Uzman kahramanlar

Güncelleme Tarihi:

Uzman kahramanlar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2002 15:06

Son yıllarda sayıları hızla artıyor. Toplumun entelektüel gelişimine yaptıkları katkı nedeniyle diğer medyatik kahramanlardan farklılar. Sansasyonlarla değil yaptıkları işle, bilgileriyle, uzmanlıklarıyla kahraman oldular. Deprem, ekonomik kriz, savaş ve kötü hava koşulları nedeniyle onlara koştuk, en çok onları dinledik. Başarının tesadüf olmadığını kanıtladılar. Çok çalışarak, işlerini severek, farklı alanlarla ilgilenerek ilerlediler. İşte onlardan birkaçı.

Deprem, ekonomik kriz, savaş, kötü hava koşulları... Her biri kendi alanında Türkiye'nin gündemine oturan bu dört olayın ortak bir noktası var: Halka mal ettikleri 'uzman kahramanlar'. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Birtek'e göre onlar her toplumda mevcutlar. Var olma nedenleri iktidarların ve halkın yarı bilinçli ya da bilinçli olarak onlara duydukları özlem. Toplumla ne kadar özdeşleşirlerse o kadar başarılı oluyorlar: ‘‘Yeni arayışlar, özlemler, toplumsal simge bulma isteğini ateşliyor. Sonuç olarak yeni kahramanlar doğuyor.‘‘

Birtek, Türkiye'nin son zamanlardaki uzman kahraman akımını toplum açısından 'hayırlı' bir gelişme olarak değerlendiriyor: ‘‘Türkiye kahramanlarını değiştiriyor. Bunda krizin etkisi büyük. Önceleri eski yuppie'ler, zengin insanlar, mankenler hatta 'kara paracılar' kahramandı. Son zamanlarda kahraman olarak öne çıkanların uzmanlar olması halk açısından umut veriyor. Her toplumun kendine has kahramanları var. Örneğin Fransa'nın kahramanları daha çok aydınlar arasından olur. Amerika'nın 11 Eylül ertesindeki baş kahramanları itfayeciler ve Rambo kılıklı gizli servis ajanlarıydı.‘‘

Türkiye'nin uzman kahramanlarının doğuşu 17 Ağustos 1999 depremine dayanıyor. Türkiye'yi derinden sarsan depremin ardından gözler jeoloji ve jeofizik mühendislerine çevrildi. O güne kadar defalarca deprem uyarısında bulunan ve konuyla ilgili yüzlerce makale hazırlayan bilim insanları depremle birlikte adeta halk kahramanı oldular. Türkiye aylarca Ahmet Mete Işıkara'ya kilitlendi. Onu diğer deprem uzmanları izledi. 19 Şubat 2001'de Türkiye bu kez ekonomik krizle sarsıldı. İşsizlerin sayısı katlandı, zaten az olan üretim daha da düştü, enflasyon kronik yükselişini sürdürdü. Halkın 'bir bilen' arayışı gözleri 'ekonomistlere' çevirdi. Televizyon kanallarında yayınlanan ekonomi programları izleyici rekoru kırmaya başladı. Ekonomiyi 'herkesin anlayacağı dilden' anlatan uzmanlar bir adım öne geçmeyi başardı. Bu kez tarih 11 Eylül 2001'i gösteriyordu. Dünya Ticaret Merkezi'ne çarpan uçakların ardındaki sır perdesi Türkiye için çok şey ifade ediyordu. Söz uluslararası ilişkiler ve strateji uzmanlarındaydı. Uzman kahramanların son dalgası kötü hava koşullarının birçok şehri felç etmesiyle etkisini hissettirdi. Yağan kar yolları kapadı. Yaklaşık beş iş günü hayat durdu. Meteroloji mühendisleri ve yol durumuyla ilgili bilgi veren kişiler o dönem en çok dinlenenler listesinde ilk sıraya yerleştiler. Trafik canavarı her dönem olduğu gibi bu dönem de gündemde oldu. Sabah erkenden yollara düşecek olanlar radyo ve televizyonlardan yol bilgilerini almadan dışarı adım atmaz hale geldi. Yaşanan bu gelişmelerde akıllardaki soru hep aynıydı: Gelecekte ne olacak? Astrologlar yıldızların diliyle geleceği anlattılar. Kendi yıldızlarını da parlattılar. Uzman kahramanlardan yedi tanesini analiz ettik.


