Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu(DDK), Toplu Konut İdaresi(TOKİ) üzerindeki denetimi sonuçlandırdı. Yayınlanan soruşturma raporunda, bazı AKP'li vekillerin, 2003 yılında Toplu Konut İdaresi'ndeki emlak satışıyla ilgili usulsüzlük girişiminde bulundukları tespit edildi.
VEKİLLERİNİN USULSÜZLÜĞÜ
Rapora göre 26 Eylül 2003 günlü 1059 sayılı Başkanlık onayıyla Bilkent 3’üncü Etap, C3 ve C4 blok konutlarının açık satış yöntemiyle satışa çıkarılmasına karar verildi. Açık satış, ilk gelenin konutu alması biçiminde uygulanıyor.
Satışı ilan edilen lüks konutlarla ilgili olarak millletvekillerinin giriştiği usulsüzlük rapora şöyle yansıdı: "Satışı ilan edilen kontlarla ilgili olarak ’bir grup milletvekili adına’ bir milletvekili, 8 Ekim 2003 tarihli bir dilekçeyle İdareye başvurarak, C1, C2, C3 ve C4 tipi konutlardan 19’unun ’blok satış’ yöntemiyle kendilerine satılmasını istemişlerdir. Önerilen fiyat idarece belirlenen satış bedelinin çok altında olmasına karşın İdare Başkanının 8 Ekim 2003 günlü onayıyla 21 konut satıştan çekilmiştir. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporunda konunun eleştirilmesi üzerine, satıştan çekilen konutlar 19 Şubat 2004 tarihinde ’açık artırma’ ile satışa sunulmuştur.
İlan edilen ve devam eden bir ihalede bir kısım konutun satıştan çekilmesinin dayanağı yoktur. Konut satışlarında rekabeti esas tutan, hiçbir gruba ayrıcalık tanımayan yöntemler kullanılması gerekmektedir."
Söz konusu olay, raporun "Usulsüz Olarak Satıştan Çekilen Konutlar" başlıklı bölümünde yer aldı.
TORPİL PUSULASI SAPTANDI
Personel alımlarıyla ilgili olarak da, "Kurumun personel alım yöntemi, nesnel esaslara değil, kişisel tercihlere dayanan bir görünüm vermektedir. Nitekim dosyalarda bazı personelin işe alınması veya çeşitli yerlerde görevlendirilmesi konusunda istemler olduğu görülmüştür. Kamu yönetiminde nesnelliğin sağlanması ve kuralların egemen kılınması için İdare, personel alımında mutlaka yazılı sınav sistemine geçmelidir" denildi.
BAŞBAKANLIK TEMSİL VE AĞIRLAMA GİDERLERİNE EL KOYSUN
DDK, TOKİ’deki temsil ve ağırlama harcamalarına Başbakanlığın el koymasını istedi. Cumhurbaşkanlığı TOKİ’de 2002 yılında 88 milyar lira, 2003 yılında 170 milyar lira, 2004 yılında Ağustos ayına kadar 34 milyar lira temsil ve ağırlama gideri saptadı. Cumhurbaşkanlığının buna yorumu, "Harcamaların bütçe yasaları ve Başbakanlık genelgelerinde yer alan esas ve sınırlamalara uygun olmadığı sonucuna varıldığından konunun Başbakanlık tarafındna incelenerek sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir" şeklinde oldu.
İHALE USULSÜZLÜKLERİ
Cumhurbaşkanlığı raporunda ihale usulsüzlükleri hakkında ise şöyle denildi: -TOKİ 2002-2004 döneminde değişik kişi ve kurumlardan 58 trilyon değerinde arsa sağlamıştır. Konut uygulamasına elverişliliği ve yapılacak konutların satılma olasılıkları yeterince değerlendirilmeden yapılan bu türden bir yer seçim süreci, gereksiz ve denetimi zor bir arsa stokuna yol açabilecektir. -İdare ile aracı bankalar arasında alacak tutarının belirlenmesinde sıkıntılar yaşanmaktadır. İdare bankalardan ayrıntılı bilgi alıp bunu bilgisayar ortamına aktarıp denetleyememektedir. -TOKİ kredilerinden yararlanma koşulları arasında yer alan krediden yararlanacak kişinin tapuya kayıtlı taşınmazı bulunmaması ve daha önce kredi kullanmamış olması konularında sadece kişilerin bildirimleri alınmakta ve bu bildirim ancak ihbar durumunda denetlenmektedir. -Uzun vadeyle satılan konut ve işyerlerine ilişkin olarak zaman zaman indirim kampanyaları düzenlemekte, kampanyalar sonucunda kişiler konutlara peşin satış fiyatının da altında bir fiyatla sahip olabilmektedirler. Bu durum konutları peşin satın alanlar yönünde bir haksızlık yaratmaktadır. - Cumhurbaşkanlığı DDK İstanbul Ataköy konutları inşaatında ortaya çıkan 270 bin euro gecikme bedelinin yükleniciden alınmasını istedi.
