Güncelleme Tarihi:
Nedense uyku deyince aklıma hep Atilla Bey’in ismi gelir. Bildiğiniz üzere kendisi uyuklamasıyla ün kazanan bir bakanımızdı. Aslında Türk siyasi hayatı uyuyan başbakan, bakanlar ve milletvekilleri ile doluydu. Şimdiye kadar Türk siyasi hayatında o kadar çok kişi, olmaması gereken yerde uyumuştu ki, bu halleriyle bir komedi filminin aktörleri olup çıkmışlardı.
Siyasi hayatımız ayakta uyuyanlar, Genel Kurul da uyuyanlar, Meclis koltuklarında uyuyanlar, bir gözü açık uyuyanlar, şekerleme yapanlar, tilki bayıltması yapanlar, önüne koruma duvarı ördürenlerle doluydu. Üşenmedim, arşivlere şöyle bir dalıp, kişi ve olayları hatırladım.
UYKULU GÖZLERİNE BİR TÜRLÜ ENGEL OLAMAZDI
Sabahın erken saatlerinde Anıtkabir’de yapılan törenlerde ayakta uyuyanların başında MHP lideri Rahmetli Alpaslan Türkeş geliyordu. Bu törenlere herkesten önce gelir ama uykulu bakan gözlerine bir türlü engel olamazdı. Çeşitli kuruluşların toplantılarına katılan siyasilerin birçoğu uzun konuşmalar yüzünden uyumaya başlarlardı. ANAP döneminin bakanları en çok ve en çabuk uyku moduna geçen siyasilerdi.
GÖZLÜĞÜNÜ TAKARDI
Turgut Özal’ın hem Başbakanlığı, hem Cumhurbaşkanlığı döneminde çaktırmadan uyuma yöntemi parmak ısırtacak cinstendi. Hiç unutmam, yorgun olduğu toplantılarda siyah gözlüğünü takar, eline bir dosya alır ve okur gibi yapardı. Bazen de korumalar etrafında duvar örer, çevresiyle irtibatını keserdi.
Özal’ın Bakanları ise Meclis Genel Kurulu’nda uyurken gazetecilere yakalanmasıyla ünlüydü. Dün gibi aklımda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin genel kurulunda Özal’ın yan yana oturan iki bakanı Işın Çelebi ile Kamran İnan güzel bir uyuma pozu vermişlerdi.
Necmettin Erbakan da uyuyan liderler içinde ilk beşe girebilecek üne sahipti. Erbakan, tek gözü açık uyurdu. Kimse onun uyuduğunun farkına bile varmazdı. Ama kurmaylarından Ahmet Tekdal, uykusu geldin mi liderinin yanında bile mışıl mışıl uyumaktan geri kalmazdı.
BABADAN TİLKİ BAYILTMASI
Rahmetli Süleyman Demirel ne kadar yorgun olursa olsun uyumamak için kendini tutardı. Ama bazı zamanlarda da yorgunluğun pençesine düşer, göz kapaklarına söz geçiremezdi. Uyumaya başladığı anda da hemen kurmayları devreye girer, ikaz ederdi. Meclisteki bir oylamada uyuyan Demirel, gözleri kapalı bir vaziyette oylamaya katılıp elini havaya kaldırmıştı. Bu da uykunun halk dilinde “Tilki Bayıltması” denilen şekliydi.
ARKA SIRALAR FAVORİYDİ
Meclis salonunun en arka sıralarındaki koltuklar ise uyumak isteyen milletvekillerinin favorisiydi. Bazen oturumlar uzadıkça, milletvekilleri ön sıralardan arka sıralara doğru yönelir, oturduğu koltukta aşağı doğru kaykılarak trans haline geçerdi. Hatta aralarında horlayarak uyuyanlar bile olurdu. Yine dün gibi hafızamda; Meclis Başkan Vekili olarak oturumu yöneten Murat Sökmenoğlu, arka sıralarda horlamaktan bile çekinmeyen milletvekillerini, “ Uyumayalım sayın milletvekilleri” diye uyarmak zorunda kalmıştı. Bu arada Meclis oturumuna ara verildiği zaman içeride uyumaya devam eden milletvekillerine sıkça rastlanırdı.
Rahmetli Bülent Ecevit yurt içi seçim gezilerini otobüsle yapardı. Bu geziler sırasında yorgun düşünce otobüste başını Rahşan Hanım’ın omzuna koyar, öylece dalar giderdi. Ama o dönem gazeteciler fotoğrafını çekmek için Ecevit’in başında beklemezdi. Zira gezide yorgun düşen gazeteciler de bunu fırsat bilip, tam siper uykuya dalardı.
Daha eskilere gidersek, İsmet İnönü öğlenleri yaptığı yarım saatlik şekerlemeleriyle ünlüydü. Bu kısa molalar sayesinde, günün geri kalan saatlerinde zinde kalmayı başarırdı. İşin ilginç tarafına bakın ki, armut dibine düşer misali, Rahmetli Erdal İnönü’de babası gibi öğlen şekerlemesine bayılırdı. Ama babasının aksine uyuduğunu kimseye belli etmezdi.
BU MECLİSTE KİMLER UYUMADI Kİ
Mecliste bakanlar kurulu sıralarında uyuyan birçok bakana da tanık olmuştuk ki, halen tanık olmaya devam ediyoruz. AKP’nin uyuyan eski ve yeni bakanları arasında Bayındırlık eski bakanı Zeki Ergezen, Turizm eski bakanı Erkan Mumcu, eski Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Çevre ve Orman eski bakanı Osman Pepe, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile aklıma gelen ilk isimler.
