Uçankuş adlı internet sitesi okurlarına ‘2006’NIN EN SAHTE VE EN YAPMACIK..." />Uçankuş adlı internet sitesi okurlarına ‘2006’NIN EN SAHTE VE EN YAPMACIK..." />
Güncelleme Tarihi:
Uçankuş adlı internet sitesi okurlarına ‘2006’NIN EN SAHTE VE EN YAPMACIK ÜNLÜSÜ KİM?’ diye sormuş.
Sanat (?) yıldızları dalında en sahte ve yapmacıklar…
1.Ahu Tuğba % 28.0
2.Tuğba Ekinci % 17.5
3.Hülya Avşar % 16.1
4.Lerzan Mutlu % 12.1
5.Banu Alkan % 6.7
‘Medya yıldızları’ dalında…
1.Esra Ceyhan % 22.1
2.Savaş Ay % 21.5
3.Reha Muhtar % 14.2
4.Mehmet Ali Erbil % 12.9
5.Ebru Akel % 11.6
Yorum yok…
Şok, 5 şubat
*
BAKALIM MECLİS’E NE ZAMAN GELECEKLER?
“Ünlü gece kulüplerindeki garsonlar ‘GAFFUR PİJAMASI’ ile servis yapmaya başladı” diyor haber. (Sabah, 5 şubat)
Derim ya hep, iyilir / doğruluk / güzellik aritmetik hızla, çirkinlik / soysuzluk / seviyesizlik geometrik hızla yayılır. Türkiye’nin zemini buna çok müsait…
*
NE TUĞBA’YMIŞ BE…
Bu arada manken Tuğba Özay’ın görüntüleri Youtube’da izleme rekoru kırmış.
En çok izlenen videolar arasında birinci Tuğba Kızımız, 5.750.000 kişi - ikinci Saddam’ın idamı 4.800.000 kişi imiş.
Bu iddanın sahibi kim? Bizzat Tuğba Özay…
Aganigi aganigi… yani YERSENİZ!
Not: Bu arada Tuğba Özay “Türkiye’de sevenim olduğunu biliyordum ama dünyada da takip edildiğimi bilmek güzel” demiş. (Sabah, 5 şubat)
*
BİRİ ANIRIR DİĞERİ BAĞIRIR…
Dedikodu doğruysa eğer, komşuları Helin Avşar’ı şikayet etmişler, çünkü evinde bangır bangır müzik dinliyor ve… bağıra bağıra şarkı söylüyormuş.
Avşar kardeşlerin bir derdi mi var? Biri bağıra bağıra şarkı söyler, öbürü anıra anıra ağlar?
Sabah-Günaydın, 5 şubat
Not-1: Bu arada gazeteciler ‘Gece gezmesine ve alkole çok düşkünsünüz. Bu halinizle herkes sizi Paris Hilton’a benzetiyor’ deyince Helin Avşar çok mutlu olmuş. (Akşam, 6 şubat) Helin de Simone de Beauvoir’a özenecek değil ya...
Not-2: Allah’ı var kızcağız sonradan düzeltti. ‘Ben Helin Avşar’ım (Paris Hilton gibi) boş gezmiyor, çalışıyorum...’ Çoooooook çalışıyor! (Hürriyet-Kelebek, 7 şubat)
*
Hürriyet pazartesi günü iki ÖNEMLİ RÖPORTAJ’ı birinci sayfadan anons ediyordu:
- New York’ta 5 bin dolara sperm satın alıp gebe kalan oyuncu Leyla Kömürcü ile Ayşe Arman görüşmüş
- ‘Polemiklerin kadını’ Seray Sever ile de Sema Denker
Hürriyet, 5 şubat
*
NORMAL KADIN NASIL OLUYOR?
Ankara’da yapılan büyük fuhuş operasyonu sırasında p.venkle müşterisi arasında geçen bir telefon görüşmesi:
- Müşteri: Kadınlar güzel mi?
- Zanlı: Nasıl kadın istiyorsan bulabiliriz. Zenci, beyaz, üniversiteli, kalçası büyük, göğüsleri büyük...
- Müşteri: Normal bir kadın olsun. 30 yaşını aşmış olmasın.
- Zanlı: Hayır hayır kadınların hepsi güzel. Sen sadece paradan haber ver.
‘Normal bir kadın’ ne demek yahu?
