Ali BULAÇ
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2009 23:44
EĞER Adem, Sri Lanka’da yeryüzüne inip, kendisiyle eşzamanlı Cidde’de inen Havva ile Mekke yakınlarındaki Arafat’ta buluşabildiyse, eşine kavuşmak için “uzun bir yürüyüş” yapmış demektir.
Nuh’un da yürüyüşünün uzun olduğunu düşünebiliriz. Gemi, Cudi Dağı üzerinde durduğuna göre tebliğe başladığı ana yurduna dönmek üzere uzun bir yol yürümüştür. En uzun yürüyüşü İbrahim yapmıştır. Urfa’dan Harran’a, Harran’dan filistin’e, oradan Mısır’a, Mısır’dan filistin’e, oradan Mekke’ye ve oradan tekrar filistin’e yürümüştür. Yusuf ve babası Yakup, Kenan İli’nden Mısır’a yürüdüler. Musa, Mısır’dan Kenan’a, tekrar Mısır’a ve sonra kavmini kölelikten kurtardıktan sonra Kızıldeniz’in içinden geçerek Kenan iline yürüdü. İsa hep yürüyordu.En uzun ve meşakkatli yürüyüşü yapanlardan biri de “Son Peygamber” idi.Sözünü ettiğimiz her yürüyüş aslında bir hicrettir. Hicret, şu veya bu zorlayıcı sebeple mekân üzerinde yer değiştirmek anlamına gelir. Su nasıl akarken hem kirlerinden arınıyor, hem temas halinde olduğu kaya ve dağların faydalı minerallerini alıp hayat verici oluyorsa, hicret de insanı arındırır, zenginleştirir ve yeni bir medeniyet için enerji toplar.Hz. Muhammed ve arkadaşlarını uzun yürüyüşe mecbur eden şey, Mekke’de artan baskı ve işkencelerdi. Tebliğe başlayan Hz. Peygamber, “Herkesin dini kendine. Herkes dinini özgürce yaşasın ve dinini serbestçe ifade edebilsin” diyordu. Mekkeliler ise “Ya bizden olacaksın ya da susacaksın, aksi halde sana ve arkadaşlarına hayat hakkı tanımayacağız” diyorlardı.Böylece ilk hicret için Müslümanlara izin verildi.615’te dördü kadın 12 kişilik ilk kafile yola çıktı. Hz. Peygamber, Habeşistan’a gitmelerini söylemişti. Bugünkü Sudan, Somali ve Etyopya’yı içine alan ülkenin o zamanki Hıristiyan kralı Necaşi’ydi. Hz. Peygamber, “Orada adil bir kral var” deyip bugün dahi Afrika’nın temel arayışı olan “adalet”e işaret etmişti. İlk sığınmacılar olumlu sonuç alınca ertesi yıl 13’ü kadın 77 kişiden oluşan ikinci kafile de Habeşistan’a gidip sığınma talebinde bulundu.MEKKE ULULARI NEDEN ÇİLEDEN ÇIKTI Mekke iktidar seçkinlerini çileden çıkaran husus, ilk inen ayetlerin “cennet ve cehennem tasvirleri”ydi. Kur’an’ın çizdiği tabloda Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibi eşraf ve âyândan ulular cehenneme atılmış, diz üstü çökertilmiş, azap meleklerinin elinde aşağılanmış olarak ıstırap çeker halde tasvir ediliyorken, Mekke’nin aşağı sınıflarından olan köleler, cariyeler ve yoksullar cennette nimetler içinde, eşleriyle beraber altından ırmaklar akan tahtlar üzerinde yaşıyorlardı. “Muhammed’e bakın, tanrısı bizi cehenneme, kölelerimizi, uşaklarımızı cennete gönderiyor” diyorlardı.Tabii ki ahiret tasvirleri, adaletsiz dünyaya göndermeydi.Vahiy devam ettikçe baskı ve zulümler de arttı. Bir avuç Müslüman üç sene abluka altına alındı. Bu dönemde azık ve istihbarat getiren süt kızkardeşi Şeyma’dan başka Hz. Peygamber’le temas kuran olmadı. Baskıların yoğunlaştığı bir zamanda Hz. Peygamber’in eşi Hatice ve amcası Ebu Talip vefat etti ki, bu yıla “Hüzün yılı” adı verildi. Allah bir avuç mü’mini çetin bir sınavdan geçiriyordu.ARAYIŞ SÜRÜYORBu arada Hz. Peygamber, bir çıkış yolu aramayı ihmal etmiyordu. Anne tarafından akrabalarının olduğu Sakifeoğulları’ndan yardım almak üzere Taif’e gitti, fakat taşlanarak şehri terk etmek zorunda kaldı. Bir süre sonra Hac için gelen 12 Medineli ile karşılaştı, onlara İslamiyet’i anlattı. Ona inandılar. Mekke ile Mina arasında bulunan Akabe’de ilk sözleşmeyi yaptı, onlara öğretmen olarak Mus’ab bin Umeyr’i gönderdi. Bu genç, eğitimli ve sevimli sahabe bir sene sonra ikisi kadın 73 kişiyle döndü... Böylece “II. Akabe Biatı” imzalanmış oldu.SUİKAST KARARIBu arada ailelerin bölündüğünü, Kureyş’in Arap Yarımadası’nda küçük duruma düştüğünü ve inisiyatifin artık ellerinden çıkmaya başladığını gören Mekke uluları, her kritik kararın müzakere edilerek alındığı yerel parlamento hükmündeki “Daru’n-nedve”de toplanıp bir gece yarısı baskınıyla Hz. Peygamber’i öldürmeye karar verdiler. O sırada merhametli Allah, Müslümanlara hicret ruhsatını vermişti. Hz. Peygamber, Miladi 620’de, kendisine verilen emanetleri sahiplerine iade etmesi için Hz. Ali’yi yatağına bırakıp Mekke’den ayrıldı. Suikastçılar eve baskın düzenlediklerinde evde Hz. Ali’yi buldular. Hz. Ebu Bekir’le başlayan uzun yürüyüş Medine önlerinde, Kuba’da tamamlandı.YARIN: Nasıl bir arada yaşayacağız?