Yapıtın Avusturya'nın başkenti Viyana ve İngiltere'nin yanında, padişahın hayatını geçirdiği Çırağan Sarayı'nın kapısının önünde de sahnelenmesi hedefleniyor.
Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürü Erdoğan Davran, dünya prömiyeri gerçekleştirilen “V. Murad” balesinin yeni sezon hedeflerine ilişkin bilgi verdi.
Eserin gördüğü ilgiden büyük memnuniyet duyduklarını dile getiren Davran, projeyi müzikolog Emre Aracı ile bir sohbetleri sırasında şekillendirdiklerini, V. Murad ile ilgili bir araştırma yapan Aracı'nın projesinin iyi bir bale eseri olabileceği fikrinin bu sezon hayata geçirildiğini söyledi.
Aracı'nın padişahın torununun torunu Osman Selaheddin Osmanoğlu ile Bodrum'da görüştüğünü, görüşmesinde padişahla ilgili detaylı bilgi edindiğini belirten Davran, “Padişahın bütün hayatını işlemek çok zor. Bu, izleyici için de çok keyifli bir şey olmuyor. Zaten öyle olsaydı şu anda yapılan yerli dizilerden farklı bir şeyin ortaya çıkacağını zannetmiyorum” dedi.
Eserin konusunun bir roman gibi işlendiğini, kurgusal olarak V. Murad'ın gördüğü bir rüyada geçtiğini ifade eden Davran, padişahın iç dünyasını, gelgitlerini, yapmak isteyip de yapamadıklarını onun besteleri eşliğinde anlatan yapıtın iyi bir şekilde kurgulandığını söyledi.
Yapıtın sanatçıların performansı, kostüm, dekor, ışık ve koreografisiyle büyük övgü aldığını aktaran Erdoğan Davran, eserin bir sahnesinde Savaş Camgöz tarafından tasarlanan saltanat kayığının yer aldığını hatırlattı.
Davran, “Saltanat kayığı konusunda övgüler aldık. Sahnede gidiyormuş gibiydi. Bu sahne önemliydi, çünkü V. Murad saltanat kayığıyla gezmiş. O kayıkla gezip Çırağan'ın meşhur kapısının oradan içeri girerken sahneye getirdik” sözleriyle kayığın bulunduğu sahnenin önemini özetledi.
"KABUS OLURDU"
Çırağan Sarayı'nın V. Murad'ın 93 günlük kısa saltanatının ardından zor bir yaşam sürdürdüğü mekan olduğunu dile getiren Davran, Çırağan Sarayı'nda dervişlerin yaşadığı dergahın da eserde işlendiğini belirtti.
Davran, yapıtın koreografları Volkan Ersoy ve Armağan Davran'ın çok iddialı bir eserin altından başarıyla kalktığını ifade ederek, eserin padişahın dördüncü kuşak torunları olan Osmanlı hanedanından da tam not aldığını söyledi. Davran, balenin hanedanla buluşmasını ve onlardan büyük beğeni kazanmasını ise şöyle anlattı:
“Bu çok iddialı bir eser. Çünkü izlemeye Osmanlı hanedanı geliyor yani, 'Bizim dedemizi bu şekilde mi ele aldınız?' deselerdi her şey bir kabus olurdu. Onun için yapıtın tanıtımını onların da bulunduğu bir ortamda, Çırağan'da yapmak için çaba sarf ettik. İstedik ki hanedana gösterelim ne yaptığımızı, bu nasıl bir eserdir, bir anlatımı olsun diye, orada çok güzel tepkiler almıştık zaten. Buradaki temsilde de Kenize Murad olsun, Osman Selaheddin Osmanoğlu olsun, hepsi ağlayarak çıktılar. Çok teşekkür ettiler. Esere tam not verdiler.
V. Murad gibi böyle sanatçı ruhlu bir insan, bir gün kendisi için böyle bir eser yapılacağını ve kendi müzikleriyle yaratılmış olduğunu bilebilseydi... Bence bu eserle o ölümsüzleşti. Eserler kişileri ölümsüzleştiriyor. Birçok kişiyi biz tanımıyoruz, ama eserlerini oynuyoruz. Sanat dalları yaşadığı sürece bu böyle olacak.”
