Güncelleme Tarihi:
Alman vakıfları davasında, Türkiye Cumhuriyeti devletinin emniyetine karşı gizli ittifak yaptıkları iddiasıyla yargılanan 15 kiÅŸinin beraati istendi.Â
  Â
Ankara 1 No'lu DGM'de görülen davanın bugünkü 3'üncü duruÅŸmasına, tutuksuz sanıklar eski Ä°stanbul Barosu BaÅŸkanı Yücel Sayman, Ä°zmir Barosu avukatlarından Senih Özay, Oktay Konyar ve Heinrich Böll Vakfı Türkiye Temsilcisi Figen Fatma UÄŸur ile çok sayıda sanık avukatı katıldı. DuruÅŸmayı, Almanya'nın Ankara BüyükelçiliÄŸi'nin bazı personeli de izledi.Â
  Â
Mahkeme BaÅŸkanı Mehmet Orhan Karadeniz, Ergün Poyraz adlı kiÅŸinin suçtan zarar gördüğü iddiasıyla müdahale dilekçesi verdiÄŸini söyledi. Poyraz'ın talebi, duruÅŸma savcısı Dilaver Kahveci'nin talebi doÄŸrultusunda reddedildi.Â
   Â
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI RAPORU
   Â
Karadeniz, İçiÅŸleri Bakanlığı TeftiÅŸ Kurulu BaÅŸkanlığı'nın mahkemeye Konrad Adenauer Vakfı ile siyasi partilerin iliÅŸkilerini gösteren 114 sayfalık araÅŸtırma ve inceleme raporu gönderdiÄŸini bildirdi. Â
Bu arada söz alan vakfın Türkiye Temsilcisi Wulf Schombom'un avukatı Hasan Bıyık, karar aşamasına gelen davada, dosyaya böyle bir rapor sunulmasının ''idarenin yargıya müdahalesi'' anlamına geldiğini ileri sürdü.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (CMUK) 150'nci maddesine göre, yargılamanın iddianameye dayanması gerektiÄŸini anlatan Bıyık, ''Rapor, gerek kiÅŸiler gerek olaylar açısından iddianamenin fekkidir. Rapor kanıt olarak kabul edilmemelidir ve dosyadan çıkarılmalıdır'' dedi.Â
  Â
Sanık Senih Özay da araÅŸtırma yapılması için kendisinin BaÅŸbakanlığa baÅŸvurduÄŸunu, raporun diÄŸer sanıklarla ilgisinin olmadığını söyledi.Â
   Â
SAVCININ BERAAT TALEBÄ°
   Â
Daha sonra mütalaa veren Cumhuriyet Savcısı Dilaver Kahveci, sanıklar hakkında açılan davanın iddianamesini okudu. Bazı Alman vakıflarının Türkiye'de devletin laik ve üniter yapısı aleyhine faaliyette bulunduklarının iddia edildiÄŸini anlatan Savcı Kahveci, dava dosyasını oluÅŸturan 37 klasördeki siyasi, hukuki ve teknik konuları ele alan kitaplar, makaleler, yazışmalar, dilekçeler ve diÄŸer belgeleri sıraladı.Â
  Â
Alman vakıflarının Türkiye temsilcileri ve diÄŸer sanıkların toplantı ve sempozyum gibi tüm faaliyetlerin kamuoyuna açık ortamlarda yapıldığını ve daha sonra yayınlandığını ifade eden Savcı Kahveci, ÅŸunları söyledi:Â
  Â
''Sanıklara isnat edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütünlüğü ve cumhuriyet aleyhinde gizli ittifak oluÅŸturma suçunun unsurları oluÅŸmamıştır. Suçun unsurlarının oluÅŸmaması nedeniyle tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi talep olunur.''Â
   Â
''KİŞİLİK HAKLARIMA SALDIRI''
   Â
Konrad Adenauer Vakıf Türkiye Temsilcisi Schombom, yardımcısı Dirk Tröndle ve Frederich Ebert Vakfı Türkiye Temsilcisi Hans Schumaher'in avukatı Bıyık, mütalaaya katıldıklarını belirterek, beraat talebinde bulundu.Â
  Â
Figen Fatma UÄŸur ve Sayman'ın avukatı da savunmasında, somut iddialara dayanmayan iddianamenin dava baÅŸlamadan reddedilmesi gerektiÄŸini, ancak bu yönde yasal düzenleme olmadığı için sanıkların yargılanmak durumunda kaldıklarını ifade ederek, beraat isteminde bulundu.Â
  Â
DiÄŸer sanıkların avukatları da savcının görüşüne katıldıklarını belirterek, müvekkillerinin beraatlerini talep ettiler. Sanıkların savunmalarını tamamlamalarının ardından Mahkeme BaÅŸkanı Karadeniz, dosyanın heyet tarafından incelenmesi için duruÅŸmayı 4 Mart 2003 tarihine erteledi.Â
   Â
Ä°DDÄ°ANAMEÂ
   Â
İddianamede, vakıfların, Türkiye faaliyetleri incelendiğinde, ''konunun legal bir casusluk faaliyeti olduğuna ilişkin ciddi belirtiler görüleceği'' öne sürülüyor. ''Vakıflar, Alman dış politikasının en etkili ve en güvenilir maşalarıdır'' denilen iddianamede, bu kuruluşların ''klasik diplomasinin hiçbir başarı gösteremediği yerlerde işlevlerini sürdürdükleri, siyasetin ve toplumun bütün önemli alanlarına nüfuz ettikleri'' ileri sürülüyor. İddianamede, 15 kişi hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''devletin emniyetine karşı gizli anlaşma'' başlığını taşıyan 171. maddesine göre8'er yıldan 15'er yıla kadar ağır hapis isteniyor.