükçe onlara benzemeyi istiyor.
Virüs yazarlarının, sıradan insanlardan daha yüksek bir IQ'ya sahip olmadığını mu söylüyorsunuz?
Evet, çok zeki olmak gerekmiyor, virüs yazmak için roket mühendisi falan olmanız şart değil... Yazılan, iki satırlık bir kod... Virüsler araştırma ya da akademik çalışmalar değil, bu yüzden saygın ya da değerli değiller. Sadece aptalca kodlar. Amerikan ve İngiliz basınının zaman zaman, virüs yazmanın ne kadar kolay olduğuna ilişkin haberler yapması iyi oluyor, böylece insanlar virüslerin uzay roketi yapan bilim adamları kadar zeki insanlar tarafından yapılmadığını öğreniyor.
Gerçek dünyanın ahlak kurallarının sanal dünyaya uyarlanması ne kadar zaman alır ?
Bir kuşakta olmaz, gerçekleşmesi uzun zaman alacaktır. Ama yine de yapmamız gereken şeyler var tabii, değişim otomatik olarak meydana gelmez ki ! Eğitimciler, küçük yaştan itibaren çocuklara internette nasıl davranmaları gerektiğini öğretmeye başlayabilir. Söz gelimi, "şifrelerimizi paylaşabiliriz ama başkasının şifresini gizlice öğrenmeye çalışmamalıyız" tarzında şeyler öğretilebilir.
Bu konuda internet servis sağlayıcı şirketlere (ISS) de büyük iş düşüyor. Bir şeyin yasal olması ahlaki olması anlamına gelmiyor. Bir virüs kodunu yayına vermek yasadışı değildir ama sorumsuzluk göstergesidir. İnsanların virüs konusunda ISS'lere şikayette bulunmaları gerekir, kimse bunu yapmazsa çocuklar virüs yazmanın değişik bir şey olduğunu, bir alt-kültür olduğunu düşünebilir.
Anne-babalar ne yapmalı peki ?
Eğer çocuğunuz bilgisayarı seviyorsa, bilgisayarını yatak odasına, yani sizin göremeyeceğiniz bir yere koymak sakıncalı. Çocukların bilgisayar başında nasıl zaman geçirdiğini bilmek, okuldan sonra dışarda ya da bir partide ne yaptığını bilmek kadar önemli. Çocuğunuzu, içinde bir sürü yabancının olduğu bir yatak odasında yalnız bırakamazsınız.
Virüsler, biraz da düzene karşı çıkmanın, isyan etmenin de sembolü sanki... İsyan kavramı hep vardı, hacker'lar, virüs yazarları da "dijital dünyanın asileri" olarak her zaman var olmayacaklar mı ?
Kesinlikle, isyan insanın doğasında var. Her kuşağın kendine özgü isyan araçları vardır. Bu, uzun zaman önce bildiri basıp dağıtmaktı, sonra duvarlara sprey boyayla yazı yazmak oldu. Şimdi de bilgisayar var. Bilgisayar daha uzun bir süre böyle olmaya devam edecek, hergün yeni gruplar on-line olup bilgisayarı isyan aracı olarak kullanacak.
Siz hacker'lar ve virüs yazarları üzerine çalışmaya başladığınızda bu yana, kamuoyunda onların algılanışında bir değişiklik oldu mu ?
Evet, bu konuda olumlu gelişmeler var. 90'lı yılların başında, virüsleri internetten ulaşılabilir hale getirmek normal karşılanıyordu. En geniş katılımlı hacker konferansı olan DefCon'da yaptığımız araştırmada katılılmcılara bu konuyu sorduk. Daha önceleri herkes virüs yaymayı "değişik ve onaylanabilir" bir eylem gibi görüyordu ancak bu sayı şimdi bire, ikiye düştü. Bu dalga giderek yayılıyor.
