Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Veli Küçük, Tuncay Güney'in kendi şahsına yönelik itham edici suçlamalarını reddettiğini belirterek, Güney'in isminin iddianamede yer almamasını eleştirdi.
“Cumhuriyet Savcılarından Zekeriya Öz'ün kendisinde yer alan belgeleri bulduğunda çakı bulmuş çocuk gibi sevindiğini” ifade eden Küçük, davada yargılanan 86 sanıktan sadece 14'ünü tanıdığını anlattı.
Tutuklu sanıklardan Sami Hoştan ile 1983-1984 yıllarında tanıştığını, Hoştan'ın yurt dışındayken bölücü terör örgütlerinin hedefi olduğunu öğrendiğini ifade eden Küçük, bu tarihten sonra da zaman zaman özel günler ve bayramlarda Hoştan ile görüştüklerini, şu anda ailece tanıştıklarını, Hoştan'ı tanıdığından da pişman olmadığını söyledi.
Ali Yasak ile 7-8 yıl önce bir lokantada, Mehmet Zekeriya Öztürk ile de bir konferansta tanıştıklarını kaydeden Veli Küçük, Öztürk'ün, şimdiki eşi olan Güler Kömürcü Öztürk ile bir kez kendisinin evine geldiğini kaydetti.
Güler Kömürcü ile de ABD'de bir gazetenin ABD temsilcisi olduğu dönemde tanıştığını anlatan Küçük, daha sonra bazı kişiler ile irtibatı konusunda uyarıda bulunduğu Kömürcü'nün kendi bildiğini yaptığını söyledi.
Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile de Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'i anma etkinliğinde tanıştıklarını, Kerinçsiz ile 6-7 kez görüştüklerini anlatan Küçük, Sedat Peker'in vefat eden babası Ahmet Peker'in kendisinin arkadaşı olduğunu dile getirdi.
Sedat Peker'in çocukluğunu bildiğini, son 5 yıldır da telefonla dahi görüşmediklerini belirten Veli Küçük, Doğu Perinçek ile de 2001 yılında İstanbul'daki Kıbrıs Mitingi'nde tanıştıklarını anlattı.
Perinçek'in, yaptığı bazı çalışmaları kendisine de gönderdiğini, bunlarla ilgili belgenin altında “arz ederim” yazısının olduğunu fark etmediğini belirten Küçük, bununla hiyerarşik bağ kurulmaya çalışıldığını belirtti.
Bu sırada sanıklardan Doğu Perinçek, “Savcının uydurması, böyle bir beyan yok” diye bağırdı.
Savunmasına devam eden sanık Veli Küçük, Muzaffer Tekin ile de 2006 yılında “Orduya Destek Mitingi”nde karşılaştığını, toplam konuşmalarının 5 dakikayı geçmediğini, birbirlerinde telefon numaralarının dahi olmadığını, Tekin'i kendisinin elini öperken gösteren fotoğrafın da bu mitingde çekildiğini söyledi.
Veli Küçük, Mehmet Fikri Karadağ ile ise 1993 yılında Tendürek ve Ağrı'daki operasyonlarda görev yaptığı dönemde, askeri birlik olarak destek amacıyla yanına geldiğinde tanıştığını bildirdi.
Küçük, bu kişilerle ilgili telefon görüşmeleri ve içeriğinin iddianamede yer aldığını ve bunlarda bir suç unsurunun bulunmadığını savundu.
Evindeki aramada 40'a yakın klasöre el konulduğunu, bu belgeler arasında istihbarat notlarının yer aldığını ifade eden Küçük, meslek hayatında derlediği bilgilerin bulunduğu ajandasına da el konulduğunu söyledi.
Genelkurmay Başkanlığının, bu belgelerin yayımlanmasının suç olduğunu bildirmesine rağmen bunların yayımlandığını dile getiren Küçük, bu belgelerin iddianame ve eklerinden çıkartılmasını istedi.
DANIŞTAY SALDIRISI OLAYI
Danıştay saldırısından sonra bir yetkilinin “sürprizlere hazır olun” şeklindeki beyanı üzerine Muzaffer Tekin ile çekilen fotoğrafının servis edildiğini söyleyen Küçük, bu fotoğrafın sürpriz için bekletildiğini savundu. Küçük, şöyle konuştu:
“Tekin'in intihar edeceğini düşünmedim. Birinin öldürtmek için uğraştığını düşündüm. Ölmüş olsaydı sürpriz ortaya çıkacaktı. Sonradan öğrendiğim kadarıyla Muzaffer Tekin onurlu ve gururlu olduğu için intihara teşebbüs etmişti. Sonra sürprizin ikinci kısmı sahneye konuldu. İsveç'teki toplantıda çekilen fotoğrafta Alparslan Arslan'ın da yer aldığı ileri sürüldü. Bu fotoğraf günlerce basında yayımlandı, bu gencin Azeri olduğu ortaya çıkıncaya kadar.
