Veli Göçer'in tahliyesi reddedildi
Güncelleme Tarihi:
A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2006 13:43
Marmara Depremi'nde Yalova'da yaptığı ve sattığı bazı binaların yıkılması sonucu “birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verdiği” gerekçesiyle tutuklu bulunan Veli Göçer ile ortaklarının yargılanmasına, Konya'da devam edildi.
Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Veli Göçer, mimar İsmet Kösebalaban ve haklarında gıyabi tutuklama kararı bulunan sanıklar Zafer Coşkun ile Can Göçer'in avukatları katıldı. Müdahiller Mustafa ve Şerife Ergüden ile Salim Çakır da duruşmada hazır bulundu.
Kimlik tespitlerinin ardından, mahkeme başkanının, “Dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle ölüme neden olmakla suçlanıyorsunuz, ne diyeceksiniz” diye sorması üzerine Göçer, depremde Çınarcık'ta yıkılan ve ölümlere neden olan binaların yapımından kendisinin sorumlu olmadığını ileri sürdü.
“Ben sadece bu konutları pazarlayan kişiyim” diyen Veli Göçer, ”İnşaatı yapan şirket farklı, benim başında olduğum kendi şirketim farklı. Bu binaları yapan şirkete, içinde insanlar bir yıldır otururken ortak oldum. Bu binaları ben yapmadığım için yıkılmasından da sorumlu değilim. Bu konuda suçlanmış olmamı da anlayamıyorum. Mahkeme heyetinden beraatımı talep ediyorum” diye konuştu.
Mahkeme salonuna ağır adımlarla giren, sağlık sorunları nedeniyle konuşmakta güçlük çektiği belirtilen mimar İsmet Kösebalaban'ın avukatı ise müvekkilinin sağlık durumu nedeniyle tahliye edilerek, tutuksuz yargılanmasını talep etti.
Veli Göçer ile haklarında gıyabi tutukluluk kararı bulunan Zafer Coşkun ve Can Göçer'in avukatları ise daha önce yaptıkları savunmalarını tekrar ettiklerini belirterek, Veli Göçer'in tahliyesini, diğer 2 sanık hakkında verilen gıyabi tutukluluk kararının kaldırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin belirttiği eksik hususların giderilmesine, Veli Göçer ve İsmet Kösebalaban'ın tutukluluk hallerinin devamına, Zafer Coşkun ve Can Göçer hakkında verilen gıyabi tutuklama kararının da devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Yalova'nın Çınarcık İlçesi'nde 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nde yaptırdıkları binaların yıkılması ve 117 kişinin hayatını kaybetmesi nedeniyle sanıklara verilen 25'er yıl hapis cezasına ilişkin kararı bozmuş, bazı usul eksiklikleri ile 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu'nu (TCK), bozma kararına gerekçe göstermişti.
Kimlik tespitlerinin ardından, mahkeme başkanının, “Dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle ölüme neden olmakla suçlanıyorsunuz, ne diyeceksiniz” diye sorması üzerine Göçer, depremde Çınarcık'ta yıkılan ve ölümlere neden olan binaların yapımından kendisinin sorumlu olmadığını ileri sürdü.
“Ben sadece bu konutları pazarlayan kişiyim” diyen Veli Göçer, ”İnşaatı yapan şirket farklı, benim başında olduğum kendi şirketim farklı. Bu binaları yapan şirkete, içinde insanlar bir yıldır otururken ortak oldum. Bu binaları ben yapmadığım için yıkılmasından da sorumlu değilim. Bu konuda suçlanmış olmamı da anlayamıyorum. Mahkeme heyetinden beraatımı talep ediyorum” diye konuştu.
Mahkeme salonuna ağır adımlarla giren, sağlık sorunları nedeniyle konuşmakta güçlük çektiği belirtilen mimar İsmet Kösebalaban'ın avukatı ise müvekkilinin sağlık durumu nedeniyle tahliye edilerek, tutuksuz yargılanmasını talep etti.
Veli Göçer ile haklarında gıyabi tutukluluk kararı bulunan Zafer Coşkun ve Can Göçer'in avukatları ise daha önce yaptıkları savunmalarını tekrar ettiklerini belirterek, Veli Göçer'in tahliyesini, diğer 2 sanık hakkında verilen gıyabi tutukluluk kararının kaldırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin belirttiği eksik hususların giderilmesine, Veli Göçer ve İsmet Kösebalaban'ın tutukluluk hallerinin devamına, Zafer Coşkun ve Can Göçer hakkında verilen gıyabi tutuklama kararının da devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Yalova'nın Çınarcık İlçesi'nde 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nde yaptırdıkları binaların yıkılması ve 117 kişinin hayatını kaybetmesi nedeniyle sanıklara verilen 25'er yıl hapis cezasına ilişkin kararı bozmuş, bazı usul eksiklikleri ile 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu'nu (TCK), bozma kararına gerekçe göstermişti.