Hürriyet, 6 şubat
Not: Bu arada, haberi yazan meslektaşımın iki güzelliği:
- “Müşterilerinin siparişleri doğrultusunda kadınları otellere yönlendiren...” (Kadınlardan söz ederken ‘sipariş’ demek güzellik...)
- “Emniyette 4 gün süreyle sorgulanan 13 zanlının susma haklarını kullandıkları öğrenildi.”(Susma haklarını kullandılarsa 4 gün niye sorgulanmışlar...)
*
YALÇIN KÜÇÜK’TEN…
“Şu anda Türkiye’de istediğin kadar fahişe bulursun. Çünkü ortada çok var. Buna rağmen Türk Milleti’ni tebrik ediyorum. Bugün sokaklarda çok az tecavüz oluyor. Bravo, Türk Milleti’ne... Bu televizyonlar, bu diziler olduktan sonra... Ben o diziyi de izledim. (Binbir Gece) O kıza da baktım. (Bergüzar Korel’i kastediyor) Erkeklere inek gibi bakıyor. Başka hiçbir şey yapmıyor. Üzerine de 150 bin dolar alıyor...”
Akşam, 6 şubat
*
‘Benim kadınım yemek yapmalı’ dedi diye, Günaydın, dansçı Tan Sağtürk için ‘TÜH! O DA MAÇO ÇIKTI” diyor.
Sağtürk, dışarıdan bakınca hiç maçoya benzemiyor...
Sabah-Günaydın, 6 şubat
*
NRİBÜŞON?
“ATV’nin sevilen dizisi Bir Demet Tiyatro’da bu akşam nikah heyecanı var” diyor Günaydın. “Tribüşon ile Füreyya nihayet nikah masasına oturuyor”.
Tribüşon kovalasın sizi!
Sabah-Günaydın, 6 şubat
*
BUGÜN DE BENİ ÖLDÜRECEK...
Birinci sayfadaki ‘haber’ anonsu :
“Dev avizemiz güneşin ihtiyacı olan enerji bir gün verilmese, bütün canlılar buz kesecek, karanlıkta kalacak. Bir tek evin ışığının yanması için gerekenmer ortadayken, her gün aynı saatte güneşin doğmasının tesadüf olması mümkün mü?”
Her gün Bugün gazetesinde Allah’ın varlığını ve kudretini ispat etmek için maaş alan arkadaş, yazısının bir yerinde de şöyle diyor:
(Güneş sayesinde) “Sadece ısınıp aydınlanmıyoruz, ağaçlardaki ham meyveler de pişiriliyor.”
Benim elmam az pişmiş olsun!
Bugün, 6 şubat
*
SEVİŞECEK ÇİTFLERE…
Şok gazetesinin sapıklara hitap eden ‘Sağlıklı Yaşam’ sayfasında ‘Birbirinizin tadına varın’ başlıklı yazıdan, sevişecek çiftlere tavsiyelerde bulunuyor, mesela:
- Çok temiz olmaya ve iyi yakınmaya özen gösterin. Ama doğal kokularınızı yok edecek kadar da gıcır gıcır temizlenmeyin.
- Bu arada, belki de ilk kez, eşinizin bedeninin çeşitli bölümlerinin nasıl koktuğunu öğrenin!
- Dilinizle, eşinizin tüm bedeninin tadını öğrenmeye çalışın.
DIIIIIIIIIIIIIIIIT! Burada kesiyorum işin şeyi çıkmak üzere! J
Şok, 6 şubat
*
Hakkı Devrim’in TELAYNAK kutucuğu:
“Hıncal Uluç'un yazıları kadar, film ve iyi yemek tavsiyelerine de önem veririm. Buzda Dans yarışına katılan Tuğba Ekinci'yi, yeni bir Jeanne d'Arc'tan söz edercesine methetti. Dün akşam seyrettim. Pek güzel bir genç kız.
Ama genç adamları uyarmak boynumun borcudur:
– Sakın Hıncal'ın tavsiye ettiği bir kızla evlenmeye kalkmayın!”
Radikal, 6 şubat
*
DUBAİ İMZALI BLUZ
Kelebek’in haberi ‘Reklamcı Ali Taran yaşamını sürdürdüğü Dubai imzalı bluzu ve ilginç saç şekliyle...’ diyor. (Hürriyet-Kelebek, 7 şubat)
Dubai imza atmamıştır herhalde, bu bir. Ali Taran’ın cinsel tercihleri hakkında bir fikir sahibi değilim ama, üzerindeki bir tişörttür, kadınların giydiği türden bir blûz değil...
