Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2002 00:00
Cumhuriyet'in tüm değerlerine karşı olan ulus devletin parçalanmasını isteyen tüm rejim karşıtlarına karşı bir savaşçı soruyor:BU kişi Necip Hablemitoğlu'dur. Seçkin bir yurtseverdi; prensiplerine bağlı; gerçeklere sadık bir aydındı. Atatürkçülüğü ve Türkiye'nin ulusal birliğini sonsuza kadar savunacağını söylerdi.Onu yakından tanıyan İstanbullu bir dostu; Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili öğretim üyesi Murat Doğan'dı. ‘Cumhuriyet Tarihçisi’ Hablemitoğlu üzerinde konuşuyoruz:Bazı çevreler ‘derin devlet’le ilişkilendiriyor kendisini...- Kendisini yakından tanıyan bir arkadaşı olarak böyle bir bağlantısı olmadığını söyleyebilirim. Kitaplarında araştırmalarında gizli servislerden alınmış bilgi ve belge olmadığını biliyorum. O bir internet ve arşiv kurduydu. Sakin yapısı ile gerçeklere sadık kalmış; bilimsel yaklaşımdan uzaklaşmamıştır. Bu kadar çok araştıran ve yazan bir bilim adamı çok azdır. Her konuya yurtsever bir yaklaşımla bakmıştır.Partilerle ilişkileri... Komando ve ülkücü olduğu...- Hiçbir zaman militan olmamıştır. Bazı çevreler bu iddiaları attılar. MHP'den etkilendiği ve Türkeş'le görüştüğü söylenirdi ama son zamanlarda böyle bir bağlantısı yoktu. Ancak genel olarak her zaman partilerüstü kalmaya özen göstermiştir. SBF Basın Yayın'da okurken Cevdet Kudret'in öğrencisi olmaktan kıvanç duyardı. Bir dönem MHP'den etkilendiği ve daha sonra Türkeş'le ilişkisini kestiği söylenirdi. Ama asıl sosyal demokrat yapıda bir kişiydi. Türk-İş'te basın müşavirliği yaptığını da bu arada söylemek gerek.Tatar Türklerinden olduğu biliniyor.- Kendisine ‘Tatar’ denmesine kızar; biz ‘Kırım Türküyüz’ derdi. Çarlık sırasında Türk boylarının böl-yönet-parçala politikalarına karşı çıkmış; ancak ırkçı yaklaşımlara da karşı çıkmıştı. Kırımlı Türklerin lideri ve düşünür İsmail Gaspıralı üzerine St. Petersburg'daki sempozyumda onun ‘Dilde, Fikirde, İşte Birlik’ ilkesi üzerine bir çalışmasını sunmuştu. Hablemitoğlu, bu isimde bir de dergi çıkartmıştı. Nitekim, Şefik Gaspıralı, eşi ile belgeleri kendisine armağan etmişti.Antiemperyalist ve ulusalcı içerikli yazıları genellikle ‘Yeni Hayat’ta yer alırdı. Prof. Çetin Yetkin'in 'Müdafaa-i Hukuk'ta da yazıları yer alırdı.Fethullah Gülen cemaatinin özellikle yurtdışıdaki okulları nedeniyle CIA ile bağlantılı olduğunu savunurdu. Aynı şekilde Alman vakıfları ile Bergama'daki altın madeni için oynanan oyunları sergilerdi.Ziraat Fakültesi'nde doçent olan eşi de aile planlaması konusunda çalışmalar yapardı.Emekli Orgeneral Çevik Bir ve MİT'in emekli Müsteşar Yardımcısı Mikdat Alpay'a yakın olduğu söyleniyor.- O kadar bilemem... 'Telekulak' davasından yargılanan Ankara eski Emniyet Müdürü Cevdet Saral ile Yardımcısı Osman Ak ile yakından görüşürdü. Nitekim Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü'ne eşi Şengül Hablemitoğlu'nun götürülmesinde kendisine Osman Ak eşlik etti. Ak, Kırıkkale'de görülen dava nedeniyle üç yıl süreyle açığa alınmış ve kısa bir süre önce tekrar göreve dönmüştü. 6 gün sonra ne anlatacaktıDOÇ. Necip Hablemitoğlu, Ankara'daki Fethullah Gülen'le ilgili davaya müdahil olarak gösterilmişti.DGM Savcısı Gülen'le ilgili önümüzdeki ilk duruşmada, esas hakkındaki görüşünü sunacaktı.Gülen, ‘‘laik devlet yapısını değiştirerek, yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu’’ iddiasıyla 10 yıla kadar ağır hapis cezasına çarptırılması istemiyle Ankara 2 No'lu DGM'de yargılanıyor.Fethullah Gülen hakkındaki soruşturmayı yürüten ve davayı açan Nuh Mete Yüksel'in Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na atanmasının ardından duruşma savcılığına tayin edilen DGM Savcısı Hamza Keleş'in 25 Kasım günkü duruşmada, esas hakkındaki mütalaasını vermesi kararlaştırılarak duruşma 26 Aralık'a ertelenmişti. Acaba Hablemitoğlu bir şeyler mi söyleyecekti?Hablemitoğlu cinayetinin şifreleriGazeteci Uğur İpekçi; Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerini 'provokasyon cinayetleri' sınıfına sokuyor. Hablemitoğlu cinayetinin de suikasttan öte provokasyon olduğuna dair bulguların daha ağır bastığını söylüyor. Birkaç tespitle bunu ortaya koyuyor: Cinayetler hep Ankara'da, özellikle kış aylarında işleniyor; yakalananlar ise suçu reddediyorlar. (İstanbul'daki Ç. Emeç ve T. Dursun cinayetlerinin failleri İslami Hareket Örgütü'nden çıktı.) Bu cinayet Aksoy cinayetine tıpatıp benziyor. Katil/katillerin, profesyonel oldukları aşikár. Bu tür cinayetler örgüt işi. Provokasyon cinayetlerine kurban giden aydınların ortak tarafı; hemen hepsi araştırma yapıp, makaleler, kitaplar yazıyor; Anadolu'da panallere, TV'lerdeki açık oturumlara davet edilip katılıyorlar. Siyasal çizleri benziyor; ulusalcılar ve laikler...İpekçi; PKK, Dev Sol/TİKKO, İslami Hareket Örgütü, Hizbullah, İBDA/C'nin bu cinayetle ilgisinin olamayacakları değerlendirmesini yapıyor. Fethullah Gülen cemaatini, Almanya'yı, güvenlik birimlerini de bu işten uzak tutuyor:İpekçi şöyle devam ediyor: ‘‘İslamcı basın; ‘Derin devlet, AKP hükümetini hazırola geçirebilmek için cinayet işlemiştir' diye yorum yapacaktır. Bazı sol gruplar ise, cinayetin, ülkeyi istikrarsızlaştırıp, Türk Ordusu'nu Irak'a sokmak isteyen süper NATO yani Amerika tarafından yapıldığını söyleyecektir. Bu arada darbe senaryoları tekrar gündeme gelecektir.(...)Bakın Türkiye 1990'dan bugüne, yani cinayetlerin başladığı yıldan günümüze kadar özlediği istikrarına bir türlü kavuşamamıştır.’’Hablemitoğlu, İpekçi’ye, Prof. Hikmet Tanyu'nun 'Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler' kitabını hediye etmiş...Biz de okuyacağız.
button