Güncelleme Tarihi:
Almanya'da yaşayan aydınlarımıza uyum hakkındaki düşüncelerini sorduk. Yazar Zafer Şenocak, “Uyumun Almanlar'ın kendi iç diyaloğu” olduğunu belirtirken, yazar Feridun Zaimoğlu ise, uyumu, “Alman muhafazakarların savaş çağılığı” olarak tanımladı. Kültür Kuratörü Şermin Langhoff ise uyumu, “Geriye dönük ulusal bir histeri” olarak değerlendirdi.
ZAFER ŞENOCAK (Yazar ve şair):
-Sizce uyum nedir?
Uyum sözcüğünü hiç sevmiyorum. Ne anlama geliyor? Uyumlu yaşamak ne demekse? Bunun etnik kökenle bir ilgisi yok. Çünkü bir Alman da uyumlu olur ya da uyumlu yaşamaz illa uyumlu yaşamak gerekmez. Burası açık demokratik bir toplum. Zaten herkes uyumlu yaşasa faşizm olurdu. Böyle bir nokta da var. Enteresan bir sorgulama gerekiyor. Farklar her zaman olacak. Ama bu farklar hangi noktada birleşiyor. Bunu belirlememiz lazım. Bu çok hassas bir olay. Hassas olayları demeçlerle günden güne değişen politikalarla yürütmek
-Türkler uyum tartışmalarında zaman zaman kendilerine saldırı yapılıyormuş gibi hissediyor!
İnsanların şunu anlaması gerekiyor. Almanlar uyumu tartışırken Türkleri konuşmuyorlar. Bu anlaşılmadı hala. Onlar kendilerini konuşuyor. Yani bunu anlatmak zor ama bu Almanların iç diyaloğu. Yani kendi kendine konuşuyor. Tarihe baktığımız zaman çok anlaşılır. Tarihte bu konuda çok sorunlar yaşamış bir ülkede yaşıyoruz. 1945'ten sonra çok özel bir durum vardı. Buraya gelen insanlar batı Almanya’ya geldiler. 1990'lardan sonra ise yeni bir ülke oluştu.
FERİDUN ZAİMOĞLU (Yazar):
-Sizce uyum nedir?
Bu deyimi Alman muhafazakarlar, bir savaş çığlığı olarak dile getiriyor. Türklerin uyum sağlamadığını içeren bir kavram olarak ileri sürüyor. Burada doğmuş burada büyümüş ikinci ve 3.nesil insanların güncel yaşam odakları Almanya'da. İşleri, arkadaşları, sevgileri burada. Burada yaşayıp burada inanıyorlar. Burada da ölecekler. Bunu söyleseler de söylemeseler de Almanya'da yaşıyorlar. Ben uyumsuzluk görmüyorum. Kendilerinin, Türklere özgü, anne ve babadan aldıkları terbiye eğitimi doğrultusunda bir takım ayrılıkları var. Öz bir Alman'dan ayrılan bir çok farklıkları var. Bunda da bir yanlış görmüyorum. Eğer ideolojik bir yaklaşımdan vazgeçerlerse, Almanya'da yaşayan 2.ve 3. neslin Almanya'ya bal gibi uyum sağladığını görebilecekler. Ama ne yazık ki uyum tartışmalarında ölü noktaya geldik.
-Türk gençlerinde ve çocuklarda Türkiye'ye karşı bir vatan sevdası var. Uyumsuzluktan kastedilen bu olabilir mi?
Anne babadan evlada geçen duygusal bir bağ var Türkiye'ye karşı. Ben bunu yanlış bulmuyorum. İdeolojik yaklaşanlar bunu uyumsuzluk olarak gösteriyor. Burada bir hata da yok. Anne ve baba Türkiye'den 60'lı yıllarda kopmuş gelmiş. Bunlar anne ve babalarımız. Türk insanı. Doğal olarak da Türk olarak kalmış. Bu da hata olmayacağına göre. Almanya'da bunu anlamayanlar veya anlamak istemeyenler var. Birinci nesilde sevda, özlem, hasret var. Bunun çocuklara geçmesi de doğal. Burada yetişen çocuklar Türkiye'yi neredeyse Alman turist olarak görüyor. Türkiye'ye gittiği zaman olağanüstü bir durum ortaya çıkıyor. Eğer bu çocuklar tam aksisini söyleselerdi. O zaman yanlış derdim.
ŞERMİN LANGHOFF (Kültür kuratörü):
-Sizce uyum nedir?
Uyum kelimesi benim söz dağarcığıma, düşünce dağarcığıma uyumsuz. Kim kime uyacak. Bu kelimenin birlikte getirdiği anlam şu: Bir iktidar grubuna marjinal grubun uydurulması. Geriye dönük ulusal histeri bir yandan, düşsel histeri öte yandan uyum deyimi aldı başını gidiyor. Hep uyum dile getiriliyor. Bu ülkedeki işsizlik, paylaşım tartışmaları yerine uyumu tartışıyorlar. Gerçekler çarpıtılıyor. Benim uyumla bir alakam yok ama paylaşım ve katılım benim ilgi alanıma giriyor.
- Uyum anayasaya bağlılık olarak değerlendirilebilir mi?
Alman toplumu homojen değil ki uyum sağlayalım. Uyulması gereken nedir? Anayasa mı? Onun için uyuma gerek yok. Anayasal temel değerde o ülkede yaşarsın. Kadın hakları örneği veriliyor. Alman yatak odası da olsa Türk yatak odası da olsa kadın hakkı her yerde aynıdır. Uyum bir dışlama politikasıdır. Şimdi de yasayla kimi atabilirsek atalım zihniyeti yerleşmeye başladı. Hırsızlık yapanı atalım, uyumsuzu atalım. Uyumda yeni pratikler gerekiyor. Varolan kompleksliliği anlamadan bu iş olmaz. Çok kültürlü, çok dinli, çok dilli bir yapı kabul dilmezse o zaman bir şeylerin uyumsuzluğundan bahsedilir.