Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE ile İsrail arasındaki siyasi kriz nedeniyle NATO içinde iki senedir yaşanan karşılıklı vetoların 2013’te gündemden düşmesi için bizzat devreye giren Genel Sekreter Anders Fogh Rasmussen’in uzlaşı formülü kabul edildi. 2013’te Türkiye, İsrail’in askeri tatbikatlar ve faaliyetler dışındaki işbirliği mekanizmalarına katılmasını veto etmeyecek. Karşılığında da Batılı müttefikler Türkiye’nin önem verdiği Mısır, Tunus, Ürdün başta olmak üzere Kafkaslar ve Balkanlar’daki üçüncü ülkeler ile ortak programları bloke etmekten vazgeçti.
BATILI ÜLKELERİN KARŞI VETOSU
Mavi Marmara baskınından beri İsrail’in NATO ile tüm işbirliği mekanizmalarına katılımını veto eden Ankara’nın bu tutumu karşı bir vetoya neden oldu. Karar alma süreçlerinde etkili bazı NATO üyesi ülkeler, İsrail’e arka çıkmak adına Akdeniz diyaloğu çerçevesinde NATO’nun temasta olduğu diğer üçüncü ülkeler ile işbirliği programlarını bloke etti. Batılı müttefiklerin aralarında Mısır, Tunus ve Ürdün gibi Arap ayaklanmaları sürecinden geçen ülkelerin uluslararası toplumla entegrasyonunu kolaylaştıracak programları engelledi. NATO’nun 2012 yılı içinde İsrail dışındaki ülkelerle yapmayı planladığı tatbikat, seminer, çalıştay gibi yüzlerce etkinlik gerçekleştirilememesi Türk tarafını rahatsız etmekle kalmadı, dönüşüm süreçlerindeki ülkelerde de soru işareti ile karşılandı.
RASMUSSEN DEVREYE GİRDİ
Bu gelişmelerin NATO’nun üçüncü ülkeler nezdindeki güvenilirliğine zarar vermesinden kaygı duyan NATO Genel Sekreteri, 2013 yılına yönelik eylem planı çalışmaları kapsamında krizi aşacak bir formül önerdi. İki hafta önce Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısı sırasında masaya gelen öneri ile Rasmussen, Ankara ile Batılı müttefiklerin karşılıklı inatlaşmasına neden olan blokajları aşmayı hedefledi.
İSRAİL'LE ASKERİ TATBİKAT KAPISI KAPANDI
Rasmussen, 2013 yılı için İsrail’in de katılabileceği faaliyetleri seminer, sempozyum, çalıştay gibi etkinliklerle sınırlamayı önerdi. Bu formül ile İsrail, başta tatbikatlar olmak üzere, NATO’nun önde gelen askeri faaliyetlerinden dışlanmış olduğu için Ankara itiraz etmedi. Ankara’nın uzlaşma koşullarından en önemlisi; Türk ve İsrail askerleri hiçbir koşulda yan yana gelmemesiydi. Rasmussen’in önerisi bu garantiyi de içeriyor. Başta Arap ayaklanmalarından etkilenen ülkeler olmak üzere, Balkanlar ve Kafkaslar gibi farklı coğrafyalardaki üçüncü ülkelerle ilişkilerdeki tıkanıklığın bir yıl daha sürmesini mantıklı bulmayan Batılı müttefikler de uzlaşmaya onay verdi.
İSRAİL SÜRECİN DIŞINDA
NATO üyesi olmayan İsrail, uzlaşma sürecinin dışında tutuldu. Karar 28 müttefik tarafından onaylandı. Böylece Mısır, Cezayir, Moritanya, Fas, Ürdün, Tunus gibi Akdeniz Diyaloğu üyesi ortaklar ile Balkanlar, Orta Asya ve Kafkasya’daki diğer ortakların NATO’yla sekteye uğrayan işbirliği, 2013 yılı için tekrar mümkün oldu. Türkiye, NATO ile ortaklar arasındaki mekanizmaların kurulması için de başından beri önemli roller oynadığı için bu süreçlerin devamını önemsiyor. Ankara’daki Barış İçin Ortaklık Merkezi başta olmak üzere, Türkiye ortakların katılımıyla gerçekleştirilecek eğitim gibi birçok etkinlik ve faaliyete ev sahipliği de yapıyor. Ancak 2012 yılında bunların hiçbirini gerçekleştirememişti.