Güncelleme Tarihi:
‘‘Biyo-not’’ yeni kavram. Uzayda canlılar üzerinde deneyler yapacak astronotlara ‘‘biyo-not’’ deniyor. Nigel Packham bu yeni araştırmacılardan biri ve uzayda aynı zamanda ‘‘yeşil akciğer’’ görevi görecek olan tahıllarla denemeler yapıyor.
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, önümüzdeki 20 yıl içinde uzayda sürekli insan bulundurmaya ve Mars'a insanlı yolculuk yapmayı planlıyor. Bu amaçla uzay çalışmalarında yeni bir dönemece girildi. Uzun uzay yolculuklarının insanda yol açtığı sağlık problemlerini ortadan kaldırmak için başlatılan çalışmalara, hız verildi.
İki gün sonra, 16 Nisanda uzay mekiği Columbia, bir kez daha uzaya gidiyor. Bu yolculukta yerçekimsiz ortamın insanlar, bitkiler, balıklar ve salyongozlar üzerindeki etkisi araştırılacak. Bilim adamları, ‘‘Neurolab’’ adı verilen bu projeden elde edilecek deneyimler sayesinde astronotları, uzayda sürekli yaşamaya ve Mars yolculuğuna hazırlamayı umuyor.
Columbia'yla uçacak olan ekip, aylardır Teksas'ın Houston kenti yakınlarındaki Johnson Uzay Üssü'nde 16 gün sürecek bu yolculuk için hazırlık yapıyor. Bu yolculuktan sonra dünya yörüngesinde yapılacak Uluslararası Uzay Üssü'nü (ISS) inşa etmek üzere yolculuklar başlayacak.
NASA Başkanı Daniel Goldin, ISS'nin insanlı uzun uzay yolculukları ve Mars seyahati için çok önemli bir adım olduğunu belirtiyor. Goldin, ‘‘Artık insanoğlunun Mars'a gidip gidemeyeceğini değil, bu yolculuğun ne zaman gerçekleşebileceğinin hesabını yapmak gerekir’’ diye konuşuyor. Ancak öncelikle uzun yolculukta görülebilecek sorunlarının ortadan kaldırılması gerekmekte. Uzun uzay yolculuklarında karşılaşılan teknik ve sağlık sorunları, üç başlıkta toplanıyor:
Yerçekimsiz ortam: Kemik ve kas erimesine, baş dönmesine ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açıyor. Her organ yerçekimsiz ortamda değişik reaksiyonlar veriyor.
Güneş ışınları: Uzay yolculuğunun tehlikeli faktörlerinden bir diğeri uzay ışınları. Özellikle güneşte meydana gelen beklenmedik proton fırtınaları, genetik hasara yol açıyor. Uzayda kansere yakalanma riski yükseliyor.
Gıda ve oksijen: Mars yolculuğuna çıkacak bir uzay aracının astronotların ihtiyacı olan su, gıda ve oksijenin en azından bir kısmını karşılaması gerekiyor.
Bilim adamları, şimdi bu sorunların üstesinden gelmek için çeşitli yollara başvuruyor. Örneğin astronot ya da kozmonotları, günde iki saat koşu bandında yürüterek ya da bir bisiklet pedalı çevirterek kaslarını korumaya çalışıyorlar.
UZAYDAKİ SALYANGOZ
Merkezi Köln'de bulunan Alman Uzay ve Havacılık Dairesi (DLR), uzayda vücut sıvısının bedenin üst kısmında yoğunlaşmasını engellemek üzere bir yöntem geliştirdi. Astronotlar için tasarlanan alçak basınçlı pantolon, vücut sıvılarının bedenin alt bölümüne çekerek yerçekimsiz ortamın olumsuz etkilerini ortadan kaldırıyor.
Columbia uzay mekiği, 8.6 litrelik bir ‘‘biyo-tank’’ı da uzaya taşıyacak. Biyo-tankta bulunan çekirge, salyangoz, fare, kılıçkuyruk türü bir balık, beşparmak otu ve bakteriler bulunacak. Bu canlı türlerinin yerçekimsiz ortamdan ve uzay ışınlarından nasıl etkilendiğini belirlemek üzere de 26 deney yapılacak.
KAPALI EKOSİSTEM
‘‘Biyo-not’’ adı verilen araştırmacı astronotlar, bu deneylerle uzayda kendi kendini yenileyebilen ve gıda ile oksijen üretebilen bir ‘‘ekosistem’’ oluşturmaya çalışacaklar. Alman Ruhr Üniversitesi'nden Volker Blüm, ancak kapalı devre bir ekosistemde hayvansal proteinler üretilebileceğine işaret ediyor. Mesela kılıçkuyruk balıklarının büyüklükleri 9 günde ikiye katlanıyor, beşparmak otu ise çok hızlı üreyebilen bir bitki. Biyo-tanklar sayesinde uzun yolculuklarda gıda ihtiyacı için sazan balığı, oksijen ihtiyacının karşılanması ve havanın temizlenmesi için çeşitli bitkiler yetiştirmesi düşünülüyor.
NASA 4 Alman bilim adamının da katılacağı Columbia'nın bu yolculuğuna büyük ümit bağlamış durumda. Çünkü NASA'ya göre insanoğlu, en geç 2020 yılında Mars'a ayak basacak.
Neden uzay istasyonu
TÜBİTAK'ın yayımladığı Bilim ve Teknik dergisi'nin son sayısındaki bir yazıya göre Supitnik 1'in 1957'de fırlatılmasından çok öncelerinde bile bilim adamları, uzayda bir istasyon kurmayı düşünüyorlardı. Çünkü bunun büyük yararları olacaktı. her şeyden önce Güneş Sistemi ve galaksilere yönelik gözlemler daha iyi yapılabilecekti. Aya ve gezegenlere yapılacak yolculuklar için bir sıçrama tahtası görevi görecekti. İstasyonun mikroçekim ortamı sayesinde fizik ve kimya alanıda dünyada yapılması imkansız deneyler rahatlıkla yapılabilecekti. Hatta zengin turistler için geziler düzenlenecekti.
1970te başlayan ve günümüze kadar gelen uzay istasyonu çalışmalarında bu düşüncelerin pek çoğu gerçekleştirildi ya da gerçekleştirilme aşamasına geldi. Bugün Uluslararası Uzay İstasyonu kurulmasındaki amaçlar da aynı. Ama günümzde uzaydaki sürekli yaşama dönük amaçlar, öncelik kazanmış durumda. İstasyon sayesinde ileride yapılacak uzun uzay yolculuklarında insanların koşullara uyum yetenekleri kazanmaları amaçlanıyor. 2003 yılında tamamlanması düşünülen Uluslararası Uzay İstasyonu'nun yapımına 16 ülke katılıyor.