Üzülmeyin... Herşey tıkırında !

Güncelleme Tarihi:

Üzülmeyin... Herşey tıkırında
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2009 10:10

Son dönemde gitgide yükselişe geçen Alman sinemasının en yeni örnekleri Goethe-Institut Istanbul ve İstanbul Modern'in düzenlediği etkinlik kapsamında seyirciyle buluşuyor. "Herşey Tıkırında: Almanya'dan Yepyeni Filmler" başlıklı gösterimler 25 Haziran ile 28 Haziran tarihleri arasında İstanbul Modern'de.

Haberin Devamı

Aslına bakılırsa seçkinin adı ironik şekilde "Herşey Tıkırında". Çünkü programdaki filmlerin çoğu ister geçmişe baksınlar, ister bugüne veya ister kişisel bir hikâye anlatsınlar, ister evrensel, yolunda gitmeyen bir şeylere dikkat çekiyorlar. Diğer yandan filmler o kadar iyi ki, Almanya'da yolunda gitmeyen şeyler olsa bile, Alman sinemasının durumu gayet ümit verici.

ÖNEMLİ FESTİVALLERDEN BİR SEÇKİ

"Herşey Tıkırında" seçkisinde yer alan 8 film, son 1 yıl içerisinde önemli uluslararası festivallerin programları dahilinde seyircilerle buluştu. Söz konusu filmlerin ilk gösterimleri Berlin, Cannes, Venedik, Toronto, Sundance gibi festivallerde gerçekleşti.

Programın açılış filmi olan "Bulutların Üstünde" (Wolke 9) ülkemizde de çeşitli filmleriyle tanınan Andreas Dresen'in imzasını taşıyor. Dresen geçtiğimiz yıl boyunca pek çok ülkede beğeniyle karşılanan filminde, evli bir kadın ve dul bir erkek arasındaki yasak aşkı anlatıyor. Fakat bu alışıldık bir aşk hikâyesi değil, çünkü kahramanlar 70 yaşın üzerindeler. İlk gösterimi geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali'nde gerçekleşen "Bulutların Üstünde", özellikle oyuncularının cesur performanslarıyla dikkat çekmişti.

Üzülmeyin... Herşey tıkırında
Lulu ve Jimi de programda yer alıyor.
"Lulu & Jimi" ise ülkemizde vizyona da girmiş olan "Temel Parçacıklar" ile hatırlayabileceğiniz Oskar Roehler'in yeni filmi. Filmlerinde beklenmedik tarzlar ve hikâyeler arasında gidip gelmeyi seven Roehler, bu sefer 1950lerin Batı Almanyasına bakıyor. İflas etmiş bir fabrikatörün kızı Lulu ve peş parasız gezgin zenci Jimi arasındaki aşk hikâyesini kâh Hollywood melodramlarına, kâh müzikallere göndermelerle anlatıyor Roehler. "Lulu & Jimi"nin ilk uluslararası gösterimi bu yıl Sundance Film Festivali'nde gerçekleşmişti.

Haberin Devamı

"Anonyma - Berlin'de Bir Kadın" (Anonyma - Eine Frau in Berlin) ise yine İstanbullu sinemaseverlere tanıdık gelebilecek bir yönetmenin elinden çıkma; Max Färberböck... Färberböck'ün "Aimée & Jaguar"ı, İstanbul Film Festivali'nde gösterildiğinde seyircinin büyük ilgisiyle karşılaşmıştı.

Tıpkı "Aimée & Jaguar” gibi II. Dünya Savaşı döneminde geçen "Anonyma" ise Berlin'de Rus askerlerinin tecavüzüne uğrayan Alman bir kadının gerçek anılarına dayanıyor. İlk gösterimi Toronto Film Festivali'nde gerçekleşen film, içeriği nedeniyle Almanya'da epey ses getirdi.

Haberin Devamı

"Anonyma"nın başrol oyuncusu Nina Hoss seçkide iki filmle daha yer almakta. Son dönem Alman sinemasının en gözde aktrislerinden olan Hoss, iki yıl önce Christian Petzold'un yönettiği "Yella" ile Berlin Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görülmüştü.

Üzülmeyin... Herşey tıkırında

Jerichow, geçen yıl Venedik'te yarışmıştı.

Yönetmen ve oyuncunun bir sonraki ortaklıkları "Jerichow" ise programdaki ikinci Nina Hoss filmi. Christian Petzold bir aşk üçgeni içerisinde geçen bu polisiyeyle klasik Amerikan kara filmlerinin atmosferini günümüz Almanyasına taşıyor. Böylece hem türe saygı duruşunda bulunuyor, hem de pek çok klişesini ters yüz ediyor. "Jerichow" geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali'nde büyük ödül için yarışmıştı.

Haberin Devamı

Nina Hoss'u seyirciyle buluşturacak üçüncü filmse "Yürek Karanlık Bir Ormandır" (Das Herz ist ein dunkler Wald). On parmağında on marifet Nicolette Krebitz'in yönettiği bu film, neredeyse gerçeküstü bir orta sınıf dramı. Geçtiğimiz yıl Alman Sinema Yazarları Derneği'nce yaratıcılığı nedeniyle özel bir ödüle layık görülen "Yürek Karanlık Bir Ormandır", özellikle müzikleri (The Whitest Boy Alive, Terranova'dan Fetisch) ve atmosferiyle genç sinemaseverlerin kaçırmaması gereken bir film.

Genç seyircilerin kalbini çalacak bir diğer filmse "Bizim Köyün Punkları" (Dorfpunks). Almanya'da büyük beğeniyle karşılanan aynı isimli romandan uyarlanan filmin yönetmeniyse Lars Jessen. Baltık Denizi kıyısında küçük bir köyde yaşayan ve punk akımını biraz gecikmeli olarak, 1984 yılında keşfeden bir grup yeniyetmenin hikâyesi dram ve komedinin dengelendiği bir tonla anlatılıyor. "Bizim Köyün Punkları"nın ilk gösterimi Şubat ayında 59. Berlin Film Festivali'nde gerçekleşmişti.

Haberin Devamı

İlk gösterimi yine geride bıraktığımız Berlin Film Festivali'nde gerçekleşmiş olan ve "Herşey Tıkırında" seçkisi dahilinde seyirciyle buluşacak bir diğer filmse "Pupa Yelken" (Rückenwind). Genç bir eşcinsel çiftin kırsala doğru yaptıkları yolculuğu anlatan bu mütevazı film, Berlinale'de Panorama bölümüne seçilmişti. İlk uzun metraj filmi "Unterwegs" ile dikkat çekmiş olan yönetmen Jan Krüger, "Pupa Yelken" ile yolculuk teması üzerinden insan doğasını çözmeye çalışıyor.

59. Berlin Film Festivali'nin Forum bölümünde gösterilen "Ağustos Ortası Sonu" (Mitte Ende August) ise seçkideki son film. Daha önce "Absolute Giganten" ve "Ein Freund von mir" filmleriyle beğeni toplamış olan Sebastian Schipper'in üçüncü kez yönetmen koltuğuna oturduğu film, genç bir çiftin yaz tatilinin davetsiz bir misafirle sekteye uğramasını anlatıyor.

Haberin Devamı


Filmler:
Filmler Almanca, Türkçe altyazılı gösterilecek.
Müze ziyaretçilerine film gösterimleri ücretsizdir.
 
İstanbul Modern
Meclis-i Mebusan Cad.
Liman İşletmeleri Sahası
Antrepo No: 4
Karaköy

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!