Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2003 00:00
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen'in, sözcüsü Jean-Christophe Filori aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamayla itiraz ettiği; ''KKTC'de muhalefetin kazanması halinde
seçim sonuçlarını kabul edecekleri'' ve ''DenktaÅŸ'ın bilgisi dışında baÅŸkentlerde kararlar alındığı'' ifadelerinin yer aldığı ve dün, Belçika Senatosu DışiÅŸleri Komisyonu'nda yaptığı Almanca konuÅŸmanın Fransızca tercümesinin teyp kayıtları açıklandı. Verheugen, konuÅŸmasında, KTTC'deki seçimlerde oy vereceklerin çoÄŸunun Türkiye asıllı olduÄŸunu ve CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ'ın seçime hile karıştırdığını söylüyor.Verheugen'in konuÅŸmasının bant çözümü şöyle:    ''Hangi noktadayız? Kıbrıs, AB ile ilk temaslarından 30 yıl sonra,1 Mayıs 2004'te AB'ye üye olacak. Daha önce bazı kararlar alındı. 1994'te tarihi bir uzlaÅŸma oldu. Bu uzlaÅŸma, katılım tartışmalarını hazırladı. Yunanistan, o dönemde Türkiye'nin katılımına iliÅŸkin vetosunu kaldırdı.    Türkiye'nin katılımı ile Kıbrıs sorunu arasındaki baÄŸları hatırlamak gerekir. Bu, baÅŸtan beri sorun oldu. Daha sonra, Helsinki'de, Türkiye'yi katılım takvimine dahil ettik ve Kıbrıs'ın katılımının, soruna bir çözüm gerektirmeyeceÄŸi konusunda uzlaÅŸtık. Belki bu bölümü daha iyi açıklamam gerekir. Çünkü, benim önerim üzerine strateji deÄŸiÅŸtirildi. O zamana kadar bazı üye ülkeler, soruna çözüm olmadıkça Kıbrıs'ın asla AB üyesi olamayacağı görüşünü savunuyorlardı. Bu ülkelerin tepkisi eleÅŸtirilebilir ama bunu yapmayacağım. Ben, somut durumu inceleyip bir strateji geliÅŸtirmeyi denedim. Sonuç, Helsinki stratejisi oldu. Bu strateji bir kaldıraç etkisi yaptı ve Kıbrıs sorununu (dosyasını) harekete geçirdi. Helsinki'de Kıbrıs'a (AB'ye) giriÅŸ anahtarını verdik. Buna karşılık Türkiye, adaylığı çerçevesinde, daha iyi bir pozisyon (konum) buldu.    Helsinki'den sonra Kıbrıs çekiÅŸmesi çerçevesinde yeni bir hareket ortaya çıktı. BM giriÅŸimleri güç kazandı, bizimle mutabakat halinde yeni bir inisiyatif doÄŸdu ve BM Genel Sekreteri'nin hedefe ulaÅŸması için, BM çabaları ile katılım sürecinin baÄŸlantılı olduÄŸu açıkça görüldü. KIBRISLI TÃœRKLER AB'YÄ° Ä°STÄ°YORKofi Annan ve özel temsilcisi sürekli bize bilgi verdiler. Önceki yıllara oranla, Kıbrıs sorununun çözüm arayışlarında ilerleme olduÄŸunu, Kıbrıslı Türkler'in çoÄŸunluÄŸunun da tam üyeliÄŸe daha olumlu bakmaya baÅŸladıklarını gördük. Biz, rolümüzü BM çabalarını desteklemek, çalışmalarda yardımcı olmak olarak algıladık. AB Komisyonu BM'ye tavsiyelerde bulundu, yakın iliÅŸki halinde olduk.    