Vergiyi paralel vergi dairesine yatırıyor

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Bilal Erdoğan’ın şikâyeti nedeniyle kendisini ifadeye çağıran savcı Mehmet Demir’e, “İfademi alacakmış bu savcı bozuntusu. Kim oluyorsun sen? O savcıya söylüyorum, sen yetmezsen Bilal’i de yanına al, yetmezse dayısını al, yetmezse amcasını al, yetmezse babasını al ve gel karşıma” sözleriyle meydan okudu.

Dünkü Meclis grup toplantısında, Reza Zarrab’ın son açıklanan vergi rekortmenleri listesinde yer almamasını eleştirerek “Vergiyi, paralel vergi dairesine yatırıyorlar” diye konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

BİLAL’İN SAVCISI

“Biliyorsunuz bir tetikçi savcı vardı, benimle ilgili çağırmış, ‘Gelsin ifadesini alacağız’ diye, doğrusunu isterseniz hiç üzülmedim, sadece gülüp geçtim. Benim merak ettiğim, bu adamın hukuk diplomasını kim verdi? Cumhuriyet savcısını ben bilirim, saygı gösteririm ama Bilal’in savcısı olduğu yerde o savcı olmaktan artık çıkar, savcı değildir.

VERGİ ERDOĞAN’A ÖDENİYOR

Vergi rekortmenleri açıklandı. Milyarlık ihaleleri alanlar, havuzcular, TÜRGEV’liler bu listede yok. Peki bu paralar nerede, siz bu kadar milyarları, ihaleleri aldınız, nerede ödediğiniz vergiler. ‘Türkiye’nin cari açığını kapattım’ diyen Reza Zarrab da yok listede. Zarrab’ın ortak olduğu şirketlerin beyan ettikleri vergiler şöyle; Royal Denizcilik 7 milyon 250 bin lira, Royal Holding’in 360 lira, Volkan Gıda Dış Ticaret’in 1 milyon 346 bin lira, Safir Altın Ticaret İthalat ve İhracat’ın 1 milyon 907 bin lira vergi beyan etmiş. Kamerun Denizcilik ve Kıymetli Madenler Sanayi ve Ticaret Ltd, Royal Mobilya Dekorasyon gibi bazı şirketler ise hiç vergi vermemiş. Aslında bunlar vergi ödüyorlar ama verginin, vergi dairesine ödeneceğinden haberi yok. Vergiyi, paralel vergi dairesine yatırıyorlar, Erdoğan’a yatırıyorlar. ‘Elden, nakit, al parayı’ diyor. Ergenekon ve Balyoz’da haksızlık yapıldığını söylediğimizde ‘Siz de Ergenekoncusunuz’ denildi. 17 Aralık sürecinden sonra onlar da bunu dillendirmeye başladılar. 24 Aralık 2013’te Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, orduya kumpas kuranlardan söz ediyor. Samimi değiller, ikiyüzlüler. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da 13 Ocak’ta ‘Biz de hata yaptık. Soruşturma veya kovuşturmanın muhatapları farklı olduğunda sesimizi daha gür çıkarmamız lazımdı. Ama sesimizi çıkaramadık’ dedi. Sen hiç ses çıkarmadın ki.

BU SÜREÇTE 13 KİŞİ ÖLDÜ

Savcı, MİT Müsteşarı’nı ifadeye çağırdığı için alelacele toplandılar, kanunlar hazırlandı. MİT Müsteşarı savcıya gitmedi. Orada hızlıyken burada niye yavaşsın, niye bir şey yapmıyorsun? Çünkü sen doğruları söylemiyorsun. Eski İstihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer, özel televizyon kanalına çıkıp ‘Ergenekon, Balyoz’da kimin tutuklanacağına, hapse atılacağına Erdoğan karar veriyor’ diyor. Bunu Erdoğan’a soruyorlar, o da ‘A’dan Z’ye yalan. Benimle kaç kere görüştün, 1, 2 ya da 3 kere görüştün’ diyor. Hepsi yalandı ama görüştüğünü kabul ediyor. Sen neyi görüşüyorsun bir istihbarat müdürüyle? Söyledikleri doğru, yapılan bütün tutuklamalardan onun haberi var. 13 kişi hayatını kaybetti. İlk Kuddisi Okkır, son olarak da Murat Özenalp yaşamını yitirdi. Bunların vicdanı var mı? Bu kadar laf edeceksin, ‘Haksızlık var, boşu boşuna içeride yatıyor’ diyeceksin, Başbakanlık koltuğunda oturacaksın bir şey yapmayacaksın.

