Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm Türkiye'nin merakla beklediği 'Türkiye Yüzyılı' vizyonunun detaylarını bugün Ankara Spor Salonu'nda duyurdu. Gazeteciler ve uzman isimler, "Türkiye Yüzyılı" vizyon belgesini değerlendirdi.
"GELİN BİRLİKTE İNŞAA EDELİM"
TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel de "Türkiye Yüzyılı" Vizyon Belgesi'nin yeni bir başlangıç olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: Sonuç olarak Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme çıtayı çok yükseğe taşımak. Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki, 'Bu sadece benim işim değil'. Salonda da bütün sosyolojik katmanlar var ve başından sonuna da konuşmasında vurgu yaptı. Yani ne diyor? 'Bu devlet hepimizin devleti, bu bayrak hepimizin bayrağı. Bu gelecek hepimizin geleceği'. Gelin derken, tek tek saydı da zaten. Etnik aidiyet, mezhepsel aidiyet, siyasi aidiyet. Dedi ki, 'Devlet bu zamana kadar çok örseledi'. Yeni yüzyıl kucaklaşmanın da yüzyılı olacak. Mesela dedi ki; 'Demokrasi kalkınma refah getiren bir devrin adıdır Türkiye Yüzyılı'. Devrim çıtası yüksek. Biliyorsunuz daha önce de 'Ben muhafazakar bir devrimciyim' dediğinde de çok konuşulmuştu. 'Muhafazakar devrimci olur mu?' diye. Devam ediyor Cumhurbaşkanı. Demokrasi kalkınma refah getiren bir devrimin adıdır Türkiye Yüzyılı. Bir devrimdir diyor bu. Onun dışında diyor ki, 'Kutuplaşma yerine kucaklaşmadır Türkiye Yüzyılı'. Geçmiş dönemden bugüne kadar yaptıklarını da özetledi. Benim anladığım şu: '20 yıldır biz bir şeyler yaptık. Düzlüğe çıkacağız'. dedi. Şimdi Türkiye bir 'take-off' durumuna geçiyor. Ama diyor ki 'Bu benim sadece tek başına yapabileceğim bir şey değil. Gelin omuz verin. Çünkü hepimiz aynı yerdeyiz.'
"İSTİHDAM, YATIRIM VE GSYH'DAKİ ARTIŞ VURGUSU ÖNEMLİ"
Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Yılmaz ise "GSYH'daki artış vurgusu kıymetliydi" diyerek şunları söyledi: Putin'in açıklamalarına da yer verdi Cumhurbaşkanı. Türkiye önemli çalışmalar yapmıştı. GSYH'daki artış vurgusu kıymetliydi. Gelin bunu birlikte yapalım önerilere açığız anlamında çok önemli bir çağrı yaptı. Bütünleştirici bir platform var. Benim dikkatimi çeken Türkiye'nin siyasi ve ekonomi güç olması meselesi. Bu çok önemli. İstihdam, yatırım çağrısı son derece önemliydi. büyümenin tabana yayılması meselesi var. Orada da sosyal yardımlar önemli ve geniş bir yer ayrılmıştı. Orada da enflasyon noktasına getirdi. Çözeceğiz dedi. Bunlar şuna işaret ediyor, risklerin farkında. Bunları nasıl çözeceğini bilen bir vizyondan bahsediyoruz. Benim gördüğüm tabanın enflasyonla mücadelede zarar görmeden toparlanacağı bir vizyon var. Türkiye her zaman edilgen bir ülke olarak görülürdü, etken bir ülke olduğunu bu konuşmanın içerinde olduğunu görüyorum.
"TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNİ KUŞATIYOR"
Güvenlik Uzman Abdullah Ağar, toplumun tüm kesimlerini kapsamasının önemli olduğunu vurgulayarak, "Özellikle devlet yönetimiyle beraber gelişen tecrübeler bu tecrübelerden çıkartılan dersler ve bütün bunlarla beraber ortaya çıkan bir bütünleşik, bütüncül fotoğraf. Bence açıkçası çok iyiydi, bu açılardan bakıldığında. Toplumun tüm kesimlerini kuşatması. Hatta kendi kendime şöyle bir cümle de kurdum. Yani AK Parti Merkez Partisi olmaktan daha da öte biraz solu da kuşatacak şekilde yeni bir açılım ortaya koydu. Atlantik'te ve Avrasya arasındaki mücadelenin tam merkez noktasında Türkiye var. Ve açıkçası Türkiye'de bu jeopolitik mücadelenin ve türbülansın içerisinde kendisi de jeopolitik bir güç olma hesabı içerisinde. Yani Sayın Erdoğan şu şekilde ifade etti. Ben bizleri, Türkiye'yi ilk 10'un içine sokmak istiyorum. İstikrarsız üreten bir ülke geleceğe dair emin adımlar atamaz. Yani sonuçta geçmişe baktığımız zaman, Türkiye PKK'ya hapsedilmiş bir ülkeydi. Ama özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ortaya çıkartılan konsepti ve buna bağlı ortaya konulan gayret, Türkiye'yi en zor zamanda çok farklı bir yere taşıdı. Aslında bu bir test aynı zamanda. Yani jeopolitik aralığıyla ilgili bir testti. Yani en güçlüler bile Türkiye'nin yaptıklarını ve yapabileceklerine dair bir ispat üretemediler. Hatta şöyle bir cümle kurabiliriz. İşte Almanya, Fransa gibi. Evet beş trilyon dolar seviyesinde gayrisafi milli hasılaları olan ama harekatla alındı. Operasyon anında kendilerini ortaya koyamayan yani kendi ifadeleriyle etkilerini yitirmiş ordulara sahip olan ülkeler. Libya üzerinden gelişen farklı bir denklem, Afrika denklemi Orta Doğu denklemi ve Kafkaslar, Güney Kafkaslar. Bunlar böylesine zor ve hassas bir dönemde öyle kolayında başarılabilecek işler değildi ve Türkiye aslında bir diğer tarafıyla da gücünü ve etkinliğini de bu yapmış olduğu operasyonlarla, harekatlarla ispat etti" dedi.