Gülden AYDIN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2001 01:26
Bu yıl ‘‘Çoğulculuk ve Toplumsal Uzlaşma’’ konusunun tartışıldığı 4. Abant Platformu sona erdi. Farklı ideolojilerden 60'a yakın katılımcının üzerinde hemfikir olduğu görüşler, Toplum ve Siyaset komisyonları tarafından 11 maddelik bir rapor haline getirildi.
Toplantıya, siyasilerin de ilgisi büyüktü. Hüseyin Çelik, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Rıza Akçalı, Ertuğrul Yalçınbayır ve Celal Adan Abant Platformu’ndaki ‘‘Çoğulculuk ve Siyaset Komisyonu’’nda görev aldılar. Konuşmacılardan Meral Akşener, Mehmet Altan ve Toktamış Ateş Abant'a gelmedi. Bu yılki toplantıda kadınlar yine çok azdı, sadece iki kadın konuşmacı vardı: İskele Sancak programında bacak bacak üstüne attığı için İslamcı erkek yazarların hakaretlerine maruz kalan Dr. Hidayet Tuksal ve ‘‘İslamcı feminist’’ diye anılan yazar Nazife Şişman.
4. Abant Platformu, bu yıl tartışma konusu olarak ‘‘Çoğulculuk ve Toplumsal Uzlaşma’’yı seçmişti. Toplantı, ‘‘Yenilikçiler çıkarma yaptı’’ yorumlarına yol açtı. ANAP kökenli Yenilikçi milletvekillerden
Ertuğrul Yalçınbayır ile
Cemil Çiçek çok farklı görüşlerle karşı karşıya geldiler. Komisyonun tartışmaya açtığı
‘‘Siyasal çoğulculuğun gerçekleşmesini sağlayacak koşulların başında, siyasetin finansmanının ilkelere bağlanması ve denetlenmesi gelmektedir.’’ maddesine
Cemil Çiçek itiraz etti.
‘‘Vurun abalıya. Bugün Türkiye'de siyaseti en az yapan siyasilerdir. Bu madde medyaya hiç vurmuyor. Varsa yoksa siyasi partiler’’ dedi.
Çiçek'in ardından söz alan
Ertuğrul Yalçınbayır ise
‘‘Ülke ve yerel düzeyde siyaseti kirletenler, yolsuzlukları yapanlar siyasilerdir. Siyasette serbest rekabeti kaldıran hep bu finanstır. Parti yönetimleri futbol kulübü yönetimi gibi. Türkiye'de siyaset genel merkezin direktifiyle oluyor. Finansın şeffaflığı, adayların harcama denetimleri toplumsal uzlaşmaya hizmet edecektir.’’
Toplantıda en ilgi çeken tartışmalardan biri de
‘‘laiklik’’in komisyon raporunda yer alıp almaması yönünde oldu. Prof.
Hayrettin Karaman, gerçek laik ülkelerde laiklik sözünün yasalarda yer almadığını ama Türkiye'de insan haklarına engel olarak kullanıldığını söyledi. Dr.
Mehmet Ali Kılıçbay, Karaman'a itiraz etti.
‘‘İngiltere ve İsrail gibi demokratik olup laik olmayan ülkeler var. Bu nedenle laiklik kelimesi raporda yer alsın.’’ Gazeteci
Cengiz Çandar da laiklik şerhinin kaldırılmasını savundu:
‘‘Laik bir rejim çoğulculuğun garantisi değil. Bu nedenle kaldırılsın. Yerine inanç, ifade, örgütlenme, din ve vicdan özgürlüğü yer alsın.’’ İlber Ortaylı laikliğin tartışılmasının
‘‘tehlikeli’’ olduğunu söyledi. Oylamaya sunulan laiklik, 1 oy farkla raporda yer aldı.
Ali Bulaç itiraz edince
Soli Özel 1. Abant Platformu'nda kabul edilen laikliği hatırlattı.
SONUÇ BİLDİRGESİ11 maddeyle varılan sonuç bildirgesi, ‘‘Çoğulculuk ve Toplumsal Uzlaşma’’yı bu yıl gündeme alma gerekçesiyle başlıyor.
‘‘Çoğulculuk düşünce, inanç, kimlik ve çıkarların farklılığını ve bu farklılığın tanınmasını demokratik rejim içinde temsilininin engellenmemesini ifade eder. Ancak Türkiye'deki mevcut koşullar çoğulculuk anlayışını yerleştirecek ve sürekli kılacak düzeyde değildir. Bu nedenle 4. Abant Platformu çoğulculuk ve bunun doğal sonucu olan toplumsal uzlaşma sorununu gündemine alma zorunluluğunu duymuştur’’ Çoğulculuk, ancak hukukun üstünlüğünü esas alan, insan haklarına dayalı, demokratik ve laik bir rejimde gerçekleşebilir. İnanç, düşünce ve ifade, öğrenim ve örgütlenme özgürlüğü başta olmak üzere sivil ve siyasal özgürlükler çoğulculuğun ön şartıdır. Bu anlamda özgürlük olmadan çoğulculuk olamayacağı gibi kalıcı bir toplumsal barış ve uzlaşma da sağlanamaz.
