Güncelleme Tarihi:
Avukat Gülşen Hürriyet’e, “Şemdinli kararı tam bir akıl tutulması. Akla hayale sığmayacak bir karar. Hukuki değil siyasi. Bu kararın ardından kimse Balyoz Davasında hukuki bir karar beklemesin” dedi. Gülşen, şöyle devam etti:
“Yargıtay 9. Ceza Dairesi beş yıl önce 8 Mayıs 2007 tarihli kararında Şemdinli Davası’nın eksik soruşturma ve görev yönünden bozulmasını istemişti. Bu bozma kararının altında o dönem üye olan şimdiki Sayın Başkan’ın imzası vardı. Şimdi ise cezanın onanması kararının altında Başkan olarak imzası bulunuyor. Onama kararında bozma kararının gereklerinin yerine getirilmediği halde, ‘yerine getirildiği’ yazıyor. Bozma kararında, ‘Olay yerinde bomba uzmanı bilirkişi eşliğinde keşif gerçekleştirilmesi, soruşturma aşamasında ifadeleri alınan görgü tanıkları, yargılama aşamasında da dinlenmeli, tanık ifadeleri arasındaki çelişki giderilmeli, olay saati kuşkuya yer bırakılmayacak şekilde saptanmalı’ değerlendirmeleri yapılmıştı. Mahkeme keşif dışında hiçbirini yapmadı.
Şemdinli davası 67 klasör. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı tam 353 sayfa. Olayın değerlendirmesi 324. sayfada başlanıyor. Karar 29 sayfa aslında. Geri kalanı, iddianame, devletin istihbaratı vs. gibi konular. Alakasız herşey kararın içinde. Ama Bilirkişi raporunun, ‘Bomba cam kırılıp dışardan atılsaydı, Seferi Yılmaz’ın da ölmesi gerekirdi. Bu suç bu şekilde işlenemez” şeklindeki çok kritik değerlendirmesini mahkeme de Yargıtay da dikkate almadı. Açık kapı varken, niye cam kırılarak, içeri bomba atılmış kararda tartışması ve yanıtı yok. Mehmet Ali Altındağ mahkemede hiç dinlenmediği halde ifadeleri karara dayanak oldu. Olay gününe ilişkin olarak Roj TV’nin görüntüleri var. Şemdinli’de halk arabayı ele geçiriyor. İçinde iki adet el bombasının olduğu iddia edilen çanta kameraya boş gösteriliyor. Buna rağmen aracın bagajında güya çantada olan resmi kayıtlara göre Ali Kaya’ya zimmetle teslim edilen MKE menşeli iki adet bomba olduğu halde, Alman menşeili bombalar çıkıyor. Bunun Şemdinli kararında; PKK’nın Jandarma İstihbarat timi olan müvekkilerin daha önceden Şemdinli’ye geleceklerini haber alması, dört adet Alman menşeli bomba hazırlayıp ikisini kitapevine atıp, ikisini de araçtaki MKE bombalarıyla değiştirmesinin hayatın normal akışı içinde kabul edilmesinin mümkün olmadığı’ şeklinde değerlendirilmesi Şemdinli’deki hayattan ve yaşamdan hiç haberlerinin olmadığını gösteriyor. Şemdinli’de hayatın normal akışı ve hayatın toz pembe olduğuna kabul eden mahkeme kararını bu yönüyle de kamuoyunun takdirine sunuyorum.
KAYITLAR DEĞERLENDİRİLMEDİ
İki astsubay ve haber elemanları, Umut Kitapevi’nin sahibi Seferi Yılmaz’ın dükkanına Almanya’dan bir paket geleceği istihbaratı yapıldığından, bu paketi ele geçirmekle görevlendirilmişti. PKK’nın dinleme kayıtlarında Şemdinli’de provakasyon yapılacağı vardı. Ama mahkeme lehe delil olabilecek bu kayıtların hiçbirini de dikkate almadı ve kararda tartışmadı.”