Güncelleme Tarihi:
BAKMAYIN siz Napolyon, Churchill gibi isimlerin kısa uyku süreleriyle de tarihe geçmelerine. Yetersiz uyku, verimsiz bir gün demek. Araştırmalara göre Türkiye’de toplumun yüzde 75’i 7-8 saat uyuyor. Sadece yüzde 10’u 6 saatin altında bir uykuyla hayatını sürdürüyor. Türk Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve nöroloji uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu sorularımızı yanıtladı:
Uyku sorunları ne zamandır hastalık olarak değerlendiriliyor?
Uykusuzluk, aşırı uyku, horlama gibi sorunlar yüzyıllardır insanoğlunun ilgisini çekmişti. Bununla birlikte uyku tıbbı ve uyku hastalığı kavramı ilk olarak 1960’lı yıllarda ABD’de ortaya çıktı. Sonrasında tüm dünyada çok hızlı gelişim gösterdi ve önemli tıp dallarından biri haline geldi.
Kaç uyku hastalığı var?
2014 yılında yeniden gruplandırılan ve tanımlanan uyku hastalıkları 74 başlıkta toplandı. Uyku hastalıklarının nasıl oluştuğu ve klinik özelliklerinin netleşmesiyle tanı kriterleri ve isimleri tekrar belirleniyor, yeni sınıflar oluşturuluyor. Hatta bazı uyku hastalıklarının adları değiştiriliyor. Yeni uyku hastalıklarının tanımlanmasında, yaşam koşularının değişmesi de etkili. Geceleri daha geç yatılması, şehirlerin daha aydınlık olması, uyku için ayırılan sürenin kısalması, yeni uyku hastalıklarının ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.
En sık rastlananlar hangileri? Kadın-erkek arasında sıklık açısından fark var mı?
Insomnia (uyuyamama), huzursuz bacaklar sendromu ve uyku apnesi (solunum durması) sendromu en sık görülenler. Birden fazla uyku hastalığının aynı anda görülmesi de sık karşılaştığımız bir sorun.
Halk sağlığı sorunu olarak düşünebiliriz...
Kuşkusuz bir halk sağlığı sorunu. Çünkü uyku sağlıklı yaşamın temeli. Uyku hastalıkları en sık görülen hastalıklardan, çok ciddi hastalıklara kadar pek çok soruna zemin hazırlar. Örneğin uyku apnesi veya huzursuz bacaklar sendromlu bir kişinin kalp hastalığına yakalanma riski iki kat daha fazla. Uyku hastalıklarının genel yaşam kalitesini de bozduğu bilinen bir gerçek. Bunların ötesinde çoğu uyku hastalığında gündüz uykululuk, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü sık görülen belirtiler. Bu durum da iş ve trafik kazalarına zemin hazırlıyor.
Uyku sorunları adli olaylara da konu olabiliyor değil mi?
Evet. Uyku bilincin açık olmadığı bir durum. Normalde uykuda hiç bir eylemin, hareketin olmaması gerekiyor. Ancak bazı uyku bozukluklarında (parasomnilerde-uykuda davranış bozukluğu sergileme) uyku sırasında, bilinçli olunmamasına rağmen bazı eylemlerin yapılması mümkün. İşte bu eylemler bazen suç unsuru içerebilir ve kişinin bu suçu gerçekten bir uyku hastalığına bağlı olarak uykuda mı işlediği, yoksa tamamen uyanık, bilinçli mi olduğunun değerlendirilmesi gerekir.
GÜN İÇİNDE KESTİRMEK GECE UYUTMAYABİLİR
Yaşlıların pek çoğu sabahın çok erken saatlerinde uyanmaktan şikâyetçi. Çalışmalar yaşlıların yüzde 25’lik bir bölümünün sabah 5’te kalkıp bir daha uyumadığını gösteriyor. Ancak bunun nedeni genellikle gün içinde aralıklı olarak uyumaları veya uyuyakalmaları. Böylece gece uykusundan sabah erken uyanarak kısalttıkları uyku sürelerini, gündüz uykularıyla telafi ediyorlar. Bilimsel veriler de yaşlıların uyku sürelerinin erişkin dönemdekinden çok farklı olmadığını gösteriyor.
En az ve en çok ne kadar uyumalıyız?
Aslında her kişinin kaç saat uyuması gerektiği genetik olarak belirlenir. Tabii bu süreyi değiştiren bir takım hastalıklar veya dış faktörler olabilir. Uyku hijyeninin bozuk olması, gürültülü ve aydınlık ortam, uyumak için ayrılan zamanda başka işlerle uğraşılması gibi uykunun kalitesini etkileyen önemli faktörler. Unutulmaması gereken bir şey, kalitesiz uyku, uzun uykuya neden olur. Çünkü beyin bir şekilde gereksinim duyduğu uyku süresini tamamlamak zorunda. Uyku süresini etkileyen bir diğer faktör de yaş. Erişkin bir kişi 7-8 saat uyumalıyken, bu süre ilkokul çağında 10 saat, ergenlik döneminde ise 9 saat.
