Güncelleme Tarihi:
REHAVETE SÜRÜKLENMEYELİM
“Koronavirüsle mücadelemizde her yeni gün daha iyiyiz, daha ilerideyiz. Elimizdeki veriler bize salgının kontrolümüz altında olduğunu gösteriyor. Bu kontrol, siz tedbirleri esnetirseniz, bir anda boş bir umuda dönebilir. Paylaştığımız bilgiler, size bu iş bitti dedirtmesin. Tedbirleri uygularsak ölüm oranları düşüyor. Kesin olan budur. Tedbirleri uygularsak, yeni hasta sayımız azalıyor, kesin olan budur. Hiçbir umut sizi rehavete sürüklememelidir. Bu dönemde yatak doluluk oranlarımızı yüzde 70’lerden yüzde 30’lara çektik. Yüzde 80’lere yakın seyreden yoğun bakım yatak doluluk oranlarımızı da şu an yüzde 60’lara indirmiş durumdayız süreçte. Pandemiye rağmen şu anda bile gerek servis, gerek yoğun bakım odalarımız pandemiden önceki kadar bile dolu değil.
AVRUPA’DA YATAKLAR DOLU
Avrupa ülkelerinin Amerika’nın karşılaştığı dramatik sahneleri yaşamamışsak sebebi açıktır. Dünyanın pek çok ülkesinde hastaların maalesef stadyumlarda, AVM’lerde, fuar alanlarında tedavi edilmeye çalışıldığını gördük.
Bu dönemde yatak sayımız OECD ortalamasının neredeyse yarısına yakını olmasına rağmen biz halen yüzde 30 dolulukla bu hizmeti sürdürüyoruz. Bu hastanelerdeki yükü ne kadar hafiflettiğimizi ve tedavide ne kadar başarılı bir sonuç elde ettiğimizi göstermesi için son derece önemli. Türkiye’de her üç yataktan, servis yatağından bahsediyorum, sadece bir tanesi doludur. İki tanesi boştur. Avrupa’da bütün yataklar dolu.
ÖLÜM ORANI YÜZDE 2.3
Türkiye’de vakaların pnömoniye dönüşüm oranı her geçen gün azaldı. Yüzde 60’dan yüzde 12’ye kadar vakaların zatürreye dönüşüm oranı düştü. Burada kritik durum, pnömoninin gelişmesidir. Zatürre oranı ne kadar düşürülürse, ölüm oranı o derece azalmaktadır. Yoğun bakımda tedavi edilen, entübe edilen hasta sayısı da o oranda azalmaktadır. Zatürre ile doğrudan ilişkili olan ölüm oranlarına bakalım. Türkiye’nin yüzde 2.3 ile en düşük ölüm oranına sahip ülkelerden biri olduğunu görüyorsunuz. Bu bizim hastalığı belirtiler ilerlemeden kontrol altına aldığımızı ve etkili bir tedavi uyguladığımızı kanıtlamaktadır. Dünyada ortalama ölümlerin seyrine baktığımızda bizim Çin’e benzer bir seyir izlediğimiz görülmektedir.
NORMALLEŞME TEDBİRLERE BAĞLI
Özellikle gündeme çok getirilen yoğun bakımlardaki vefat oranlarımızdan bahsetmek istiyorum. Erken teşhis ve tedavideki başarımız sayesinde her geçen gün her iki grupta da vefat oranlarının düştüğünü görüyorsunuz. Bu derece hazırlıklı olmasaydık, çok yüksek vefat oranları olurdu. Şu anda sayısı belki 10 binleri bulan vefat sayısından bahsediyor olurduk. Kurallara uymamız ve bilinçli hareket etmemiz ölçüsünde normalleşme takvimi gecikmeyecektir. Bayram ve sonrasında kademeli olarak normalleşme sürecine geçebilmemiz ilan edilen tedbirleri sıkı uygulamamıza bağlıdır.
GELECEK YILA ERTELEYELİM
Kalabalık iftarları, sosyal ortamları, Ramazan sohbetlerini lütfen gelecek yıla erteleyelim. Bu rahmet ayı hastalıklarla sonuçlanmasın. Eğer bu anlamdaki tedbirlere uyarsak önümüzdeki takvimi daha rahat söyleme imkanımız olabilir. Ramazan’ın kendine has hareketliliğini fırsata çevirerek, bu dönemi bu kurallara uyma noktasında bir gayret içinde geçirelim diye söylüyoruz. Bu çerçevede olmaya devam ederse, biz yeni bir dalgayı beklemiyoruz. Fakat bazı illerimizin yer yer daha riskli olduğunu biliyoruz. Bazı illerimizde daha farklı yaklaşımlar içinde olabiliriz.
Şu an erken dönemde okulların açılması düşünülmüyor ama ne zaman açılabileceği önümüzdeki haftaların seyrine göre gündem olabilir.
BAKAN KOCA KONUŞTU: O HABER TÜRKİYE KARŞITLIĞI İLE HAZIRLANMIŞ
İstanbul’da son yılların ortalamasının üzerinde ek ölüm olduğuna ilişkin Amerikan New York Times gazetesini haberiyle ilgili soru üzerine Bakan Koca, “Türkiye karşıtlığı ile hazırlanmış haber” yanıtını verdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün PCR testi yapabilen ülkeler için tek kod önermeye devam ettiğini, PCR testi yapamayan ülkeler için ise ikinci bir kod önerildiğini belirten Koca özetle şunları söyledi: “Biz bugüne kadar şeffaf bir şekilde bütün bilgilenmeleri DSÖ’ne istediği şekliyle verdik... İstanbul özelinde ise bildiğiniz gibi Hıfzısıhha kurulu ve iller idaresi bir karar almıştı. Bundan böyle il dışına vefat edenlerin, bulaşıcı hastalık adıyla ölüm raporu olanların il dışına defnedilmemesi kararını aldı. Dolayısıyla vefat eden herkes İstanbul’da defnedildi. Yer yer bazı mezarlıklarda kalabalıklar olmuş olabilir. 2019 yılında toplam Türkiye’de ölüm sayısı 152 bin 289. 1 Ocak-20 Nisan arasını söylüyorum. 152 bin 289 iken 2019’da 2020’de beklenen 156 bin 684. Gerçekleşen ölüm sayısı 153 bin 766. Nerede artış. Ölüm belgesini düzenleyen o kurumda çalışan hekim. Bakanlık buradan o tanıyı koymuyor. Belgeyi düzenleyen, hepimizin güveneceği hekimlerimiz.
CAN KAYBI 2 BİN 376
Bakan Koca, 22 Nisan verileriyle ilgili şunları söyledi: “Bugün 37 bin 535 yeni testin sonucunu aldık. 3 bin 83 yeni hasta tespit edildi yani bugün düne göre önemli oranda hasta sayısının düştüğünü görüyoruz. Toplam vaka sayımız 98 bin 674’e ulaştı. 117 hastamızı kaybettik. Düne göre yine bir düşüşümüz var. Gelmesini en çok umut ettiğimiz günler hiç vefat haberi vermeyeceğimiz günlerdir. Yoğun bakımdaki hasta sayımız 1814. Hastalığı yenen 1559 vatandaşımızla birlikte iyileşen hasta sayımız 16 bin 477’ye ulaştı.”