Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcıvekili Hasan Yılmaz ve savcı Okan Yaman’ın hazırladığı iddianamede Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, işadamları Mehmet Emin Karamehmet ve Mustafa Süzer ile CHP’li milletvekili Muharrem İnce müşteki, aralarında işadamı Ali Koç, merhum Mustafa Koç’un eşi Caroline Koç, emekli Korgeneral Metin Yavuz Yalçın, eski Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Genel Başkanı Hüseyin Özalp, gazeteciler Can Dündar, İsmail Küçükkaya, Uğur Dündar’ın da olduğu 55 kişi ise mağdur sıfatıyla yer aldı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in 1 numaralı şüpheli olduğu iddianamede, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski İstihbarat Şube müdürlerinden Erol Demirhan, emniyet müdürü Hayati Başdağ’ın da aralarında bulunduğu 45 eski polis şüpheli olarak yer aldı.
MESLEK UYDURMUŞLAR
Mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerin çoğunda kod isimlerin kullanıldığı, bazılarının soyadlarının bile olmadığı anlaşıldı. IMEI numaraları üzerinden yapılan dinlemelerin Ergenekon soruşturmalarıyla eş zamanlı başladığına dikkat çekilen iddianamede, bunun sebebi, ilerleyen yıllarda Balyoz, Oda TV gibi soruşturmalar kapsamında yapılacak muhalefete karşı ön alma işlemi olarak gösterildi.
İddianameye göre mahkemeye yazılan talep yazılarında dinlenecek polislerin mesleklerine, emlakçı, seracı, kamyon şoförü, güzellik merkezi çalışan gibi meslekler yazıldı. Side Kamp Komutanı Albay Metin Alkaya’nın mesleğine ‘Pazarlamacı’, ilkokul öğretmeni olan eşinin mesleğine ise ‘Animatör’ yazıldı.
CASUSLUK ÖRGÜTÜ GİBİ
FETÖ’nün İstihbarat şubelerini casusluk örgütü mantığı ile kullandığı belirtilirken, dinlemelerin örgütün amacına uygun bir şekilde şantaj ve tehdite yarar nitelikte suç delili toplama alanı olarak kullanmaya çalışıldığı anlatılan iddianamede özetle şöyle denildi: “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne yönelik yapılan operasyonlarda; örgütün başta emniyet – yargı ve medya olmak üzere devletin tüm birimleri içerisinde örgütlendiği, örgüt amaçlarını gerçekleştirmek üzere devlet içerisinde farklı birimlerdeki örgütlenmelerin birbiriyle koordineli olarak hareket ettiği, Emniyet içerisinde örgütlenmenin özellikle teknik imkân ve kapasitesi olan İstihbarat, Terör ve Kaçakçılık, Organize Suçlar şubeleri gibi aktif ve operasyonel birimler üzerinden yürütüldüğü, örgütün amaç ve faaliyetleri kapsamında devletin verdiği teknik imkân ve yetkiyi örgüt menfaatleri doğrultusunda kötüye kullandıkları, tüm istihbarat şubelerinin aynı ve benzer yöntemler kullanarak sorumlu oldukları illerde siyasi liderler, bakanlar, üst düzey bürokratlar, yargı mensupları, gazeteci, iş adamı, belediye başkanı ve sivil toplum örgüt liderlerinin terör örgütü üyesi veya çete lideri gibi asılsız isnat ve gerekçelerle hukuksuz olarak dinledikleri ve kayda aldıkları anlaşılmıştır.”