Güncelleme Tarihi:
EMEKLİ ÖĞRETMEN
Sizi tanımakla başlayalım. Kimdir Ufuk Erel?
1960 yılında Niğde’de doğan bir memur çocuğu. Dört kardeşiz. Kardeşlerimin hepsi Ankara’da oturuyorlar; ben annem ve babamla birlikte Aksaray’da yaşıyorum. Ankara Gazi Üniversitesi mezunuyum. 24 yıl öğretmenlik yaptım. 15 yıl önce de emekli oldum.
Nasıl tanıştınız?
Ayhan Erel: Ankara’da Atatürk Öğrenci Yurdu’nda kalıyordum. Yurtta oda arkadaşım Ufuk’un kardeşiydi. Ufuk ile yemekhanede karşılaştık. Kardeşinin yanında boylu poslu fidan gibi bir adam görünce..
Ufuk Erel: İyi ki kamera falan yokmuş yemekhanede (gülüyor). O yıllarda tanıştık ama öğretmen olduktan sonra karar verdik evlenmeye. Uzun yıllar arkadaş olarak sadece ‘merhaba, merhaba’... Okul bitti, benim ilk görev yerim Kayseri, Ayhan’ın ise Sivas oldu.
RACONA YAKIŞMAZDI
Erkek kardeşe nasıl anlatıldı?
Ayhan Erel: O dönemin şartlarında bir arkadaşının ablasına bu duygularla yaklaşmak çok uygun değil. İlk başta o gözle bakmak tabiri caizse delikanlılığın raconuna yakışmazdı. Ama daha sonra şartlar değişti. Yıllar içinde sosyal arkadaşlığımız duygusal arkadaşlığa dönüştü. Yıl 1983. Ufuk Kayseri’de ben Sivas’ın İmranlı Karacaören Köyü’ndeyim. Telefon yok, PTT’de adını yazdırırsın akşama sıra gelir. Bütün haberleşmelerimizi mektupla yaptık.
Ufuk Erel: Kardeşime ilk ben söyledim. Bizim aile daha modern bir kafaydı. Dört kardeş tamamımız şehir dışından evlendik, ‘yabancı’ denilir Aksaray’da. Hepimiz de birbirimizin eşine saygı duyduk.
NİŞAN ATILDI
Ailelerin tanışması, söz, nişan gibi ritüellere ne zaman geçildi?
Ayhan Erel: Hanımın ailesi Aksaray’da köklü bir aile. Ben de Anadolu’dan yabancı bir aileden olunca kayınpeder, ‘Biz görünmedik kuyuya kız vermeyiz’ diye tavır koydu önce. Ama şimdi oğullarından bile kıymetli damat benim, ‘İyi ki kızımı sana vermişim’ diyor.
Zorlu bir yolculuk mu oldu?
Ufuk Erel: Öyle derler küçük yerde, ‘dibi görünmedik tas.’ Bilmediğin kişiye kız verilmez, anası kim, babası kim... Payı yok mu, var. Aileler arasında kültürel fark vardı. Nişanlandıktan sonra sorun çıktı, biz yüzükleri attık babamın baskısıyla, ayrıldık. Ayrılığımız süresince Ayhan ile hep iletişim halinde olduk. ‘Onlar izin vermesin biz evlenelim’ diyordu Ayhan. ‘Yok’ dedim, ‘Asla, annem babam izin vermeden bunu yapamam’... 4-5 ay sonra profesör amcam Kemal Tahir ile teyzem araya girip babamı ikna ettiler. Epeyce üzüldük o süre zarfında ama sonunda aştık engelleri.
KUL KADERİNİ YAŞIYOR
Esas sorun neydi peki?
Ufuk Erel: Biz babaannemle beraber oturuyorduk, babam en küçük erkek çocuktu. Çok sorunlar yaşandı. Babaannem ile annem arasında ufak tefek tartışmalar olabiliyordu. Anneme baskı yapıyordu, onun zorluklarını biliyordum. Ayhan’ın ailesi de beraber oturmamızdan yanaydı. Ailem de ben de bu nedenle biraz önyargılı davranmıştık. Öyle böyle derken 5 Mart 1984’te nikâhımız yapıldı, 3 Ağustos 1984’te de düğünümüz oldu.
Ayhan Erel: Düğün yapmaya 20 gün kala babam rahmetli oldu. Düğün salonumuz falan ayarlanmıştı ama iptal ettik, evde yaptık. Altı ay önce nikâhımızı yapmıştık zaten. Eş durumundan tayin için. Mecburen o yaz düğünümüz oldu. Neticede babam rahmetli olunca, kul kaderini yaşıyor. Hanım 11 sene anamla beraber yaşadı.
BÜYÜK KONUŞMUŞUZ
Ufuk Erel: Evet, büyük konuşmuşuz. Maddi sorunlar vardı, yalnızdı kayınvalidem. 2001 yılında kaybettik kendisini. Yıllar içinde alışıyorsunuz ama evliliğin ilk dönemlerinde zorluklar yaşanıyor. Onlar eve gelen yeni birini istemiyorlar, oğullarını paylaşmak istemiyorlar. Çatışmalar yaşandı ama benim de ters davrandığım zamanlar oluyordu. Şimdi onu daha çok fark ediyorum. Çok cahildik, çalışan insandık.
‘HANIM KURALCI’
Birbirinizi anlatır mısınız?
