Toygun ATİLLA- Cüneyt SÖZ/İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 2006 00:00
Beylikdüzü’ndeki evinde çıkan yangından önce öldürülmüş olduğu belirlenen 8 yaşındaki Vedat Karabudak cinayeti, 9 ay sonra 2 tanık konuşunca aydınlandı.
AV-KON Sitesi’nin 13’üncü katında geçen yıl temmuzda çıkan yangında 2’nci sınıf öğrencisi Vedat Karabudak ölü olarak bulundu. Adli Tıp’taki otopside Vedat’ın yangından önce öldürülmüş olduğu belirlendi. Şüphelilerin başında aynı sitedeki küçük kızlara cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla işten atılan, havuzdan sorumlu güvenlik görevlisi Deniz Yağmur vardı. Ancak bir ipucuna ulaşılamadı.
Jandarma araştırmayı sürdürürken bu olaydan 20 gün sonra Bahçelievler’de fotoğrafçı Hilmi Ekici boğularak öldürüldü ve dükkánı ateşe verildi. Olayla ilgili Deniz Yağmur gözaltına alındı. Sorgusunda küçük Vedat’ın ölümüyle ilgisinin olmadığını söyleyen Yağmur, fotoğrafçı Ekici’yi öldürmekten tutuklandı. Geçmişi araştırılınca Yağmur’un cezaevine girdiği, sonra Şartlı Salıverme Yasası’yla cezaevinden çıktığı anlaşıldı.
CEZAEVİNDEN TEHDİT
Cezaevinden sitedeki iki güvenlikçiyi arayan Yağmur, "Sizin yüzünüzden buradayım. Siz yangını söndürmeseydiniz çocuk yanıp gidecekti, benim başım yanmayacaktı. Sizi dışardaki arkadaşlarıma öldürteceğim" diye tehdit etmeye başladı. Tehditler üzerine iki güvenlikçi telefonlarını bile değiştirmek zorunda kaldı. Aradan aylar geçti. İki güvenlikçi o günlerin korkusu geçince yangın günü yaşadıklarını anlatmaya karar verdiler. Ercan Akdağ ile Volkan Ulufer adlı güvenlikçilerin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı ekiplere verdiği ifade üzerine Deniz Yağmur’un kaldığı barakada arama yapıldı ve ölen küçük Vedat’ın babası Muzaffer Karabudak’a ait pasaport, kimlik ve kredi kartları bulundu. Cinayetin aydınlanması yolunda önemli bir adım atılmıştı. İki tanığın ifadeleri üzerine de Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığı, Deniz Yağmur hakkında cinayet zanlısı olarak dava açtı. İki güvenlikçi Hürriyet’e konuştu. Site güvenliğini sağlayan şirkette olaydan 1 yıl önce çalışmaya başladığını söyleyen Ercan Akdağ, "Patronumuz eski emniyet müdürüydü. Yangın olayından 1 ay önce patron arkadaşım Volkan’la bana Deniz Yağmur’u getirdi, ’Bu çocuk gariban, burada çalışsın. Bir kişiyi öldürmüş, 4 sene yatmış ve çıkmış’ dedi. Deniz havuz güvenliğinden sorumlu olarak işe başladı" diye konuştu.
BULDUĞUMUZDA TELAŞLI HALDEYDİ
Deniz Yağmur’un zaman içinde küçük Vedat’la samimiyet kurduğunu belirten Ercan Akdağ şöyle devam etti: "Yangının çıktığı gün güvenlikçi arkadaşım Volkan’la havuzun her iki tarafındaki güvenlik kabinlerindeydik. Site yöneticisi telsizden ’Havuzcu Deniz ortalıkta yok’ diye anons etti. 1 saat aradık, ancak bulamadık. Garaj kapısına doğru gittiğimde Deniz’i, 5’inci Blok’un altında telaşlı halde gördüm. Eli yaralıydı. Sorunca, ’Havuzdan lavaboya giderken dışarıdan biri laf atıp küfür etti. Kavga ettik, elimin üstüne düştüm’ dedi. Elinin üstü sıyrılmıştı. Ama eline bulaşan toprak, dışarıdaki değil, garajdaki toprağın rengine benziyordu. Biz konuşurken 5’inci Blok’ta yangın var diye anons geldi."
YANIMIZDAYDI
Öteki güvenlikçi Volkan Ulufer de olay gününü şöyle anlattı: "Yangın anonsu gelince hemen daireye çıktık. Tekme atarak Vedat’ların oturduğu dairenin kapısını kırdım. Basınçla gelen duman bizi geri püskürttü. Ercan’la birlikte yangın söndürme hortumunu aldık. Deniz de yanımızdaydı. Cehennem gibiydi. Nefesimiz kesildi ve geri çekildik. Islak battaniyelere sarınarak çocuğa ulaşmak için Ercan’la tekrar içeri daldık. Alevler bir türlü azalmıyordu. Onun odasına giremiyorduk. Bu sırada itfaiye geldi. Çocuğun annesi bayılmıştı. Deniz onu kucağına alıp ambulansa götürdü." Bu ifadeler üzerine açılan davada Deniz Yağmur cinayet zanlısı olarak yargılanacak.
Baba yönetimi suçluyor
Cinayete kurban gittiğine başından beri inandığı oğlunun fotoğraflarıyla avunan baba Muzaffer Karabudak, "Tanıklara cesaretlerinden ötürü teşekkür ediyorum. Okul tatil olunca Vedat’ı memlekete gönderecektik. ’Baba beni gönderme. Burada kalayım. Havuzda eğlenirim’ demişti. O günlerde yönetim, bin YTL’lik mala 25 bin YTL’lik fiyat çıkartıp usulsüzlük yapmıştı. Yönetimdeki Hakan beni tehdit etti. Site sakinleri imza toplayıp yönetim hakkında savcılığa şikáyette bulunduk. 2 gün sonra da oğlum öldürüldü. Ben daha o an, ’Çocuğumu Av-Kon yönetimindekiler öldürdü’ dedim" iddiasında bulundu. "Ev tamamen yakılıp cinayet izleri yok edilmek istenmişti" diyen Karabudak, "Olaydan bir süre sonra eşimden ayrıldım. İşlerim bozuldu" diye konuştu.