Vakıfbank faiz düşürdü

Güncelleme Tarihi:

Vakıfbank faiz düşürdü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2000 00:00

Haberin Devamı

Savaş'ın sözlü açıklaması: Sokaktaki çocuktan en olgun ve deneyimli kişilere kadar, halkın tamamına yakınında, FP’nin RP’nin devamını sağlamak için muvazaalı bir şekilde kurdurulmuş bir parti olduğu kanaati olduğunu ileri sürerek, „Hala anlamayan varsa, sokaktaki ilk rastladığı kişiye sorup öğrenebilir“ dedi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Savaş, „FP’nin kapatılan RP’nin devamı olduğu“ ve bu nedenle de kapatılması gerektiği iddiasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

FP’nin kapatılması istemini içeren iddianamesinde, „malum olanın ayrıca ispatı gerekmez“ dediğini, bu konuda epeyce eleştiri aldığını hatırlatan Savaş, ancak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 238. maddesinin 2. fıkrasının „maruf ve meşhur olan veya ikrar olunan hususlar münazaalı sayılmaz“ hükmünü içerdiğini belirtti.

Usul hukukunda, kıyas yapılabileceğini, şekli hakikatle yetinen hukuk usulünde dahi bu ilkenin geçerli olduğunu hatırlatan Savaş, maddi gerçeğin arandığı ceza usulünde ve parti kapatma davalarında bu ilkenin daha çok geçerli olacağını kaydetti. Vural Savaş, Anayasal düzenlerini koruma kararlılığında olan Almanya Anayasa Mahkemesi’nin „malum olanın ispatı konusunda delil serbestliğini çok geniş ölçüde kabul ettiğini“ belirtti. Savaş, açıklamasında bu mahkemenin Komünist Parti’nin kapatılmasına ilişkin davanın karar gerekçesinden de alıntı yaptı ve bu gerekçenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce de haklı bulunduğunu bildirdi.

Bu açıklamalardan sonra, FP’nin kapatılan RP’nin devamı niteliğinde bir parti olup olmadığının değerlendirmesini yapan Başsavcı, „Sokaktaki çocuktan en olgun ve deneyimli kişilere kadar, halkımızın tamamına yakınında FP’nin RP’nin devamını sağlamak için muvazaalı bir şekilde kurdurulmuş bir parti olduğu kanaati vardır. Hala anlamayan varsa, sokaktaki ilk rastladığı kişiye sorup öğrenebilir“ dedi.

RP’Lİ MİLLETVEKİLERİ TOPLUCA FP’YE GEÇTİ: Saygınlığı olan ve objektif yayın ilkelerini benimsemiş tüm basın ve yayın organlarında aynı kanaati vurgulayan manşetlerin yer aldığını hatırlatan Savaş, bu konuda bazı gazetelerdeki haberlerden alıntı yaptı.

Kapatılan RP’nin eski milletvekillerinin, kapatılma tarihinden çok kısa bir süre sonra ve toplu halde FP’ye geçtiklerini de anımsatan Savaş, Anayasa’nın 69. maddesinin 8. fıkrasının bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan ve faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyelerinin kapatmaya ilişkin gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımı tarihinden itibaren 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamayacağını öngördüğünü kaydetti. Savaş, şöyle devam etti:

"Bir siyasi partinin kapatılmasına beyan ve faaliyetleriyle sebep olmamış üyelerin hepsi bir başka partide görev yapabilir mi? Buna FP’nin kapatılması istemiyle dava açtığımız tarihte verilecek cevap kesinlikle (hayır)dır. Zira kanun koyucu temelli kapatılan bir partinin bir başka parti adı altında devamını önlemek için önemli bir tedbir düşünmüştür. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun değişiklikten önceki ve Anayasamıza aykırı yönü bulunmayan 95. maddesine göre, (Temelli kapatılan siyasi partilerin kapatılma tarihinde üyeliği devam eden; kurucuları, genel başkanı, merkez karar ve yönetim kurulu ile her kademedeki yönetim ve disiplin kurulu üyeleri ve TBMM siyasi parti grubu üyeleri başka bir siyasi partinin kurucusu, yönetici ve denetçisi olamazlar.)"