Çözüm halinde, Kıbrıs'ın kuzeyindeki açığı kapatmak için destek saÄŸlayacağımızı belirttik ve Prodi ile birlikte, Kıbrıs'a bir ziyaretimiz sırasında temel, anahtar olan bir açıklama yaptık. AB hukukunun çözüm arayışlarında sorun yaratmayacağını, her ÅŸeyi gereÄŸi gibi uyarlı hale getireceÄŸimizi, AB hukukunun Kıbrıs'ın tam üyeliÄŸine kesinlikle engel teÅŸkil etmeyeceÄŸini bildirdik. Uyum safhası önerdik ve bu çok teÅŸvik edici oldu. Kıbrıs'ın AB'ye katılım anlaÅŸmasının imzalanmasından az önce, 2002 sonunda, Kopenhag'da Kofi Annan da vardı ve iki toplumun yöneticileriyle konuÅŸtu. Ankara'da yeni bir hükümet vardı ve askerlerin bu yeni hükümete nasıl tepki göstereceklerini merak ediyorduk. ErdoÄŸan ile 2002 yılı eylülünde ilk karşılaÅŸmamda, (askerlerin) muhtemelen güç gösterisine çok çabuk giriÅŸmeyecekleri havası vardı. Türkiye, Irak krizinin önemli kurbanlarından oldu.    TÃœRK GENERALLER GERÇEKLERDEN UZAKHepinizin bildiÄŸi çok eski gerekçeler (iddialar) ortaya atıldı. 'Bir haritaya bakmak yeterli. Görülüyor ki, Yunanlılar Türkiye'nin çevresini sarmayı deniyorlar ve Kıbrıs bütün bu manevranın merkezinde' dediler. Bu elbette gerçeklerden çok uzak. Ama Türk generaller gene ve hala bu gerekçeleri kullanıyorlar ve Türk kamuoyu bunu kabulleniyor.    Bir çözüme ulaÅŸamadık. Ama ben inanıyorum ki, BM Genel Sekreteri önerileri temelinde bir pencere açıldı. Bu plan dışında baÅŸka alternatif yoktur. BaÅŸka çözüm ve olanak olamaz. Bunu düşünen, baÅŸarısızlığa mahkumdur. Dengeli bir plan, müzakereler için en iyi temel, masanın üzerinde bulunuyor. PAPADOPULOS'TAN Ä°STENENSorunları herkes biliyor. Tek eksik siyasi iradedir. Taraflarda siyasi irade görülmedikçe, müzakerelerin tekrar baÅŸlamaması gerektiÄŸi konusunda komisyona ve Annan'a katılıyorum. Ä°ki taraf bir çözümü kabul etmedikçe, tekrar baÅŸlamak BM'nin imajına katkıda bulunmaz. Bu nedenle, BaÅŸkan Papadoulos, Rum tarafının müzakereleri Annan Planı doÄŸrultusunda sürdürmeyi kabul ettiklerini göstermelidir. Yunanlılar (Rumlar) teknik çözüm olanakları konusunda fazla fikir sahibi deÄŸiller, onlara bu alanda yardıma hazırız. Ama DenktaÅŸ konusunda aynı sözleri maalesef söyleyemeyeceÄŸim.    DenktaÅŸ ile geçen yaz Kıbrıs'ta görüştüm. Görüşme fazla bir ÅŸey getirmedi. SöyleyebileceÄŸim tek ÅŸey, DenktaÅŸ çok açık bir ÅŸekilde Annan Planı'nı ölü olarak algılıyor, bu plan çerçevesinde bir çözüm bulunamayacağını düşünüyordu. Yani iki devletin ayrı yaÅŸamayı sürdürmesi gerektiÄŸini savunuyordu. Oysa ben barış sürecinin canlandığını düşünüyorum.        DENKTAÅž SEÇİM SONUÇLARINA HÄ°LE KARIÅžTIRIYOR    Pazar günü seçimler var. Bu seçimler Türkiye dışında tanınmıyor. Seçim süreci tanınmıyor. Yani siyasi açıdan hiçbir deÄŸeri yok. KKTC'yi tanıma deÄŸeri olmadan söyleyebilirim ki, eÄŸer muhalefet kazanırsa, bu seçimlerin her ÅŸeye raÄŸmen potansiyel bir deÄŸeri olacak. O zaman çözüme giden yol çok muhtemelen açılacak, çünkü muhalefette herkes bunu temenni ediyor. Hepsi Annan Planı temelinde çözüm ve AB'ye girmek istiyor. Sizden saklayamam: Bu seçimlerin demokratik beklentilerimize yanıt vermeyeceÄŸine iliÅŸkin iÅŸaretler var, ama biz Türkiye için Kıbrıs iÅŸlerine karışmamanın önemini vurguladık. Tüm yetkimi kullandım ama zor oluyor, çünkü (seçimlere) gölge düşmüş bile... Oy verecek insanların çoÄŸu Türk asıllı... DenktaÅŸ, seçim sonuçlarına hile karıştırıyor. MUHALEFETÄ°N UMUTLARIOysa muhalefet kendine güvenli ve seçimlerde zafer halinde yeni bir müzakereci belirlenebileceÄŸini, bir referanduma ulaşılabileceÄŸini düşünüyor. 