Güncelleme Tarihi:
İSLAM kaynakları Iyaz b. Amr el-Eşari’in, Ortadoğu’nun önemli kentlerinden Enbar’da katıldığı bir bayram namazı sonrasında, Hz. Muhammed dönemindeki bayram sabahlarını hatırlatan sözüne yer verir: “Neden Resulullah’ın huzurunda çocukların çalgılar eşliğinde oynadığı gibi sizin de oyunlar oynadığınızı göremiyorum?” El Eşari’den aktarılan, “Bayramın çocukların coşkusuna teslim edilmesi gerektiğine” dair bir hatırattır; dikkate alınmalı gereği yapılmadır, bayram çocuklarındır.
BAYRAM NAMAZI DÖNÜŞÜ
Öyleyse “Yaşasın çocuklarımızın ve torunlarımızın her zaman olduğu gibi bayramda da ortalığı birbirine katma hakkı” diyerek güne başlayın. Babalar, dedeler, amcalar çocuklarınızla/ torunlarınızla/ yeğenlerinizle birlikte gideceğiniz ya da bir beş yıl sonra birlikte gideceğiniz bayram namazlarını düşleyin. Anneler, büyükanneler, halalar, teyzeler, “O” çocuğun kız kardeşi, dönüşlerinizi bekliyor olacak, pencere önünde, inanın. Çöldeki en parlak kum tanesini ve o tanenin maviliğini düşünün. Bayram sabahı sofrası kurulmuştur, sofralar mütevazi olsun. Bayram harçlığı olmadan bayram olmaz, neye gücünüz yetiyorsa artık. Çocuklarını, torunlarını harçlıksız gönderecekler utanılacak bir şey yok, ayıp başkalarınındır, evlatlarınız evlatlarımızdır. Ve evlatlarını toprağa vermiş olanlar, sevdiklerini toprağa vermiş olanlar; bu gece rüyanızda onları göreceksiniz, dileğimdir, umarım gerçekleşir.
SELAMLARIMIZI İLETELİM
Bu yıl daha çok başkaları yazdı, edebiyatçılar, akademisyenler. Umarım keyf içinde okuduğunuz bir Ramazan Sayfası olmuştur. İlk gün Metin Altıok ile başladık, dün Arif Damar ve Sait Faik Abasıyanık’a bir selam ile bitirdik ve elbet Hz. Muhammed ve Kuran-ı Kerim anlatılan, aktarılan oldu, olmazsa olmazlardı zaten. Tarihe ve edebiyata bir kez daha çok güvendiğimiz, sığındığımız bu sayfalara her gün yazılarıyla güç veren Ankara İlahiyat Fakültesi’nin ve Türkiye İlahiyat birikiminin önemli ismi Prof. Dr. Hasan Onat’a teşekkürlerimizle. Ufuk açıcı yazılarıyla bizimle olmakla kalmadı, akademisyen arkadaşlarını da sizinle buluşturdu. Ramazan Sayfamızı, Türkiye Edebiyatının seçkin yüzlerce yazarı arasında kendilerine yer bulmuş olan öykücü ve romancılara açma isteğimize çabasıyla karşılık veren, on kadar yazarımızın yazılarını bizlere ulaştıran Doğan Kitap’ın sevgili yöneticisi Ebru Değirmenci’ye de selamlar. Mesleki bir zorunluluğun ötesinde keyifle sayfayı sahiplenen, aramızda farklı bir iletişim dili kurmayı başardığımız editörlerimiz Cenk Öz, Tuğçe Oktay ile İpek Şarlıoğlu’na, dostluklarından duyduğum mutluluğu iletmek isterim. Ve veda, bir kez daha, yüksek bir sesle “İyi Bayramlar”.
