Güncelleme Tarihi:
İşte paylaşılamayan miras
Eminönü'nde bir depolu mağaza Merter'de bir daire
Beykoz'da bir daire
Bakırköy'de bir daire
Büyükçekmece'de bir daire
Tekirdağ'da iki katlı yazlık dairenin dörtte üçü.
Arnavut usulü boza Ermeni bozasına karşı
Karadağ sınırındaki Prizren Kasabası'nda yaşayan Arnavut genci Sadık, 93 Harbi diye bilinen Osmanlı-Rus savaşının ardından, 1876 yılında Rumeli'den yaşanan yoğun göç sırasında İstanbul'a geldi.
O yıllarda 200'e yakın Ermeni, İstanbul'da, ayran kıvamında boza yapıp satıyordu. Sadık Efendi, evinde Arnavutluk usulü, yoğun kıvamlı boza yapıp evinde eşe dosta tattırdı.
Çok beğenilen bozayı, mahalle aralarında güğümle satarak işe başlayan Sadık Efendi, bir süre sonra Vefa'da küçük bir bozacı dükkanı açtı.
Prizren'deki kardeşi İbrahim Efendi'yi de, İstanbul'a getirip, kasaya oturttu. O zamanlar bakterilerin üremesine müsait fıçılarda yapılan ve zamanla ekşiyip kötü kokan bozayı, mermer küplerde saklamaya başladı.
Ünü kısa sürede İstanbul'a yayıldı.
YANGIN İŞLERİ BOZDU
1918 yılında Fatih'i harabeye çeviren yangın, işleri bozdu.
İki kardeş, dükkanı kapatıp, işten çekilmeyi düşünürken, Hacı Sadık Efendi'nin Suriye Cephesi'ndeki savaştan dönen oğlu İsmail Bey, boza imalatının fabrika üretimine dönüşmesine önayak oldu.
Vefa soyadını alan İsmail Bey, 1933 yılında babası Hacı Sadık Efendi'nin ölümünden sonra işin başına geçti. Amcası Hacı İbrahim Bey, 1940 yılında payına düşen hisseyi alıp ortaklıktan ayrılınca, yoluna tek başına devam etti. 1944 yılında Hacı İbrahim Vefa, vefat etti. Aynı yıl, İsmail Vefa, ilk kez Vefa Bozacısı markasını kullanmaya başladı. 1948 yılında Ticaret Sicili'ne kayıt yaptırdı. 22 Ocak 1958'de de, Vefa Bozacısı İsmail Vefa ve Mahdumları Kollektif Şirketi'ni kurdu.
MARKA DAVASI
1940 yılında ortaklıktan ayrılan Hacı İbrahim Vefa'nın oğlu Yusuf Ziya Vefa, 1950 yılında askerden dönüp, Aksaray'daki Pertevniyal Lisesi karşısında Vefa Bozacısı adında bir dükkan açınca, iki ailenin ilişkileri koptu.
İsmail Vefa, 1955 yılında, amcasının oğlu Yusuf Ziya Vefa'ya karşı, dükkanına Vefa Bozacısı tabelasını astığı için dava açtı. Dava başladıktan altı yıl sonra, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi, Yusuf Ziya Vefa'yı, 'Vefa Bozacısı' ibaresini kullanmaktan men etti.
İsmail Vefa da 1963 yılında vefat etti.
1983 yılında Vefa Bozacısı/Boza Sirke Şıra ve Gıda Maddeleri Sanayi Ticaret A.Ş adını alan şirketin başına, İsmail Vefa'nın torunu Sadık Vefa geçti.
Yusuf Ziya Vefa da, altı yıl önce, 1994 yılında vefat etti.
Ne var ki, Prizren Kasabası'ndan gelen iki kardeşin kurduğu Vefa Bozacısı kavgası bitmedi.
Şirketin, Yusuf Ziya Vefa'nın varislerine ve Türk Patent Enstitüsü'ne açtığı marka tescil davası hala sürüyor.
Ana oğul birbirlerini öldürmeye uğraşıyorlar
Vefa Bozacısı ibaresini kullanma hakkı, 1961 yılında, mahkeme kararıyla elinden alınan Yusuf Ziya Vefa'nın 1994 yılında vefat etmesinden sonra bu kez aile içinde büyük bir miras kavgası başladı.