1 Mayıs 2004'e kadar bir çözüm olabileceÄŸi düşünülebilir, temenni edilebilir ve hatta gerekli bir ÅŸeydir. Ben ÅŸahsen muhalefetin ancak çok az farklı, dar bir zaferinin umut edilebileceÄŸini ve bu zaferin süreci tekrar baÅŸlatmasını saÄŸlayacağını düşünüyorum.    Çözüm için çok az zamanımız kaldı. Komisyon, taraflara ve BM'ye en kısa zamanda çözüm bulunması için yardıma hazır. Bu amaçla yetki aldık. BildiÄŸiniz gibi, AB müktesebatının Kuzey Kıbrıs'ta uygulanması, çözüm bulunana kadar askıya alındı. AB bütçesinden 206 milyon euroyu kuzeydeki Kıbrıslılar için ayırdık. Dengesizlikleri azaltmayı deniyoruz ve geniÅŸ bir program uygulanıyor... Ä°ki tarafı ayıran mayın tarlalarının yok edilmesi için de bir programımız var. Bu mayınlar tehlike oluÅŸturuyor ve askeri dahil tüm anlamını yitirmiÅŸ durumda. Artık çizgi iki taraftan da geçilebiliyor. 2,5 milyon euro ayırdık. 1 Mayıs, adanın iki toplumu için de avantajlı olacak. Bu nedenle, siz senato olarak Kıbrıs'a giderseniz bunu anlatın. Bu hat artık AB hukuku çerçevesinde kullanılamaz. Bu hat adanın birleÅŸmesine katkı saÄŸlamaz, yok olması için elimizden geleni yapacağız. Bir de belirtmek istediÄŸimsiyasi unsur var:     KIBRIS, ÖNKOÅžUL OLAMAZ    Bizzat Türkiye ve Kıbrıs sorunu baÄŸlantısı söz konusu. AB Komisyonu, bu konuda siyasi bir baÄŸlantı gördüğünü hiçbir zaman saklamadı ancak bu bir önkoÅŸul deÄŸil. Kıbrıs sorununun çözümü Türkiye'nin katılımına bir önkoÅŸul olamaz, çünkü Türkiye bütün anahtarları elinde bulundurmuyor. Ama Türkiye'nin katılım konusunun ele alınacağı gelecek yıl sonuna kadar çözüm bulunmamasının, iÅŸleri karıştıracak bir etken olacağını anlamak lazım. Bu adli bir sorun. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımıyor. Bir sorunumuz var: Bizimle tam üyelik müzakereleri yapan ama kurallara saygı göstermeyen bir aday ülke var. BM Güvenlik Konseyi, Kuzey Kıbrıs'ta Türk askeri varlığının uluslararası hukuka aykırı olduÄŸunu birkaç defa belirledi. Kendisine ait olmayan bir yerde askeri birlik bulunduran bir ülke ile müzakere yapmak kesinlikle düşünülemez. Bu nedenle, AB Komisyonu'nun Türkiye'yekarşı tavrı belirlendi: Soruna çözümsüzlük, (Türkiye'ye) engel teÅŸkil eder...    