Güncelleme Tarihi:
BİZE ANLATIRKEN BİLE KORKUYORLAR
“Odada yalnızsak başlarına gelenleri anlatıyorlar ama ‘Sakın söyleme, beni yine döver’ diye tembih etmeye çalışıyorlar. Aşırı suskun, beslenme yetersizliği olan, ağlamaklı, tedavisi ihmal edilmiş yaşlılarla tek başına görüşmek isteriz. Evinden çıkmayan/çıkarılmayan yaşlıların ne yaşadığını bilmek her zaman kolay değil. Çevresi ‘Aile işi bizi ilgilendirmez’, ‘Oğludur, kızıdır’ diyerek durumu bildirmemeyi tercih ediyor. Bilinçli birer birey olup kötü muameleye maruz kalan yaşlılardan kurumları haberdar etmek gerek. Sokaklarda dilendirilen, maaşı, evi elinden alınan, ileri yaşına rağmen ağır işlerde çalıştırılan, dövülen, hakaret edilen veya hastalandığında gerektiği gibi bakılmayan binlerce hastamız var.
Demans gibi ağır bakım gerektiren hastalıklarda ihmal ve kötü muamele sık oluyor.
Pislik içinde, yatak yaraları açılmış aşırı zayıflamış perişan hastalarla karşılaşabiliyoruz. Maalesef bazı yaşlı hastalarımızı da bu istismar ve kötü muamele nedeniyle kaybediyoruz. Yakınları biten ilaçlarını yazdırmadı diye şeker komasına giren bir hastam oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2019’u ‘Yaşlı Yılı’ ilan etmesiyle, yaşlılarla ilgili kanunların ve düzenlemelerin çıkmasına hız verildi. Yaşlı istismarının önlenmesi için bazı tedbirler içeren uygulamaların çıkacağını sanıyorum.”
Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, 2012’de yapılan Türkiye Gerontoloji Atlası (GeroAtlas) araştırmasında yaşlılara yönelik şiddet, ihmal ve suiistimal sorunlarını tespit ettiklerini söyledi.
BİLİYOR VE SUSUYORLAR
Prof. Dr. Tufan şunları anlatıyor: “Şiddete, ihmale ve suiistimale maruz kalan yaşlıların yakın sosyal çevresi durumu biliyor ama susmayı tercih ediyor. Bu da incelenmesi gereken bir sorun. Özellikle yaşlıya yardım ve destekler isteksiz yapılıyorsa ki bu ender rastlanılan bir durum değil o zaman duygusal patlama ihtimali artıyor. Ailenin idealleştirilmiş özellikleri, örneğin ‘kutsal’ olduğu iddiası, sorunları görmemizi engelleyen görünmez perdeleri gözlerimizin önüne seriveriyor. Aileyi hep koruyan, dayanışma ve hoşgörünün egemen olduğu bir sosyal kurum olarak görüyoruz. Ona şiddet, ihmal ve suiistimal eylemlerini yakıştıramıyoruz. Halbuki ailenin aynı zamanda şiddet merkezi olduğunu, örneğin kadın ve çocuklara yönelik şiddetlerden biliyoruz. Buna rağmen gözlerdeki perdeler bir türlü inmiyor. Sadece ailede değil, kurumlarda da yaşlılara karşı olumsuz davranışlara rastlanıyor. Özellikle bakım kurumlarında... Ama bize bakım kurumlarında araştırma olanağı tanınmıyor.”
SADECE AİLE İÇİ BİR MESELE DEĞİL
AİLE içi istismarla ilgili 2005’te Ankara’da 65 yaş üstü 275 kişiyle araştırma yapıldı. Sonuçlar şöyleydi: “Yüzde 18’inde aile içi yaşlı istismarı saptandı. Yüzde 41’i duygusal istismara uğrarken, yüzde 20’si ekonomik ve yüzde 10’u ise fiziksel istismar mağduruydu. Yüzde 30 kadarı ise ‘ihmal’ edilmişti. Araştırmalara göre yaşlılara yönelik aile içi istismarda bulunanlar arasında ilk sırada erkek çocukları geliyor. Onları gelinler takip ediyor. Üçüncü sırada eşler, dördüncü sırada kız çocukları, beşinci sırada çocuğu olmayan yaşlılarla ilgilenmekte olan yeğenler, altıncı sırada damatlar ve son sırada torunlar geliyor.