Güneşli bayram
METEOROLOJİ Genel Müdürü İsmail Güneş, bayram boyunca hava sıcaklıklarının ülke genelinde mevsim normallerinde seyredeceğini belirterek sıcaklığın İç Anadolu bölgesinde 30-32 derece, Karadeniz ve Doğu Anadolu’da 26-28 derece, Güneydoğu Anadolu’da 36-38 derece, Ege Bölgesi’nde de 34-36 derece civarında olacağını, Akdeniz Bölgesi’nde ise mevsim normalleri üzerinde 40-41 dereceye kadar çıkacağını söyledi. Güneş, bayram tatili boyunca genel olarak Türkiye’nin kuzeydoğu kesimlerinde parçalı çok bulutlu, diğer kesimlerinde ise açık ve az bulutlu bir havanın görüleceğini kaydetti. mAA
Çünküsü uzun!
Murat ÖZYAŞAR*
DİYARBAKIR sokaklarında güzel adamların enselerinden tekbir sesleriyle vurulduğu, hal böyle olunca da akşamın şehrin omuzlarına erkenden çöktüğü, evlere perde perde karanlıkların doğduğu zamanlardı. Zehir zıkkım zamanlardı. Evet, şimdi uzak olsun o takvim. Yazık ki çocukluğumun ramazanı denince böyle bir tablo geliyor gözümün önüne.
*
Bir de iftar saatinde babamın mahallenin imamı için kurduğu şaşmaz cümle: “Bu imam geç okuyor, hele radyoyu açın.” Açılırdı radyo, bizim imam daha erken okumasın mı! Herkeste kıkır kıkır bir sessizlik. Sonrası çatal kaşık, sonrası çanak çömlek sesi... Çocuksanız bir an önce büyümek, gençseniz bir an önce yetişkin biri olmak ve bunu etrafa göstermek istersiniz. Ramazan da bunun için bulunmaz bir fırsattır. Fırsat bu fırsat deyip ben de kendimi herkese, ama galiba en çok Allah’a “Ben de varım ve buradayım!” diyebilmek için, anneme ısrarla “N’olur beni de sahura kaldır,” dediğim vakitlerden bir vakit.
*
Sevinsin mi üzülsün mü, bilemeyen annem. Çünkü dinin hoyratça kullanıldığı, “Tekbir getirenlerden uzak dur!” nasihatlerinin günde beş vakit kulaklarımda çınladığı zamanlardı. Çünkü rahman ve rahîmin, tekbir ve satırın ölümle aynı cümlede geçtiği yıllar. Allah’ım korkunçtu. Korkunçtu Allah’ım. Tedirgindi annem, çünkü, bunun çünküsü uzundu!
* 1979’da Diyarbakır’da doğdu. Ergani Anadolu Öğretmen Lisesi’ni yatılı okudu. Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Öyküleri Varlık, Adam Öykü, Notos Öykü, Kitap-lık, İmge Öyküler, Kül Öykü, Mahsus Mahal ve Yaratım dergilerinde yayımlandı. Bir ve Ayna Çarpması adlı iki kitabı Doğan Kitap tarafından yayınlandı.
Prof. Dr. Hasan Onat
Özgürlük, adalet ve bayram
SAYILI gün tez geçer derler, gerçekten de öyleymiş; bir ramazan ayını da gerilerde bırakıyoruz. Yüce Yaratıcı’dan sevgi, sağlık, özgürlük, adalet ve barış dolu nice ramazanlar diliyoruz. Diyoruz ki, keşke hiç olmazsa bu ayda hiç kan akmasaydı. Keşke bu bir ay, barışın, insani güzelliklerin hatırlanmasına, İslam’ın ölümü değil, hayatı; savaşı değil, barışı esas aldığına dair bilinç pırıltılarının büyümesine imkan sağlasaydı. Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da ve daha başka yerlerde, Müslümanlar, Müslüman kanı akıtmaya devam ettiler. Cahiliye döneminde bile Araplar, Haram Aylar olarak kabul edilen zaman diliminde en azından dört ay savaş yapmazlar, barışın, hayatın ne kadar güzel olduğunu hatırlamaya çalışırlardı. Bu uygulamayı onaylayan Kuran, onun keyfi olarak bozulmasını eleştirmiştir...