KIBRIS'TA ÇÖZÃœM TÃœRKÄ°YE'NÄ°N MENFAATÄ°NEAyrıca, söylemek lazım ki pozitif bir iklim geliÅŸiyor. Komisyon (Kıbrıs'ta çözüm konusunda) bir koÅŸul getirmedi. Bu sadece durum tespitidir. Türkiye'nin 1 Mayıs'tan önce bir çözüm bulması, kendi menfaati icabıdır. Çünkü 1 Mayıs'tan sonra Türkiye için daha iyi müzakere koÅŸulları olmaz. Türkiye iyi anlamalı ki, 1 Mayıs'tan sonra AB Konseyi'nde sadece Yunanistan deÄŸil, Kıbrıs da temsil edilecek. Ä°kisi de kuvvetle bu soruna eÄŸilecekler ve her an gündeme getirebilirler. Türkiye'nin olası AB üyeliÄŸi söz konusu olduÄŸunda, herseferinde soruna çözümün öneminin altını çizebilirler. Bütün bu nedenlerle, Türkiye'nin çözüm bulmasının menfaati icabı olduÄŸunu söylüyorum.    DENKTAÅž'IN FAZLA ÖNEMÄ° YOKÇözümün DenktaÅŸ'ta olduÄŸunu düşünmüyorum. O kendisini çok güçlü bir kiÅŸi zannediyor. Dünyanın geri kalan kısmını daha uzun süre burnundan çekerek istediÄŸi yere sürükleyebileceÄŸini düşünüyor. Ama onun sırtından (onun haberi olmadan) bazı ÅŸeyler oluyor, farkında deÄŸil. Artık (DenktaÅŸ'ın) fazla bir önemi yok. Bu ÅŸeyler New York, Ankara, Atina, LefkoÅŸa ve Brüksel arasında görüşüldü. Bu kararlar DenktaÅŸ'ın sırtından (haberi olmadan) alınacak.    İSTANBUL'DAKÄ° SALDIRILARÄ°stanbul'daki son saldırılar Türkiye ile iliÅŸkilerimizi ve Türkiye'den beklentilerimizi hiçbir ÅŸekilde etkilemedi. 2004 Ekimi'nden önce, ne yapılacağını açıkça belirten bir rapor sunacağız, Türkiye'nin yaptıkları doÄŸrultusunda öneri getireceÄŸiz. Kıbrıs sorunu Avrupa'da çözmemiz gereken tek sorun deÄŸil. Ä°rade olsa çözüm kolay. Tüm taraflar o zaman çözümün avantajlarını görürler. O zaman birleÅŸmiÅŸ bir Kıbrıs AB üyesi olur. Aksi halde katılım anlaÅŸmasının ilgili maddeleri uygulanır ama durum biraz daha zor olur. Ä°ÅŸte AB Komisyonu üyesi olarak sizlere aktarabileceklerim bunlar.''    TÃœRKÄ°YE VE YUNANÄ°STAN Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERÄ° GELÄ°ÅžTÄ°Verheugen, konuÅŸmasının sonunda, bir soru üzerine ÅŸunları söyledi:    ''Türkiye ve Yunanistan NATO üyeleri ama bu yıllardır sorunlara çözüm getirmedi. Ä°ki ülke arasında iyi komÅŸuluk iliÅŸkileri bile yok. Aksine gerginlik var. Bu durum çok deÄŸiÅŸti. Yunan hükümeti sorunları aÅŸmayı denedi. Türkiye uzatılan eli kabul etti. Ä°liÅŸkiler biraz geliÅŸti. Diyalog karşılıklı güvene dayandırılıyor. Umarım iki ülke Kıbrıs sorununu çözmenin yolunu bulurlar. DoÄŸrudan baÄŸlantılı olmasa bile, Türkiye ile Yunanistan arasında kıta sahanlığı hakları gibi sorunlar var. Temkinli olmak isterim ama gidiÅŸat iyi gözüküyor. NATO'nun çözümlerde etkisini ben görmedim. NATO'da lider, hakim ABD'dir. ABD ile AB arasında iyi iliÅŸkilere bir örnek istiyorsanız, çok yakın, mükemmel temaslarımız var. ABD, Türkiye ve Yunanistan'daki müthiÅŸ etki gücüyle çok önemli rol oynadı. 11 Eylül'den sonra bile Kıbrıs meselesi Amerikalılar için öncelikli konulardan biri oldu. NATO belki bu konuda çok baÅŸvurulan bir kurum deÄŸil ama ABD rolü ve iÅŸbirliÄŸi önemli oldu. Ä°ngiltere'nin aktif rolü de öyle. Bu rol bugün biraz azaldı. Bu durum deÄŸiÅŸebilir.''    