Gökyüzünün sırrını açıkladı

Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu


İTÜ Meteoroloji Bölümü Başkan Yardımcısı)

Kadıoğlu'nun hikayesi 1991'e dayanıyor. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden bir görevlinin çığı önlemek için hiçbir şey yapılamayacağını açıklamasıyla harekete geçmiş. Sorunun çözümüyle ilgili Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi'ne bir yazı yazmış. Büyük ilgi görmüş. Küresel ısınmaya karşı alınması gereken önlemler konusunda çalışmaları var. Tanınmasını bir başarı olarak görmüyor: ‘‘Keşke Türkiye'de meteoroloji bilimi çağdaş ülkelerdeki seviyede olsaydı. Artık kar yağacak, sel olacak diye korkuyorum. Böyle durumlarda gelen telefonlara yetişemiyorum. Hayatım alt üst oluyor.‘‘ Kadıoğlu başarısını dünya gündemini takip etmesine ve bilimsel verileri anlaşılır bir dille halka anlatabilmesine bağlıyor.


11 Eylül saldırısını bildi

Hakan Kırkoğlu

(Astrolog)

Kamuoyu Kırkoğlu'nu 11 Eylül saldırısını bilen astrolog olarak tanıyor. İTÜ İşletme Mühendisliği mezunu. Boğaziçi Üniversitesi'nde Ekonomi yüksek lisansı yaptı. 1993'te BNP Ak Dresdner Bank'ta kredi analisti olarak çalıştı ve 2000’de bankacılığı bıraktı. Dergilere astroloji ile ilgili yazılar yazdı. Türkiye-AB ilişkileri konusunda astrolojik bir çalışma hazırladı ve İngiltere’de sundu. Kırkoğlu başarısını astroloji tutkusuna bağlıyor: ‘‘Başarı için merak ve araştırma önemli. İyi bir astrolog sürekli düşünce fırtınası yapmalı, güncel olayları takip etmeli, yalnızca kendi alanında değil, astronomi, psikoloji konularında da bilgi sahibi olmalı. Astrolog yalnızca bilgi veren kişi değildir. İnsan psikolojisini anladığı sürece yardımcı olabilir.‘‘


Başarısının sırrı ‘kuşku duymak’

Doç. Dr. Deniz Ülke Arıboğan

(İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi)

Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Arıboğan'ı üne kavuşturan çalışması 1997'de yazdığı 'Uluslararası Terörizmin Yeni Yüzü' adlı makalesi. Bu çalışmada Dünya Ticaret Merkezi'ne yakın zamanda kitlesel bir saldırı yapılabileceğini yazdı. Makale 11 Eylül sonrasında tekrar gündeme geldi. MİT İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak'ın kızı olması ününe ün kattı. Arıboğan, bir bilim insanını başarıya götüren en önemli unsurun kuşku olduğunu düşünüyor: ‘‘Bir şeyi mantığıma uymuyorsa kabul etmem. Araştırır ve kendi bilgimi edinmeye çalışırım. Öğrencilik yaşamım boyunca çok başarılı sonuçlar almadım. Ama başarılı bir hoca olabilmek için çok gayret ettim. Çünkü işimi çok seviyorum.‘‘


Krizde herkes onu izledi

Prof. Dr. Asaf Savaş Akat

(Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi)