Yusuf Ziya Vefa, Pertevniyal Lisesi'nin karşısındaki bozacı dükkanının yanısıra, Kapalıçarşı'daki dükkanları, Sultanhamam'daki konfeksiyon işleri ve emlak alım satımından elde ettiği 4 trilyon liralık servetini, ilk eşinden olan çocuklarından kaçırmak için, ikinci eşi Adalet Vefa ile ondan olan oğlu Cem Vefa'nın üzerine geçirmişti.
Yusuf Ziya Vefa'nın ölümünün ardından ilk eşinden olan çocuklarının mirastan hak talep ederek dava açmasıyla başlayan kavga, tarafların anlaşarak mirası paylaşmasıyla son buldu.
Ancak bu defa da Adalet Vefa ve oğlu Cem Vefa arasında bir miras kavgası patlak verdi. Cem Vefa, annesinden aldığı vekaletnameyle İstanbul 7'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği karar gereği, babasının ilk eşinden doğan çocuklarına hakları olan gayrimenkullerin devrini yaptı.
Ancak, vekaletin amacını aşarak, altı gayrimenkulü gizlice iş ortağı Cansel Ünbay'a devretti. Gerçeği öğrenen anne Adalet Vefa hukuki yola başvurarak, tapu iptali ve gayrimenkullerin yeniden üzerine tescili için İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde oğluna karşı dava açtı.
Adalet Vefa, sözkonusu gayrimenkuller üzerine mahkeme kararıyla tedbir de koydurdu.
MEKTUBU DELİL GÖSTERDİ
Oğlu Cem Vefa'nın, 1995'te, askerdeyken, Diyarbakır'dan eşine yazdığı mektubu, temizlik sırasında evde bulduğunu söyleyen Adalet Vefa, mahkemeye delil olarak sürdü. Mektupta şunlar yazıyordu:
'Cansel'le büyük planlarımız var. Annemin elinden malları alıp, onu süründüreceğim. Anneme öyle oyunlar oynayacağım ki, 500 bin lira için inim inim inleyecek.' Adalet Vefa, oğlu Cem Vefa'ya kendine ait çek defterini gizlice alarak imzasını taklit ettiği iddiasıyla da, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bir dava açtı. Annesine ait çek defterinden yedi yaprak aldığı iddia edilen Cem Vefa, arkadaşı Cansel Ünbay ile birlikte, 24 milyar 500 milyon liralık sahte çek düzenlemekle suçlanıyordu.
Adalet Vefa, 27 Ocak'ta, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, 1997 yılından beri görmediği oğlunun kendisini ölümle tehdit ettiğini iddia etti.
Ve 6 ay sonra da silahlar konuştu.
TETİKÇİYİ ÖLDÜRTTÜ
Taksim, Sıraselviler Caddesi üzerindeki Dilson Oteli'ne, salı günü, 21.30 sıralarında, 34 RJ 100 plakalı, siyah renkli, son model BMW ile gelen kimliği belirsiz iki kişi, odasında dinlenen Halit Çakır'ı aşağı çağırdılar.
Lobide bir süre tartıştıkları, 21 yaşındaki, Trabzon Of doğumlu Halit Çakır'ı zorla dışarı çıkaran şahıslar, otelin önünde kurşun yağmuruna tuttular.
Saldırganlar, siyah BMW ile olay yerinden hızla kaçtılar. Vücuduna, iki ayrı tabancadan çıkan 9 kurşun isabet eden Halit Çakır, çevreden yetişenler tarafından Alman Hastanesi'ne kaldırılırken yolda öldü. Polis, saldırıda kullanılan BMW'nin, Cem Vefa adına kayıtlı olduğunu tespit etti. Cem Vefa ve annesi Adalet Vefa'nın evlerine yapılan baskında ikisi de bulunamadı. Soruşturmayı derinleştiren polis, Taksim'de öldürülen Halit Çakır'ın, kardeşi Mehmet Çakır'la birlikte, Cem Vefa'yı öldürmek üzere annesi, Adalet Vefa tarafından kiralanan tetikçi olduğunu belirledi. Kendisine karşı planlanan suikastı önceden haber alan Cem Vefa'nın, erken davranarak, Dilson Oteli'ne gönderdiği iki adamına, Halit Çakır'ı öldürttüğü öne sürüldü.