Güncelleme Tarihi:
Aslında sahte psikologlar birden ortaya çıkmadı, yıllardır var olan bir sorun ama pandemi ile birlikte herhangi bir uzmanlığı olmayan sahte psikologlar, klinik açma derdi olmadan internet üzerinden terapiler yaparak sayılarını her geçen gün arttırdı.
Çok değil birkaç yıl önce psikolog ünvanı ile birçok kanalda televizyon programlarına katılan, ünlü firmalara ait ürünlerin tanıtımlarını yapan ve yüz binlerce takipçi olan sahte psikologu aylarca konuşmuştuk. Psikoloji mezunu olmayan, bu konuda eğitim almamış ve yetkin olmayan kişilerin, psikolojisi gibi hassas bir alanda terapi, danışmanlık, hipnoz gibi kılıflarla ruh sağlığı hizmeti sunması son derece tehlikeli bir durum.
İnsanların sorunlarını çözdüğü ve mucize yaratan psikologların tanıtıldığı dizilerin olması psikologlara olan ilgiyi öyle bir arttırdı ki bu durum maalesef sahte psikologların ekmeğine yağ sürüyor.
Kimileri zengin olmak için bu mesleği popüler bir basamak olarak görüyor, kimileri ise kısa zaman dilimleri içerisinde aldıkları eğitimler ile çok iyi dert dinlediklerine inandırıyor ve kendilerini yetkin görüyor. İşte bu nedenle sahte psikologların sayıları her geçen gün katlanarak artıyor.
Türk Psikologlar Derneği Eğitim Koordinatörü Uzman Psikolog Gökhan Bodur, Uzman Psikolog Ceylan Şekerci ve Sosyolog Dr. Ahu Özmen Akalın ile konunun detaylarını enine boyuna tartıştık, hem paramızdan hem ruh sağlığımızdan olmamak için dikkat etmemiz gerekenleri konuştuk.
GİTTİĞİNİZ PSİKOLOĞA DİPLOMASINI SORMAYA ÇEKİNMEYİN
Lisansı ‘psikoloji’ olmayan herkesin sahte psikolog olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Gökhan Bodur, “Sahte psikologları anlamanın en doğru ve kolay yollarından birisi, gittiğiniz psikoloğa diplomasını sormaktır. Yaşam koçu, aile danışmanı, çift danışmanı, evlilik danışmanı gibi unvanları kullananlar birer sağlık lisansiyeri değiller ve psikoterapi yetkinlikleri yoktur.” dedi ve ekledi:
“Türk Psikologlar Derneği olarak uzun yıllardır üzerinde çalıştığımız ‘Psikologlar Meslek Yasası’nın amaçlarından birisi de yasal boşluktan faydalanarak ortaya çıkan sahte psikologların önüne geçmek ve vatandaşlarımızın ruh sağlığını korumaktır. Bu bağlamda ruh sağlığı hizmeti almak isteyen vatandaşlarımız, hizmet aldıkları kişilerin lisanslı psikolog olmalarına dikkat etmelidir.”
Uzman Klinik Psikolog M. Berk Karaoğlu, psikoloji alanında hem birçok kişinin kendisine “psikolog” tanımlaması hem de maalesef ülkemizde ruh sağlığı alanında yetki sınırlarını tam anlamıyla belirleyen bir yasal düzenlemenin olmaması insanları sağlıklı seçim yapmak konusunda zorladığını söylüyor. Bu nedenle, bir uzmana giderken öncelikle lisans öğrenimini ve sonrasında kendini geliştirdikleri uzmanlık alanlarını araştırmalarını öneriyor.
PSİKOLOJİK SAĞLIK HATA KABUL ETMEZ
Uzman Psikolog Ceylan Şekerci, görüşülen psikoloğun üniversite diplomasını görmek istemenin son derece doğal bir hak olduğunu belirterek, “Tıpkı fiziksel sağlık gibi psikolojik sağlık da hata kabul etmeyecek bir alan. Bu anlamda yetkin olmayan kişilerin terapi, danışmanlık, hipnoz gibi kılıflarla ruh sağlığı hizmeti sunması son derece tehlikeli.”
BİNLERCE SAHTE PSİKOLOG VAR
Özellikle pandemi dönemiyle birlikte yaşanan sahte psikolog patlamasını konuştuğumuz Bodur’a, Türkiye’de ne kadar sahte psikolog olduğunu sorduk.
Bodur, sayının her geçen gün arttığını dile getirerek “Hem sosyal medya platformlarından hem de Türk Psikologlar Derneği ihbar hattına gelen şikâyetleri göz önüne aldığımızda bu sayının binlerle ifade edileceğini rahatlıkla söyleyebilirim.” dedi.