Yargısız infaz yaptılar. Olayların azmettiricisi olarak beni ve Muzaffer Tekin'i gösterdiler. İddianame bitme aşamasındaydı ve fotoğrafı koyamadılar, ancak beni koymak zorunda kaldılar. İddia makamı mecbur kalmış olabilir. Benim ne Alparslan Arslan ile ne de diğer sanıklarla ilişkim var. Kesinlikle reddediyorum.”
“VELİ KÜÇÜK'ÜN ADI KULLANILMIŞ”
Sanık Veli Küçük, kendi adı kullanılarak Beykoz Ömerli'de bir hazine arazisinin, kendi arazisiymiş gibi satışa sunulduğunu duyunca savcılığa başvurduğunu, Marmaris'te de bir arsanın satışı için aracı olduğu yönündeki beyan üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu anlattı.
“Bir Veli Paşa daha çıkarsa bir şeyler yapmış, hiç şaşırmayacağım. Veli Paşa olmak çok zor başkanım” diyen Küçük, tutukluyken de Sarıyer'de tatil köyü kurmak için bulunan bir arazinin kendisine ait olduğu şeklinde duyumlar aldığını anlattı. Küçük, “Bu gibi illegal oluşumlar örgütsel olarak değerlendirilmiş. Köydeki evimin dışında servetim yok. Banka kredisiyle ev aldım. İddia makamı lehime olanları iddianameye koymamış. İddia makamı, görevinden öte, öç alma gibi bir tutum sergilemiştir. 35 senelik hizmetimin karşılığı olan emekli maaşıma el koydurmuştur” diye konuştu.
Türk adaletine güveninin tam olduğunu ifade eden Küçük, hakkında “tanık” veya “gizli tanık” olarak ifade veren kişilerin ya tanık koruma programından yararlanmak istediklerini ya da PKK, DHKP-C, Hizbullah gibi örgüt elemanları olduklarını ileri sürdü.
Küçük, “avukat olan kızının telefonları dinlenerek, Kocaeli İl Jandarma Komutanı olduğu dönemde haberciliğini yapan Hüsamettin Yılmaz'a ulaşıldığını ve bu kişiye gizli tanık olma teklifinde bulunulduğunu” öne sürdü.
“Emekli Albay Erdal Sarızeybek'in de savcı tarafından aranarak, üst rütbeli askerler ve özellikle kendisi aleyhine ifade vermesinin istendiğini” ileri süren Küçük, Sarızeybek'in bunu kabul etmemesi üzerine ifadenin zapta bile geçmediğini savundu.
Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün, adliyeye çıkartıldıklarında sanıklardan Sami Hoştan'ın yanında, “Şu Veli'yi getirin” dediğini iddia eden Veli Küçük, “Yargı şehidinin failine Osman'ım diyen savcı, suçluluğu kanıtlanmamış bir şüpheli iken, Türk ordusunun generaline 'Şu Veli'yi getirin' diyerek egosunu tatmin etmiştir” diye konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTÜ DHKP-C ÖLÜM KARARI” ALMIŞ”
Küçük, iddianamede terör örgütü DHKP-C ile bağlantısı iddiasına ilişkin bölümü okuyarak, bu konuyla ilgili “gizli tanık” olarak ifade verdiğini söylediği ve ismini açık olarak dile getirdiği kişinin beyanlarını kabul etmediğini açıkladı.
Giresun'da görev yaparken terör örgütü PKK'nın bu bölgeye yerleşmek için terör örgütü DHKP-C'yi kullanmak istediğini belirten Küçük, terör örgütü DHKP-C'yi bu bölgeye sokmadığını, bu örgütün de kendisi için ikinci kez “ölüm kararı” aldığını dile getirdi.
Veli Küçük, ilişki içinde olduğu terör örgütü mensuplarının isimlerinin açıklanmasını isteyerek, cezaevinden firarlarında etkili olduğu ileri sürülen kişilerin de kimliklerinin açıklığa kavuşmasını istedi.
Sanık Küçük, ordudan emekli olan Hulusi Sayın, Temel Cingöz gibi isimlerin terör örgütü DHKP-C militanları tarafından öldürüldüğünü anlatarak, şöyle konuştu:
“İkinci Şemdinli yaratılma gayretine gidiliyor. İddiaları reddediyorum. İspata davet ediyorum. Aksi takdirde ilgililer hakkında yasal işlem yapılmasını istiyorum...
Bu iddianameyi, okuldan yeni mezun olmuş (F) tipi bir polis memurunun yazdığı kanaatindeyim. Cumhuriyetin savcısı bunu yapmaz. Keşke savcılar okumadan imzalamasalardı.”
“Hakkındaki iddiaların bir senaryo olduğunu, bu senaryoya ancak bebeklerin leylekler tarafından getirildiğine inananların inanacağını” ifade eden Veli Küçük, hiçbir sivil toplum örgütünün kuruluşunda yer almadığını, Kuvai Milliye ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği gibi derneklere üye olmadığını, bunların yerlerini bile bilmediğini dile getirdi.
Bu arada, tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol ile bir önceki celse tahliye olan tutuksuz sanık Gazi Güder'in de duruşmaya geldiği görüldü.