Ama DefCon daha çok Amerikalı hacker'ların ya da virüs yazarlarını katıldığı bir organizasyon. Son zamanlarda yayılan virüslerin pek çoğu ise Rusya, Çin, Filipinler gibi ülkelerden yayılıyor. Oralarda da bir değişim olacağı konusunda iyimser misiniz?
Tabii, bu değişim şimdilik dünyanın küçük bir köşesinde yaşanıyor. Dünyanın başka yerlerinde neler oluyor bilmiyorum. İmkanları kısıtlı olan bir ülkeden bir çocuk fırsat bulduğunda bunu kötü niyetlerle, şöhret kazanmak için kullanabilir. Bunu bilemeyiz ve yaptıkları için onu suçlayamam. Bu yüzden, virüs problemini global bir düzeyde ele almamız şart.
Araştırmalarınıza göre gelecek yıllarda "siber-isyan"ın en etkili eylem yöntemi ne olacak ?
Öncelikle artık daha karmaşık, daha entegre tehditler söz konusu... Bunlardan korunmak için tek başına anti-virüs programları kullanmak yetmiyor. Aynı zamanda sisteme izinsiz girecek kişileri engeleyen "firewall" denilen güvenlik sistemleri de kullanılmalı. Biz virüs konusunda PC'lere odaklanmış durumdayız ama mobil cihazlar giderek yaygınlaşıyor ve bu cihazlar da virüs tehditi altında altında... Symantec'te yaptığımız bir araştırma gelecekte bunun büyük bir problem olacağını gösteriyor.
Bazıları da hacker ve virüs tehditinin abartıldığını, Symantec ve diğer büyük bilgisayar güvenliği şirketlerinin satışlarını arttırmak için bu paranoyayı yaydığını düşünüyor. Ne diyorsunuz ?
Pekala, size sorayım: Bilgisayarınızın içindeki dosyalar sizin için önemli değil mi? Eğer bir virüs girse ve herşeyi silse, bu sizi üzmez mi? Bilgisayar dünyasında virüslerin arttığına, yayıldığına dair kanıtlar var. Bilgisayarınızdaki herşeyin silinmesini istemiyorsanız küçük bir ücret ödeyerek buna engel olabilirsiniz.
Virüs tehditi abartılmıyor. Güvenlik konusunu fazla abarttığımızı söyleyenler, virüs ya da hacker saldırısına uğradıklarına durumu anlıyor.
Biraz da hacker'lardan söz edelim. Virüs yazarlarını, olgunlaşmamış, çok fazla teknik bilgisi olmayan kişiler olarak tanımladınız. Hacker'lar nasıl insanlar ? Bilgisayar konusunda çok bilgili ve asosyal tipler mi ?
Hayır, hepsi değil. Kamuoyunda tanıdığımız, gazetelerde fotoğrafları çıkan hacker'lar siyah giyinmeyi seven, burnunu deldiren tipler ama hacker'ların genel profili bu değil. Bilgisayar sistemlerine gizlice giren pek çok kişi bunu karıları ya da kocaları yan odadayken yapıyor. İşten sonra gece geç saatlerde bilgisayarlarının başına geçiyor ve hack ediyorlar. İlginç olan nokta asosyal değil kendi aralarında çok sosyal olmaları... Bu hacker'lar birbirlerini çok iyi tanıyor, "senin bilgisayarına girdim, sen de benim sistemime girsene" diye hack konusunda birbirlerini teşvik ediyor, eğitiyorlar.
Çok kadın hacker var mı ?
Çoğunluğu erkek ama kadın hacker'lar ve virüs yazarları da var. Birkaç yıl öncesine kadar kızlar bilgisayar derslerine pek ilgi göstermezdi ama artık bu değişiyor. DefCon'da 15 yaşındaki bir kız öğrencinin bir hacker yarışmasını kazanması, kadınların da bu alanda varlık gösterdiğini kanıtlıyor.
(Hürriyetim)