ÇOK İYİ DERT DİNLEMEYLE PSİKOLOG OLUNMAZ
Şekerci, kısa zaman dilimleri içerisinde alınabilecek çeşitli eğitimlerle yaşam koçu, bireysel danışman, terapist, ilişki uzmanı gibi birçok farklı sıfata sahip olmanın mümkün olduğunu ifade etti.
“Kişisel gelişim ve destek çatısı altındaki bu eğitimler, çoğu zaman psikolojik sağlık açısından tehlike arz etmekte. Bu tarz eğitim veya seminerlerle ya da çok iyi dert dinlediğine ve akıl verdiğine inanan kişilerin psikolog ünvanını kullanarak danışmanlık vermesi suçtur.”
ZENGİN OLMAK İÇİN POPÜLER BİR MERDİVEN Mİ?
Sosyolog Dr. Ahu Özmen Akalın, “Psikolog olmak zengin olmak için popüler bir merdiven olarak mı görülüyor?” diye sorduğumuzda günümüzün en popüler meslekleri arasında yer alan psikolog terapilerin saat ücretlerinin sahte psikologlara zengin olmak için önemli bir basamak oluşturduğunu dile getirdi. Akalın, özellikle vakıf üniversitelerinde sayıları son 10 yıldır artan psikoloji bölümlerinin çok rağbet gördüğünü ve psikoloji lisansını başarıyla bitiren bazı öğrencinin yüksek lisans ya da doktora yapmadan kendilerini klinik psikolog olarak ilan ettiklerini sözlerine ekledi.
Lisans diplomalı psikologlar dışında bir de sahte psikologların ortaya çıkmasının toplumun ruh sağlığı için son derece tehlikeli olan bu durum olduğunun altını çizen Akalın, son zamanlarda psikolojik sorunları ele alan dizilerin de artış göstermesiyle, psikoloji bilgisi olan kişilerin bu durumdan faydalanmaya başladıklarını ve bir web sitesi kurarak kendilerini psikolog olarak tanıtmaya başladıklarını ifade etti.
SÜREÇ DOĞRU İŞLEMEZSE SONUÇLARI KÖTÜ OLABİLİR
Gökhan Bodur, terapilerin profesyonel bir süreç olduğunu ve sahte psikologların terapi sırasında ortaya çıkan değişkenleri yanlış yorumlamasının ortaya çok farklı hikayeler çıkarabileceğini belirtti.
“Psikoloji lisans eğitimi almamış kişiler, kompleks durumlarda ve yoğun stres altında oluşan yaşantıların nereye gideceğini, hangi sorunun ya da hangi cümlenin danışanda nasıl etki yaratabileceğini kestiremez. Terapi ve danışmanlık esnasında ani gelişen durumları sağlıklı bir şekilde yönetemeyebilir ve hizmet alan kişinin daha da travmatize olmasına sebebiyet verebilirler.”
İNTERNET ÜZERİNDEN TERAPİLER SAHTE PSİKOLOGLARIN ÖNÜNÜ AÇTI
Pandemi döneminde internet üzerinden yapılan görüşmelerin yoğunlaşmasıyla birlikte sahte psikologların sayısında da artış olduğunu dile getiren Şekerci, “Sosyal medya ya da internet üzerinden psikolog seçerken iki kez araştırma yapmanızda fayda var. Geçtiğimiz yıllarda kendini psikolog olarak tanıtıp birçok yerde boy göstermiş bir sosyal medya fenomeninin sahte psikolog olduğunun ortaya çıkması sanal dünyanın da aldatıcılığını gözler önüne sermişti.” dedi.
MUCİZE YARATAN DİZİ KARAKTERLERİ SAHTE PSİKOLOGLARIN EKMEĞİNE YAĞ MI SÜRÜYOR?
Akalın, 2000’li yılların başında Türkiye’de beliren ve gittikçe büyüyen dizi sektörünün, toplum üzerinde olumsuz etkileri olabildiğini, bazı insanlar dizilerde gördükleri sahnelerin etkisi altında kalarak, şiddete yönelip, hatta şiddeti meşru görmeye başladıklarını, haliyle dizilerin ve sosyal medyanın toplumların davranış şekilleri üzerinde çok önemli bir etkisi olduğunun altını çiziyor ve ekliyor. “Psikolojik konuları ele alan, psikologların insanların sorunlarını çözdüğü ve mucize yaratan karakter olarak tanıtıldığı dizilerin olması, toplumlarda konuyla ilgili farklı bir algı oluşmasına ve dizideki karakterlerin sorunlarına benzer sorunlar yaşayan insanların da psikologlara yönelmesine sebep olabiliyor. Bu durum da maalesef sahte psikologların ekmeğine yağ sürüyor.”