Demokratik çoğulculuk, kutuplaşmaların ortadan kaldırılmasını, siyasal ve ulusal birliğin güçlenerek sürdürülmesini sağlar. Çoğulculuğu gözeten bir uzlaşma, toplumsal sözleşmeye dayanan yeni bir anayasada ifadesini bulmalıdır. Bu husus, toplumun farklı kesimlerinin eşitlik statüsünde biraraya gelerek ‘‘Çokluk içinde birlik’’ ilkesi uyarınca anlaşabilmelerine bağlıdır.
Siyasal çoğulculuk, ‘‘Çoğunluğun yönetimi’’ kuralı ile çelişmez. Ancak çoğunluğun tercihleri uygulanırken çoğunluğun dışında kalanların da haklarının gözetilmesi demokratik rejimin temel ve vazgeçilmez bir ilkesini oluşturur.
Modernleşme adına homojen bir toplum yaratma çabaları kabul edilemez; siyaset türdeşlik yönündeki bir toplumsal dönüşümün aracı olamaz. Türkiye'nin temel sorunlarından biri devlet yönetimi ile halkın talepleri arasındami uyuşmazlıktır. Devlet, toplumu bir inşa alanı olarak görmekten ve ‘‘Toplumsal mühendislik’’ yapmaktan vazgeçmeli; toplumdaki farklılıkları tanıyarak tercihlerini dikkate almalıdır. Türkiye'nin bütün vatandaşlarına ve her toplumsal kesime eşit mesafede duran, bütün farklılıkların kamusal alanda temsil edilmesini mümkün kılan bir devlet anlayışına ihtiyacı vardır.
Siyasal çoğulculuğun önünün açılabilmesi için anayasa, siyasal partiler ve
seçim kanunlarında demokrasinin evrensel kurallarına uygun değişiklikler yapılması acil bir ihtiyaçtır. Bu bağlamda fikriyatı ve faaliyetleri, herhangi bir şekilde şiddet içermeyen partilerin siyasetten men edilmeleri önlenmelidir. Ayrıca siyasetin finansmanının ve kamu harcamalarının şeffaflaşması ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesine imkan sağlayacak düzenlemelerin yapılması da zorunludur.
(...)
Sonuç olarak bütün önerilerimizde ‘‘Çoğulculuk’ derken çeşitli toplumsal oluşumları adlandırmayışımız, her adlandırmanın politik bir duruşu ön plana çıkarabileceği endişesiyledir. Arzumuz, her türlü adlandırma ve politik duruşun kendini ifade edebileceği bir Türkiye'dir. Çoğulculuk ve toplumsal uzlaşma, kadın-erkek eşitsizliği başta olmak üzere bireylerin cinsiyet, ırk, dil ve din gibi hiçbir ayırıma tabi tutulmaksızın bütün temel hak ve özgürlüklerden yararlanmasını zorunlu kılar.
Aydın sınıf ıstırap çekti Abant Platformu, her yerde rastlanan bir toplantı değil. Garp toplumlarında da çok ters istikametlerden aydınların biraraya gelip her sene üç gün boyu tartışmaları pek rastlanır durum değil. Herhalde bizde aydın sınıf dışlandı, ıstırap çekti. Ondan dolayı biraraya geliyorlar. Çok kalabalık. Ümit ederim, politikacıların gösteri alanı olmaz. Bazı milletvekillerinin aydın olarak gelip katkıları başka bir şey. Ama siyasi gösteri alanına dönüşmez umarım. Buna sekreteryanın dikkat etmesi lazım. Son derece esaslı bir birliktelik bu platform. İnşallah devam eder. Son derece faydalı buluyorum. Birtakım sivri üsluplar kullanılmıyor değil ama törpüleniyor burada. Laiklik gibi konseptlerin toptan reddedilip kaldırılması, sayıyla ilgili bir iş değil. Bu Türk siyasi hayatında bir konsepttir. Sorun daha çok daha derin.
Uzlaşma deyimi yanlış
4. Abant Platformu'na ilk kez katılıyorum. Çeşitlilik olur diye katıldım. Toplanma amacını, bana bildirilen konuyu ilginç buldum. Bu toplantıda herkes durduğu yerdeki konumunu muhafaza ederek demokratik, laik devlet sistemi içinde verilmeyen bazı kapıları açıp, delerek içeride bir şeyler elde etmek istiyor gibime geldi. İnşallah yanılırım. Devletin bölünmez bütünlüğü var. Anayasa'da sabit. Beğenirsin, beğenmezsin. Fakat uymak zorundasın. Bunu aşamazsın. Devletin kurallarından biri laikliktir. Laiklik ilkesi devletin varlığının ana nedenidir. Bunu da aşamazsınız. Ben bu fikrimi söyledim. Sol kökenli konuşmacıların getirdiği bir şey yok. Uzlaşma deyimini de yanlış buldum bir hukukçu olarak. Uzlaşma ihtilaf sonucu olur. Bu toplantılar faydalı. Zamanla daha iyi bir cem, daha iyi bir ortam hazırlanır ümidindeyim. Vaktim olursa gene gelirim. Gelmeyi kendime de bir hizmet sayıyorum.