*
24 BİN DIIIIT
Hürriyet-internetin magazin sayfasındaki “Şehrazat, daha önce “ahlaksız teklif”te bulunan Onur'un evlilik teklifini kabul etsin mi?” anketine cevap veren okur sayısı (7 şubat saat 10.10) 23.499...
*
ATLAS’A ŞİİRLER
Özcan Deniz, Gülben Ergen-Mustafa Yılmaz çiftinin bebekleri Atlas için bir şiir yazmış. Sözleri şöyle:
“Atlas bebek / Atlas demek / İpek demek, kırmızı demek / Sen ışık gibi, ayna gibi, ateş gibisin demek / Atlas bebek / Atlas demek / Daha çok kardeşin olacak demek / Ama annen, baban sana emanet demek / Hoş geldin Atlas bebek”
Bu şiir pek şairane bulunmadı nedense. Aynı gün Hürriyet’in iki yazarı birden makaraya aldılar.
Ahmet Hakan :
Hadi gelin Özcan Deniz’in bu “çocuksu” yaklaşımına, “Atlas bebeğin” olası yanıtını da yazarak biraz kafamızı bulalım:
“Özcan amca, Özcan amca / Işık gibi, ayna gibi, ateş gibi olacağım Özcan Amca / Daha çok kardeşim olsun amcacığım / Annem babam tabi ki bana emanet / Onlara çok iyi bakacağım, söz Özcan Amca / hoş bulduk Özcan Amca hoş bulduk”
Cengiz Semercioğlu :
Madem ki Özcan Deniz böyle bir şarkı sözü yazdı, ben de yazarım.
Madem ki Atlas Bebek’e hediye vermek bu kadar kolay, ben de bir hediye vereyim...
Buyrun, “şiirimin adı” Atlas Bebek:
Bir hırka bir yelek / Hayat böyle demek / Hep gülmen gerek / Hoşgeldin Atlas bebek / Sen ne yaptın zalim felek / Kalkın buradan gidek / En güzeli aşkla sevmek / Hoşgeldin Atlas bebek / Sanma ki bunlar gerçek / Bu şiir çok kelek / Ama senin yüzün melek / Hoşgeldin Atlas Bebek
Hürriyet, 7 şubat
*
BİR SOSYETE DEDİKODUSU VE RESİMALTI:
Doğal güzellikleriyle ünlü Phuket Adası ve çevresi ‘The Beach’ filmine ev sahipliği yapmıştı...
Sabah, 7 şubat
*
KİM KİME KOYDU ACABA?
Uludağ’da kızıyla birlikte ‘snow-board’ dersleri alan Hülya Avşar ‘Ben basına ambargo koydum. Kameralara karşı bir antipatim oluştu’ demiş. (Basına hakaret edilmesinden gocunmayan Hürriyet, 8 şubat)
Tersi olmasın?
*
BİR POPO SAHİBİNİ ARIYOR diyor Şok
Youtube’da bir popo görüntüsü varmış. Anladığım kadarıyla kıvırtan seksi bir popo. Bugüne kadar 42.000 kere tıklanmış bu da çok azmış.
Haberlere ‘Ayşe Hatun Önal’ın poposu’ diye söylentiler çıkınca, güzel manken kızmış, sorumlusu kimse dava edecekmiş.
Şok bu haberi ‘mezhebihe göre’ veriyor. Güya A.H.Önal ‘Benimkisi az tıklanacak popo mu?’ diyerek mahkemeye koşmuş. Güya ‘Benimkisi olsa bir milyon kere tıklanırdı’ demiş.
Şok, 8 şubat
*
OKŞAN ABLAM NEREDESİN?
Zümrüt’ün rüyası: Son birkaç gecedir hep aynı rüyayı görüyorum ve ne anlama geldiğini çok merak ediyorum. Daha önce hiç görmediğim bir yazlık sitesindeyim. (?) Yanımda yakın bir arkadaşım. Devamlı gezinip duruyoruz sokakta. Çok büyük bir yer. Amaçsızca dolanıp duruyoruz. Sonra karşımıza hep aynı yerde hep aynı köpek çıkıyor. Korkuyoruz. Uzaklaşması için sopa atıyoruz ona. O sopayı yakalamaya gittiğinde biz de diğer taraftan kaçıyoruz. Daha sonra kan ter içinde uyanıyorum.
