Burak ARTUNER
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2008 00:00
Gazeteci Avni Özgürel, geçen pazar günü Radikal Gazetesi’nde Maden ve Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’ne yolsuzluk iddiasıyla düzenlenen operasyonları anımsatırken, geçmişten bir örnek verdi.
Özgürel, tarihe 8 Kasım 1829’da Zonguldak Ereğlisi’nde taş kömürü damarı bulan ilk kişi olarak geçen Uzun Mehmet’in, işletme imtiyazını koparmak isteyen kötü niyetli kişilerce kahvesine zehir katılarak öldürüldüğünü hatırlattı. Oysa, tarihçi Necdet Sakaoğlu, Uzun Mehmet diye birinin hiç yaşamadığını, ihtiyaç dolayısıyla uydurulduğunu söylüyor.
ZONGULDAK’ın her sene 8 Kasım’da maden kömürünün bulunuşu şerefine törenler düzenlenir ve bu işi başaran kişi olarak bilinen Uzun Mehmet’in heykeline de çiçekler konulur. Radikal yazarı Avni Özgürel de, pazar günü Uzun Mehmet’in hayat hikáyesini anlatan bir yazı yazdı. İyi ama Uzun Mehmet diye birisi hakikaten yaşadığı mı? Yıllar önce, Tarih ve Toplum Dergisi’nde konuyla ilgili ilk yazıyı yazan tarihçi Necdet Sakaoğlu, Uzun Mehmet’in aslında hiç yaşamadığını ve bir efsaneden ibaret olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:
"1829’da Osmanlı Devleti’nin bir donanması yok, çünkü hepsi 1827’deki Navarin Baskını’nda Ruslar tarafından yakılmış. Yanan gemilerin hepsi kalyon tipi yelkenliler. Aralarında buharlı tek bir gemi yok. Uzun Mehmet masallarında bahriye subaylarının terhis olan askerlere kömür örneği verdikleri anlatılır. Oysa o devirlerde ne bahriye subaylığı ne de terhis olayı var. Çünkü devşirme sistemi yürürlükte. Kömüre de ihtiyaç yok dolayısıyla oluşturulan efsane temelinden yerle bir oluyor."
Bu durumda Uzun Mehmet efsanesini kimin uydurduğu sorusunu sormak gerekiyor. Sakaoğlu, bu sorunun cevabını da veriyor: "1920’ler milliyetçi düşüncenin de egemen olduğu yıllar. O zaman İktisat Bakanı olan Celál Bayar’ın da teşvikiyle, Zonguldak Halkevi Tarih Komitesi oturup bir geçmiş aramaya başlıyor. Komitedekiler de genellikle yazar, şair ve gazeteci insanlar. Mehmet’i Mehmetçik’e çağrışım yapması için ortaya atıyorlar, buna bir de lakap gerekli. ’Milli kahraman’ kel, kör ya da kambur olacak değil ya ’Uzun’ oluyor. Benim yazım yayımlanınca, Amiral Fahri Çoker konunun üzerinde durdu ve Bahriye tarihimizde Uzun Mehmet’in çalıştığı söylenen Siraci Bahri adlı bir vapurun olmadığını söyledi. Tabii Zonguldaklılar pek memnun olmadılar bu işe."
Yazar Mustafa Armağan da hiçbir yazılı kaynakta Uzun Mehmet’in izine rastlanmadığını hatırlatarak, "Bu hikáye, Cumhuriyet döneminde yeniden fırına verilip servis yapılıyor. Amaç, hem iyi vatandaş idealine uygun örnek bir ’kahraman’ inşa etmek, hem de o zamana kadar yabancı şirketlerin tekelinde olan kömür işletmeciliğine karşı yerli bilinç uyandırmak" dedi.
Gazeteci Avni Özgürel ise "Uzun Mehmet’in nüfus kütüğünü bulup, çıkaracak değilim" dedikten sonra şöyle devam etti: "Uzun Mehmet bir semboldür. Yaşamadı diyenler varsa yaşamadığını ispat edecek bir kanıt gösterebiliyor mu? Diyorlar ki ’Uzun Mehmet’i Cumhuriyet döneminde madenciliğe önemi artırmak için uydurdular’ Cumhuriyet’ten önce Osmanlı Devleti’nde madencilik yok muydu? İlk buharlı gemi de Uzun Mehmet’in yaşadığı söylenen İkinci Mahmut döneminde Türkiye’ye geldi. O gemide kömür kullanılmıyor muydu? Böyle şey olur mu? Tarih konusunda kalem sallayanlar, dikkat çekmek için böyle şeyleri bir keşifmiş gibi sunmaya, gerçekten olanları yalanlamaya meraklıdırlar. Ulubatlı Hasan da yok diyorlar.
Böyle sembollerin yaşamamış olması bize ne katıyor?"