Ancak yaşlı istismarı sadece aile içi mesele değil. Huzur, bakım ve rehabilitasyon merkezleri gibi sosyal hizmet kuruluşlarının yanı sıra sağlık kurumlarında da rastlanıyor.
HER RİSK GRUBU İÇİN AYRI YASAL DÜZENLEME GEREK
İSTANBUL Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şevki Sözen, yaşlı istismarının, çocuk istismarına çok benzediğini söylüyor. Türk Ceza Kanunu’nda yaşlı istismarıyla ilgili herhangi bir yasa maddesi bulunmadığını hatırlatan Prof. Dr. Sözen, şunları söylüyor: “İstismara uğrama ihtimali olan yaşlı, kadın, çocuk, engelli gibi tüm risk grupları için ayrı ayrı bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu risk gruplarında istismar türleri ortak gibi görülse dahi grubun kendi özelliği, yapısına bağlı olarak istismarın içsel yapısında, tetikleyen faktörlerde farklılıklar görüyoruz. Bu risk gruplarıyla çalışan gruplarla bir araya gelerek ve fikirleri alınarak, her biri için farklı yasal maddeler oluşturulmalı. Adli tıpa tanısı daha rahat konabilen, görülebilen, fiziksel istismarın yanı sıra birçok farklı istismar türleri geliyor. Yaşlıları en çok etkileyen istismar türlerinden biri ekonomik istismar. Çünkü yaşlıda birtakım zihinsel faaliyetlerin kaybedilmesi, kolay telkine açık olması, gelecek kaygılarının daha fazla olması kolay kandırılabilmesine yol açıyor. Çocuklar gibi telkine açık oldukları için ikna edilebilirler. İstemediği bir anlaşmayla, ikna edilerek parası, malı istemediği birinin üstüne yapılabilir veya istenmeyen bir evliliğe zorlanabiliyorlar. Aile yakınlarının hiç haberi olmayabilir bunlardan. Hatta bazıları ölümlerinden sonra ortaya çıkar.”
YAŞLANIYORUZ
- Türkiye’de yaşlı nüfus 5 yılda yüzde 16 artarak geçen yıl 7 milyon 186 bin 204 kişi oldu.
- Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2014 yılında yüzde 8 iken geçen yıl yüzde 8.8’e yükseldi.
- Yaşlı nüfusun yüzde 44.1’i erkek, yüzde 55.9’u kadın.
- Yaş grubuna göre, yüzde 62.2’si 65 - 74, yüzde 28.6’sı 75 -84 yaş ve yüzde 9.2’si 85 ve üstü yaş grubunda.
- Türkiye, en yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ülkeler sıralamasında 167 ülke arasında 66. sırada.
- Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı nüfus oranının 2023 yılında yüzde 10.2, 2030 yılında yüzde 12.9, 2040 yılında yüzde 16.3, 2060 yılında yüzde 22.6 ve 2080 yılında yüzde 25.6 olacağı tahmin ediliyor.
HER HİKÂYE BİR İNSANLIK AYIBI
1- Ayşe T... 78 yaşında.. Gözleri iyi görmüyor, yavaş yürüyor. Beraber yaşadığı kızı gün içinde genellikle dışarıda oluyor, akşamları eve geliyor. Ayşe T. tüm gün evde tek başına kalıyor. Yemek olursa el yordamıyla yiyebiliyor ama pişiremiyor. Düzensiz beslenme yüzünden 65 kilodan 47 kiloya düşmüş. İlaçları bitiyor ama kızı düzenli yazdırmıyor. Emekli maaşını kızı çekiyor ve ‘Sana gerekmez’ diyerek annesine vermiyor.