17 ARALIK’IN BAŞLANGICI

Tarih 12 Şubat 2007. Kapıkule’de bir TIR yakalanır. 202 kilogram eroin bulunur. Rakam büyük çıkınca olay araştırılıyor. Kapalı çarşıda döviz bürosuyla bağlantısı olduğu saptanıyor. Yargıca müracaat ediliyor ve ‘Kimdir bu insanlar, araştıralım’ deniliyor. Dinleme kayıtlarına başlanıyor. 17 Aralık sürecinin başlangıcı budur. Bakanlar çıkıyor, bakanların çocukları, bazı bürokratlar çıkıyor. Sonra 18 Nisan 2013’te olayı MİT de fark ediyor. Döviz bürosunu çalıştıran İranlı işadamı. MİT olayının hükümete ulaştığını görüyor. 18 Nisan 2013’te Erdoğan’ın önüne 3 sayfalık rapor koyuyor. Sonuç bölümünde, Zarrab’ın, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler ile mevcut ilişkisinin ortaya çıkmasının hükümet aleyhine kullanılabileceği değerlendirilmiş. Aralık ayına kadar ‘tık’ yok ama olaylar izleniyor.

DARBEYİ KİM YAPTI SİZE

Rıza Zarrab da MİT tarafından izlendiği kaygısıyla Muammer Güler’e telefon ediyor. Onun verdiği meşhur cevap, ‘Araştırdım, kimse takip etmiyor. Meraklanma gerekirse senin önüne yatarım’ diyor. Rüşveti siz aldınız, paraları siz götürdünüz, malı siz yediniz; darbeyi kim yaptı size?”

Sansürün sorumlusu Çiçek

Kılıçdaroğlu, önceki günkü yolsuzluk komisyonu görüşmelerinin Meclis TV’den canlı yayınlanmamasını şöyle eleştirdi: ‘Halk öğrenmesin’ diye Meclis TV’ye sansür getirdiler. Bunun sorumlusu, TBMM’yi yöneten kişidir, yani Cemil Çiçek’tir. Parlamentoyu halka kapatmak diye kavram olabilir mi? İnternet üzerinden yayını da engellemeye çalışıyorsunuz. Arkadaşlar uyarıyorlar, ‘internet üzerinde ağırlaşma var, insanlar ulaşamıyor’ diye. Bakanlar konuştular. Buradan sesleniyorum: Firavunlara, hırsızlara, yolsuzluk yapanlara ortak olmayın.”

Deniz, Hüseyin, Yusuf’u unutmadı

KILIÇDAROĞLU’nun grup toplantısındaki konukları arasında Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, kuzeni Funda Gezmiş ve Hüseyin İnan’ın kardeşi İrfan İnan da yer aldı. Bir süre konuklarıyla sohbet eden Kılıçdaroğlu, konuşmasında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını, “Deniz, Hüseyin ve Yusuf’u sabaha karşı idam sehpasından uğurladık. Onlar ilkelerinden asla ödün vermediler. İstedikleri, sadece özgür ve bağımsız Türkiye’ydi. 6 Mayıs’ta darağacına çıkanlar arkalarına hiç bakmadılar. İnandıkları şeyleri meydanlarda da idam sehpasında da söylediler. Onlar bizim demokrasi şehitlerimiz, özgürlük ve bağımsızlık savaşını veren şehitlerimiz” sözleriyle andı. Rıza ÖZEL/ ANKARA