TEMEL SORUN ÖZGÜRLÜK
Yazımızın başlığı, bir ay boyu yazdıklarımızı, birlikte düşünmeye çalıştıklarımızı özetler gibi... Müslümanların en temel sorunu özgürlük sorunudur. Müslüman insan aklı etkin kullanmadığı, Kuran’ı anlamak için yeterince çaba sarf etmediği için, özeleştiri yapmaktan kaçınmakta, Kuran’ı terk ettiğini bile fark etmemektedir. Kendisini birey olarak Kuran’ın muhatabı görmemek, Allah’ın ne dediğini merak etmemek, onu anlayarak değer üretmeye çalışmamak Kur’an’ı terk etmek değil de nedir? Sanki Hz. Peygamber’in “Ey Rabbim! Kavmim bu Kuran’ın terk edilmiş bıraktı.” (Furkan, 30) diye şikayet ettiği durum ile karşı karşıyayız...
ADALETLİ YAŞAM BİÇİMİ
Kuran’ın katkısıyla, temel İslami ibadetler, insanın kendi varlığının farkında olmasına yardımcı olur. İnsan Allah’ın özenle yarattığı özgün ve özgür bir varlıktır. Bu özgürlüğün fark edilmesi, bilinçli çabalarla büyütülmesi, geliştirilmesi gerekir. İnsan olmanın, var olmaktan daha fazla bir şey olduğunu anlayabilmek, ancak özgürlük bilinci ile mümkün olabilir. Özgür insan, Allah’ın rahmet sıfatına kök salan adaleti yaşam biçimine dönüştürdüğünde, insan olmanın en yüce değer olduğunu derinden kavramaya başlar. Bu sebepten adaletin, özgürlüğün olmadığı yerde İslam’dan söz etmek anlamsız olur. Ramazan ayı, özgürlük ve adalet doğrultusunda okunduğunda, insana temel insani değerleri fark etme ve hayata taşıma imkânı sağlayan bir zaman dilimi olarak işlev görmeye başlar. Bırakın bir ayı, bir gün bile oruç tutan bir insan, var olduğunu, istediği zaman pek çok şeyi başarabileceğini derinden kavramış olur. Eğer isterse, hayatı zehir eden, özgürlük alanını daraltan birtakım kötü alışkanlıklardan kurtulma iradesini harekete geçirebilir.
KENDİNİZE KARŞI DÜRÜST OLUN
Ramazan insana, öncelikle kendisine karşı dürüst olması gerektiğini hatırlatır. İnsanoğlu, kendi kendisini kandırabilen bir varlıktır. Kuran, Allah’ı unutan bir kimsenin kendini de unutacağını söyler. (Haşr, 19) İslam’ın evrensel boyutlu güzellikleri, ramazan ayında daha bir açığa çıkar. Hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ilk göze çarpanlardır. İnsanlara yardım ederken bile, insan onuruna özen göstermeye çalışmak ne güzel bir hassasiyettir. İnsana insan olduğu için değer vermek, 72 millete bir gözle bakmak, yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek gerçekten insanlığın özlem duyduğu yüksek değerlerdir. İslam, toplumda insanca yaşayabilmenin temel ortak paydasını insana kazandırır.
İSLAM KOLAYLIK DİNİDİR
İslam kolaylık dinidir. Hz. Muhammed tercih durumunda kaldığı zaman, hep kolay olanı seçerdi. İslam’ın özünü inançta Tevhit, düşünce ve davranışta “dürüstlük, dosdoğru olmak” oluşturur. İslam’ın en kısa tanımı gibi olan Fussılet suresinin 30’uncu ayeti ne güzel bir müjdedir: “Rabbimiz Allah’tır deyip dosdoğru olanlara gelince; onlara melekler gelir ve şöyle derler: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin, mutlu olun.” Müslümanların en çok aklı etkin kullanmaya, özgürlük ve sorumluluk bilincine, adalete, dosdoğru olmaya ve değer üretmeye ihtiyaçları var. Özne olabilmenin yolu bilginin gücüne sahip olmaktan ve değer üretmekten geçer. Özgürlük ve sorumluluk bilincinin geliştiği, adaletin etkin olduğu, demokrasi kültürünün yaratılabildiği bir dünya dileğiyle, bayramınız kutlu olsun, efendim...