2- Ahmet Z... 75 yaşında ve 4 oğlu var. Malını, mülkünü evlatlarına pay etmiş. Kendi oturduğu evi çocukları satmış. Dört aylık sürelerle çocuklarının evinde kalarak yaşıyor. Bazı gelinler onu istemiyor, bazısı ‘Hep biz mi bakacağız?’ diye öfkeli. Çişini kaçırınca ona bağırıyor, kızıyorlar. Alzheimer olduğu için ev değiştirdikçe kafası karışıyor. Her evde tuvaletin yerini de aklında tutamadığı için sorun daha da artıyor. Sürekli azarlandığı için hep üzgün ve ağlamaklı.
3- Zerrin M... 75 yaşında... Bir gün ‘Merdivenden düştü’ denilerek acil servise götürüldü. Vücudundaki farklı renklerdeki morluklardan şüphelenen doktorun sorularıyla oğlundan sistematik olarak şiddet gördüğü ortaya çıkmış. Doktor adli makamlara bildireceğini söyleyince hastanın oğlu doktorları da darp ediyor. Sonra anlaşılıyor ki iflas eden oğlu, yaşlı kadına zorla imza verdirip kredi çektirmiş. Akrabalarından da borç alması için baskı yapıyor ve ‘Hayır’ cevabını aldıkça annesini dövüyor...
ALARM VEREN BULGULAR
- FİZİKSEL İSTİSMAR: Vurmak, tokatlamak, yakmak, bağlamak, fazla ya da yanlış ilaç vermek.
Belirtileri: Yaşlıda boyun ve kollardaki çürük, morluk gibi izler, tekrarlanan ve açıklanamayan yaralar, yaralanma hakkındaki çelişkili ve tutarsız anlatımlar.
- PSİKOLOJİK İSTİSMAR: Bağırmak, hakaret etmek, korkutmak, suçlamak, gözardı etmek ya da aşağılamak. Yaşlıyı, fiziksel ya da mental bir durumu gerektirmemesine rağmen huzurevine göndermek ile tehdit etmek de psikolojik istismara giriyor.
Belirtileri: Yaşlı kişinin iletişim kurmaması, şüpheli ve mantıksız korku yaşaması, kafa karışıklığı, depresif olması, sosyal ilişkilerde ilgi eksikliği olması.
- CİNSEL İSTİSMAR: Yaşlının rızası olmadan herhangi bir cinsel aktiviteye zorlanması.
Belirtileri: Açıklanamayan anal ve vajinal kanama, kanlı, yırtık giysiler, göğüslerdeki çürük ve morluklar, cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar ve vajinal enfeksiyonlar.
- EKONOMİK VE HAK İSTİSMARI: Sivil ve hukuki haklarının ihlal edilmesi, yasadışı ya da izinsiz olarak mallarının, parasının, banka/emeklilik hesabının ya da diğer değerli varlıklarının kullanılması ve değiştirilmesi, kendi evinden çıkartılması ve hile yolu ile vekaletname alınması.
ÇELİŞKİLİ İFADELERE DİKKAT EDİN
TÜRK Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, yaşlı istismarı konusunda sağlık çalışanlarının duyarlılığının çok önemli olduğunu belirterek şu uyarılarda bulunuyor: “Açıklanamayan düşmeler veya yaralanmalar, sağlık kuruluşuna çok geç başvurmak, öykünün tutarsız anlatılması, röntgen ve laboratuvar bulgularıyla öykünün örtüşmemesi yaşlı ihmal ve istismarının habercileri olabiliyor. Muayene aşamasında yaşlının korku içinde olması, kafa karışıklığı, depresif görüntü, sosyal içe çekilme bulguları olması, çaresiz, umutsuz ve kaygılı olması, açık bir şekilde konuşmaktan çekinmesi önemlidir. Ayrıca kendisine bakım veren kişiyle sözel, fiziksel ya da göz temasında bulunmuyorsa bu durum dikkatle incelenmeli. Yaşlı birey sosyal olarak yalıtılmış ise bu durum da göz önünde bulundurulmalıdır. Fiziksel olarak; olağan dışı bölgelerde yanık veya ezilme izleri, kesikler dikkatle değerlendirilmeli. Yaşlının tedavisi için gereken ilaç alımının yetersiz olması, sıvı kaybı, beslenme yetersizlikleri, hijyen ve bakım standartlarının düşük olması göz önüne alınmalı.”
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR