Güncelleme Tarihi:
‘Vatandaşlık’ kavramını vatandaşlar nasıl algılıyor? Türkiye’de insanları ortak bir vatandaşlık bağıyla bağlayan nedir? Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, Denge ve Denetleme Ağı ve Konda, bu sorulara cevap bulabilmek amacıyla ‘Türkiye’de Vatandaşlık Algısı Araştırması’sı yaptı. Araştırma için 5-6 Mart 2016 tarihlerinde 28 ilin, merkez dahil 110 ilçesine bağlı 150 mahalle ve köyünde, 2587 kişiyle evlerde yüz yüze görüşmeler yapıldı. Sonuçları Prof. Fuat Keyman, Prof. Ayşe Kadıoğlu ve Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır açıkladı. Araştırmaya göre dört farklı tip vatandaşlık algısı ortaya çıkıyor: pasif vatandaşlık, utangaç vatandaşlık, sorgulayan vatandaşlık ve aktif vatandaşlık.
HAK OLSUN AMA HERKESE OLMASIN
Vatandaşların, haklarıyla ilgili bir uyanış söz konusu ama algıda da hala vatandaşlık vazifelerinin ağırlığı mevcut; toplumun yüzde 50’si vatandaşlığın ‘yasalarda ifade edilen haklar’ olduğunu belirtiyor. Yüzde 30 ‘yasalarda ifade edilen vazifeler’, yüzde 20’yse ‘devlete üyelik’ diye cevaplıyor. Ancak vatandaşlık anlayışının, temel vatandaşlık haklarını kapsamadığı farklı sorularla ortaya çıkıyor. Örneğin, ‘Devlete karşı vatandaşlık görevlerini yerine getirmeyenlerin sağlık ve eğitim hizmeti almalarına karşıyım’ önermesine toplumun yüzde 61’i katılıyor. Yani eğitim ve sağlık gibi hakların herkes için temel haklar olmadığı, temel hakların ancak vazifelerini yerine getirenler için var olduğu düşüncesi yaygın.
HUKUK DEĞİL DİN BAĞLIYOR
Peki insanları ortak vatandaşlık bağıyla ne bağlıyor? Bu soruya yalnızca yüzde 22 ‘Herkesi bağlayan yasalar’ diye cevap veriyor. Türkiye genelinde yüzde 36 ‘Din birliği’, yüzde 33 ‘Ortak gelenekler ve kültür’ ve yüzde 9 ‘dil birliği’ diyor. Yani Türkiye genelinde vatandaşlık yasalarda ifade edilen hakları çağrıştırsa da insanları ortak bir vatandaşlık bağıyla birbirine bağlayan olgular din, gelenek ve kültür. Burada ‘Dil birliği’nin yüzde 9’da kalması da dikkat çekici. ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak için Türkçe konuşmak gerekir’ önermesine katılanların oranı yüzde 52 ama Türkiye toplumunun yüzde 55’i Kürt kökenli vatandaşların anadillerinde eğitim görebilmelerini destekliyor. Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayşe Kadıoğlu, bu sonucu anadilde eğitim tartışmalarını tartışmaya bir zemin olarak değerlendirerek şöyle söylüyor: “Türkiye genelinde pasif bir ülke değiliz. Vatandaşlık literatüründe hak uyanışı var ancak ‘Ortak vatandaşlık bağı nedir?’ sorusuna ‘Herkesi bağlayan yasalar’ cevabı verenlerin oranı yüzde 22. Yani vatandaşlık bağının zemini hukuk değil.” Bu arada eğitim düştükçe din birliğinin önemi artıyor. Eğitim seviyesi yükseldikçeyse gelenek ve kültüre verilen önem artıyor. Dil birliğiyse eğitim seviyesi fark etmedenaynı oranda, yüzde 9’da kalıyor.
VATANDAŞLIK ÜZERİNE EN KAPSAMLI ARAŞTIRMA
İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman, Türkiye’de bugüne kadar ‘vatandaşlık’ üzerine yapılan en kapsamlı araştırma olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Vatandaşlık denince haklar öne çıkmazdı. Bu anlamda epey mesafe katetmişiz. Ancak bu olumlu yaklaşımın yanında hukuka güven azalıyor.”