Şimdi, OKŞAN’LA 6.HİS köşesini hazırlayan OKŞAN ABLAM ‘En hakiki, Öz Okşan’ olsa, bu rüyayı şöyle mi tabirlerdi yani:
“Rüyanız vaktinizi gereksiz işlerle geçirdiğinize işaret etmektedir. Yaşam tarzınısı gözden geçirmelisiniz...” (Şok, 8 şubat)
Artık çaycı hazırlamasın bu rüya tabirleri köşesini yahu, adam gibi bi’ OKŞAN ABİ bulun artık!
*
BU DA PEZOŞ KÖŞESİNDEN
Bir alıntı da Şok’un pezos hizmeti veren SIRDAŞ köşesinden. Rumuz ASİ ROCK’ın verdiği küçük ilan: “Merhaba ben Mersin’den Can. 32 yaşında, 1.78 boyunda, ela gözlü, bekar bir gencim. 20-60 yaşında bekar, dul bayanların...”
Skalayı geniş tutuyor Asi Rock... 20’den 60 yaşına kadar. Belli ki başına vurmuş!
Şok, 8 şubat
*
Medyatava’dan bir alıntı:
KURTLAR VADİSİ’NDE FATİH ALTAYLI’YA DOKUNDURMA:
“Kurtlar Vadisi Terör, MHP'den reklam istedi, istemedi” tartışması süre dursun, dizide dün akşam gözden kaçan bir ayrıntı yaşandı. İşte o diyaloglar:
Polat'ın adamlarından biri elinde gazete ile Polat'ın yanına geldi ve şunları söyledi: “O adam yine bizim aleyhimizde yazmış. Belinde silahla gazete basanlar bizi eleştiriyorlar. Sabah sabah asabımı bozdu.”
Polat'ın yanıtı: “Asabını bozduysa niye okuyorsun?”
Adamın cevabı: “Bir daha bizim aleyhimize yazarsa ona çok ağır konuşucağım.”
Bu olay Fatih Altaylı'nın yıllar önce belinde silahla Güneş gazetesini bastığı olayı hatırlattı. Altaylı'nın, Doğan Grubu'ndayken bile Kurtlar Vadisi'ne karşı yazdığı yazıları ise zaten herkes tarafından biliniyor.
Medyatava, 9 şubat
*
MAGAZİN HABERLERİNDEKİ TANIMLARA BAYILIYORUM
Niki Belucci’yi Hürriyet’in haberi ‘Avrupa’nın en güzel DJ’leri arasında yer alan…’ diye tanıtıyor. Mersin’de bir program yapmış, ‘gecenin ilerleyen saatlerinde’ (Allah!) badisini çıkarmış ve… ‘yarı çıplak şov’ yapmış. (Hürriyet, maalesef ana gazete, 9 şubat)
Demek ki ‘yarı çıplak’ gibi kavramlar zaman içinde mahiyet değiştiriyor.
Niki’nin yandaki resmine bakar mısınız.
Çıplak olması için ne yapması gerekiyordu acaba?
*
34 SD 2007 MESELA
Hep hayal etmişimdir, param olsa da Türkiye’nin görgülü zenginleri gibi ben de sokaklara sığmayan, virajlara giremeyen, normal bir arabanın 3 katı benzin tüketen dana kadar bir cip alsam diye! Tabii ki siyah! Kurtlar Vâdisi rengi…
Alsam da cipime 34 SD 666 yahut 34 KSD 54 felan gibi bir plaka taktırsam!
Aaah ah!
Ama inanın, Seda Sayan’ın genç sevgilisi Nihat’a aşkının büyüklüğünü ispat etmek için, son model (siyah) Range Rover’ına taktırdığı 34 SON 33 plakayı görünce hasetimden çatladım!
Zenginlik ve görgü güzel şey!
Sabah-Günaydın, 9 şubat
*
HÜRRİYET BENİ ARKADAN VURUYOR. Editör arkadaşım Ayhan Atakol da alet oluyor.
Bilimadamları bilgisayar yardımıyla ‘insanın düşüncelerini okumayı’ başarmışlır.
Nasıl verildi bu haber (bütün gazetelerde) ?
‘AZINLIK RAPORU FİLMİNDEKİ GİBİ…’
Hürriyet, 10 şubat
*
(Neremizle olursa…) BİRAZ GÜLELİM
Ne zaman adam oluruz?
Gazeteler suçları örtmek için değil aydınlatmak için haber yaptığı zaman.