NTV'de yayınlanan Ekodiyalog programıyla halkın ilgisini kazandı. Akat, ekonomik krizle birlikte daha çok tanındığını düşünüyor: ‘‘Televizyon garip bir alet. İnsanların evlerine giriyorsunuz. Bir anda tanınmaya başlıyorsunuz.‘‘ Başarılı olmak için en önemli kıstasların yetenek, çok çalışmak ve şans olduğunu düşünüyor: ‘‘Ben şanslıyım. Doğru bildiğimi ısrarla söylerim. Yanılınca kabullenirim. İyi bir iktisatçı olmak için siyaset, sosyoloji, tarih, edebiyat, sanat gibi alanlarla da ilgilenmek çok önemli. İngilizce'yi ana diliniz gibi bilmelisiniz. İkinci bir Avrupa dili bilmek çok yararlı. Yaşamım aynı. Sabah erkenden üniversitedeki odama gelip geç vakte kadar çalışıyorum.‘‘


Her gün 62 kez dinliyoruz

Murat Kazanasmaz

(İst. Büyükşehir Belediyesi Trafik Operatörü)

Türkiye onu sesiyle tanıyor. Her sabah ve akşam 27 radyo istasyonuna ve dört televizyon kanalına günde 62 kez İstanbul'un yol durumu hakkında bilgi veriyor. Kötü hava koşullarının İstanbul trafiğini felç etmesiyle birlikte ünü arttı. Her sabah 06.45'de çalışmaya başlıyor. Bu işi yapmak isteyen kişilerin belli bir teknik bilgiye sahip olması, şehir içi ve şehir dışı bağlantı yollarını çok iyi bilmesi, yorumlama kabiliyetinin yüksek olması gerektiğini düşünüyor: ‘‘Gördüklerinizi anında yorumlamanız gerekiyor. Bir ülkede herkes doktor, pilot, hemşire ya da öğretmen olacak diye bir kural yok. Gençler haberdar olmadıkları ya da belki hiç düşünmedikleri bu tür mesleklere yönelebilirler. Başarımı işimi çok severek yapmama borçluyum.‘‘


Ortadoğu uzmanı

İrfan Sapmaz
(Savaş muhabiri)

Sapmaz 11 Eylül'ün ardından ABD'nin Afganistan'a savaş açtığını dünyaya duyurdu. 1987'de Afganistan savaşını izlemeye başladı. 1990'da Sovyet tanklarının Bakü'ye girmesi üzerine İran-Sovyet sınırını kaçak olarak geçti. KGB tarafından yakalandı. 75 gün Bakü'de KGBzindanlarında yattı. İngilizce, Rusça, Farsça ve Urduca biliyor. İyi bir savaş muhabiri olmak için ölüme her an hazır olmanız gerekli diyor: ‘‘Her türlü kötü ortamda yatmayı, yemeyi, ve uyumayı öğrenmelisiniz. Çok iyi fotoğraf çekmeyi bilmelisiniz. İyi bir kameraman olmalısınız. Başarımın nedeni mesleğimi çok sevmem ve çok çalışmam. Bölge dillerini bilmek çok önemli.‘‘


Depremle tanındı

Prof. Dr. Celal Şengör

(İTÜ Öğretim Üyesi)

Bilim çevrelerinde yapısal jeoloji ve tektonik dallarındaki çalışmaları ile tanınıyor. Beş kitabı ve 165 bilimsel makalesi var. Kamuoyu onu ilk kez 1986'da TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü alan en genç bilim insanı olarak tanıdı. Ödülü aldığında 30 yaşındaydı. Avrupa Akademisi'ne seçilen ilk Türk olarak medyada yer aldı. Geniş kitleler tarafından tanınması 17 Ağustos depreminin ardından oldu. Aykut Barka ile birlikte bir rapor hazırladı. Başbakan Bülent Ecevit bir televizyon konuşmasında bu rapordan pasajlar okudu. Bunun üzerine halkın ve medyanın Celal Şengör ve Aykut Barka'ya ilgisi arttı. Şengör'e göre başarısının nedeni zekası ve bu zekayı özgürce kullanmasını sağlayan maddi gücü.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!