Güncelleme Tarihi:
Temiz ve alternatif enerji üretimi çağımızda büyük bir zorunluluk haline geldi. Bu nedenle, enerjiyi elde etmenin birbirinden farklı yöntemlerini araştırmaktayız. Arayışımızda testleri geçen her bir yeni yöntem üzerinde bilimsel çalışmalar yapıyor, bunu pratik uygulamalarla hayata geçirmenin yollarını düşünüyoruz.
Bazı bilim insanları, aradığımız enerjinin yıldızlarda olduğunu düşünüyor. Mars’a rüzgar türbini kurmayı önerenler de var. Bir diğer gözde fikirse Helyum-3 kullanarak nükleer fisyon yaratmak. Fisyon, atomun çekirdeğinin parçalanarak ikiye bölünmesi demek. Füzyon ise atom çekirdeklerinin birleştirilerek daha ağır bir çekirdek yaratılması anlamına geliyor. Nükleer füzyon, hidrojen izotoplarıyla (deteryum ve tritiyum) test edilmiş olan bir yöntem. Bunların reaksiyonları, enerjilerinin büyük kısmını radyoaktif nötronlar olarak dışarı salmalarıyla sonuçlanıyor. Dolayısıyla bu hem tehlikeli bir yöntem hem de enerji üretmek için pek kullanışlı değil. Helyum-3 ise daha güvenli bir enerji üretim yöntemi. Çünkü reaksiyon sırasında radyoaktif atık oluşmuyor. Helyum elementinin bir izotopu olan Helyum-3 iki foton ve bir nötrona sahip. Çok yüksek sıcaklık değerine kadar ısıtılıp deteryumla bir araya getirildiğinde oluşan reaksiyon sonucu muazzam miktarda enerji ortaya çıkarıyor. Sadece bir kilogram Helyum-3 ve 0,67 kilogram deteryumla 19 megawatt/yıl enerji üretilebilir. 25 ton ile bir ülkenin yıllık enerji ihtiyacı fazlasıyla karşılanabilir. Tek sorun, 25 ton Helyum-3’e sahip olmayışımız. Ama Ay’da bu miktarı bulma şansımız var. Bilim insanları, uydumuzdaki kayaların 1 milyon tondan fazla element içerdiğini söylüyorlar. Dolayısıyla Ay’dan Helyum-3 elde edebiliriz. Bir diğer fikir de güneş enerjisini stratosferin ötesinden depolamak. Çünkü burada, dünyaya ulaştığında olduğundan sekiz kat daha güçlü enerji yayıyor. Üstelik hava koşullarının yansıyan güneş ışınlarını azaltması gibi bir risk de yok. Tabii bunun için uzaya devasa güneş panelleri kurmamız gerek. Burada toplanan enerji, dünyaya ışınlar yoluyla iletilebilir. Bunun için mikrodalga ışınları algılayabilen özel bir anten kullanmak ve alınan ışınları elektriğe çeviren bir sisteme sahip olmak gerek. İletişim için kullandığımız uydular, telefongörüşmelerimiz için sinyal yollarken buna çok benzeyen bir yöntemle çalışıyor. Dolayısıyla bunun için gereken teknolojiye zaten sahibiz. Günümüzde bunun gerçekleştirilmesi için bazı çalışmalar yapılmakta. Japonya, Rusya, Amerika ve kimi Avrupa ülkeleri şimdiden alt yapı çalışmalarına başladılar.
popsci.com.tr Tarafından Hazırlanmıştır.