Fatih Altaylı - Sabah, 10 şubat
*
HÜRRİYET-İNTERNET, 11 ŞUBAT PAZAR SAAT 13.04
‘Doğa Bekleriz kuliste nasıl kavga etti?’ adlı videoyu seyreden Hürriyet-internet okuru sayısı 20.664
*
YİNE KURTLAR
Kurtlar komedisi, diyor Ahmet Hakan ve Kurtlar Vadisi Terör adlı dizinin ilk bölümünden bir ‘muhabbet’i aktarıyor:
BÜYÜK BİRADER: Böleceğiz dediniz hálá bölemediniz ülkeyi.
ÖRGÜT BAŞI: Böleceğiz, böleceğiz! Bize bir şans daha verin.
BÜYÜK BİRADER: Bu kaçıncı şans. Beceremiyorsunuz bir türlü bölmeyi.
ÖRGÜT BAŞI: Sadece belli bir bölgeyi değil büyük şehirleri de böleceğiz. İstanbul’dan hak talep edeceğiz.
BÜYÜK BİRADER: Sen bana İstanbul’u ver, ben sana bütün bir Ortadoğu’yu vereyim.
ÖRGÜT BAŞI: Tamam, anlaştık.
Ardından soruyor Ahmet Hakan:
“Eğer “Kurtlar Vadisi Terör” adlı dizi, birçok memleket evladının “terör olgusu” üzerine fikir edinmelerini sağlayan “yegáne kaynak” ise... “Söyler misiniz: Biz Aziz Nesin’e neden çok kızmıştık?” (Hürriyet, 11 şubat)
Not: Baktım, Enis Berberoğlu da aynı gün yazısında Kurtlar Vadisi’nden bahsediyor ve o da Aziz Nesin’i hatırlıyordu. Demek ki dizi gerçekten salak…
*
AAA SIKTI AMA
Yüksel Aytuğ da bu diziden bahsediyordu. Polat Alemdar, Elif’in mezarını ziyaret ederken, yakındaki bir kabirde de oğlunu Güneydoğu’da şehit vermiş bir anne gözyaşı döküyormuş. Yüksel (şehit mezarının) ‘Hemen yanı başında göndere çekilmiş Türk bayrağı. Ama Edirnekapı Şehitliği’nde olması gerekirken Ortaköy mezarlığında. Neden? Çünkü Elif’in kabrini ziyarete gelen Polat ile şehit annesinin karşılaşması lazım” diyor.
Sabah-Günaydın, 11 şubat
*
AKLIMIZA BİLE GELMEZ
Zülfü Livaneli futbolla girmişti yazısına:
“Sevgili dostum Mustafa Taviloğlu ne diyordu benim için ‘İyidir hoştur da büyük bir kusuru var: Futboldan hiç anlamaz.”
“Sahiden anlamam” diye itiraf ediyor Livaneli, “Bunu bir entelektüel züppelik gibi görmesin kimse…” (Vatan, 11 şubat)
Livaneli’nin içi rahat etsin, böyle bir yaklaştırma aklımıza bile gelmez…
*
VE SON OLARAK…
Can Ataklı eski bir yazısından bahsedince uyandım. 28 ocak’ta anlatmış oysa…
Beyefendi lütfen rahatsız etmeyin
Yer Antalya. Kentin en lüks oteli. Yılını bilmiyorum ama çok eski değil. Restoranda müşteriler yemek yiyor, bir piyanist de konuklara günün sevilen parçalarını çalıyor. Derken vakit ilerliyor, piyanist programını bitiriyor, kalkıp gitmek için hazırlık yapıyor.
Bu sırada yemek yiyen müşterilerden biri piyanistin yanına geliyor çok kibarca “acaba biraz çalabilir miyim?” diye soruyor. Piyanist nasıl olsa işinin bittiğini düşünerek “tabii” diyor ve yerini bırakıyor.
Otel müşterisi çok güzel bir caz parçası çalmaya başlıyor. Bu sırada restorana giren otelin müdürü piyanonun başında bir müşteriyi görünce hızla ona doğru gidiyor ve “Lütfen piyano çalmayı bırakır mısınız, diğer müşterileri rahatsız ediyorsunuz” diyor. Piyano çalan müşteri özür dileyerek yerinden kalkıyor, piyanonun kapağını indiriyor ve masasına oturuyor.
Otel müdürü huzurlu biçimde restorandan çıkarken şef garsona “Kim bu adam” diye soruyor. Şef garson da “Chick Corea” diyor. (Vatan, 28 ocak)
Not: Böyle güzel bir anekdot da ancak bu kadar tatsız hale getirilebilir!