Yapıtla ilgili birkaç projeleri olduğunu ve yurt dışında sahnelenmesi için bir çalışma başlattıklarını aktaran Erdoğan Davran, “Viyana'ya götürmeyi çok istiyoruz bu eseri. İngiltere için de Emre Aracı'nın bir çalışması var” dedi.
Yapıtın Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali'nde izleyiciyle buluşmasını da çok arzu ettiklerini dile getiren Davran, “Çünkü müziğiyle, sahnesiyle, dekoruyla, kostümüyle her yere taşınabilecek bir eser. 2013 yılında eğer AKM açılırsa İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin repertuvarına alınmasını da istiyoruz. Ayrıca Çırağan'da kapının bulunduğu yerde platform kurularak, tamamı değil de kesit olarak sahnelenmesi düşünülüyor” diye konuştu.
SALTANAT KAYIĞINDAN İÇ BENLİKLE ÇATIŞMAYA
Eser için V. Murad'ın kendisine ait olan bestelerinin düzenlemesini müzikolog Emre Aracı ve orkestra şefi Bujor Hoinic yaptı. Balenin librettosu (eser metni) Aracı'ya, koreografisi Armağan Davran ve Volkan Ersoy'a ait.
Sultan V. Murad'ı Cankat Özer canlandırırken, sanatçı, padişahın zaman zaman geçirdiği sinir buhranlarını da başarıyla sahneye getiriyor. Teatral yönü ağırlıklı olan rolü üstlenen Cankat Özer, padişahın yaşadığı kafa karışıklıkları ve krizler sırasında iç benliği olan “hayali V. Murad” rolündeki Burak Kayıhan ile sık sık karşı karşıya kalıyor. Padişah, sahnede bu benliğiyle çatışmalar yaşarken, zaman zaman da gördüğü hayallerle yaşamından bazı kareleri, bestelediği kimi melodileri ve yaşadığı olayları, aşklarını, eski yaşantısını hafızasında canlandırıyor.
Yapıtta, padişahın iki eşinden Reftaridil Kadın Efendi'yi Sanem Ergüler, Eleron Mevhibe Kadın Efendi'yi Almula Ersoy izleyiciyle buluşturuyor. Hadice Sultan'ı Selin Sezer, Fehime Sultan'ı Mine İzgi, Fatma Sultan'ı Sanem Subaygil, Apollon'u Oliver Spence, Diana'yı Arzu Kıran, Sultan Abdülmecid'i Ertuğrul Bolat, Sultan Abdülaziz'i Mert Türkoğlu, Sadrazam'ı Tarkan Serengül, Kürekçibaşı'nı Hakan Odabaşı canlandırırken, eserde Özge Başaran, Özge Onat, Ezgi Korkmaz, Aslıhan Karaca, Güleycan Bilaloğlu, Kadir Okurer, Hasan Özvar, Kardelen Zeydanlı, Şelale Polatkan, Kuzey Kıyıcan, Mert Kocaay, Bahar Keleş, Emre Güler, Cansın Alpan, Sevim Başol ve Cem Şenoğlu başlıca rollerde görev alıyor.
Dekor ve kostümlerini Savaş Camgöz'ün hazırladığı eser, 21 Eylül 1890 tarihinde eski padişah V. Murad'ın 50 yaş gününde Çırağan Sarayı'ndaki odasında gördüğü
rüya ile başlıyor. Padişah, kendini Eyüp'teki geleneksel kılıç kuşanma töreninde görürken, aslında 93 günlük kısa bir saltanat sürdüğü için bu töreni hiç gerçekleştiremeyen padişah, töreni zihninde canlandırıyor. V. Murad'ın şuurunun derinliklerinde kendi benliği ile çatışması ile süren yapıtta, sarayın görkemli ortamı sahneye getiriliyor.