Akalın, konu ile ilgili harekete geçilmesi, kamunun bilinçlendirmeleri ve konusunda uzman isimlerden yardım alarak bu durumun önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. Aksi taktirde, psikolojik sorunları olduğuna inanan insanların, çok daha ciddi sorunlarla karşılaşma ihtimallerinin artacağını ve yeni patolojik vakaların doğmasına sebep olacağını belirtti.
Uzman Klinik Psikolog M. Berk Karaoğlu ise dizilerde psikoterapi sürecine yönelik sahnelerin yer almasının bu alana olan ilgiyi arttırdığını ve maalesef hem maddi kazanç sağlamak isteyen hem de kendini yeterli eğitimini almamasına rağmen “psikolog” olarak gören kişilerin sayısını arttırdığını söyledi.
“Kesin sonuç vadeden, ilgili terapi/ danışmanlık eğitimlerini almamış, çalıştığı veya kurucusu olduğu kurumu ruhsatlandırılmamış kişi ve yerlere daha şüpheyle bakabilir, araştırmalar yapabiliriz. Çünkü ruh sağlığı alanı kendinizi uzman olan kişiye rahat olarak açabilmeniz ve güven duyabilmeniz gereken bir alandır.” dedi.
HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR YANILTICI OLABİLİR
Terapi için psikoloğa giden danışanlar, psikologların sosyal medya hesapları ve yorumlarını da mutlaka inceliyor. Bu yorumlar genelde dikkate alınsa da yanıltıcı olabileceği de gözden kaçmamalı.
Bir başkasının psikologla olumsuz bir deneyiminin olması sizin de o psikologla olumsuz bir deneyiminiz olacağı anlamına gelmediğini ifade eden Bodur, “Okuduğunuz yorumlar yanıltıcı olabilir ama olmayabilir de. Sürekli olumsuz yorumlar yapılan bir psikologa gitmek çok da doğru olmasa gerek. Fakat şunu da vurgulamak gerekir ki, her danışanın psikologla kurduğu etkileşim farklıdır. Buna ek olarak, sahte hesaplardan para karşılığı yorum satın alıp reklamını yapanlara karşı halkımızın daha dikkatli ve bilinçli olmasını istiyoruz. Ruh sağlığı hizmeti reklamlarla yürütülecek bir hizmet değildir.”
PSİKOLOG SORUN ÇÖZMEZ, AKIL VERMEZ, YÖNLENDİRMEZ
Psikolog seçerken kişinin yaşadığı soruna, paylaşmak istediği duruma, nasıl bir yaklaşımla daha rahat ilerleyeceğine inandığına göre farklı seçeneklerin öne çıktığını söyleyen Şekerci, “Arkadaşınızın sevdiği ve gelişme gördüğü bir psikoloğun yaklaşımından ya da benimsediği terapi yöntemlerinden siz aynı verimi alamayabilirsiniz. Aynı şekilde psikolog da danışanın iyiliğini ve çıkarlarını gözeterek farklı bir meslektaşına ya da branşa yönlendirme yapabilir.” dedi ve sözlerine devam etti:
“Psikolog ve danışanın gözle görünmeyen sınırları ve terapinin işleyişinin ana hatları genellikle ilk birkaç seans içinde çizilmiş olur. Psikolog danışanın sorununu çözmez, akıl vermez, yönlendirme yapmaz. Psikolog dahil hiç kimse bir başkasının hayatına müdahale etme lüksüne sahip değildir. Psikoloğun yaptığı, kişinin içinde bulunduğu duruma ve duygularına ayna tutup farklı açılardan da bakabilmesine yardım etmektir. Danışmanlık ya da terapi almaya karar verdiğinizde hayatınızı değiştirebilme gücünün ve sorumluluğunun sizde olduğunu bilmeniz gerekir.”
SAHTE PSİKOLOGLA KARŞILAŞAN DERHAL ŞİKAYET ETMELİ
Sahte psikologlara asla göz yumulmaması gerektiğini belirten Bodur, “Sahte psikolog tarafından hizmet alındığı fark edildiğinde terapi süreci hemen sonlandırılmalı ve yetkili mercilere şikayet edilmelidir. Çünkü unvan sahteciliği yasalarımıza göre suçtur. Ayrıca etik olarak ücretlendirme ve faturalandırma bilgilerinin şeffaf bir şekilde hizmet alacak kişiye verilmesini doğru buluyorum. Ama faturadan önce lisans ve yetkinliği sorgulamak daha önemli.”