ADADA Ä°KÄ° TARAF DA ÇÖZÃœM Ä°STEMEZSE Verheugen'e daha sonra ÅŸu soru yöneltildi:    ''KonuÅŸmanızda çözümün Ankara, Brüksel, Washington'da olduÄŸunu söylediniz. DenktaÅŸ'ın geleceÄŸinden söz ederken, onun sırtından (haberi olmadan) bazı ÅŸeylerin hazırlandığını, sürdürülen müzakereler olduÄŸunu açıkça belirttiniz. Ama adanın içinde çözümü iki taraf da istemezse, olaylar temenni edildiÄŸi gibi geliÅŸmeyebilir. Kuzey seçimlerine deÄŸindiniz. Sonuçların muhalefet lehinde çıkacağından emin olmadığınızı, dar bir zaferin mümkün olacağını söylediniz. Muhalefet kazanamazsa kuzeyde ayaklanma, ÅŸiddete gidiÅŸ olabilir mi? Muhalefet kazanırsa Rum tarafında (çözüm için) irade var mı?''    Yanıt şöyle oldu:    ''Bireysel görüşüm: Muhalefet zafer kazanmazsa ne olur? Seçenek penceresi gene de açılır, daha fazla zorlukla ve daha uzun süre gereksinimiyle... Ä°lkeler deÄŸiÅŸmeyecek. Ankara hükümeti ÅŸimdi iÅŸleri ilerletmenin avantajlı olduÄŸunu görmeli. Ankara hükümeti için adada bazı ÅŸeyleri harekete geçirmek, AB'den ve çözümden yana olan partilerin seçimleri kazanması halinde daha kolay olur. O zaman Ankara hükümetinin tavrı deÄŸiÅŸir. KIBRIS'TA ÇÖZÃœM BULMANIN VEYA BULMAMANIN BEDELLERÄ° Türkiye'de bir karşı akım var, özellikle askerler bünyesinde. Bu sorun Türkiye'nin geleceÄŸi için giderek önem kazanıyor. Bir çözüm bulmanın veya bulmamanın Türkiye açısından siyasi ve ekonomik bedellerini düşünmek gerekir. EÄŸer durum deÄŸiÅŸmezse, siyasi ve ekonomik bedel çok yüksek... Türk basınında da bu tartışılıyor. Bugünkü durumu korumaya deÄŸer mi?    AYAKLANMA OLURSA TÃœRKÄ°YE HER ÅžEYÄ° UNUTSUNKıbrıs halkı ÅŸiddeti sevmez, ayaklanmaya, çatışmaya girmez. Ama güvenlik birimleri bazı önlemlerle tehdit ederse o zaman çok ciddi olur, belki ayaklanmalar olur. Öyle olursa Türkiye bugüne kadar yapılan her ÅŸeyi unutsun. Åžiddet, risk ve tehlikesi olduÄŸunu sanmıyorum. Artık yola girildi, geriye dönüşü yok.    Bu süreci desteklemek için ne yapabiliriz? Gelecek adım, haftaya Brüksel'de yapılacak AB Zirvesi. AB üyesi devletlerin Ankara hükümetine açık ve tek sesli bir mesaj göndermeleri çok önemlidir. PAZARLIK HAVASI OLMAMALI Hükümet baÅŸkanları şüpheli bir durum havası yaratmamalılar. Pazarlık havası olmamalı. Açık bir çizgi ortaya koyulmalı. AB pazarlık istemiyor. Farklı iki siyasi konu var. Aralarında baÄŸlantı var ama bir karmaÅŸa içinde deÄŸiliz. Biz zaman ve teknik açıdan her ÅŸeyi hazırladık.       Papadoulos ve hükümeti tepki göstermeli. Onları biraz savunmam gerekiyor, çünkü kamuoyu Rum hükümetinin çözümden menfaati olmadığını söylüyor. Bu gerçek deÄŸil. Onların da çözümden çok menfaatleri var ve çözüm için ellerinden geleni yapıyorlar. Müzakerelere Annan Planı çerçevesinde baÅŸlamaya hazır olduklarını söylüyorlar. AB üyesi olacak bir ülkeden de bu beklenir. Umarım 1 Mayıs'tan önce müzakereleri organize edebiliriz. Olmazsa, katılım anlaÅŸmasının ek protokolü yürürlüğe sokulacak. AB müktesebatı adanın sadece yasal iktidarlı bölümünde uygulanacak.''Â
button