Güncelleme Tarihi:
Veliefendi Hipodromu her gün binlerce kişinin at sevgisi üzerinden akın ettiği dev bir kompleks. Bir doktor ile inşaat işçisinin aynı anda eşit bir şekilde yarış izlediği, aynı heyecanı paylaştığı dev hipodromun kendine has bir dili, ortamı ve zaman akışı var. Spiker Esen Gök, bu ortamın en sevilen isimlerinden biri. TJK TV’de 5 yıldır yarışseverlere seslenen Gök, Türkiye’nin ilk kadın at yarışı spikeri. Hipodromda yürürken adeta bir muhtar gibi herkesin selamını alıyor, güler yüzüyle hal hatır soruyor. Parkta bahis oynayan bir amca, “Esen Gök, gururumuzsun en sevdiğimiz spiker” diye laf da attığında gülümseyerek teşekkür ediyor ve “Bizi izlemeye devam edin” diyor.
Erkek egemen bir ortam olan at yarışı dünyasındaki yarışseverleri, bir kadın sesinden at yarışı dinlemeye alıştıran Esen Gök’ün hayatı 7 yıl önce İzmir’den İstanbul’a gelmeye karar vermesiyle değişiyor.
Gök, hikâyesini şöyle anlatıyor: “İzmir’de doğup büyüdüm. Üniversite eğitimim için Isparta’ya gidip Radyo Televizyon bölümünü tamamladım. Daha sonra İzmir’e geri dönüp Ege TV’de muhabir olarak işe başladım. Bir yandan spikerlik eğitimleri aldım. Uzun yıllar çalıştıktan sonra yerel medya büyük bir darboğaza girdi. Yeni Asır televizyonunda bir program sunmaya başlamak üzereyken Yeni Asır TV kapandı. Bu benim İstanbul’a gelmemdeki kırılma noktası oldu. Annemin ısrarıyla tatile gelir gibi İstanbul’a geldim. 3 gün içerisinde iş buldum ve İstanbul maceram başladı. İlk olarak bir tarım kanalında iş buldum. Oradan Müge Anlı ile Tatlı Sert programı ekibinde metin yazarı olarak görev aldım.”
'HİÇBİR ŞEY BİLMİYORDUM'
Bir gün sosyal medyada gezerken Türkiye Jokey Kulübü’nün spiker aranıyor ilanı ile hayatının yörüngesinin değiştiğini anlatan Gök anlatıyor: “2017 yılında TJK TV’ye girdiğimde atlarla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Burada eski kuşaklardan bu yana atçılıkla ilgilenen aileler var. Öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyordum. Çok çalıştım ve yavaş yavaş teknik bilgilere vakıf oldum. Sunacağım yarışların detaylarına çalıştım. 20 gün boyunca adeta ders gibi buranın dilini, kavramlarını öğrendikten sonra ekran önüne çıktım. Yarış nasıl sonuçlandı, ilk beş safkan hangileri oldu, önümüzdeki yarışta bizi neler bekliyor bunları anlattım. Buradaki ortam ilk andan itibaren benim için harikaydı. Atlarla iç içe olmak çok mutluluk vericiydi. Zamanla Yarış Zamanı isimli programda moderatörlük yapmaya başladım.”
Gök’e erkeklerin yoğun olarak yer aldığı at dünyasında neden bu kadar az kadın olduğunu soruyorum. Gök yanıtlıyor: “Camiada erkek egemen bir ortam var. Sadece kadın erkek meselesi de değil yıllarını atçılığa vermiş, aileden atçı olan insanlar yeni gelenlere biraz güvensiz bakıyor. Hem yeni gelmenin hem kadın olmanın etkisiyle senden kendini ispat etmen bekleniyor. Türkiye Jokey Kulübü sektördeki kadın sayısını arttırmak istiyor. Ben de etrafımdakileri alıştırarak, her şeye burnumu sokarak, kadın olarak geri adım atmayarak bir şeyler başardığımı düşünüyorum. Hepimiz daha çok kadının atçılıkta yer almasını istiyoruz. Bizim kadınlar olarak erkek ortamlarına burnumuzu soka soka, var olan klasik algıları yıkarak değişim yaratacağımıza inanıyorum. ‘Kadın sesinden yarış dinlenmez’ diyenler olsa da ben dinlemedim, spiker oldum. Beğenilir beğenilmez ama ben kadınların var olabileceğini gösterdim. Kadınların bu mesleği çok daha ileri götürebileceğinden eminim, sayımızın artmasından çok memnun olurum.”
DİKKAT ŞART
Sunuculuk ve moderatörlük işine devam ederken bir yandan da yarış sunmaya devam eden Gök, işin inceliklerini sıralıyor: “Yarış anında salisede bile atların sıralaması değişiyor. Nefes alacağınız yeri çok iyi ayarlamanız lazım. Start verildiği anda hem öne geçen atlara hem de arkada kalan atlara dikkat etmek zorundasınız. Atın ayağındaki beyaz noktaya kadar dikkat etmelisiniz. Eğer bir günde 9 koşu varsa 90 atın numarasını, ismini ve sporcuları bilmeniz lazım. Dikkatinizin dağılacağı 1 saniye büyük bir hataya sebep olabilir.”
At yarışı dünyasındaki en önemli görevin at ve jokeylerden sonra yarış spikerlerinin olduğunu belirten Gök, yarış spikeri olma hikâyesini şöyle anlatıyor: “Benden önce neden bir kadın yarış spikeri olmamış bunu gerçekten bilmiyorum. At yarışı anlatımı spikerliğin en zor dallarından biri. Maksimum 2.5 dakika sürüyor. Bu süre zarfında nefes almadan sürekli yüksek bir heyecanda anlatım yapmanız gerek. Bu beni çok heyecanlandırdı. Resmi olarak yapmasam da mutlaka öğrenmem gerektiğini düşündüm. En başta kimse ciddiye almadı. Ama yarış spikerleri şefimiz Erkan Barış benim çok istekli olduğumu fark edince ‘Gel deneyelim o zaman’ dedi. Bilgisayar başına oturduk. Geçmiş zamanlardaki bir yarışı açtık. Ben ilk cümleleri söylemeye başladım. ‘Beyaz bayrak kaldırıldı. Start verildi, koşu başladı...’ ardından büyük bir sessizlik. Çünkü o hızla ne anlatacağımı bilemedim. Erkan Barış bana teknikleri yavaş yavaş öğretti. Sonra yapabildiğimi görünce iş benim düşünmediğim noktalara geldi. 2.5 aylık bir eğitimin sonunda 2019 yılında Gazi Koşusu gününde Kadın Binici Koşusu’nda mikrofon başına geçtim. Dizlerim titriyordu. Hipodromda seyirci rekorunun kırıldığı bir gündü. Diğer spiker yarışı anlatmam için bana pas attığında bir anda seyircilerden çok büyük bir alkış koptu. İlk yarışımı büyük bir heyecan içerisinde anlattım. İnanılmaz güzel geri dönüşler oldu. Türkiye tarihinde ilk kez bir kadın at yarışı anlatmış oldu.”