Ayhan Erel: Hanım balık burcu, ağlak biraz, çok duygusal, dürüst, evcimen. Kuralcı; mesela ben sabah spora gittim, ‘Ayhan sabah 10’da kahvaltıda ol’ dedi. ‘Tarifeli uçak seferi mi bu’ diye takıldım. Titizdir, ‘Halılara terliksiz basmayın’ der.
Ufuk Erel: Her şey tertemiz olsun istiyorum. Ayhan hoca da çok dağınık bir insan. İlk evlendiğimiz yıllardaki kocamı istiyorum ama bulamıyorum. Çok yardımsever, güler yüzlü, hepimizle ilgilenir ama şimdi yok zaten, kocam yok yani tüm siyasetçilerde olduğu gibi. Bulaşık ve çamaşır makinesinin düğmesini yeni öğrendi. Ankara’da olduğu günlerde kendi başının çaresine bakabiliyor. Çok kıskancım. Kıskanç olmayan kadın var mı? Çok kıskancım, onu da her zaman söylerim. Kendisi de bilir.
Romantik midir Ayhan Bey?
Ufuk Erel: Eskiden romantikti. Mektuplar, şiirler, çiçekler... Fotoğraflarımızın hepsinin arkasına şiirler yazardı.
TORUNA HER ŞEY SERBEST
EREL çiftinin 3.5 yaşındaki torunları Yiğit Mete ile dünyaları değişmiş. Aksaray’da yaşayan Ufuk Erel’in bir ayağının Ankara’da olmasının en önemli sebebi torun sevgisiymiş. Ayhan Erel, “Torunun eylemlerini bizim çocuklar yaptığında, Ufuk Hanım’ın terlikleri hazırdı ama şimdi toruna her şey serbest (gülüyor)” sözleriyle anlatıyor aralarındaki sevgiyi. Ufuk Erel, “Torunuma her şey serbest” diyor gülerek.
Öğretmenlik, avukatlık derken siyasete nasıl karar verildi? Engel olmadınız m?
Ufuk Erel: Yapma, etme, torun büyütelim dedim. Siyaset Ayhan’ın hayatında tanıştığımızda da vardı. Hep geri plandaydım, hiç karışmadım siyasetine hiç de muhatap olmadım (gülüyor). Ben siyaseti sevmiyorum. Büyük amcam CHP’den Niğde milletvekiliydi. Ailemin hepsi CHP seçmeniydi. Evlendikten sonra oylarımız değişti tabii. Bütün ailemin Ayhan’a desteği oldu, sırf damatlarını sevdikleri için oy verdiler.
Seçim çalışmalarına katıldınız mı?
Ufuk Erel: Hiç katılmadım, en baştan söyledim. Sevmiyorum çünkü. Birisine, ‘Benim eşime oy ver’ demek bana göre değil. Bir kez olsun Meclis’e gitmedim. Odasını bile görmedim. Gideyim inşallah bu sene. Artık bitecek bizim devre. Olmasın artık, vekillik istemiyorum. Yeni dönem için vekillik istemiyorum.
Ayhan Erel: Öyle diyor da sağolsun, bizim evde hanım konuşuyor, itiraz ediyor ama yine benim dediğim oluyor.
Emeklilik hayali var sanırım.
Ayhan Erel: Ya apartmana yönetici olurum ya da olduğum mahalleye, köye muhtar olurum. Ben vatandaşla iç içe olamazsam yaşayamam. Bir ara siyasetten uzak kalmıştım beynimin yarısı ağrıyordu.
Ufuk Erel: Sahil kasabasını hep düşünüyoruz ama Ayhan’ın da dediği gibi yerleştiğimiz yerin mutlaka muhtarı, apartmansa siteyse yöneticisi olur. Ben evcimenim, o dışa dönük.
Birlikte neler yaparsınız?
Ufuk Erel: Doğayı çok seviyoruz. Ihlara, Güzelyurt, Helvadere, zaman zaman Ürgüp, Göreme’ye gidiyoruz. Aksaray’a yakın doğa harikası yerler var. Genelde evde kalmaya vakti olmuyor zaten.
ÇİFTİN kızları Beste eşlik ediyor bize söyleşimizde; nefis bir tiramisu yapmış. ODTÜ Elektrik Elektronik mezunu olan Beste, yüksek lisansını İtalya Milano’da yapmış. 2015 yılından babasıyla yaşadıkları bir anıyı anlatıyor. Tam seçim dönemi, Münih Teknik Üniversitesi’nden staj kazanmış. Seçim sathındayken, Ayhan Bey ilgilenemeyince Beste’nin vize işlemleri yetişmemiş. “Baba, bütün Aksaray’a baba oldun bir tek bana baba olmadın” sözleriyle sitem etmiş. Beste, “Siyasetçilerin kendi çocuklarına pek bir faydası olmuyor. Mum dibine ışık vermez derler ya onun gibi” diyor, babasına sarılarak.
Üç yıl İtalya’da yaşayan Beste, önümüzdeki hafta da çalışmak için Almanya’ya gidecekmiş. “Gitme kızım” demiyor musunuz” diye soruyorum Ufuk Hanım’a, “Demiyorum, gitsin yolu açılsın” yanıtını veriyor. “Yabancı bir damat getirirse ne yapacaksınız?” diyorum, “O konuda biraz karşıyım kendisine de söyledim. Orada Türkler çokmuş” diyor gülerek.