Bir dönem önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ise yoğun dış temaslardan olacak, Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönem de birkaç kez şekerlemesine tanık olmuştum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ise başbakanken ilk 2006 yılında Mevlana’nın ‘733’üncü Vuslat Yıldönümü’ etkinlikleri kapsamındaki Şeb-i Arus törenlerinde uyuklarken görmüştüm. Eşi Emine Erdoğan ile birlikte, sema gösterisi sırasında günün yorgunluğuna daha fazla dayanamayarak oturdukları koltuklarda uyuklamışlardı.
Daha sonra da Tuzla’daki Deniz Harp Okulunda düzenlenen törende göz kapaklarına hakim olamamıştı. Hem gündemdeki yoğunluktan, hem de Ramazan dolayısıyla yorgun düşen Erdoğan, Deniz Harp Okulu mezunlarının geçiş töreni sırasında kameralara gözü kapalı yakalanmıştı.
UYANINCA ŞOFÖRÜ GÖREMEDİ PANİĞE KAPILDI
Turgut Özal, Başbakanlığı döneminde yine bir seçim gezisi için Karadeniz yollarına düşer. Otobüste gazeteciler, birkaç bakan ve milletvekili kendisine eşlik ederken, bir ilçe girişinde kendisi için kurbanlar kesilir. Kurban kanı da Özal’ın anlına sürülür. Daha sonra Özal, şoförün yanında bulunan hostes koltuğuna oturarak yola devam eder. O esnada şoförün hemen arkasındaki koltukta başını iki eli arasına alarak uyuyan Mesut Yılmaz vardır. Yılmaz, bir ara uyanır, ileriye doğru bakar ve şoförü direksiyon başında göremez. Hemen can havliyle “şoför yok” diye bağırmaya başlar. O anda da tüm otobüste bir kahkaha tufanı kopar. Aslında şoför yerinde oturuyordur ama bir eliyle direksiyonu alttan tutarken, diğer eliyle de kolonyalı mendil yardımıyla hostes koltuğunda oturan Özal’a doğru eğilerek alnındaki kurban kanını siliyordur. Bu esnada kendisini sakinleştirmeye çalışan Özal’a dönen Mesut Bey, biraz sinirli bir şekilde: “Aracı durdurun ineceğim” der. Bu isteğinde diretince de çaresiz frene basılır ve Yılmaz hiddetle aşağıya iner. Tabii yola da başka bir araçta devam eder.
BAKANLAR ÜZERİNE OYANAN UYKU KUMARI
Ankara’da TOBB’un bir genel kurul gerçekleşirken Çelik-İş Sendikası Başkanı ile Ankara Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı aralarında iddiaya girer. Gelen konuk bakanlardan hangisi daha çabuk gözlerini kapatıp uyumaya başlayacaktır! Genel kurul salonuna Başbakan Özal ve diğer parti liderlerinin gelmesiyle konuşmaların uzayacağı belli olmuştur. Ayrıca konuşmaların uzamasıyla uyuya kalanların sayısının çoğalacağı da kesinleşmiştir. İddiaya tutuşan İki başkan, yanlarındaki dostlarının tanıklığında favori bakanlarını söylerler. Bu arada kaybeden diğerine 100 TL verecek ve listeledikleri her bir isim için bu miktar katlanarak sürecektir.
İlk uyuyan bakan, Çelik-iş Başkanının tuttuğu Işın Çelebi olur. O sıralar Bakan bir yurt dışı seyahatinden yeni dönmüştür. Listenin diğer isimlerinden uyuklama görüntüleri geldikçe kazanılan para bir yükselir, bir alçalır. Sonuçta da uyuyanlar kervanına katılan Devlet Bakanı Karman İnan, Çelik-iş sendikası başkanının iddiadan 200 TL kazançla çıkmasına nokta koyar. Bu para ise genel kurul bitimi kebapçıya gidilerek bakanlar şerefine yenen yemekler için harcanır.
TELEFONLA UYANDIRMA SERVİSİ
Eski bakanlardan rahmetli Mükerrem Taşçıoğlu, uzun bir yurtdışı seyahatinden yeni dönmüştür. Ülkeler arasındaki saat farklılığı onu sağlık açısından çok etkilemiştir. Geldiği gün Meclis Genel Kurulu’nda önemli görüşmeler vardır ve katılması kaçınılmaz olmuştur. Bitkin durumdaki Bakan, ilk önlem olarak basın müşavirine sıkı sıkıya tembihte bulunur: “Çok yorgun ve uykusuzum. Eğer uyuduğumu görürsen telefonumu çaldır”. Bu komutu alan basın müşaviri basına ayrılan bölümün en ön sırasına oturarak bakanını takip etmeye başlar.
Henüz 10 dakika geçmemiştir ki Mükerrem Bey’in başı öne düşer. Doğal olarak telefona sarılır ve çaldırmaya başlar. Bakan hemen kendine gelip, kaykıldığı yerden doğrulur ve oturumu izlemeye devam eder. Ancak aradan 3 dakika geçmiştir ki, aynı görüntüler tekrarlanır ve yine telefon sesi imdada yetişir. Bu telefon aramaları sıklaşınca, devreye bu kez Meclis Başkanı girer ve bakanlar kurulu üyelerine ayrılan sıraya dönerek, “Sayın bakanlar lütfen telefonlarınızı kapatın ya da sessiz konuma getirin.” anonsunu yapmak zorunda kalır.