"-Bazı yüklenicilerin belgelerinde çeşitli eksiklik ve aykırılıklar bulunmasına karşın tekliflerinin değerlendirmeye alındığı, buna karşın belgeleri tamam olan bazılarının ise eksiklik gerekçesiyle değerlendirme dışı tutulduğu,
-ihale konusu işlerin duyurusuyla ilgili konularda yanlışlıklar yapıldığı,
-Hasılat paylaşımlı ihalelerde farklı sözleşmeler yapılarak yükleniciler arasında farklık yaratıldığı,
-Her ihale için ayrı işlem dosyası düzenlenmesi gerekirken kimi ihalelerde tek işlem dosyası düzenlendiği,
-İhale bedelleri eşik değerin üzerinde olduğu halde eşik değerin altındaymış gibi işlem yapıldığı,
-Sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan gecikme cezalarının tahsil edilmediği,
-İhale komisyon ukararında yer alan konut alanları ile belediyeye sunulan plandaki alanlar arasında fark bulunduğu,
-Yapı ruhsatı alınmadan işe başlandığı,
-İnşaatların sigorta sürelerinin kesin kabul terihine kadar olan dönemi kapsamadığı, belirlenmiştir."
DDK raporunda eleştirilen diğer bazı uygulamalar da şöyle: -Eylül 2004 itibarıyla yüklenicilerden 34 taşıt sağlandığı ve şartname ve sözleşmede yer alan amaçlarla kullanılmadıkları anlaşılmıştır. Uygulamaya son verilmesi gerekmektedir.
Raporda konut projelerindeki yanlışlıklar eleştirilirken "Örneğin Şanlıurfa’da yapılan konutlarda balkon olmaması talebi azaltmıştır" denildi. 100 bin konut hedefiyle Türkiye’nin hemen her yanında konut yapılmaya girişildiğini kaydeden Cumhurbaşkanlığı DDK, "Bu girişimlere başlarken yerleşim yerinin ekonomik durumu, konut gereksinimi, olası istem miktarları araştırılmamıştır" denildi.
Şanlıurfa’da yaptırılan 648 konuttan 14’ünün satılamadığı belirtildi, Erzurum’da yaptırılan 240 konuta hiç alıcı çıkmadı.
KONUT EDİNDİRME (KEY) HESAPLARINI ÖDEYİN
DDK raporunda, "KEY hesaplarıyla ilgili sorunun daha fazla sürüncemede bırakılmadan bir şekilde çözümlenmesi gerekmektedir" dedi.
ERKEN GİDEN "AÇIKGÖZLER" KONUT ALIYOR
Cumhurbaşkanlığı’nın usulsüzlükleri ortaya koyan raporunda "açık satış" sistemi eleştirildi. Raporda şöyle denildi: "2004 yılında yürürlüğe giren İhale Yönetmeliği’nde, ihale yöntemleri arasında ’açık satış’ denilen, ’önce gidenin satın alması’ anlamına gelen bir uygulama yer almaktadır. Bu yöntemin konut alıcıları arasında haksızlıklara yol açacağı düşünülmektedir. Genelllikle sosyal konutların satışlarından ’kura’ yöntemi, rant amaçlı konutların satışında esas itibarıyla, ’önce gelen alır’ anlamına gelen ’açık satış’ yöntemi uygulanmaktadır. Rant amaçlı konut satışlarında açık artırma yöntemi, amaca daha uygunken, açık satış yönteminin uygulanması, alıcılar arasında zaman zaman çekişme ve yakınmalara yol açabilmiştir. Bu yöntemin kötüye kullanımlara elverişli olduğu değerlendirilmektedir."