RP’NİN DEVAMI OLDUĞUNU KANITLAMAK İSTERCESİNE Vural Savaş, yasanın bu açık hükmüne rağmen, adeta FP’nin RP’nin devamı olduğunu kanıtlamak istercesine, bir kısmı kurucu da olan RP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyelerinden Recai Kutan, Abdullah Gül, Rıza Ulucak, Fehim adak, Musa Demirci, Abdülkadir Aksu, Oğuzhan Asiltürk, İsmail Kahraman, Cevat Ayhan, Necati Çelik, Bülent Arınç, Azmi Ateş, Temel Karamollaoğlu, Süleyman Arif Emre, Bahri Zengin, Fuat Fırat; RP milletvekilleri İbrahim Ertan Yülek, Mehmet Altınsoy, Ömer Vehbi Hatiboğlu, Mustafa Kamalak ve Şeref Malkoç’un FP MKYK üyesi olduklarını, Ali Güner’in ise Denetim Kurulu üyesi olduğunu kaydetti.

Savaş, SPY’nin 95. maddesinin daha sonra, „Bir siyasi partinin kapatılmasına söz ve eylemleriyle neden olan kurucuları dahil üyeleri Anayasa Mahkemesi’nin kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayınlanmasından başlayarak, 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamazlar“ şeklinde değiştirilmişse de, „RP’nin MKYK üyelerinin hemen hepsinin FP MKYK üyesi olmalarının FP’nin RP’nin devamı niteliğinde bir parti olduğu izlenimi yaratmak için yapıldığının herkes tarafından bilindiğini“ savundu.

ERBAKAN-HATİPOĞLU TELEFON GÖRÜŞMESİ: Kamuoyunda 18 Nisan seçimleri öncesinde „küskünler“ diye nitelendirilen bazı milletvekillerinin oluşturduğu grubun, seçimleri erteletmeye yönelik girişimlerine de değinen Başsavcı, DTP’nin “22 Mart 1999 Pazartesi günü yapılacak güven oylamasından sonra, yani 23 Mart Salı gününden itibaren Genel Kurul’da, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine devam edileceğine“ ilişkin önergesinin o zamanki FP’li TBMM Başkanvekili Yasin Hatipoğlu tarafından tamamen usüle aykırı şekilde gündeme alınıp oylandığını, ancak bu oylamanın daha sonra Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiğini hatırlattı.

Başsavcı Savaş, Hatipoğlu’nun, kapatılan RP’nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan’la araç telefonuyla yaptığı konuşmada, “Şu yaptığımız işlerin hiçbiri ne usüle uygun ne kitaba uygun, ama yaptık. Bir noktaya götürdük. Bundan sonra arkadaşlar, gayret edecekler indirecekler aşağıya“ dediğini, hükümet hakkındaki güven oylamasını da usüle aykırı şekilde yapılmasını isteyen Erbakan’ın Hatipoğlu’na „Başladığın işi tamamlarsan madalyayı tam alırsın, yarıda bırakıp gidersen madalya yarım olur“ dediğini bildirdi. Savaş, „Tüm bu delillerden, kapatılan RP’nin başka bir adla kurulmuş devamı niteliğinde bir parti olduğu açıklıkla anlaşılmaktadır“ dedi.

Başsavcılığının ve Anayasa Mahkemesi’nin karşılaştığı en büyük güçlüğün, Anayasa Hukuku, Ceza Muhakemesi Usul Hukuku ve Siyasi Partiler Hukuku alanından uzman kişilerin özellikle „demokrasilerde siyasa partiler kapatılmaz“, “çağımız özgürlükler çağıdır, düşünce ülkemizde suç sayılıyor“ ve „hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller hiç bir hükme esas alınamaz“ şeklindeki görüşleri mütemadiyen ileri sürdüklerini, Anayasa’nın 90. maddesine yanlış anlamlar yüklediklerini iddia eden Savaş, bunların uygulayıcıları yanıltmaya çalıştıklarını ve giderek daha çok taraftar kazandıklarını kaydetti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!