"Velioğlu demek Hizbullah demekti"
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 2000 00:00
Terör örgütü Hizbullah'ın ilk itirafçısı Abdülaziz Tunç, örgütte Hüseyin Velioğlu'ndan habersiz hiç bir şey yapılamadığını söyledi. Tunç, "Şura diye bir şey yoktu, her şey Velioğlu'ydu" dedi.
Üst düzey sorumlulardan oluşan 15 sanıklı terör örgütü Hizbullah ana davasına, Diyarbakır DGM'de devam edildi. Diyarbakır 3 No'lu DGM'de yapılan duruşmada, tutuklu sanık Fahrettin Özdemir dışında diğer 14 tutuklu sanık hazır bulundu.
'İftiraya uğradık'
Duruşmada sanıklar, emniyet ifadelerini işkence altında verdiklerini öne sürdü. Sanıklardan Mahmut Demir, mahkeme heyetinin ''Konya ve Mersin'de ceset çıkan yerlerde yer göstermişsin'' sorusuna ''Bana o kadar iftira etmişler ki; buna kendileri de inanmıyorlar. Ben Mersin'e gitmedim'' şeklinde yanıt verdi.
Sanıklardan Kemal Gülşen de, "Ben devlete hiçbir şey anlatmadım. İzmir'deki sorguma MOSSAD ajanları da katıldı. Bunu güvenlik güçlerinden duydum. Sorguda bana örgütün, cemaatin oluşumu hakkında bana soru sordular. Soruları kendileri sordu kendileri cevapladı. Biz polisteki ifadeleri imzalamışsak, ölüm endişemiz olduğundan imzaladık'' iddiasında bulundu.
Sanık Cemal Tutar ise susma hakkını kullanmak istediğini söyledi ve ''Zübeyir Alkaç ve Ramazan Aydın Bilge adlı öğretmenler PKK'lı oldukları için öldürüldüler. Bu eylemi Hizbullah örgütü yaptı. Bunlar okulda PKK'ya taban oluşturdukları için öldürüldüler. Daha fazla konuşmak istemiyorum" dedi.
Tek karar mercii
Duruşmada tanık olarak dinlenen terör örgütü Hizbullah'ın ilk itirafçısı olan Abdülaziz Tunç ise Velioğlu'nun örgütün tek karar mercii olduğunu kaydetti. Tunç şunları söyledi:
''Kaseti izledikten sonra ben sorgulara katıldım. Fahrettin Özdemir, Velioğlu'na bir not göndermişti. Notta, gübre ve maytaptan bomba yapacağını belirtmişti. Velioğlu da, ona yapmasını söyledi. Bu da bombayı yaparken kendini yakmıştı. Velioğlu da buna çok gülmüştü. Örgütte Velioğlu'dan habersiz hiçbir şey yapılmazdı. Şura diye bir şey yoktu, her şey Velioğlu'ydu.''
Mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için duruşmayı erteledi. İddianamede, sanıklardan 13'ü hakkında; ''devletin mevcut anayasal düzenini silah zoruyla yıkarak, yerine şeri esaslara dayalı bir İslam devleti kurmayı amaçlamak'' suçundan TCK'nın 146. maddesi uyarınca idam, 2 sanık hakkında da; ''terör örgütü üyesi olmak'' suçundan TCK'nın 168. maddesi uyarınca 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Üst düzey sorumlulardan oluşan 15 sanıklı terör örgütü Hizbullah ana davasına, Diyarbakır DGM'de devam edildi. Diyarbakır 3 No'lu DGM'de yapılan duruşmada, tutuklu sanık Fahrettin Özdemir dışında diğer 14 tutuklu sanık hazır bulundu.
'İftiraya uğradık'
Duruşmada sanıklar, emniyet ifadelerini işkence altında verdiklerini öne sürdü. Sanıklardan Mahmut Demir, mahkeme heyetinin ''Konya ve Mersin'de ceset çıkan yerlerde yer göstermişsin'' sorusuna ''Bana o kadar iftira etmişler ki; buna kendileri de inanmıyorlar. Ben Mersin'e gitmedim'' şeklinde yanıt verdi.
Sanıklardan Kemal Gülşen de, "Ben devlete hiçbir şey anlatmadım. İzmir'deki sorguma MOSSAD ajanları da katıldı. Bunu güvenlik güçlerinden duydum. Sorguda bana örgütün, cemaatin oluşumu hakkında bana soru sordular. Soruları kendileri sordu kendileri cevapladı. Biz polisteki ifadeleri imzalamışsak, ölüm endişemiz olduğundan imzaladık'' iddiasında bulundu.
Sanık Cemal Tutar ise susma hakkını kullanmak istediğini söyledi ve ''Zübeyir Alkaç ve Ramazan Aydın Bilge adlı öğretmenler PKK'lı oldukları için öldürüldüler. Bu eylemi Hizbullah örgütü yaptı. Bunlar okulda PKK'ya taban oluşturdukları için öldürüldüler. Daha fazla konuşmak istemiyorum" dedi.
Tek karar mercii
Duruşmada tanık olarak dinlenen terör örgütü Hizbullah'ın ilk itirafçısı olan Abdülaziz Tunç ise Velioğlu'nun örgütün tek karar mercii olduğunu kaydetti. Tunç şunları söyledi:
''Kaseti izledikten sonra ben sorgulara katıldım. Fahrettin Özdemir, Velioğlu'na bir not göndermişti. Notta, gübre ve maytaptan bomba yapacağını belirtmişti. Velioğlu da, ona yapmasını söyledi. Bu da bombayı yaparken kendini yakmıştı. Velioğlu da buna çok gülmüştü. Örgütte Velioğlu'dan habersiz hiçbir şey yapılmazdı. Şura diye bir şey yoktu, her şey Velioğlu'ydu.''
Mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için duruşmayı erteledi. İddianamede, sanıklardan 13'ü hakkında; ''devletin mevcut anayasal düzenini silah zoruyla yıkarak, yerine şeri esaslara dayalı bir İslam devleti kurmayı amaçlamak'' suçundan TCK'nın 146. maddesi uyarınca idam, 2 sanık hakkında da; ''terör örgütü üyesi olmak'' suçundan TCK'nın 168. maddesi uyarınca 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.