Güncelleme Tarihi:
CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, gazeteciler Hasan Cemal ile Tuğçe Tatari’ye ait üç kitabın, terör örgütü üyeliğiyle suçlanan şüphelilerin evinde bulunmasının ardından yasaklanmasına tepki göstererek, “Ne yazık ki bu çağdışı uygulamalar, baskı rejimlerinde yakın tarihte de ağır şekilde yaşanmaktaydı. Bu uygulamalar bize yeniden darbe koşullarında olduğumuzu gösteriyor. Utanç Türkiye’sindeyiz” dedi.
Milletvekilleri de soru önergeleriyle konuyu Meclis gündemine taşıdı. Aynı zamanda yazar olan Altıok, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
“Anlaşılacağı üzere kitaplar birkaç yıldır satıştadır ve birden fazla baskı yapmıştır. Kitapların eski tarihli olması veya fazla baskı yapmış olması sadece kararın keyfiyetine işaret etmektedir. Kitap kâğıda ilk düştüğü andan itibaren özgürdür ve basın yayın özgürlüğü kapsamında güvence altındadır. Kitabın, niyetine, siyasi görüşüne, ideolojisine bakılmaz. Kitap yayınlanır, kitaptaki fikirlere karşı olan ise kendi fikrini başka bir yayınla beyan eder ve onun da özgürlüğü yasal güvence altındadır.
KORKUYORLAR
Düşündükleri ve yazdıkları için öldürülmüş gazetecileri aydınları faili meçhul cinayetlerle yok edenler, gazetecilerimizi tutuklayanlar düşünceye ne denli karşı olduklarını çağdışı ve baskıcı uygulamalarıyla destekliyorlar. Sanattan, kültürden korkuyorlar.
12 EYLÜL’DE 49 TONDU
Bu uygulamalar bize yeniden darbe koşullarında olduğumuzu gösteriyor. 12 Eylül askeri darbesinden sonra sayısız gazete, dergi ve kitabı yasaklayan darbeciler 49 ton kitabı imha etmişti. Şimdi sürekli kendilerine karşı darbe yapılacağı paranoyasıyla ‘aldatılarak’ aydınları, muhalifleri, solcuları, gazetecileri, tutuklayanlar hem gerçekleri yazan gazetecileri tutuklamaya devam ediyor hem kitapları yasaklıyor, suç delili ilan ediyorlar. Utanç Türkiye’sindeyiz. Basın, yayın ve sanat özgürdür. Sansür kabul edilemez.”
HÂKİM OKUDU MU?
HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na verdiği önergede, “Bu kitapların, bildiri ve dergilerin toplatılmasıyla ilgili mahkeme, içeriğe dair herhangi bir değerlendirme yapmaksızın, yalnızca mevzuatı ve kitap adlarını alıntılamakla yetinmiştir” dedi. Sancar şu soruları yöneltti: “Kitapları okuduğuna dair dahi ciddi şüphelerin bulunduğu bir hâkimin Türkiye’de ve tüm dünyada dolaşıma girmiş kitapların toplatılmasına, gerekçe ileri sürmeden karar vermesi hukuka uygun mudur?”