Vahşetten önce cinayet kitabı okumuş

Güncelleme Tarihi:

Vahşetten önce cinayet kitabı okumuş
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2010 17:25

Antalya'da 23 Aralık 2008 tarihinde fidye için kaçırdığı dayısı Yusuf Ziya Çelikcan'ın oğlu 11 yaşındaki Ural Giray Çelikcan'ı elektrikli testereyle kesip vücudunu parçalara ayırdıktan sonra sobada yakmaya çalışırken yakalanan 28 yaşındaki B.A.H., sekizinci duruşmada da ifade vermeyi reddetti. Baba Çelikcan, B.A.H.'nin vahşetten önce cinayet kitapları okuduğunu söyledi. Daha

Haberin Devamı

Antalya'da 23 Aralık 2008 tarihinde, okul servisinden indikten sonra kaybolan ve 2 gün sonra halasının oğlu B.A.H.'nin, Duacı Köyü'nde kiraladığı evde öldürülmüş, cesedi parçalanmış halde bulunan Ural Giray Çelikcan'ın cinayetiyle ilgili sekizinci duruşma bugün yapıldı. Savcılığın, ‘nitelikli insan öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış ömürboyu hapis ile ‘nitelikli yağmaya teşebbüs’ ve ‘özgürlüğü kısıtlama’ suçlarından da 30 yıla kadar da ayrıca hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep ettiği sanık B.A.H. bugün tekrar hakim karşısına çıktı.

Antalya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık B.A.H., oğlu öldürülen Yusuf Ziya Çelikcan ve eşi Sedef Çelikcan katıldı. Davada her zamanki gibi sakin görünen B.A.H., Mahkeme Başkanı Süleyman Teke'nin savunmasını istemesi üzerine, “Ben kendimi kötü hissediyorum. O nedenle ifade vermeyeceğim” diyerek bu duruşmada da savunma yapmadı. Bunun üzerine baba Yusuf Ziya Çelikcan'ın ifadesi alındı.

Haberin Devamı

PARAMLA CİNAYET ALETLERİ ALDI
Yeğeni ile evlendiği Ukraynalı eşinin cinayeti birlikte işlediklerini ileri süren baba Çelikcan, cafe türü işletmeler ve inşaatla ilgili olmak üzere iki ayrı şirketi olduğunu, B.A.H.'nin kadınla tanışmasından sonra çok para harcanmaya başladığını, annesinin İzmir’de oturduğu dairesini 80 bin liraya satıp parasını yediğini iddia etti. Çelikcan, olaydan 4- 5 ay önce yeğeninin “Pilotluk kursuna gireceğim” diyerek kendisinden 60 bin Euro istediğini, peşin ödenmesi gereken 15 bin euroyu verdiğini söyledi.

“İşte bu vahşetin miladı da budur. Herşeyi o parayla yaptı” diyen Çelikcan, şöyle konuştu:
“Bu parayla Ukraynalı eşine bilgisayar vesaire alıyor. Bütün araç ve gereçleri alıyor, hazırlık yapıyor. 2 kelepçe, 3- 5 bıçak, ip, bant alıyor. Bunların hepsini kullanıyor, bir tek bu olayda kullanmadığı, satın aldığı kamp çadırıdır. İzolasyon malzemesi satın alıyor. Bunu fayansın derzlerine kan girmesin diye dökmek için. İnşaat mühendisiyim, benim aklıma gelmez.”

Baba Yusuf Ziya Çelikcan, yeğeni B.A.H.'nink ve eşinin bu vahşete, cinayet kitapları okuyarak hazırlandıklarını iddia etti. Çelikcan, “Ablam evinde cinayet kitabı bulmuş. Bu kitaplardan bir tanesinin adı ‘Dersimiz cinayet’. Bu da cinayetin işlenmeden önce bu kitaplarla hazırlık yapıldığını gösteriyor” dedi.

Haberin Devamı

CEZAEVİNDE ZİYARET ETMEDİ
Baba Çelikcan, yeğeninin olaydan önce kendisine maddi durumuyla ilgili bazı sorular sorduğunu da belirterek, “Şimdi anlıyorum, bu o zaman isteyeceği fidyenin miktarını tespit ediyordu. Melek yüzlü o kadın bunu kullanmış, bu da eşi benzeri görülmeyen bir vahşeti yapmış. Anadolu'da bir deyim vardır ‘Dut yemiş bülbül gibi susuyor’ diye. Vahşeti yaptığı gece konuşuyordu. Benimle 200 bin Euro isterken konuşuyordu. Şimdi susuyor. Büyük aşkının amacı başka olmasaydı sanık aylardır tutuklu bulunmasına rağmen 1 defa ziyaretine gelmedi. Bu yılın Aralık ayında evliliğinde 3 yılı dolduruyor ve Türk pasaportu alacak” diye konuştu.

