Daha doğrusu yaşamak zorunda kalmış...
Şu anda 85 yaşında olan Edzard Reuter’den bahsediyorum.
Babası Ernst Reuter, Nazi döneminde politik takibata uğrayan Sosyal Demokrat (SPD) bir politikacı.
Magdeburg Anakent Belediye Başkanı...
Nazilerin iki ayrı Toplama Kampı’nda ölümle yüzyüze gelmiş...
Kurtulup İngiltere’ye kaçmış...
Oradan ayrılıp 1935 yılında Türkiye’ye sığınmış...
Eşi Hanna ile oğlu Edzard trene binip birkaç ay sonra ona Ankara’da kavuşmuş.
Diğer oğlu Gerd Harry ile kızları Hella, Almanya’da kalmış.
Edzard henüz 6 yaşında...
Yeni bir ülke, yeni bir çevre, Türkçe bilmediği için konuştuklarını anlamadığı yeni komşular ve yeni bir yaşam...
Tam 11 yıl Ankara’da yaşamış...
Türkçe öğrenmiş...
Türk arkadaşları, Türk sevgilisi olmuş...
Orta öğrenimini Türkiye’de görmüş...
* * *
Reuter ailesi İkinci Dünaya Savaşı sonrası 1946 yılında Almanya’ya geri dönmüş.
Baba Ernst Reuter, 1948 yılında Batı Berlin Anakent Belediye Başkanı seçilmiş.
1950 yılından itibaren de yaşamını yitirdiği 1953 yılına kadar Batı Berlin’de Hükümet eden Belediye Başkanı, yani Berlin Eyalet Başbakanlığı yapmış.
Edzard Reuter, Berlin’e döndükten sonra Humbold Üniversitesi’nde matematik ve fizik öğrenimine başlamış.
Ama bu bölümler onu pek açmamış...
Bölüm değiştirip Berlin Hür Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesini bitirmiş...
Bir süre aynı üniversitede de asistan olarak çalışmış.
O dönemde Mercedes otomobillerin de üretildiği Daimler Benz’de çalışmak istemiş.
Ama başvurusu kabul edilmemiş...
Ancak Edzard Reuter yılmamış...
Yıllar sonra, işe alınmadığı Daimler Benz’de direksiyonun başına geçtiğini hatırlıyorum.
Yani 1987-1995 yılları arasında Daimler Benz Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptığını.
Evet, görevi bıraktığı yıl eşi Helga ile birlikte Helga ve Edzard Reuter Vakfı’nı kurdu.
Halklar arasında karşılıklı anlayışın gelişmesine katkı hedefiyle...
* * *
Geçenlerde Berlin’de Helga ve Edzard Reuter Vakfı’nın uyum ödülü töreni vardı.
Hem bilimsel alanda hem de pratik çalışmalarla farklı kökenden, farklı dilden ve farklı dinden insanların barış içinde birlikte yaşamalarına katkıda bulunanlara ödülleri verildi.
Ödül sahiplerinden biri Zafer Şenocak’tı...
Türkiye’de doğan, Almanya’da büyüyen ve zamanla dünya insanı olan Zafer Şenocak.
Hem Almanca hem de Türkçe kitaplar yazan Zafer Şenocak...
Alman Olmak, Dünyanın İki Ucu, Alman Terbiyesi, Yolculuk Nereye, Köşk gibi birçok kitabında sade bir dille birlikte yaşamı, dayanışmayı, kardeşliği destekleyen Zafer Şenocak.
Kendini hem Türk hem Alman yazar olarak tanımlayan Zafer Şenocak mutluydu...
Diğer ödülün sahibi ise Neuköllnlü Yetenekler projesiydi...
Berlin’de Arap ve Türk kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı Neukölln İlçesi’ndeki çocuk ve gençlerin ellerinden tutan bir proje.
Aralarında çok sayıda Alman’ın da bulunduğu gönüllü hamilerin yer aldığı bir proje.
Haftada birkaç saat zaman ayırıp, çocukların ev ödevlerine yardım eden, onların kişisel gelişmelerine katkıda bulunan, onlarla birlikte sinemaya, tiyatroya giden kadınlı-erkekli hamiler.
İşte bu örnek proje de uyum ödülüne layık görüldü.
Haklı olarak...
Ödülü proje yöneticilerinden Walther Friedemann ile Deniz Eroğlu aldı.
Mutlulardı...
Çocukluğu ile gençliğinin bir bölümü Türkiye’de geçen Edzard Reuter de eşi Helga Reuter de öyle.