UYKUNUZU TEST EDİN
Uyku tetkikinde (polisomnografi) vücudun belli bölgelerine yerleştirilen sensörlerle beyin aktivitesi, kalp ritmi, nabız, ağız-burun solunumu, göğüs ve karın solunum hareketleri, kan oksijen düzeyi, vücut hareketleri kaydediliyor. Böylece başta uyku evreleri ve uyku döngüsü olmak üzere tüm vücut fonksiyonları ölçülüyor. Veriler uyku uzmanları tarafından değerlendiriliyor. Uyku hastalığının tanısının konması ve uygun tedavi planlanmasına olanak veriyor. Aşağıdaki sorulardan birkaçına “evet” cevabını veriyorsanız bir uyku hastalığınız olabilir:
1-Yeterli süre uyumama rağmen gün içinde yorgun ve uykulu oluyorum.
2- Haftada 2-3 gece uykuya dalmakta güçlük çekiyorum.
3- Akşam saatlerinde veya yatağa girdiğimde bacaklarımda isimlendiremediğim bir huzursuzluk hissediyorum.
4- Uyuyamayacağım fikri akşam saatlerinden itibaren beni endişelendiriyor.
5- Yatakta sürekli bacaklarımı hareket ettirmek zorunda kalıyorum.
6- Gece içinde nefes alamama hissiyle uyanıyorum.
7- Horlamamın yan odalardan duyulacak kadar şiddetli olduğu söyleniyor.
8- Uykuda nefesimin durduğu söyleniyor.
9- Gece içinde en az bir kez tuvalete gitmek zorunda kalıyorum.
10- Geceleri baş, boyun veya göğsümde terleme oluyor.
11- Sabah yorgun ve baş ağrısı ile uyanıyorum.
12- Geceleri bacaklarıma kramp girebiliyor.
13- Toplantılarda, okurken veya TV seyrederken uyuyakalabiliyorum.
14- Uykululuk nedeniyle eskisi kadar uzun süre araba kullanamıyorum.
15- Gün içinde zaman zaman dayanılmaz uyku atakları yaşıyorum.
16- Çok sık rüya görüyorum.
17- Geceleri uykudan bağırarak ve korku ile uyandığım söyleniyor.
KISA UYUYAN İLE UZUN UYUYANLARIN UYKUSU FARKLI
Kısa uyuyanlar ile uzun uyuyanların uykularının yapısı farklı. Kısa uyuyanlar daha yoğun olarak derin, yavaş uyku ve REM döneminden oluşan bir uyku uyur. Gece içi uyanıklık sayısı ve 2’nci faz oranı daha azdır. Kısacası kısa süreli, ancak daha etkin bir uyku uyuyorlar.
Uzun uyuyanlarsa, asıl uyku olarak adlandırılan derin, yavaş uyku ve REM dönemlerini kısa uyuyanlar kadar uyuyup, onlardan farklı olarak uykunun yüzeysel fazlarını (1 ve 2’inci faz) daha uzun uyurlar. Gece içinde, özellikle de sabaha karşı sık sık uyanıp, yeniden uykuya dalarlar. Uyku süreleri uzun olduğu halde etkin değildir. Uzun uyuyanlardan, çalışmak için daha çok zamana ihtiyacı olanlar, çoğunlukla uyku sürelerini kısaltmak ister. Ancak uyku süresini belli bir oranın ötesinde kısaltmak mümkün değil.
Üniversite öğrencileriyle yapılan bir çalışmada, kısa bir zaman diliminde uyku süresinin kısaltılması mümkün olmamış, deneklerde ertesi gün yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon güçlüğü ve hafıza bozuklukları gibi şikâyetler saptanmış. Deneye katılanlar, uygunsuz zamanlarda uyku ihtiyaçlarına yenilip, uyuya kalmışlar. Ancak başka bir çalışmada uyku süresinin 1-2 saati aşmamak şartıyla, uzun bir zaman dilimi içinde, azaltılmasının mümkün olduğu ve bu azaltmanın deneklerin performansında bozukluğa yol açmadığı gösterildi. Ancak bu çalışmaların sadece genç deneklerde yapıldı. Çocuk ve yaşlılarda uyku süresini kısaltmak daha değişik belirtiler doğuruyor.
YARIN: UYKUSUZLUKLA BAŞ ETME YÖNTEMLERİ