ASTSUBAY EVE İKİNCİ KEZ GİREMEDİ
Kurban Bayramı'nı Ankara'da birlikte geçirdiklerini ve hep beraber Antalya'ya döndüklerini söyleyen Yusuf Ziya Çelikcan, şöyle konuştu:
“Bu benim çocuklarımın yanında oturdu, onlarla oynayarak geldi. Bunca şeye rağmen bu korkunç cinayeti işledi. Vahşeti gerçekleştirdiği eve olayı soruşturan astsubay ikinci defa giremedi. Cinayeti en ince detaylarına kadar düşünmüş. Bir insanın cep telefonunda bir tane bile numara bulunmaz mı, hepsini silmiş. Sadece olayı gerçekleştirdikten sonra kafası karışmış galiba eşi Olena'dan vahşet gecesi gelen birkaç mesaj kalmış. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum.”

Haberin Devamı

YEĞENİM ATEİSTTİR
Mahkeme Başkanı Süleyman Teke, avukatı Süleyman Çalıkuşu’nun talebi üzerine dayı- yeğen ilişkisini sordu. Baba Yusuf Ziya Çelikcan, “Gayet iyi diyaloğumuz vardı. Beraber bizim evde maç izlerdik. Biz bir Türk ailesiyiz. İnançlarıyla, yaşam biçimiyle ve tutumlarıyla. Ama kendisi ateisttir. Tanrıya inanmadığını söylüyordu. Abdest almaz, bayram namazlarına gitmez ama bunları yapmadığı için aile içinde de hor görmedik” diye konuştu.

ÇOCUĞUM ONA ‘AĞABEY’ DİYORDU
Anne Sedef Çelikcan ise 17 yıldır evli olduğunu belirterek, ifadesinde şunları söyledi:
“Sanığı 17 yıldır tanıyorum. Özel günlerde, haftasonlarında hep beraberdik. Çocuklarımla ağabey- kardeş gibiydiler. Ankara’dan dönerken bana çocukların servislerini sordu. Hangi saatte geldiklerini sordu, ben de söyledim. Olaydan sonra düşünüyorum da tamamen planladığını anladım. Benim çocuğum ona ‘Ağabey’ diyordu. Nasıl kıydı, bu vahşeti nasıl yaptı bilmiyorum. Ama akli dengesi gayet yerinde. Oğlum geri gelmez ama bu vahşetin cezasının en ağır olmasını istiyorum.”
Hakim Teke'nin sorusu üzerine Sedef Çelikcan, “Annesi İzmir’de ve görüşmüyoruz” dedi.

Haberin Devamı

MAHKEME BAŞKANI SİNİRLENDİ
Daha önceki duruşmalarda zorla getirilmesine karar verilen ancak babaları F.O.A tarafından “Psikolojileri bozuluyor. Katille yüzleşmelerini istemiyorum. Hakim zorluyor” denilerek mahkemeden uzak tutulan 12 yaşındaki tanık ikizler D.A ve D.A., bugünkü duruşmaya da getirilmedi. Mahkeme Başkanı Süleyman Teke, bu konuyu kastedip, her iki tarafın avukatlarına dönerek, “Basında aleyhimize çıkan haberlerle ilgili olarak bizim mahkememiz ve yargılamamızla ilgili tarafsızlık ve yetersizlikle ilgili bir düşünceniz var mı?” diye sordu. Yusuf Ziya Çelikcan’ın avukatı Süleyman Çalıkuşu, “Asla en ufak bir şüphemiz dahi bulunmamaktadır” dedi.

Haberin Devamı

B.A.H.'nin avukatı Nurullah Aksarı ise, “Biz de basında çıkan bu olayı tasvip etmiyoruz. Usüle aykırı yargılama yapıldığını düşünmüyoruz. Ancak tanıklar, asayiş şubesinde naip hakim gözetiminde sanığı teşhis edebilir” dedi. Buna sinirlenen hakim Teke ise “Naip hakim ne yapacak? Kime gösterecek. Yine tanığa sormayacak mı, kaçıran bu mu diye? Yine sanığa sorulmayacak mı? Bu dava açılalı 10 ay olmuş. Hiçbir delil elde edememişiz” diye konuştu.

SANIĞIN FOTOĞRAFLARI ÇEKİLECEK
Sanık B.A.H.'nin İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek 3 haftayı geçmemek üzere gözlem altına alınmasını, yaptığı işin anlam ve sonuçlarını algılayabilecek, davranışlarını yönlendirebilecek yeteneğinin olup olmadığının tespit edilmesini isteyen mahkeme heyeti, güvenlik nedeniyle Alanya L Tipi Cezaevi'nde bulunan sanık B.A.H. ile ilgili olarak Alanya Cezaevi'ne yazı yazılarak sanığın önden, her iki yandan yakın plan ve ayakta olmak üzere fotoğraflarının çektirilerek rötuşsuz olarak mahkemeye gönderilmesini istedi. Mahkeme Başkanı Süleyman Teke, bu fotoğrafların tanık ikizlere gösterilip fotoğraf üzerinden teşhis yapılıp yapılmamasına bir sonraki duruşmada karar verileceğini açıkladı. Duruşma 25 Mart tarihine ertelendi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!